Napolyon Bonapart: Devrimci Lider

24Sq...43jB
15 Feb 2024
61

Napolyon Bonapart (1769-1821), 1804 yılından 1814 yılına kadar ve daha sonra tekrar 1815’te I. Napolyon sıfatıyla Fransız İmparatoru olarak hüküm sürmüş, Korsika doğumlu bir Fransız General ve politikacıydı. Şarlman (Charlemagne) döneminden sora Avrupa Kıtasında en büyük imparatorluk kurmuştur. Napolyon Savaşlarının (1803-1815) yıkım yarartıcı yanları olmasıyla birlikre fethettiği topraklara liberal reformlar getirmiştir.


Korsikalı soylu bir ailenin çocuğu olarak dünya gelen Napolyon Fransız Devrim Savaşları (1792-1802) döneminde Fransız ordusunda öne çıkarak kariyer basamaklarında yükselmiş, İtalya ve Mısır seferlerinde Fransız ordusu komutanı olmuştur. 1799 yılında yaşanan 18 Brumaire Darbesiyle Fransa Cumhuriyeti kontrolünü ele geçirmiş ve 1804 yılında kendisini Fransa İmparatoru olarak ilan etmiştir. İmparator Napolyon ve komutasında ünlü Büyük Orduyla (Grande Armée), Avrupa ülkeleri çeşitli koalisyon güçlerine karşı savaşmış, 1807 yılı Temmuz ayında Tilsit Antlaşmaları imzalandığında hüküm sürme alanı Batı ve Orta Avrupa topraklarının çoğunu kapsamıştır.


İmparator Napolyon’un 1812 yılında Rusya’yı işgal harekâtı başarısızlıkla sonuçlanmasının ardında Avrupa ülkelerinin çoğu ona karşı çıkmışlardır. Bu sıralarda yenilgiye uğramış ve 1814 yılında Akdenizde bir ada olan Elba Adasına sürgüne gönderilmiştir. Ancak ertesi yıl, adeta zafer kazanmış bir edayla, tekrar Fransa’ya geri dönmüş ve Yüz Gün olarak bilinen İkinci Saltanat dönemini başlatmıştır. Kısa süre sonra Watertloo Muharebesinde (18 Haziran 1815) bir kez daha mağlup olmuş ve ardından da ikinci defa Güney Atlantik Okyanusunda Saint Helena Adasına sürgüne gönderilmiş ve bir süre sonra burada ölmüştür.

Napolyon Bonapart en çok askeri kariyeriyle hatırlanır; kariyer süresi boyunca 60 savaşa katılmış ve yalnızca yedisini kaybetmiştir. Fransız Ordusunda yaptığı askeri yenilikler Avrupa savaş yönteminde değişimlere yol açmış, zorunlu askerlik uygulamasını getirmiş, orduda en büyük birim olarak kolorduyu yaygınlaştırmış, üzerinde çalıştığı yeni askeri taktiklere öncülük etmiştir. Napolyon, sık sık Büyük İskender ve Julius Caesar ile birlikte tarihin en parlak generallerinden birisi olarak anılır. Aynı zamanda, Napolyon Yasası olarak bilinen, Kıta Avrupası büyük bir bölümünde kabul gören ve birçok modern ulusun yargı sitemini etkileyen bir dizi medeni kanunu da uygulamaya koymuştur. Alternatif olarak bir reformcu, bir otokrat, bir savaşçı ve de bir özgürlük savunucusu olarak görülen Napolyon, aynı zamanda tartışmalı bir üne sahip olup Batı Tarihinde en tanınmış figürlerden birisi olmaya devam etmektedir.

Gençliği

Gelecekte Fransız İmparatoru olacak Napolyon, 15 Ağustos 1769 tarihinde, Korsika Adası Ajaccio şehrinde Napoleone Di Buonaparte kimliğiyle dünyaya gelmiştir. Buonaparte ailesi İtalyan kökenli olup 1529 yılında Fransa’ya bağlı Korsika Adasına göç etmiş ve Adada soylu küçük aileler arasına yerleşmiştir.


Napolyon’un babası Carlo Buonaparte bir avukat olup Ajaccio şehrinde üç katlı Casa Buoanaprte mülkünün yanı sıra bir kır evi, bir üzüm bağı ve bir koyun sürüsüne sahip olacak kadar da zengindi. Napolyon, Carlo ve Maria-Letizia Buonaparte çiftinin hayatta kalan ikinci çocuğudur; Joseph adında bir ağabeyi, Lucien, Elisa, Louis, Pauline, Caroline ve Jerome adında küçük kardeşleri vardı.


