LİKYA UYGARLIĞI

6nvV...dRD1
23 Jan 2024
15

Likya, M.Ö. 15. yüzyıldan M.S. 5. yüzyıla kadar varlığını sürdüren antik bir Anadolu uygarlığıdır. Likya, bugünkü Türkiye'nin güney sahilinde, Antalya ve Muğla illeri arasında yer almaktadır. Likya, coğrafi konumu, doğal güzellikleri ve zengin kültürel mirasıyla tarih boyunca önemli bir rol oynamıştır.

Likya'nın tarihi, Luvi ve Hitit uygarlıklarının etkisi altında başlamıştır. M.Ö. 15. yüzyılda Likya, Hitit İmparatorluğu'na bağlı bir krallık olarak ortaya çıkmıştır. Hititlerin çöküşünden sonra, Likya bağımsız bir krallık haline gelmiştir. M.Ö. 6. yüzyılda ise Pers İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir. Likya, Pers egemenliğine rağmen büyük ölçüde özerk bir yapıya sahipti.
Likya, "Likya Birliği" adı verilen, antik dünyanın ilk federasyonlarından birini oluşturan bağımsız şehir devletlerinden oluşuyordu. Bu şehirler, ortak bir parlamento ve askeri güçle birbirine bağlıydı ve dış politikada işbirliği yapıyorlardı.
M.Ö. 334 yılında Büyük İskender, Pers İmparatorluğu'nu yenerek Likya'yı fethetti ve bölge Helenistik döneme girdi. Bu dönemde Likya, özellikle mimari ve kültürel anlamda büyük gelişmeler kaydetti.
Likya şehirleri, antik dünyanın en güzel kentlerinden bazıları haline geldi. Özellikle Xanthos, Patara, Myra ve Tlos gibi şehirler, bu dönemde önemli merkezler olarak gelişti. M.Ö. 2. yüzyılın sonlarında Likya, Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altına girdi ve bölgedeki gelişmeler hızlandı.

Likya, Roma döneminde önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline gelerek zenginleşti. Bu dönemde yapılan anıtsal yapılar, su kemerleri ve tiyatrolar, Likya'nın mimari başarılarını göstermektedir. M.S. 1. yüzyılda Likya, Roma İmparatorluğu içinde özerk bir yapıya sahip oldu ve kendi yasalarını çıkarabilme hakkına kavuştu.
Bu dönemde Likya Birliği, daha da güçlendi ve bölgedeki şehirlerde büyük yapı projeleri gerçekleştirildi. M.S. 4. yüzyılda Hristiyanlık, Likya'da yayılmaya başladı ve bölge, Bizans İmparatorluğu'nun egemenliği altına girdi. Likya, Bizans döneminde de önemli bir bölge olarak kalmaya devam etti.

Ancak, 7. yüzyılda başlayan Arap akınları ve 11. yüzyılda Selçuklu Türklerinin Anadolu'yu fethetmesiyle Likya'nın önemi azaldı ve bölge, tarih sahnesinden yavaş yavaş çekildi. Likya'nın bugünkü kalıntıları, antik dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Likya'nın kaya mezarları, tiyatroları, tapınakları ve şehir kalıntıları, bölgenin zengin tarihini ve kültürel mirasını yansıtmaktadır.
Myra, antik Likya'nın en önemli kentlerinden biriydi ve bugün Türkiye'nin Antalya iline bağlı Demre ilçesinde yer alır. Myra, hem tarihi önemi hem de Aziz Nicholas (Noel Baba) olarak da bilinen Saint Nicholas'ın piskoposluk yaptığı yer olması nedeniyle dünya çapında tanınır.

Myra'nın tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanır ve kent, Likya Birliği'nin altı ana kentinden biriydi. Kent, özellikle Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir deniz ve ticaret merkeziydi.
Myra'nın en ünlü özellikleri arasında antik tiyatro ve kaya mezarları yer alır. Antik tiyatro, Roma dönemine tarihlenir ve Likya'nın en büyük açık hava tiyatrosudur. Kaya mezarları ise, kentin kuzeyindeki tepenin yamacına oyulmuştur. Bu mezarlar, ölülerin anısına yapılmış ve çoğunlukla dini motiflerle süslenmiştir.

Myra'da ayrıca Aziz Nicholas Kilisesi bulunur. Bu kilise, 8. yüzyılda inşa edilmiş ve Aziz Nicholas'ın mezarını barındırır. Her yıl Aralık ayında, Aziz Nicholas'ın ölüm yıldönümünde, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler bu kiliseyi ziyaret eder.
Myra, tarih boyunca birçok kez el değiştirmiş ve birçok farklı kültürün izlerini taşır. İçerdiği tarihi ve kültürel zenginlikler, Myra'yı Anadolu'nun en önemli arkeolojik sit alanlarından biri yapar. Bugün, ziyaretçiler bu antik kenti keşfedebilir ve Likya'nın büyüleyici tarihini deneyimleyebilirler.


Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to Diomond07

1 Comment