Olimpiyatlar
Antik Yunan’da koşu yarışlarıyla başlayan Olimpiyatların üç bin yıllık tarihini araştırdık. Olimpiyatların nerede, nasıl başladığından sembollerinin nasıl ortaya çıktığına kadar detayları öğrenin.
Antik Yunan’da koşu yarışlarıyla başlayan Olimpiyatlar bugün dünyanın her yerinden binlerce sporcuyu bir araya getiren ve tüm dünya tarafından takip edilen bir organizasyon. Olimpiyatın neredeyse üç bin yıllık tarihine bakıldığında ise ilginç detaylar görmek, Olimpiyat geleneklerine dair bilinmeyenleri mümkün. Olimpiyat Oyunları denildiğinde aklımıza onlarca spor dalında düzenlenen müsabakalar ve tüm milletleri bir araya getiren yarışmalar olsa da ardında binlerce yıllık tarihinde farklılıklar var. Olimpiyatların nerede, nasıl başladığından sembollerinin nasıl ortaya çıktığına kadar birçok detay da bu tarihin içerisinde bir parçası olarak yer alıyor. Antik Yunan’da hayatı güzelleştiren her detaya önem verildiği ve bunlarla ilgili sık sık yarışmalar, etkinlikler düzenlendiği biliniyor. Hatta Homeros’un İlyada’sında ve Vergilius’un Aeneis’inde tiyatrolar, şarkılar, şiirlerle ilgili bir araya gelinip etkinlikler yapıldığından bahsediliyor. Olimpiyatların başlangıcı da buradan çıkıyor. Hem sporun dikkat çekmesini sağlamak, hem eğlenmek, hem de saygı içerisinde bir rekabet oluşması için müsabakalar düzenlenmesiyle bugünkü Olimpiyatların ilk adımı atılmış.
Dünyanın en bilinen spor dallarından, ülkelerin en iyi sporcularını bir araya getiren Olimpiyatlar tarihte ilk başladığında sadece koşu yarışından ibaretti. Mitolojiye göre Zeus’u eğlendirmek için başlayan yarışlarda amaç rekabet ederken bir yandan da sporcuların ne kadar başarılı olabileceğini ölçmekti.
İlk olarak M.Ö. 776 yılında, şimdi Yunanistan topraklarında bulunan Mora yarımadasındaki olypia ’da düzenlenen koşu yarışı ilk Olimpiyat oyunu olarak kabul ediliyor. Antik dönemde düzenlenen Olimpiyat Oyunlarına katılmak için sporcu olmak gibi bir kural olmadığı için herkes katılabiliyordu ve katılanlar çoğunlukla askerlik yönünü göstermek istiyordu. İlk Olimpiyat Oyunları’nın kazananı ise Olympia, Elis’te fırıncılık yapan Coroebus oldu.
Bugün Olimpiyatlarda profesyonel sporcuları, centilmence yarışırken izlesek de Antik Yunan’da işler biraz daha farklıydı. Oyunlara sadece erkekler katılabiliyordu, yarışmacılar rahat koşabilmeleri için çıplaktı ve başarıya ulaşırken yaptıkları her şey kabul edilebilirdi.
Antik dönemde de dört yılda bir düzenlenen Olimpiyatlarda ilk başlarda sadece koşu olduğu ve bu koşu yarışlarının dört – beş gün sürdüğü biliniyor. İlk 13 Olimpiyat oyunu sadece koşudan ibaret olsa da sonrasında yeni spor dalları eklenmiş. Koşu dışında bilinen ilk Olimpiyat sporları arasında boks, dört – beş atın sürdüğü araba olan quadriga, oldukça zorlu kuralları olan katır sürme, atletlerin gücünü zorlayan ve askeri yönlerini de kanıtlayan zırhlı koşu; cirit, disk, koşu, atlama, güreşten oluşan pentatlon; kuralsız dövüş olarak bilinen pankration bulunuyormuş.
Antik Yunan’dan kalıntıları günümüze ulaşan amfitiyatrolar sanat etkinlikleri için kullanılırken spor etkinlikleri için de uzun mesafeleri olan ve yine amfi oturma sistemiyle tasarlanmış ‘stadion’lar kullanılmış. Olimpiyatlar için kullanılmış olmasa da bugün Sultanahmet Meydanı’nda kalıntılarını görebildiğimiz Hipodrom (bir diğer adıyla At Meydanı) bir stadion örneği olarak kabul ediliyor. Yunan halkı tarafından Olimpiyatlar o kadar sevildi ki bir süre sonra adeta bayram havasında kutlanmaya başlandı. Öyle ki sadece Olympia ve çevresinden değil tüm Akdeniz’den insanların Olimpiyatları izlemek için buraya geldiği biliniyor. Bazı kaynaklar Olimpiyatların Antik Yunan’da dini bayram olarak kabul edildiği ve oyun aralarında Zeus için kurban kesildiğini bile söylüyor.
M.Ö. 776 yılında başlayan Olimpiyatlar bin yıl kadar her dört yılda bir organize edilmiş. M.S. 4’üncü yüzyıla gelindiğinde Olimpiyatlar her gün 40 binden fazla seyirciyi toplayan, halkın tüm odağını çeken, barbekü partileri, sokak satışları olan bir aktiviteye dönüşmüştü. Dönemin Roma İmparatoru Birinci Theodosius, Olimpiyatları Hristiyanlığın yayılmasına engel olarak gördü ve bu geleneğin paganlığa ait olduğunu iddia ederek M.S 391’de bir daha düzenlenmesini yasakladı. Ama Olimpiyatların enerjisi o kadar güçlüydü ki 1800’lerin yarısında, büyük savaşlar öncesi dönemde ortaya çıkan millet olma bilinciyle yeniden canlandı. 1896 yılında ‘Modern Olimpiyatlar’ olarak tanımlanan yarışlar yeniden ve güncel haliyle yeniden başlatıldı. Bu kez Yunan ve Akdeniz havzasında olmakla kalmadı ve tüm milletleri centilmence bir araya getiren bir organizasyon olarak örgütlendi.
Modern Olimpiyatların ilk adımını atan kişi ise Baron Pierre de Coubertin. Fransız olan Coubertin Olimpiyatları yeniden canlandırma hayalini anlattığında ona destek olan binlerce kişi oldu ve yıllar süren çalışmaların ardından ilk Modern Olimpiyat Oyunları 1896 yılında Atina’da yapıldı.
1896’dan günümüze kadar Olimpiyatlar dört kez iptal edildi. 1916 yılında Birinci Dünya Savaşı, 1940 ve 1944 yıllarında İkinci Dünya Savaşı yüzünden yapılamayan Olimpiyatlar 2020 yılında da pandemi nedeniyle 2021 yılına ertelendi. Olimpiyatlar antik tarihlerde bu kadar büyük bir organizasyon olmadan önce de dört yılda bir düzenleniyordu. Bununla ilgili olarak bazı kaynaklar Venüs’ün dört yılda bir gökyüzünde çizdiği köşeler olduğunu söylese de asıl nedeni Antik Yunan takviminde gizli. Antik Yunan’da 30 günden oluşan 12 ay olsa da dört yılda bir takvimin tamamlandığına inanılırdı (bunu antik zamanlardaki artık yıl hesaplaması gibi düşünebiliriz). Bu döngüye Olympiad denirdi. Bu dönümler aynı zamanda Olimpiyatlara adını da vermiş.