YAPAY ZEKA VE TOPLUMSAL RİSKLER
YAPAY ZEKANIN YARATTIGI RİSKLER
Her özgürleşme iyilik ile kötülüğü eşit olarak etkiler; gelenekleri ve zihinleri
özgürleştirir ama cinayetleri ve felaketleri de serbest bırakır.
Jean Baudrillard
Yapay zekâ karşıtlığı ya da endişesi ile ilgili bilim dünyasının en popüler isimleri
olan Stephen Hawking ve Elon Musk’ın uyarıları sıklıkla alıntı yapılmaktadır. Ama
bu iki isim dışında da pek çok bilim insanı yapay zekanın dar kalıpları aşıp süper
yapay zekaya dönüşmesi hakkında endişelerini belirtmişlerdir. Teknolojinin
gelişerek karmaşıklaşması, risklerinin de öngörülemez olmasına neden olmaktadır.
Günümüzde henüz uygulamaya geçmeyen yeni teknolojiler ile ilgili, toplumu
dönüştürmesi noktasında varsayımlar yapmaktan öteye geçmeyen risk analizleri ise
çok uluslu şirketlerin tekelinde. Yapay zekadan endişe duyanlar sadece teknoloji karşıtları, teknofobikler ve romantikler mi? Hayır, önemli yapay zeka uzmanları da
endişeleniyor.
Klaus Schwab ise yapay zeka ile ilgili geleceğe dair istenmeyen sonuç olarak yapay
genel zekanın gelişimindeki amaç odaklı davranışın insan yaşamının çeşitlilik
karmaşasıyla çatışmasını gösterir.
Yapay zeka ile ilgili gündemde olan bir diğer önemli konu ise tıp alanındadır. İnsan
emeği konusundaki negatifliklerine rağmen özellikle sağlık alanında bulut teknolojisi
ile algoritmaların herhangi bir doktorun ulaşabileceğinden çok daha fazla veriye
ulaşabilme imkanı var. Bu sayede insan hayatı ile ilgili riskli durumlarda insan
hatalarını minimize etmek konusunda yapay zekanın başarı gösterdiğine dair
araştırmalar mevcut. Fakat bu noktada öne çıkan bir diğer konu yapay zekanın
güvenilirliği. Toplumda insanlar için düzenlenmiş yasalar, insani hatalardan
meydana gelen zararların sorumluluğunu hatayı yapan bireylere yüklerken, yapay
zeka konusunda gerçekleşebilecek olası bir hatanın sorumlusunun kim olacağı
yönünde tartışmalar sürmekte.
Yapay zeka ile ilgili insanlığın sonunu getirmemesi için temel etik kurallar çizilmesi
oldukça tartışılan bir konu. Bu konu ile ilgili Isaac Asimov’un 3 robot yasası adlı
kuralları sıklıkla telaffuz edilmekte. Buna göre bir robota sınırlarından çıkamayacağı
kurallar konulup onun ilerde potansiyel bir tehlike oluşturmasının önüne geçilme
amacı taşınıyor. Fakat ilerleyen yapay zeka teknolojilerinin temelinde makine
öğrenmesi denilen bir kavram yatmaktadır. Buna göre makine, eskiden ona bir insan
tarafından yazılan kodlar çerçevesinde davranış geliştirmektense, artık ulaştığı
devasa bilgi havuzlarından (big data) aldığı bilgilerle kendi kendine öğrenmeyi
gerçekleştirebiliyor. Devasa bilgi havuzundan ulaştığı bilgi miktarı bir insanın analiz
ya da kontrol edebilme sınırlarının çok ötesinde olduğundan, yapay zekaya temel bir
görev verilmiş olsa da bu görevi gerçekleştirebilmek için hangi bilgiye ulaştığı, ve bu
bilgileri nasıl kullanacağı ile ilgili bir öngörüde bulunulamıyor. Bu da bilimkurgu
sinemasında sıklıkla karşımıza çıkan katil robotlar imgelemine bir yenisini ekliyor.
İnsanlık için iyi bir amaç ekseninde hareket ederken bu amaca ulaşmak için geliştirdiği yöntemlerle zararlı olan robotlar. Stuart Russell, Max Tegmark, Frank
Wilczek’e göre de “ Yapay Zeka’nın kısa vadedeki etkisi onu kimin kontrol ettiğine
bağlı olacakken, uzun vadedeki etkisi genel olarak kontrol edilip edilmeyeceğine
bağlı kalacaktır. Hepimizin kendimize, yararları hasat etme ve risklerden kaçınma
şanslarımızı arttırmak için neler yapabileceğimizi sorması gerekir.
