I am Sam ( Benim Adım Sam) film analizi
Baba sen farklısın, sen diğer babalar gibi değilsin.
Seni bir şarkı gibi seviyorum.
Sistem ile otistik bir baba olan Sam Dawson arasındaki velayet savaşının hikayesi. Bağımsız olarak film velayet savaşı veren iki tarafı da objektif olarak mercek altına alıyor ancak bu zorlu savaşı kimin kazanacağını sizler de az çok biliyorsunuz.
Sam Dawson, beyninde gelişme problemi olan, bu sebeple de yedi yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olan, karısı tarafından terk edilmiş, kızıyla birlikte Los Angeles'ta yaşayan bir babadır. Tüm zihinsel engellere rağmen iyi bir sosyal çevresi ve mutlu bir ailesi olan Sam'in asıl sorunları kızı yedi yaşına geldiğinde başlar. Kızı Lucy'nin doğum günü partisinde eve gelen bir sosyal güvenlik çalışanı baba ve kızı trajik bir sona sürükleyecektir.
Benim Adım Sam “gerçekte anne ve baba kimdir?” Çocuğa sevgi, şefkat ilgilenmek mi yoksa bir yiyecek otomadı gibi ne istiyorsa vermek mi? Gerçekten iyi anne baba kime denir? Bu kitabın yanısıra yine dev bir konuyu küçük bir kitaba sığdırıp bize sunan Alice Miller in “Yetenekli Çocuğun Dramı” kitabını da hatırlatmak istiyorum. Bu kitap da ise yıllarca klinik psikanalist olarak çalışmış Alice Miller hastalarında çocuklukta yaşanan travmaların bütün hayatlarını nasıl etkilediğini anlatıyor.
Benim Adım Sam filminde işlenen konu çok derinlikli, katman katman açılan bir konu. Benim Adım Sam, her karesiyle bizi genç Lucy'nin babası Sam ile kalması gerektiğine ikna etmek için tasarlanmıştır.
Nasıl Değerlendirelim?
“Sam (Avukatıyla konuşurken): Çabalıyorsun, çabalıyorsun, çabalıyorsun ama asla bir doğruya varamıyorsun. Bilmiyorsun çünkü sen mükemmel doğmuşsun bense işte böyle doğmuşum. Senin gibi insanlar bilemez. Senin gibi insanların incinmenin ne olduğunu bildiğini sanmıyorum; çünkü sizin duygularınız yok. Siz hiçbir şeyi hissedemiyorsunuz.”
Filmi izlemek için:
https://www.hdfilmcehennemi.de/i-am-sam/