Kültür
Tarih biliminin bir terimi olan İlk Çağ insan uygarlığının ortaya çıkışından Roma İmparatorluğu’nun çöküşü veya ikiye bölünüşüne değin geçen süreyi kapsamaktadır. Uygarlığın başlangıcı insanın ortaya çıkışı için tespit edilmiş tarih olan yaklaşık 2 milyon yıl öncesidir. İlk Çağ uygarlıklarına dair kanıtların büyük bölümü yok olarak toprak altında kaldıklarından bunlar hakkındaki bilgiler arkeolojik kazılarla elde edilmektedir.
Arkeoloji Bilimi genel olarak “eski kültürlerin maddi kalıntılarından yola çıkarak onları yeniden canlandırmaya çalışan bilim” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle arkeoloji konusuna geçmeden önce kültür kelimesinin tanımlanması ve kapsamının belirlenmesi gerekir. Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanan Güncel Türkçe Sözlükte1 kültür kelimesinin birbirinden farklı altı anlamı bulunmaktadır:
1- isim Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin.
2- Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü.
3- Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi.
4- Bireyin kazandığı bilgi.
5- Tarım.
6- biyoloji Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme.
Bu altı farklı anlam içerisinde arkeoloji biliminin yeniden kurmaya çalıştığı eski “kültür” birinci maddede tanımlanmaktadır. Bu tanım içindeki temel unsurlar şunlardır: (1) Tarih, (2) Toplum, (3) Yaratma (insan tarafından imal edilen veya geliştirilen), (4) Maddi ve Manevi Değerler, (5) Aktarım.
Bu durumda kültürü tanımlarken bir zaman aralığı, yayılım alanı coğrafi olarak belirlenmiş bir toplum/topluluk, bu toplum/topluluk tarafından üretilmiş/geliştirilmiş tüm maddi ve manevi değerler ve bunların nasıl yaşatıldığı göz önüne alınmalıdır. Örneğin günümüzde içinde yaşamakta olduğumuz kültürü tanımlarken zaman aralığı 21. Yüzyılın başları, toplum/topluluğun adı Türkiye Toplumu olacaktır. Türkiye toplumu tarafından bu zaman diliminde üretilen/geliştirilen maddi değerler, içinde barındığımız binalardan (mimari) yaşamakta olduğumuz kentlere (şehir planlaması), evlerimizdeki mobilyalardan, makine ve araç gereçlere (donanım), ulaşımda kullandığımız araçlardan giysilerimize değin uzanan çok geniş bir yelpaze içinde yer alacaktır. Manevi değerler, toplumsal kurallardan (ahlak) dini gelenek ve törenlere, toplumun iletişim biçiminden edebiyatına, sinemadan medyaya doğru uzanacaktır. Toplum tarafından yaratılan/oluşturulan ve bir başka toplumdan farkları bulunan bu değerlerin geliştirilmesi ve sonraki nesillere aktarılmasında izlenen yol ise; aile içi eğitim, telkin, ceza/ödül sistemi, ayıplama, dışlama, kabullenme süreçlerini, okulda toplumsal kültür konusundaki sistemli eğitim, medya yolu ile yapılan eğitim ve kültürü oluşturan unsurların tanıtılması gibi unsurları içerecektir.
Günümüzde kültüre ilişkin unsurların sayıca fazla ve karmaşık oluşu kafa karıştırıcı olabilir. Bu unsurlardan büyük kısmının bilinmediği bir Paleolitik (Eski Taş Çağı) toplulukta ise durum çok daha basit olacaktır. Paleolitik Çağ’da Antalya Karain Mağarası’nda yaşadığı tespit edilen topluluk çevredeki hayvanları avlamış, çeşitli bitki ve meyveleri toplayarak beslenmiş (avcı-toplayıcı), bölgedeki besin kaynakları tükenince uzun süreliğine bu alanı terk ederek bir başka bölgeye göç etmiş (göçebe), çakmaktaşı ve kemikten aletler üretmiştir. Bu yaşam biçimi hayatta kalmayı sağlayacak birçok bilgi gerektirmiş olmalıdır. Bunlardan ilki hiç şüphesiz yakın coğrafyanın tanınmasıdır. Su ve besin kaynaklarının dağılımı, alet yapımında kullanılan taş yatakları bunlar arasında sayılabilir. Topluluğun belirli bir avlanma stratejisi olduğu ve bunu genç nesillere de aktararak uzun süre sürdürülebildiği anlaşılmaktadır. Daha somut olan örnek ise taş alet teknolojisinin yüzyıllarca benzer biçimde sürdürülmesinde görülür. Bu kısıtlı bilgilerden yola çıkılarak Karain Paleolitik topluluğunun sosyal organizasyonu konusunda birçok bilgiye ulaşılabilmektedir.
Arkeoloji biliminin doğrudan ilişkili olduğu bir diğer kavram ise “kültürel miras”tır. “Kültürel miras” veya “kültür mirası” (miras=kalıt); bir toplum, topluluk ya da kitlenin hali hazırda muhafaza ettiği, kendinden önceki kuşaklar (ataları) tarafından oluşturulmuş somut/maddi veya somut olmayan varlık ve olguların tümüdür2.
Kültürel miras,
1-bina, anıt, kitap, sanat eserleri veya el işleri gibi somut (maddi),
2-folklor, gelenek-görenek, masal-söylence gibi somut olmayan (gayrı maddi) ,
3-doğal çevre, biyo çeşitlilik, jeolojik kalıntılar gibi doğa/tabiat varlıkları
olmak üzere üç ana türe ayrılır.