KAPADOKYA
Kapadokya’da Gezilecek Yerler
Ihlara Vadisi
Kapadokya Bölgesi’nin en batı noktası olan Aksaray’a bağlı Ihlara Vadisi ile gezimize başlıyoruz. 12 km uzunluğundaki Melendiz Çayı’nın yıllar içerisinde aşındırarak oluşturduğu bu vadiye ulaşmak için 400’e yakın basamak inmeniz gerekiyor. Aşağıya indiğinizde su kenarındaki banklarda biraz dinlenmek ve vadinin manzarasını izlemek keyifli olabilir.
Ihlara Vadisi’ne tepeden bakış.
Kapadokya’da genel olarak kaya içlerine oyulmuş çok sayıda kilise bulunuyor. Ihlara Vadisi içerisinde de Ağaçaltı Kilisesi ile Yılanlı Kilise’yi gezebilirsiniz. 4. yüzyılda yapılan kiliseler 12. yüzyıla kadar çok kez el değiştirmiş. İlk zamanlarda kiliselere resim çizmek için aşı boyası kullanılırken yeni yöntemlerin bulunması ve kiliselerin el değiştirmesi ile duvarlar birçok kez üst üste boyanmış. Biraz deforme olmuş olsalar da müjde sahnesi, doğum sahnesi, Hz. İsa’nın göğe yükselişi gibi İncil’den sahneleri kilise duvarlarında görebilirsiniz.
Ihlara Vadisi – Ağaçaltı Kilisesi
Ihlara Vadisi’nde birbirinden bağımsız çok sayıda çıkış mevcut. Geldiğiniz yeri iyi bilin ki sonrasında kaybolmayın. Vadiden yukarı çıktığınızda manzaraya son bir kez bakmayı da ihmal etmeyin. Vadinin sonlandığı noktada yer alan Selime Kasabası itibariyle tüf kayaçların oluşturduğu şekilleri ve elle oyularak yapılmış ilk kaya oyma mekanları görmeye başlıyoruz.
Ihlara Vadisi’nden bir görünüş.
Narlıgöl Krater Gölü
Ihlara Vadisi’nden Derinkuyu Yeraltı Şehri’ne doğru giderken keyifli bir fotoğraf molası için Narlıgöl’e uğrayabilirsiniz. Göl, ismini burada bulunan Nar Köyü’nden alıyor. Buraya krater gölü denmiş ancak bir meteor düşmesi sonucu oluştuğu da düşünülüyor. Bu civarda çıkış sıcaklığı 67 dereceyi bulan termomineralli su kaynağı bulunduğu için göl çevresinde iki adet termal otel açılmış.
Narlıgöl’de fotoğraf molası.
Göreme Açık Hava Müzesi
İlk Hristiyanlar tarafından inşa edilen birçok kiliseyi kapsayan Göreme Açık Hava Müzesi, volkanik tüften oluşmuş ilgi çekici yapısı ve manzarası ile de oldukça keşfedilesi bir alan. 4. yüzyıl itibari ile manastır hayatına ev sahipliği yapmaya başlamış olan bu alan, ana ulaşım yollarına uzaklığı ve engebeli bir yer olması sayesinde gizlenmek veya dini inzivaya çekilmek isteyenler için uygun bir korunma yeri olmuş.
Göreme Açık Hava Müzesi
Müze alanının biraz daha dışında bulunan Tokalı Kilise, Elmalı Kilise, Yılanlı Kilise, Azize Barbara Şapeli, Aziz Basil Şapeli, Çarıklı Kilise, Kızlar Manastırı ve Karanlık Kilise gibi birçok yapıya ev sahipliği yapan Göreme Açık Hava Müzesi, doğal ve kültürel varlık olarak Dünya Miras Listesi‘nde yer alıyor. Karanlık Kilise içerisindeki duvar resimleri hala bozulmamış ve çok net olduğundan bu değerleri korumak için kiliseye ekstra ücret ödenerek giriliyor.
Göreme Açık Hava Müzesi
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Kapadokya’da şu ana kadar bulunmuş 37 yeraltı şehri bulunuyor ve bunlardan sadece 7 tanesi gezime açık. Gezime açık olanlardan en büyüğü ise Derinkuyu Yeraltı Şehri… İlk olarak Hititler tarafından savunma amacıyla inşa edilmeye başlanan yeraltı şehri, zaman içerisinde el değiştirdikçe genişlemeye devam etmiş. 7 km’ye varan çapı ve 60 metreye varan derinliği ile bu muhteşem yapıyı gezerken gerçekten çok etkileneceksiniz. Kalp hastalığı, yüksek tansiyonu, astımı, bel veya boyun ağrısı olanların içeriye girmesi tavsiye edilmiyor. Korunma ve savunma amaçlı yapılan bu şehirlerde düşmanlardan kaçmak için dar tüneller inşa edilmiş. Derinkuyu Yeraltı Şehri “Y” şeklinde inşa edildiğinden girişi ile çıkışı ayrı yerlerde bulunuyor. İçeride kaybolmamak için kırmızı ve mavi okları takip etmeniz gerekiyor. Kırmızı okları takip ederek şehrin gezilebilen en derin alanına ulaşabilir, mavi okları takip ederek de yüzeye çıkabilirsiniz. 1 saatte gezebileceğiniz alanların yeraltı şehrinin çok küçük bir kısmı olduğu söyleniyor. Yeraltı şehirlerinin en dikkat çeken özelliklerinden biri de kayaçların yapısı ve havalandırmanın iyi yapılması dolayısıyla içeride her mevsim sabit bir sıcaklığın bulunması. 12-16 derece arasında olan hava erzakların bozulmadan saklanmasını sağlıyor. Günümüzde de bu özelliklerden dolayı Kapadokya’da birçok doğal soğuk hava deposu bulunuyor.
