EFES TARİHİ
Her yıl gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Efes ve çevresinin tarihine dair yeni bilgiler ve beklenmedik keşiflere yol açarak bizi etkilemeye devam ediyor. Sadece 10 yıl önce yapılan bir kazıda, günümüz Efes'inin 3 km güneyinde bulunan Çukuriçi höyüğünde M.Ö. 6200'e ait çeşitli aletler ve damgalar keşfedildi. Bu tarih, günümüz Efes'inin kuruluşundan neredeyse 6000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Bu nedenle, her kazı çalışmasıyla birlikte, bölgedeki tarih yeniden yazılmaktadır.
Mevcut bilgilere göre, bugünkü Ayasuluk tepesi eteklerinde, M.Ö. 1500-1400 yıllarında Hititler tarafından kurulan Apasa, Efes'in ilk liman şehri olarak tahmin edilmektedir. Ancak limanın alüvyonlarla dolması ve kullanılamaz hale gelmesi, bu ilk Efes'in sonunu getirmiştir.
M.Ö. 1000 yıllarında, Yunan yarımadasındaki savaşlar nedeniyle "deniz insanları" olarak adlandırılan Yunanların bölgeye göç ettikleri ve yerel halkla birleşerek Artemis Tapınağı'nın bulunduğu bölgede ikinci Efes şehrini kurdukları bilinmektedir. Efsaneye göre, Kral Androkulos, Delfi tapınağı kahininin öğüdünü dinleyerek, bir balık ve yaban domuzunu takip ederek Efes şehrini kurmuştur.
Başka bir inanışa göre, Truva savaşından çıkan Amazon kadın savaşçıların lideri Ephos tarafından Efes'in kurulduğuna inanılmaktadır.
M.Ö. 650'de Kimmerlerin saldırısına uğrayan Efes, ardından bir süre tiranlar tarafından yönetilmiştir. Lidya Kralı Karun, M.S. 560 yılında bölgeyi ele geçirerek Artemis Tapınağı'nı şehre hediye etmiştir.
M.Ö. 547 yılında Persler, Lidyalıları yendikten sonra Efes ve Küçük Asya'nın diğer şehirlerine hakim olmuşlardır. Zenginleşen şehir, yüksek vergilere karşı Iyon İttifakı'nın kurulması ve isyanlarla savaşa girmiştir, ancak uzun süren savaş şehre büyük zarar vermemiştir.
M.Ö. 356 yılında, Artemis Tapınağı'nın deli biri olan Herostratus tarafından kundaklandığı ve zarar gördüğü bilinir. Efes halkı, tapınağı kendi güçleriyle restore etme ve genişletme çabalarına girişmiştir. M.Ö. 334'te Grainicus Savaşı'nda Persleri yenen Büyük İskender, Efes'e gelip tapınağın harap halini görmüş ve restorasyonunu finanse etmeyi teklif etmiş, ancak Efes halkı, kibarca "Bir tanrı başka bir tanrıya tapınak yapamaz" diyerek teklifi reddetmiştir.
M.Ö. 332'de Büyük İskender'in ölümünden sonra, Efes şehri Lysimachus'un yönetimine geçti. Limanın bugünkü adı Menderes olan Kaystros nehrinin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle ekonomik ve sağlık açısından zarar gören şehir, yer değiştirmeyi düşünen Lysimachus'un liderliğinde, kanalizasyonu tıkayarak şehri pis su ile doldurdu. Böylece insanlar, zorla yeni Efes şehrine geçmek zorunda kaldılar. Yeni Efes'e ilk olarak Lysimachus'un karısı Arsioenia'nın adı verildi, ancak daha sonra ismi tekrar Efes olarak değiştirildi.
---Efes’in tarihi 2 -----
Lysimachus'un öldürülmesinden sonra, Efes bir süreliğine Seleucid İmparatorluğu'na, ardından da Mısır'ın hakimiyetine geçti. M.Ö. 2. yüzyılda Efes, Bergama Kralı Eumenes II'nin kontrolüne geçti. Ancak Eumenes II'nin torunu Attalos III'ün varis olmaması nedeniyle, Attalos'un ölümüyle şehir, Roma İmparatorluğu'na miras kaldı.
Roma hakimiyeti şehirde hemen hissedildi. Vergiler arttı, hazineler yağmalandı ve halk, bir kurtarıcı beklemeye başladı. Pontus kralı Mithridates'in generali Archelaus'un şehre gelişi sıcak bir karşılamaya neden oldu. Ancak Archelaus, emirle yaklaşık 80 bin Romalı tarafından öldürüldü.
Romalı diktatör Sulla'nın komutasındaki ordu, Mithridates'i yendi ve şehir tekrar Roma hakimiyetine girdi. Roma İmparatoru Augustus zamanında Efes, Roma İmparatorluğu'nun Asya eyaletinin başkenti olarak ilan edildi. Bu dönemden itibaren şehir, bolluk ve bereketle geçen yılları yaşadı.
Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesinden sonra Efes, bir Bizans şehri olarak varlığını sürdürdü. Ancak 7. yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen deprem ve limanın tamamen alüvyonlarla dolması nedeniyle popülerliğini kaybetmeye başladı. Zamanla şehir terk edildi ve harabe halini aldı.
Selçuk Türkleri, 1090 yılında bölgeye gelerek Efes'te küçük yerleşimlere rastladılar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise Efes, ufak mahallelerde yaşanan küçük bir yerleşim haline geldi.
1.yüzyılın sonlarına doğru şehir tamamen terkedilmiştir.