ANAVATANINDAN GÖÇ ETMİŞ NAPOLYON, ARTIK BİR KORSİKA MİLLİYETÇİSİ DEĞİL, AMA FRANSIZ DAVASINA ADANMIŞ BİRİYDİ.



Korsika Adası, yüzyıllar boyunca Ceneviz/Cenova Cumhuriyeti kontrolü altındaydı, ancak kendi yönetim faaliyetlerini etkili bir şekilde yürütülmesine izin veriliyordu. Ceneviz Cumhuriyeti, 1768 yılında, Korsikayla daha doğrudan bir yönetim tarzıyla ilgilenen Fransa Krallığına satmıştır. Bu durum Ada halkının itirazıyla karşılanmış ve Fransa’nın Adaya düzenlediği sefer gücü karizmatik Pasqual Paoli liderliğinde bir grup Korsika Özgürlük Savaşçısının direnişinden dolayı başarısızlığa uğramıştır.

Fransızlar, 1769 yılı Mayıs ayında, kader belirleyeci Ponte Novu Muharebesinde, Pasqual Paoli liderliğindeki Korsika gücüne yenilgiye uğramışlardı. Napolyon’un babası Carlo Buonaparte ilk başlarda Korsika Adası bağımsızlığını desteklemiş, ancak daha sonra Korsikalıların aldığı yenilgi üzerine, Fransız derebeylerine bağlılık yemini etmiştir. Yeni Fransız yönetimi buna karşılık Buonaparte ailesine yeni ünvanlar ve ödüller vermiştir.

Baba Carlo, 1779 yılı, Nisan ayında, yeni Fransız yönetimi ile olan bağlantıları sayesinde iki büyük oğlunu Fransa’da okula göndermişti. Daha dokuz yaşında olan Napolyon ise askerlik kariyer eğitimine başlamak üzere Troyes yakınlarında Brienne-le- Chateau Kraliyet Askeri Okuluna keydedilmişti. Napolyon, sonraki beş yılını bu yatılı okulda geçirmiş; sert Korsika aksanı, Fransızların kulağına garip gelen adı ve şiddetli Korsika vatanseverlik duygusu Napolyonu diğer öğrencilerden ayıran özellik olmuştur. Okulda pek arkadaşı olmayan Napolyon kitaplara yönelmiştir. Bir dönem yazarlık kariyerine başlamayı düşünmüş, Korsika Tarihi de dâhil omak üzere en az 60 makale, kısa roman ve kitapçık kaleme almıştı. Napolyon sınıfta, özellikle matematik alanında entelektüel olarak yetenekli bir öğrenciydi. Rahiplerden eğitim almasına rağmen İsa Messih’in tanrısal kişiliği konusunda şüpheleri vardı; bu şüpheciliği Napolyonu, bütün kariyeri boyunca etkili bir şekilde kullanacağı din konusunu siyasi bir araç olarak görmeye yöneltmiştir.



Baba Carlo Buonaparte 1784 yılı, Şubat ayında öldü. Napolyon, iki yıl sonra prestijli Ecole Militaire (askeri) okulundan topçu teğmen olarak mezun olmuş, mezuniyet sonrası ayların çoğu zamanını Korsika Adasında izinli olarak geçirmiştir. Napolyon ve kardeşleri 1789 yılında başlayan Fransız Devrimi ruhunu coşkuyla desteklemişlerdir. Napolyon, 1792 yılı, Nisan ayında, Devrimci Ulusal Muhafızlarda yarbay rütbesini almıştır. Buonaparte kardeşlerin Fransız hükümetine verdikleri destek, Korsika Adası bağımszılığını savunan Pasqual Paoli hareketi ile anlaşmazlığa düşmesine neden olmuştur. Buonaparte kardeşler ile Paoli taraftarları arasında gittekçe artan gerilim, kısa bir sürer. Anavatından sürgüne gönderilen Napolyon artık bir Korsika milliyetçisi değil, kendisini Fransa davasına adamış bir devrimcidir.

Devrim
Devrimci Fransa, 1792 baharında, Avusturya ve Prusya ile savaşa girerek Devrim Savaşlarını başlatmıştır. Fransa’nın Valmy Muharebesinde (20 Eylül 1792) kazandığı zaferinden sonra Birinci Fransız Cumhuriyeti ilan edilmiş ve Kral XVI Louis de 21 Ocak 1793 tarihinde giyotinle idam edilmiştir. Fransa Cumhuriyeti daha radikal ve saldırgan hale geldikçe başka ülke yönetimleri de Fransayı izlemişlerdir. Büyük Britanya, İspanya ve Hollanda Cumhuriyeti de dâhil olmak üzere Avrupa ülkeleri Fransa’ya karşı savaş açmışlardı. İngiliz ve İspanyol gemilerinden oluşan bir filo deniz gücü 28 Ağustos 1793 tarihnde Toulon Limanını işgal etmişti. Toulon Limanı, Fransız Akdeniz Filosonun tamamını barındırabilecek kapasitede olduğundan dolayı Fransız Cumhuriyeti için hayati önem arz ediyordu.


