Adelet Alegorisi
Bugün Jean-Marc Nattier’in Barok ve Rokoko arasına sıkışmış, adalet ve adaletsizlik arasındaki mücadeleyi anlatan bu eserini inceleyelim.
Sanatçının 1737 yılında yaptığı bu eser hem ‘Adelet Alegorisi’ hem de ‘Adalet Adaletsizliği Cezalandırıyor’ adıyla biliniyor.
Bu eser, anlık etkiyi ve hareketi, teatral ifadeler ve yoğun gölge ışık oyunlarıyla izleyiciye sunan Barok resimlerin çoğu özelliğini sergilese de aslında Rokoko döneminde yapılmış bir eserdir.
Ancak Rokoko 18. yüzyılın başlarında Fransa’da ortaya çıkan ve 1770 yılına kadar özellikle de Fransa’da çok etkili olan bir sanat anlayışıdır. Rokoko sanatında Barok sanata göre çok daha yumuşak bir resim dili vardır.
Zarif figürler, cazibe, espri anlayışı ve erotizm oldukça önemlidir. Rokoko sanatı genel olarak Barok sanatın ciddi ve ağır konularına ters düşer.
Bugün incelediğimiz eser her ne kadar Rokoko döneminde yapılmış olsa da Jean-Marc’ın Barok dönem anlayışına daha yakın bir eser ortaya koyduğu söylenebilir.
Çünkü Rokoko döneminde karşımıza çıkan flörtleşmeler, erotizm, kaçamak aşk sahneleri, pembe tonları, masalsı etki ve mizah duygusundan çok uzakta ciddi bir konuyu Barok dönemden esintilerle sunar. Ayrıca seçtiği konu da genellikle Barok dönemde yaygın olan alegorilerdir. Eserde gördüğümüz alegorik figürlerden bize göre soldaki Adalet figürüdür.
Özellikle Barok dönemde yaygın olarak Adalet figürleri beyaz kıyafetlerle tasvir edilir. Çünkü beyaz saflığı sembolize eder ve adaletin ahlaki bakımdan lekesiz olduğu bu şekilde anlatılmak istenir. Kimi zaman da adalet figürünün yanında bir köpek figürü de görebiliriz ve bu da sadakatin bir sembolüdür. Elbette adalet figürünün en önemli sembolü terazidir. Ancak bu eserde terazinin başka bir figürün elinde olduğunu görüyoruz. Zıtlıkları seven barok sanat anlayışına uygun olarak adalet figürü beyaz tenli, adaletsizlik figürü ise daha esmer resmedilmiştir. İyi ve kötü – siyah ve beyaz şeklinde zıtlıkların oluşturduğu görsel bir denge ile izleyiciye sunulur.
Adaletin diğer bir sembolü ise kılıçtır ancak burada kılıcı da Adaletsizlik figürünün elinde görüyoruz. Adalet figürü, kendisinden kılıcını ve terazisini çalan adaletsizlik figürünü cezalandırmak üzereyken tasvir edilmiş. Elinde ise ucu el şeklinde yapılmış bir asa görüyoruz. Adaletin tokadı Adaletsizlik figürünün başına inmek üzere…
Elinde ise ucu el şeklinde yapılmış bir asa görüyoruz. Adaletin tokadı Adaletsizlik figürünün başına inmek üzere…
Bu eser Tapınak Şövalyelerinin Fransa’daki başrahibi Jean Philippe d’Orleans tarafından sipariş verilmiş. Hatta sadece bu incelediğimiz eser değil, bununla birlikte ‘Erdemler’ serisi adıyla pek çok resim sipariş edilmiş.
Jean Philippe bunları özel olarak evinin dekorasyonu için sipariş ediyor ve bu da aslında resmin genel kompozisyonu ile ilgili pek çok soru işaretini ortadan kaldırıyor. Fransız bir ressam, Rokoko döneminde yaşamasına rağmen, İtalyan çıkışlı ve artık biraz da demode bulunan Barok tarzına neden daha yakın sorusunun cevabı aslında siparişi veren kişide yatıyor. Çünkü Tapınak Şövalyesi bir başrahibin Rokoko’nun mizahını ve erotizmini çok da beğenmediği ve Palas du Temple’daki saray yavrusu evinde gururlu bir şövalye ve din adamı olarak erotik ve mizahi resimlere bakmak yerine ‘Erdem’ alegorileri ile alakalı bir seri sipariş ettiği için ressam da iş vereninin bu hassasiyetini göz önünde bulundurarak iki dönem arasına sıkışmış bu eseri ortaya koyuyor. Gelelim sağ köşeye sinmiş olan Adaletsizlik figürüne…
Adaletsizliğin kafasındaki incileri ve üzerindeki kürkleri görüyor musunuz? Ne kadar da zengin görünüyor değil mi?
Adaletsizlik, haksız kazanç, açgözlülük, kibir ve hırs gibi ne kadar aşağılık duygu varsa bu figürün üzerine yüklenmiş. Adalet figüründen kaçmaya çalışsa da hala kin dolu bakışlar atıyor. Adaletin terazisi de onun elinde tepetaklak olmuş durumda. Ancak buradaki en tedirgin edici şey adaletin kılıcını onun taşıyor olması. Adaletsizliğin en çok istediği şey bu kılıcı adaletin elinden almaktır. Bu resimde de bunu başardığını görüyoruz. İzleyici olarak ona baktığımız anda bu kılıcı adalet dağıtmak için kullanmayacağını, kendi adaletini sağlamak, kendi yargılarını dağıtmak ve kendi hırslarına kavuşmak için kullanacağını hissediyoruz.
Bu andan itibaren adaletin gücünün bu adaletsizliğin kafasında patlayacağı, terazinin asıl sahibinin eline geçerek eskisi gibi dengede duracağı ve kılıcın adaletsizleri cezalandırmak için kanayacağı anı bekliyoruz…
Okuduğunuz için teşekkürler, sanatla kalın…