Çocuk Edebiyatında Din Dili
Gelişimsel olarak bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki dönemde yaşayan insana çocuk denilmektedir. Çocuk, yapılan tanımlamaların dışında da bir çocukluk dönemi yaşayabildiğinden gelişim sürecinin temel özellikleri dikkate alınarak tanımlaması yapılan bir kavramdır. Edebiyat ise; olay, durum, duygu, düşünce ve olguların sözlü ve yazılı dil aracılığı ile aktarılma sanatı olarak tanımlanmaktadır. ‘Çocuk Edebiyatı’ deyimine yüklenilen anlam, bu deyimi oluşturan iki kelimeden daha fazla alanı kapsamaktadır. Çocuk edebiyatı, kendi içerisinde erken çocukluk, çocukluk ve ilk gençlik dönemleri şeklinde bir ayırıma tabi tutulmuş olsa da net bir sınıflama yapmak mümkün değildir. Bu durum çocuk edebiyatını diğer edebiyat türlerinden ayırt etme konusunda da böyledir. Edebiyatın her türlüsünü ve söz sanatlarını içerisinde barındıran çocuk edebiyatı, hedeflenen çocuklar olduğundan çocukluğa hitap eden özellikler daha fazla göz önünde barındırmaktadır. Temelde yetiştirilmek istenen bir neslin nasıllığına odaklanma amacıyla ele alınan bir alandır. Çocuk eğitimi anlayış ve felsefeleri, çocuk edebiyatının şekillenmesi ve kendi içerisinde isimlendirilmesinde başat ölçüttür. Çocuk edebiyatı ürünü geliştirmek için iyi bir edebiyatçı olmanın yanında çocuk ve çocukluk ile ilgili alanlara hakim ve bunlarda yetkin biri olmak gerekmektedir. Çocuk ve çocukluğun tarihi insanın tarihi ile ortak olmasına karşın edebiyata göre çocuk edebiyatı anlayışı, çocuk anlayışının sorgulanmasıyla birlikte gelişmiştir. Modernleşme, matbaanın icadı, sanayi toplumu, okul ve aile kurumunun etkin hâle gelmesiyle birlikte çocukluk, istenilen insanlığın en büyük etkenlerinden biri olmuştur. Artık çocuk minyatür büyük değil de kendi başına bir olgu halinde değerlendirilmektedir. Çocuğun kendine ait sosyal, kültürel ve politik bir alanı oluşmuş diğer insan gruplarından ayrı bir yaşam alanı bulunmaktadır. Düşünce, duygu, giyinme, yeme-içme başta olmak üzere yetişkin insana ait her alan yetişkinleştirilecek çocuğa uygun bir şekil almaktadır. Bu alanlardan biri olan çocuk edebiyatı, ‘temel kaynağı çocuk ve çocukluk olan; çocuğun algı, ilgi, dikkat, duygu, düşünce ve hayal dünyasına uygun; çocuk bakışını ve çocuk gerçekliğini yansıtan; ölçüde, dilde, düşüncede ve tiplerde çocuğa göre içeriği yalın biçimde ve içtenlikle gerçekleştiren; çocuğa okuma alışkanlığı kazandırması yanında, edebiyat, sanat ve estetik yönünden gelişmesine katkı sağlayan, çocuğu duyarlı biçimde yetişkinliğe hazırlayan bir geçiş dönemi edebiyatıdır.’ şeklinde tanımlanmıştır. Kaynak aldığı ilkeler edebiyatla aynı olan çocuk edebiyatı, hitap ettiği kesim hem çocuk hem de yetişkinlerdir. Konu, ifade ve anlamda basitlikten ziyade yalınlık ilkesinin esas alındığı çocuk edebiyatı; çocuk bakışı, çocuğa görelik ve çocuk gerçekliği kavramları etrafında şekillenir. Çocuk edebiyatında amaç ve işlev, çocuk ve çocukluğun değişimi gibi hızlı bir devinim geçirmektedir. İlk dönem çocuk kitaplarındaki öncelikli amaç, bilgi aktarımı ve fayda sağlamak temelli olmuştur. Sonrasındaki dönemlerdeki amaç ise, çocuğa görelik ilkesi esas alınarak çocuk kitaplarında şekillenmeye başlanmıştır. Zamanla çocuk edebiyatı, diğer edebiyat türlerine göre daha fazla uzmanlık gerektiren bir alan olmaya başlamıştır. Çocuklara yönelik dini söylemlerin çocuk edebiyatı sayılamayacağı tezinden hareketle öncelikle bir ‘çocuk dili’ oluşturulur. Oluşturulan bu dilin çocuk edebiyatı ürünlerinde kullanılması söz konusudur. Bu bakış açısına göre çocuk, din dili ile tanışmayı zorunlu kılıp çocuğu zamanı ihata eden bir varlık olarak algılamayı gerektirir. Bundan dolayı çocuk kitaplarında ‘din dili’nin yerine ‘hakikat dili’ni bahsetmeyi gerekli kılıp çocuğun zihniyle birlikte kalbini de bu kitaplara bağlamayı esas almaktadır. Bunun için dini söylem ile din dilinin birbirinden farklı mefhumlar olarak ele alınması gerekmektedir. Dini söylem, inanca dair bir pratiğin dili iken din dili, inancın yaşanması durumunda kullanılan medeniyet dilidir. Bu bağlamda ele alınan eserlerin çocukların dünyasına ulaşabilmesi gerekir. Çocuk edebiyatında din/hakikat dili, sevginin duygu ve ifadelere yansıtılmasını gerekli kılmaktadır.
Çocuk kitapları, yazılı ve görsel içerik yoluyla içinde bulunduğu evrenin kültürü ile iletişimini sağlayan en araçlardan birisidir. Böylece çocuklar, yaşantı içerisinde bir birey olarak yer almasını sağlayan etkili bir uyaran ile tanışmış olmaktadırlar. İnsan ve diğer varlıkları tanıma, bulma ve anlama olanağına sahip olmuş olurlar. Bu anlamlandırma; çocuğun düşünce, duygu ve ilgilerini biçimlendirir, değiştirir ve yetkinleştirmektedir. Kişilik gelişimi ve sosyalleşmesinin boyutlarını gerçekleştirme anlamında katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda çocuklar için hazırlanmış kitapların biçimsel ve içeriksel olarak belirli özellik ve kriterlere uygun şekilde hazırlanmalıdır. Çocukların kitaba saygı ve sevgi duymalarını sağlayan en önemli etkenlerden birisi kitaplarda kullanılan kâğıttır. Görsel, baskı ve kullanılabilirlik açısından en temel öğe kullanılan kağıttır. Kitapla çocuk arasında sevgi bağı oluşması adına kullanılan resimlerin çocuğun dünyasına hitap etmesi, onun ilgi ve gereksinimleri karşılayabilecek bir sanat anlayışı hazırlanması gerekmektedir. Çocuk kitaplarında kullanılacak harflerin, gözü yormaması, rahat okunması, çocuğun yaşına uygun ve anlamlandırma yardımcı olacak nitelikte olmalıdır. Okunmayı zorlaştıracak renk ve karakterler kullanılmamalıdır.
Bir tavsiye niteliğinde olan bu araştırmamı okuduğunuz için teşekkürler.