Makine öğrenmesi algoritmalarının çalışması çoğu insan için anlaşılmazlığını
sürdürüyor. Bu mekanizmalar toplumda istenmeyen ve düzeltilmesi gereken
önyargıları yansıtabilir. Uzun dönemli tahminlerde bulunanlar yapay zekanın
değerlerinin insani değerlerle uyumlu hale getirilememesi halinde ortaya çıkabilecek
varoluşsal tehditlerin hafife alınmaması yönünde uyarılar yapıyor. Ayrıca suçluların
yapay zeka uygulamalarını aldatmaları, hacklemeleri ya da kafalarını karıştırmaları
halinde ortaya çıkabilecek siber güvenlik riskleri konusunda da uyarılar yapılıyor. Bu
yüzden araştırmacılar şu anda yapay zeka ve robotların geliştirilme ve
kullanılmasında rehberlik edecek etik çerçeve ve değerler üzerinde tartışılması
çağrısında bulunuyorlar. Gelecek ne getirecek olursa olsun yapay zeka bizimle
birlikte olacak ve onunla geliştireceğimiz ilişkinin kalıcı sonuçları olacaktır.
Makinelere karşı üstünlüğümüzü ne noktaya kadar muhafaza edebileceğiz? Bilim
kurgusal kaygıların ortaya çıkmaya başladığı yer tam da burası. Yaratıcılık
özelliğinin insana ait olarak kalacağı söyleniyor fakat makineler gün geçtikçe daha
yaratıcı bir üretkenlik sergiliyor. Örneğin Simon Colton’un programı The Painting
Fool, herhangi bir insan girdisi olmaksızın manzara tabloları yapabiliyor. Müzik
profesörü David Cope tarafından geliştirilen Emily Howell isimli program ise farklı
tarzlarda besteler yapabiliyor. Hatta eserlerini online müzik platformu olan
Spotify’da dinlemek mümkün.
Teknolojik gelişmelerle giderek yaygınlaşan ve ucuzlayan üretim, silah sektörü için
de aynı avantajları sağladığından bu bir kesim bilim insanı için endişe verici
bulunuyor.
Kontrol ve denetimli olmak yapay zeka teknolojisinde sıklıkla adı geçen iki kelime.
İnsan-makine arasındaki ayrımın gittikçe bulanıklaşacağı bir geleceğe doğru
ilerliyoruz. Makine artık sadece üretim sektörünü hatırlatan bir kelime değil. Yapay
zeka ile gündelik hayatın bütün alanlarına dahil olmakta.
Yapay zekanın doğrudan internetten öğrenmesi çok kötü bir sonuç verdi.
Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte bireylerin daha izole yaşamlar sürdürmesi
paraleldir. Teknoloji yüz yüze iletişimi kısıtlayabilir. Bu noktada da yapay zeka
insanın yeni arkadaşı olabilir. Osaka Üniversitesi’nden Japon profesör Hiroshi
Ishiguro robotlarla ilgili “ gelecekte robotlarla birlikte bir robot toplumunda
yaşayacağız” demektedir.
Sanayi robotlarının kullanımı hızla artmaktayken robotların kullanımı artık hizmet
sektörüne de kaymaya başladı. 2014 yılında elektrik süpürgesi, çim biçme makinesi,
ev ve bahçe koruması ve eğlence alanlarında 5 milyon robot özel şahıslara satıldı.
Engelliler için kullanılan hizmet robotları satışlarında da artış var.
Kapitalist sistemin köleleştirme girişimlerine karşı, aynı sistem içerisinde üretilecek
yapay zekanın konumu da şimdiden “bizi iş yapma külfetinden kurtaracak yeni
köleler” olarak tanımlanmakta. Buna göre, akıllı makineler kapitalist üretim
sürecinde emeğin yerini alacak yeni köleler olarak tasavvur edilmekte. Bu duruma
ilişkin insan zihnindeki en önemli korku unsuru da köle statüsündeki yapay zekanın
zincirlerinden kurtulma ihtimali. Kendinden daha akıllı ve çok daha fazla iş
yapabilme kapasitesinde olan bu yeni varlık, insan zekasının sınırlarının ötesinde
konumlanmışken, insana tabi köleliğinden kurtulmak isteyecek midir?
Yapay zeka alanı insan-makine ayrımını sorgulatan en önemli bilimsel alandır.
KAYNAK
Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffaflığı
https://twitter.com/Mrcelik77
Telegram @celik7777