APOLLON
Mitolojik figürler bizim ülkemizde çok yaygın olmasa da dünya tarihinde hatırı sayılır bir yere sahipler. Tanrı ve tanrıçalar dahil olmak üzere birçok mitolojik varlığa ev sahipliği yapan bu tarih oldukça köklü ve bu figürlerin hikayesi günümüze kadar geliyor. Bu yazımızda ise ışığın tanrısı olarak bilinen Apollon’dan, özelliklerinden ve aşk hikayesinden bahsedeceğiz.
Mitoloji, dünyanın dört bir yanında farklılık gösterebiliyor. Her kültürün mitolojisi bir diğerinden oldukça farklı olabiliyor. Yunan mitolojisi ise dünya genelinde en çok bilinen mitolojilerden bir tanesi. Öyle ki çevremizde bulunan birçok film, dizi, kitap oyun vb. araçlarda yunan mitolojisinden hikayeler veya alıntılar görebilirsiniz.
Yunan mitolojisi oldukça geniş çaplı olduğu için birçok mitolojik varlığa ev sahipliği yapıyor. Hal böyle olunca da mitolojide yer alan her karakterin efsanesini veya hikayesini bilmek de mümkün olmuyor. Fakat Apollon burada biraz daha istisna. Kendisi büyük tanrılardan biri olduğu için bilinirliği bir hayli yüksek. Peki, Apollon kimdir? Gelin hikayesini birlikte inceleyelim.
Apollon Kimdir, ne tanrısıdır?
Apollon, Zeus ve Leto’nun oğlu Artemis’in ise ikiz kardeşidir. Doğum yeri Delos adasıdır. Eşi yunan mitolojisinin kahramanlarından biri olan Kassandra’dır. Çocukları ise Asklepios, Aristaios, Linos ve Mopsos’dur. Müziği ile oldukça ön planda olan Apollon, Müzler Korosu olarak da bilinen 9 tane ilham perisinden oluşan grubun başıdır. Orijini yunan mitolojisi olan Apollon, Roma mitolojisine Apollo ismiyle geçmiştir. Anadolu kökenli olması ise Apollon hakkında bilinen ilginç bilgilerden biridir.
Olimpos'un 12 büyük tanrısından biri olan Apollon, birden fazla özelliği ile bilinen tanrılardan bir tanesi. Apollon sanatın, güneşin ve ışığın tanrısı olarak biliniyor. Aynı zamanda kahin özelliğine sahip olan Apollon bu özelliğini insanlara da aktarabiliyor. Apollon’un isminin geçtiği veya kendisinin metafor olarak kullanıldığı birçok yapımda Apollon’u farklı özellikleri ile görmeniz mümkün. Örneğin; bir yerde müzik teması ile öne çıkarken, başka bir yerde ışık ile bütünleşmiş olarak görebilirsiniz. Fakat bunların hepsi genel olarak Apollon’u yansıtan doğru benzetmelerdir.
Apollon yansıtıldığı birçok yerde eğlenceli bir figür olarak ortaya çıkmasına rağmen bir o kadar da kibri ile ön plana çıkıyor. Sahip olduğu özellikleri ve başarıları ile sık sık övünen Apollon, zaman zaman başka tanrıların canını sıkabiliyor. Kendisi oldukça önemli bir tanrı olsa da bu tarz özellikleri ile Olimpos'ta fazla göz önünde kalabiliyor.
Apollon’un yunan mitolojisindeki yeri, önemi ve özellikleri:
Apollon 12 Olimpos tanrısı arasında oldukça büyük bir öneme sahip. Böyle büyük bir ünvana sahip olabilmesinin nedenlerinden birinde Apollon’un hastaları iyileştirebilmesi ve iyileştirme sanatını insanlara öğreten ilk kişilerden biri olması büyük rol oynuyor. Apollon, bahsettiğimiz üzere birçok yerde ışıkla özleştirilen bir tanrı olsa bile ilk ortaya çıktığında ışığın veya güneşin tanrısı olarak bilinmiyordu. Bu özelliği ile bilinen tanrı aslında Helios’du. Apollon ve kardeşi Artemis’in güneş ve ay ile özleştirilmesi ilerleyen zamanlarda gerçekleşen bir durumdu ve özellikle Roma döneminde bu anlayış bir hayli kuvvetlendi.
