Turist Rehberliğinin Mitoloji ve Sanat İle İlişkisi
Sanat ve Mitos
Eski Yunancada “söz” karşılığı üç sözcük vardır: Mitos, epos ve logos. Bu üç sözcük arasında üçünün de “söz” anlamına gelmesi bakımından benzerlik olmakla birlikte ayrılıklar da vardır. “Mitos”tan genellikle söylencesel olayların bir öyküsü anlaşılır. Öykü olarak anlaşılan mitos, eposun da içeriğini oluşturur. Epos, mitosa biçim verilmesiyle meydana gelir. Mitos söylenen sözün, anlatılan öykünün içeriğini oluştururken, epos da onun biçimi olur. Bu bakımdan mitos ile epos bağıntısını öz-biçim ilişkisi olarak alabiliriz. Bu ilişkiyi, evlilik benzetmesiyle karşılayan Azra Erhat şöyle diyor: “Epos ne kadar güzelse, mitos o kadar etkili olur, eposla mitosun bu başarıyla evlenmesidir ki, ilk çağdan kalma efsanelerin ürün vere vere günümüze dek yaşamasını ve mitos kavramını çağlar ve uluslararası bir nitelik kazanarak ölmezliğe kavuşmasını sağlamıştır.” Mitos ile epos arasındaki ayrılığı da yine bu öz-biçim ilişkisinde aramalıdır. Bir şeyin öz olabilmesi için onu biçimleyen bir biçimi olması, biçimin de biçim olabilmesi için biçimlediği bir özün olması gerekir. Mitostaki coşku ve etkiyi, eposun düzen ve ölçüsü biçimler.
Logos ile ilişkisine gelince… Mitoloji kavramı için iki ayrı kaynakla karşılaşıyoruz: Biri mitos ile logosu içinde birlikte bulunduran, tek başına “hikâye anlatmak” demek olan “mitologein”, diğeri iki ayrı sözcük olarak mitos ile logosun birleşmesinden oluşan, hem mitlerin kendileri hem de mit bilimi, mit araştırması anlamına gelen “mitoloji” sözcüğüdür.
Mitosun epos ve logos ile ilgisini gösterdikten sonra şimdi de mitoloji ile sanatın felsefe karşısındaki konumunu Schelling’in yorumuyla açıklamaya çalışalım. Ona göre felsefe için ideler ne ise, mitoloji ve sanat için tanrılar odur. Mitoloji, tanrıları gerçek (real) olarak algılarken sanat, onları ideal biçimler olarak ortaya koyar, felsefe de salt ideler olarak kavrar. Mitolojinin tanrılara gösterdiği ilk- örnek, felsefe için hakikatin ilk- örneği olarak mutlak olan iken, bu, sanat için güzelliğin ilk-örneğidir. Mitoloji sanat için yalnızca kendisinden malzeme alınan bir kaynak değil, aynı zamanda varlıksal bir temeldir. Mitolojinin böyle bir temel olarak görülmesi, onun evrensel ve sonsuz bir karaktere sahip olması demektir. Bunun anlamını Schelling açıkça şöyle dile getirir: “ O (mitoloji), yalnızca şimdiki olanı ve geçmişte olanı da ortaya koymak zorunda olmakla kalmaz, aynı zamanda geleceği de kavramalıdır.” Mitolojinin böyle edebi bir karaktere sahip olması, onun dolaysız ifadelerinin ilk-örneksel dünyaya dayanmasındandır. Bu dünyada geçmiş ile gelecek birdir. Bunun antik sanattaki karşılığı epostur, homerik şiirdir. Homeros şiiri Yunan mitosuna dayanır. Bu mitos Yunanı bitin olarak verir. Orada bu bütünden ayrımlaşmış birey yoktu.
Mitoloji, sanata daima malzeme ve figür vermekle, sanat için tükenmez bir kaynak oluşturmuştur. Aralarındaki ilgi, sanatın mitostan malzeme almasının da ötesindedir. Mitos ile felsefe arasında bulunan bağlantı tarzlarından biri mitolojinin felsefi ideler için kaynak oluşturması idi. Bunun benzeri bir bağlantı biçimini mitos-sanat arasında buluyoruz. Mitolojinin sanata da ideler vermesini görmek için sanatın ideler ile olan bağlantısını anlamak gerekir. Bu bağıntıyı Schelling’in şu sözü ile göstermek istiyoruz: “Sanat bakımından daima hissedilmiş olan şey, gerçek özün zorunluluğu, aynı zamanda ilkeler, genel ve ebedi kavramlar - yalnızca göstermezler, tersine vardırlar, bu konuda felsefe ilkin olanağı göstermeye sahiptir. Felsefe “ilkeleri, genel ve ebedi kavramlar” akıl yoluyla kavrarken sanat onları bize hissettirir. Mitosta ise onlar, doğrudan doğruya yaşanan ilk-örneklerdi.