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Üç Güzeller Peribacaları
Hemen hemen tüm Türkiye tanıtımlarında, Kapadokya’ya ait kartpostalların birçoğunda bulunur Ürgüp’te yer alan Üç Güzeller’in fotoğrafları. Gerçekten de tüm bunları hak edecek kadar güzel manzaralar sunuyorlar. Şansıma Kapadokya’da olduğum dönemde hava o kadar güzeldi, bulutlar o kadar fotojenikti ki manzaranın güzelliği bir kat daha artmıştı. Üç Güzeller, anne-baba-çocuk peribacaları olarak da anılıyormuş.
Üç Güzeller peribacaları.
Güvercinlik Vadisi
Güvercinlik Vadisi, günümüzde Uçhisar’dan Göreme’ye doğru 4 km boyunca uzanan keyifli bir trekking alanı. Bölgede yaşayan insanlar yeterli toprağa sahip olmadıkları için enerjisi oldukça yüksek güvercin gübresi ile tarımda verimi arttırmak istemişler ve vadi yamacındaki peribacalarına çok sayıda güvercinlik oymuşlar. Yılda bir kez güvercinliklerin kapısını açıp gübreleri topluyorlarmış. Barış simgesi olan güvercinlerin gübresinin de bu kadar işe yarar olduğunu bilmek nedense hoşuma gitti. Bu arada, vadinin en güzel haliyle Tarihi Uçhisar Kalesi’nden izlenebileceğini söylüyorlar.
Güvercinlik Vadisi
Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi
Müze içerisinde Üçler Çeşmesi, Nadar Avlusu, Aslanlı Çeşme, yemekhane, Meydan Evi, Mihman Evi, Hacı Bektaş-ı Veli’nin Türbesi ve Balım Sultan Türbesi gezilebilir. Gezerken rehberimizden Bektaşiliğin 4 kapı 40 makam felsefesini, eğitim sürecini, dergahtaki yaşamı ve daha birçok detayı dinledik ve oldukça güzel bir gezi oldu. Hacı Bektaş-ı Veli’nin 13. yy’da söylediği sözler, felsefelerinin aynı olması sebebiyle yan tarafında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile beraber sergileniyor. Hoşgörünün merkezi olarak görülen bu yerden herkese, hepimize sevgi ve hoşgörü diliyorum ben de! Müze içerisinde gezerken Hacı Bektaş-ı Veli’nin felsefesini anlatan başka sözlere de rastlayabilirsiniz. Bu sözler arasında benim en çok aklımda kalan ise aşağıdaki dörtlük oldu.
Sevgi muhabbeti kaynar yanan ocağımızda,
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda,
Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda,
Aslanla, ceylan dosttur kucağımızda.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin sözleri müze girişinde sergileniyor.
Paşabağ Peribacaları
Kapadokya’da peribacalarının en yoğun olduğu bölge Paşabağ… Bölgenin en yüksek, şapkalı peribacaları Paşabağ’da yer alıyor. Kapadokya Bölgesi’nde Hristiyanlığın kabul görmesiyle Paşabağ Peribacaları keşişlerin inziva yeri haline gelmiş. Bu sebeple bazı peribacalarının içleri oyulmuş ve keşişler buraya yerleşmiş. Peribacalarının mistik manzarası, gün batımı ve bulutlar buluştuğunda burası tam bir sanat eseri haline geliyor.
Paşabağ Peribacaları
Devrent Vadisi
Vals yapanlar, öpüşenler, develer, eller, Napolyon’un şapkası… Buraya kayaçların renginden dolayı Pembe Vadi diyenler de var, Develi Vadi diyenler de… Ama benim favorim kesinlikle “Hayal Vadisi” yakıştırması. Bulutlarla oynadığınız benzetme oyununu burada erozyona uğrarken oldukça çeşitli şekiller oluşturmuş olan peribacaları ile oynayabilirsiniz. Çok keyifli!
Develi Vadi
Bonus: Tuz Gölü
Aksaray üzerinden dönüş yoluna geçtiğimizde Tuz Gölü’nün üzerinde yürüyebilmek için Şereflikoçhisar’da mola veriyoruz. Yerle göğün birleşmiş gibi göründüğü bu yerde manzaradan gözlerinizi almanız biraz zor olacak sanırım; çünkü ben oldukça zorlandım. Bulutlar, gökyüzü, manzara… Her şey harikaydı!
Tuz Gölü
Son Söz
Kapadokya’nın eşsiz coğrafyasına biraz daha hayal katarak bakıyorum ben. Kapadokya’yı bir masal diyarı olarak görmeyi seviyorum. Her gidişimde zihnimde yeni hikayeler uyandıran bu masal diyarına teşekkür ediyorum ve bir Kapadokya macerasının daha sonuna geliyorum.
Buradan yeni evlenecek bir arkadaşıma da mesaj göndermek istiyorum; manzarası ve atmosferiyle romantizmi en üst düzeyde yaşayabileceğiniz detaylarla dolu Kapadokya balayı için de gerçekten harika bir seçenek. Siz de bir düşünün derim!