Apollon’un olimposluları altın liriyle eğlendirmesi müziğin tanrısı olarak anılmasında büyük rol oynuyor. Olimpos zamanında Apollon’un lirinden çıkan seslerin adeta büyülü olduğu ve dinleyen herkesin şarkı bitene kadar dikkatini başka yere veremediği de bahsedilen efsanelerden bir tanesi. Bu tarz özelliklere sahipken müzik ile özleşmesine şaşırmamak gerek.
Apollon’un mitolojideki tasvir edilme şekli önemli özelliklerinden biri olsa da başına açılan belaların da sebeplerinden bir tanesi. Apollon mitolojide sarışın, sakalsız, orta boylu ve bir o kadar da yakışıklı bir erkek olarak anlatılıyor. Bu durum Apollon’un popülaritesinin artmasında bir hayli etkili olsa da kıskançlık gibi olumsuz durumları da beraberinde getiriyor.
Aynı sıfatla anılan 2 mitolojik varlık: Apollon ve Helios
Günümüz efsanelerinde Helios yerine Apollon’un güneşin ve ışığın tanrısı olarak bilinmesinin ardında birkaç sebep bulunuyor. İlk olarak bu tarz mitler kesinliğe sahip olmadığı için tarihin bazı yerlerinde karışıklık olması oldukça doğal. Helios, sadece bir tanrı olan Apollon’un aksine bir titandı. Fakat kendisi oldukça popüler olan Apollon yerine mitlerde belirgin bir şekilde yer almıyor. Apollon’un güneşin ve ışığın tanrısı olarak bilinmesini sağlayan en belirgin özellik 5. yüzyıl civarında ortaya çıkan 'Phoebus' sıfatından kaynaklanıyordu. Phoebus, ışık veya parlayan anlamına geliyordu ve bu da doğal olarak Apollon’un ışık ve güneş ile nitelendirilmesini sağladı.
Apollon ve Daphne’nin trajik aşk hikayesi:
Apollon’un kutsal ağacının 'Defne ağacı' olarak bilinmesinin ardında oldukça trajik bir efsane yatıyor. Apollon’un efsanelerde korkunç bir yaratık olarak tabir edilen Python’u okçuluk becerisinin getirisi ile öldürdüğü söylenir. Fakat Apollon okçuluk becerisi ve elde ettiği bu başarı ile çok fazla övünür ve bu durum aşk tanrısı Cupid’in canını sıkar. Cupid Apollon’u cezalandırmak ister ve bu durum trajik efsanenin başlangıcını oluşturur.
Bir nehir perisinin kızı olan Daphne’nin güzelliği tartışılmayacak derecede büyüleyiciydi. Fakat Daphne’nin kendisi evlilik ile hiç ilgilenmiyordu. Özgürlüğüne oldukça düşkün olduğu için vaktinin çoğunu avlanarak veya ormanda dolaşarak geçiriyordu. Daphne her zamanki gibi dolaştığı günlerden birinde Apollon ile denk gelir ve ikilinin denk gelmesini fırsat kollayan Cupid hamle yapmaya karar verir. Cupid’in oklarının bilinen iki özelliği mevcut. Bunlardan bir tanesi sevgiyi temsil eden ve vücudunu deldiği kişiyi aşık eden ok, diğeri ise vücudunu deldiği kişinin diğer kişiye karşı yüksek miktarda kin ve nefret ile dolmasını sağlayan ok.
Cupid sevgiyi temsil eden oku Apollon’a fırlatırken kin ve nefret dolu okunu ise Daphne’ye fırlatır. Bu olayların sonucunda Daphne Apollon’un ilk aşkı olur. Apollon Daphne’ye sırılsıklam aşıkken, Daphne Apollo’yu gördüğünde ondan tiksinir ve kendisine katlanamadığı için kaçmaya başlar. Apollon ise aşkını haykırmak için Daphne’nin peşinden koşar. Daphne ve Apollon büyük bir kovalamanın içine girerler. Daphne olabildiğince hızlı koşup Apollondan kurtulmaya çalışır. Apollon ise aşk nidaları ile haykırarak Daphne’yi kovalar. Daphne bir nehre varır ve artık yorulduğu için daha fazla kaçamayacağını farkeder. Tam bu esnada nehir tanrısı olan babasından yardım ister. Kızının yardım dileklerini duyan Pineios ise Daphne’nin olduğu yerde kök salarak bir ağaca dönüşmesini sağlar. Gördüklerinin şoku ile birlikte büyük bir depresyona giren Apollon, Daphne’ye kavuşamasa da dönüştüğü Defne ağacına gözü gibi bakar ve sürekli ziyaret eder.