Her sanat eseri, ancak ebedi ve zorunlu içerik sayesinde rastlantısallıktan kurtulur, belli bir zorunluluk etkisini uyandırır. Böyle bir içeriği de sanat mitolojide bulur. Schelling söylüyor: “Ama tüm bilinçli ve hakiki şiiri önceleyen, böyle ilksel bir ide yaratma olarak görülebilen bir şey, doğrusu yalnızca mitolojide bulunur. Mitoloji, sanattaki hayal gücü için uygun nesneyi verir. Burada mitos ile sanat arasındaki fark, doğrudan doğruya yaşama ile hissetme arasındaki fark olarak ortaya çıkar. Felsefede us, sanatta hayal gücü, mitosta ise ruh ve beden bütünlüğü olarak insanın tüm benliği söz konusudur. Bu yüzden mitosta insan cezbeye tutulurken, sanatta etki altında kalır; felsefede ise eleştirel bir tavır alır. Felsefe-bilim insan aklına, sanat ise insanın ruhuna. Tüm benliğine hitap eder. Bu etkileme şiddetli olduğunda, bir tür büyü etkisi yapar. O zaman sanat yapıtları karşısında insan, gerçi mitler karşısında olduğu gibi cezbeye tutulmaz, ama ona benzer bir büyülenme içinde olur.
Mitos- sanat ilgisi, yalnızca benzerlikte görülmemelidir. Aralarında bir karşıtlık ilkesi de söz konusudur. Bir anlamda sanat mitosa karşıttır da. Mitosun sunduğu gerçeklikle sanatın betimlediği görünüş dünyasının sahip oldukları özellikler, çoğu kez birbirine zıttır. Mitos bütünlüklü, ortak (kolektif), kapalı, tamamlanmış bir dünya tasarımı verirken sanat, parçalı, bireysel, plastik-estetik bir dünya görüntüsü ortaya koyar.
O halde mitosun katı dünyasından sanatın özgür dünyasına nasıl geçilir? Mitosun bütünlüğü mutlak bir düzeni gösterir. İnsan, yaşantıların ve olayların çokluğunu, çeşitliliğini ayrımladığı zaman bu mutlak düzen bozulur. Bu çeşitlilikte yapıntı oluşumlara, yani sanatın olanağına zemin hazırlanır. Hayal gücü ile us ayrımı belirginleşir. Mitosun ebedi dünyası, sanatla yaratılan parça dünyalarla parçalanır; zamanın geçe geldiği ayrımlanır, şimdi ve burada olan ifade edilir. Mitosta ne geometrik bir mekan anlayışı ne de değişen bir zaman düşüncesi vardır. Orada her şey kurala uygun olarak hep bir örnek yinelenir. Mitosun parçalanan mutlak düzeninden sanatın olabilir düzenine geçilir.
Turist Rehberliği
Yoğun rekabetin yaşandığı turizm sektöründe ülkeler, tercih edilen destinasyon olabilmek için farklı stratejiler geliştirmekte, turist tatminine odaklanarak müşteri sadakati sağlamaktır. Turist memnuniyetini ön planda tutan ülkeler, hizmet kalitesini yükseltmeyi hedeflemişlerdir. Turist rehberlerinin ülkeyi ve destinasyonu iyi tanıtması ve ziyaretçilerin tatil memnuniyetini, destinasyon sadakatini olumlu etkimektedir. Bu nedenle turist rehberinin yeterli bilgi, beceri ve donanıma sahip nitelikli turizm elçisi olması etkin ve kaliteli bir eğitim ile mümkün olabilir.
Rehberlerin görevleri müzeleri, anıtları, sarayları vb. tarihi yerleri gezdirmekten ibaret değildir. Profesyonel turist rehberleri gerek yurt içinde gerekse yurt dışında refakat ettikleri yerli veya yabancı turistlere gezileri veya tatilleri süresince birçok konuda yardımcı olur ve onlara doğru bilgileri vermeye çalışırlar. Bunu yaparken mutlaka mitolojiden faydalanılması hatta anlatılan yörenin hangi mitolojik unsurları barındırdığının ayrıntılı bir şekilde öğrenilmesi gerekmektedir. Çünkü mitoslar, anlamsız, boş zamanlarda anlatılmak için uydurulmuş fantastik masallar değildir. Mitoslar, insanlığın bugüne gelişinin öyküsünü verebilecek kültürel zenginlikler içeren, hatta hayatımızı şekillendiren, sınırlamalar getiren, kültür dediğimiz şeyin DNA’sıdır. Mitler toplumsal bilinçdışının ürünleri olarak on binlerce yılın toplumsal deneyim, duygu, korku ve kabullenişlerini ifade etmektedir. Bu nedenle mitoslar, başlangıçta olup bitmiş olayları anlatıyormuş gibi görünen ve daha sonra gelen toplumlar tarafından kelimesi kelimesine değişmeden aktarılmış sözler değildir. Aksine mitler, içinde yaşadığı her topluluk ve kültürden bir şeyler taşıyan, yaşadıkça değişen ve gelişen bir organizma gibidir; tek yönlü değillerdir; herhangi bir yöntem ve analizle tam olarak anlaşılabilecekleri iddiasından uzaktırlar.