VAKİT ÜSTÜNE
Basra’nın büyük âlimi Abdullah bin Amir’e bir dostu: “Biraz vakit ayır da şöyle havadan sudan sohbet edip vakit geçirelim.” der.
Âlimin verdiği cevap çok kısadır: “Tut Güneş’i gitmesin, seninle oturup havadan sudan konuşup vakit öldürelim.”
Bu cevaba şaşıran dostu: “Ne demek tut Güneş’i?” deyince Abdullah:
“Çünkü Güneş durmayıp gidiyor, böylece vakit harcanıyor; ya vakti durdur, seninle havadan sudan muhabbet edelim, ya da geriye çekil, akıp giden vakti değerlendirelim, nakitten de kıymetli olan vakti boşa harcama gibi bir gaflete düşmeyelim.”
Her gün güneş batıyor ve her sabah yeniden doğuyor… Havadan sudan işlerle, havadan sudan sözlerle ömürlerimiz tükeniyor bir yerlerde. Hem de kucak dolusu nakit harcasak bile geri getiremediğimiz vakitler…
Peygamber Efendimiz’in sözleri de bir derin sızı koyuyor yüreğime, bir de derin vicdan azabı duyuyorum ardından:
“İki nimet vardır ki insanlar kıymetini bilmiyorlar: Biri sıhhatleri, diğeri de boş vakitleridir!”
Zamanın Kıymetini Bilebiliyor muyuz?
Ben ne kadar zamanımın kıymetini bilebildim? “Zamanın kaybolduğunu bilenler, en çok üzüntü duyanlardır” diyor Dante. Bu yüzden mi acaba zaman konusundaki derin üzüntüm? Peki, ben zamanı değerlendirme konusunda neredeyim, geçmiş hatalarımla ve bugünümle yüzleşmeli değil miyim? Eski yıldan yeni yıla çıkabilmenin şükrünü başka türlü nasıl yapabilirim? Kaybolan zamana hükmüm yok ama bilemediğim bir güne kadar devam edecek olan ömrümü daha verimli kılmak elimde değil midir?
Zamanımın en çok boşa gittiğini düşündüğüm anlar uykularım oldu hep. Günde 10-11 saat uyuduğum çok oldu. Oysa dinlenecek kadar bir uyku yeterdi, gereksiz koşturmalarım mı, hedefsizlik mi, plansızlık mıydı çok uyumamın sebebi? Şimdi olabildiğince az uyumayı kendime ilke edindim. Artık uzun süre uyursam, dinlenemeyip sırtımın, belimin ağrıdığını hissediyorum. Demek ki vücudumun istediği daha çok uyku değil. O halde az ve öz bir uyku beni ayakta tutabilir. Artık en erken saatlerde kalkmayı hep amaç edindim. Ne kadar da bereketleniyor günüm, öğlene kadar işlerimi bitirip, aileme, okumaya, düşünmeye ne kadar çok zaman kalıyor. Ama yine de saatler yetmiyor, hep daha da erken güne başlamanın yollarını arıyorum. Her gün güneşle birlikte dünyaya uyanmak gönlüme şifa olacak biliyorum.