Beynimiz evrenin bir ürünü mü?
Bugün üzerinde uzun zaman kafa yorduğum bir konu hakkında sizlere blog yazısı hazırladım.Keyifle okuyacağınızdan hiç şüphem yok:))
Günümüzde, evrenin yapısı ve işleyişi hakkındaki geleneksel görüşler, yeni bilimsel paradigmalara doğru kaymaktadır. Bu yeni yaklaşımlar, evreni sadece fiziksel bir sistem olarak değil, aynı zamanda karmaşık bir hesaplama veya biyolojik sistem gibi bir varlık olarak görmekte ve bu durum, çeşitli alanlardan gelen bilim insanlarının dikkatini çekmektedir.
Birçok fizikçi ve bilim insanı, evrenin kendini organize eden bir varlık olduğu fikrine dayanan yeni bir fizik felsefesine yöneliyor. Stephen Hawking'in bu konudaki görüşleri, evrenin rastgele bir fiziksel sistemden ziyade gelişen bir hesaplama veya biyolojik sistem gibi bir şey olduğu yönündedir.
Evrenin benzerlikleri, özellikle sinir sistemimizle dikkat çekicidir. İnsan beyninin nöronları arasındaki bağlantı şeması ile evrenin galaksileri arasındaki bağlantılar arasında görsel benzerlikler bulunmaktadır. Galaksi kümeleri, filamentler ve bağlantılar, neredeyse bir nöral ağ yapısı gibi görünmektedir.
Alman teorik fizikçi Sabine Hossenfelder, evrenin kozmik ağının sinir sistemine olan benzerliğini titiz bir araştırmayla analiz etmiş ve bu benzerliklerin yüzeysel olmadığını belirtmiştir. Bu benzerlikler, evrenin karmaşık bir uyarlanabilir sistem olarak işlediği düşüncesini güçlendirmektedir.
Bilgi işleme konsepti, insan beyninin nöronal sinyal iletimi ile kıyaslanarak ele alınmaktadır. Evrenin galaktik lifler boyunca iletilecek sinyallerle bir tür kozmik zekaya sahip olup olamayacağı sorusu da gündeme gelmektedir.
Ancak, evrenin enginliği ve ışık hızının sınırlamaları, bu tür bir kozmik zeka veya bilgi işleme sisteminin mümkün olup olmadığına dair belirli kısıtlamalar getirmektedir.
Sabine Hossenfelder, evrenin zeki olduğu fikrinin kulağa çılgınca gelse de, bu düşüncenin mevcut bilimsel bilgilerle uyumlu olduğunu belirtmektedir. Hossenfelder ayrıca, "gizli bağlantılar" veya yerel olmayan bağlantılar gibi mekanizmaların daha uzun menzilli hesaplamalara izin verebileceği konusunda spekülasyon yapmaktadır.
Teorik fizikçi Vitaly Vanchurin'in makalesi, evrenin bir sinir ağına benzer mikroskobik bir ölçekte var olan birbirine bağlı "düğümler" ağıyla bir sinir ağı olduğunu savunmaktadır. Bu hipotez, evrenin evrim geçirmesine ve öğrenmesine izin veren bir yapı önermektedir.
Fizikçi Lee Smolin ve bilgisayar bilimcisi Jaron Lanier'in makalesi ise evrenin kendi kendine öğrenen bir bilgisayar olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşım, evrenin doğasının zamanla evrimleşebileceğini ve değişebileceğini savunmaktadır.
Sonuç olarak, evrenin kendini organize eden doğası ve yeni bilimsel paradigmalardaki bu değişim, bize gerçekliğin doğasını tamamen yeniden düşünmeye ve evrenin bir işlevi veya "amacı" olup olmadığına dair yeni varoluşsal sorular sormaya yönlendiriyor. Bu düşünceler, bilim dünyasını ve insanlığın evrenle olan ilişkisini derinlemesine incelemeye teşvik ediyor.
Son olarak konuyu daha iyi anlamanız için aşağıya video bırakıyorum...
KAYNAKÇA
https://www.bilimavcisi.com/post/evren-birbine-devasa-sinir-a%C4%9Flar%C4%B1yla-ba%C4%9Fl%C4%B1-ak%C4%B1ll%C4%B1-bir-organizma-olabilir-mi
https://www.bilimkurgukulubu.com/genel/inceleme/insan-beyni-ile-evren-arasindaki-benzerlik-uzerine/
https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2019/07/23/evrenin-temel-ozellikleri-nelerdir/
https://beyinsizler.net/bilim-insan-beyninde-cok-boyutlu-evren-buldugunu-iddia-ediyor/