Stres
Zamanımızın “hastalığı” stres… Hekimlerin uzak durmamızı salık verdiği, ancak günlük hayatın akışında ayrı kalamadığımız bir tepki durumu. Ruh sağlığı alanında uzman Warren Mansell ve Louise Mansell, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazılarında, zaman zaman hayatımızı felç eden bu durumla başa çıkmak için dört adımlı bir yöntem öneriyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“Stres gerek işte gerekse evde günlük yaşamın bir parçasıdır. Herkes stres belirtilerini farklı şekillerde, farklı derecelerde yaşar. (…) Sizin için stres, erken uyanmak ve bir daha uyuyamamak ya da başkalarına çabuk sinirlenmek anlamına gelebilir. Ya da belki daha kolay bunalırsınız ve stresli olduğunuzda kafanızın dolu olduğunu hisseder, çoğu zaman endişelenirsiniz; sürekli gerginsinizdir veya moraliniz bozuktur. Stres aşırı olduğunda, ruh halinde değişiklikler, depresyon, üzücü olayları yeniden hatırlama ve aşırı özeleştiri gibi durumlar söz konusu olabilir. Stres belirtileri yelpazesinin neresinde olursanız olun, bu yazının size yardımcı olmasını umuyoruz.
Stres genellikle anlaşılabilir nedenlerden dolayı kötü bir şey olarak görülür. Ancak zihninizde ortaya çıkan endişeler gibi ‘hafif’ stres işaretleri, beyninizin bir sorunu çözmenize yardımcı olmaya çalıştığının göstergesidir. Örneğin, kendinizi işe kaptırmışsanız ve gelecek hafta bir sunum yapmanız gerektiği birden aklınıza geldiyse, bu, konuşma için hazırlık yapmaya başlamanızı hatırlatacak bir teşvik işlevi görebilir.
Ancak endişelerinizi dikkate almazsanız (sunumu aklınızdan çıkarırsanız ve hazırlanmak için hiçbir plan yapmazsanız), beyniniz sonunda kasların gerilmesi, hızlı nefes alma ve ürkeklik gibi daha ilkel başa çıkma yollarına başvurabilir. Bunların hepsi, beyninizin acil bir tehlikeyle başa çıkmak için kullandığı ‘savaş ya da kaç’ sisteminin bir parçasıdır.” (…)
Yazarlar, neyse ki beynimizin ‘yeniden düzenleme’ olarak bilinen bir çatışma çözme yöntemine sahip olduğunu belirtiyor: “Ancak bunun etkili bir şekilde çalışması için, çözüm bulabilecek kadar uzun süre çatışmanın kaynağına odaklanması gerekir. Bu nedenle, bir sorun hakkında konuşmak veya yazmak, şayet isteyerek ve keşif ruhuyla yapılırsa faydalı olabilir.