Napolyon, bu arada, Le Souper de Beaucaire başlıklı Jakoben yanlısı bir broşür yayınlamış ve devrimci Fransız hükümetinin izlediği aşırı önlemler politikası gerekliliğini savunmuştur. Bu broşür güçlü birçok lideri etkilemiş ve bu süreç Napolyon’un Toulon Kuşatmasında Fransız topçuları komutanı sıfatıyla atanmasına yol açmıştı. Komutan Napolyon, kuşatma sırasında liderlik yeteneğini sergilemişti; kullandığı topları 19 Aralık 1793 tarihindeki Fransa zaferi açısında çokça önem arz ediyorlardı. Napolyon, düzenlediği son saldırı sırasında yara almasına rağmen, savaştan sonra daha sadece 24 yaşındayken tuğgeneral rütbesini almıştır.

Fransa’da hüküm süren Terör Dönemi 1794 yılı Temmuz ayında sona ermiş ve Jakobenler iktidardan düşmüşlerdi; Napolyon da kısa bir süre tutuklanmış ancak daha sonra serbest bırakılmıştır. Velinimetlerinin iktidardan düşmeleriyle birlikte, Napolyon, kısa süreli bu kariyerinin çoktan sona ermiş olabileceği ortaya çıkmıştı. Napolyon açısından bu durum, Cumhuriyet Hükümetinin, 04 Ekim 1795 yılında, başkent Paris’e yaklaşan Kralcı ayaklanmaya karşı savunmaya çalıştığı sırada sosyal hayatın seyri değişmeye başlamıştır. Napolyon, başkent Paris’te bulunan az sayıda nitelikli subaylardan biri olduğundan dolayı, ülke savunması sorumluluğu başına getirilmiş ve bu görevi acımasız bir verimlilikle yerine getirmiştir. Napolyon komutasında birlikler bazı toplara el koyarak kalabalık üzerine ateş açmışlardır.

Komutan Napolyon, 13 Vendémiaire İsyanını bastırarak Fransız Direktuvarı (Le Directiore Français) adı verilen yeni Hükümet Organı liderlerinden Paul Barras’nın dikkatini çekmiştir. Paul Barras, 1795 yılında, genç General Napolyon’un hemen âşık olduğu, 32 yaşındaki dul Josephine de Beauhurnais ile tanıştırmış ve ayrıca, Napolyonu Fransa’nın İtalya Ordusu komutanlığına atanmasını sağlamıştır. Napolyon, 09 Mart 1796 yılında, iki gün sonra İtalya seferine gitmeden önce, resmi bir törenle Josephine ile evlenmiştir. Tam da bu noktadan itibaren, Fransızcalaştırılmış adı “Napoléon Bonaparte” olarak kayıtlara geçmeye başlamıştır.

NAPOLYON, GEREKLİ YETENEĞE SAHİP OLMAYAN KARDEŞLERİNE FAZLA YETKİ VERDİĞİ İÇİN SIKÇA ELEŞTİRİ ALMIŞTIR.


Kolordu sisteminin oldukça etkili olduğu kanıtlanmış ve Napolyon’un Ulm Seferi sonunda Avusturya ordusunu teslim olmaya zorlamasını sağlamıştır. 13 Kasım günü Viyana’yı ele geçirmiş ve büyük ölçüde, en büyük zaferlerinden birisi olarak kabul edilen Avusturaya’nın teslim olmasının ardında, birkaç Alman Eyaletini kendi koruması altına alarak Ren Konfederasyonu olarak yeniden düzenlemiştir. Bu düzenleme 1806 yılı, Temmuz ayında doğrudan Kutsal Roma İmparatorluğunun dağılmasına yol açmıştır. Napolyon ayrıca, Napoli Bourbon Kralını tahtından indirmiş ve kardeşi Joseph’i Krallık Tahtına oturtmuştur. Kardeş Louis Bonapart 1806 yılında Hollanda Kralı Tahtına geçerken, diğre bir kardeşi Jorem de 1807 yılında Westfalya Krallığı başına geçmiştir. Adeta bir Hanedan kurma girişiminde bulunan Napolyon, gerekli yeteneğe sahip olmayan kardeşlerine çok fazla güç vermekle sık sık eleştiri almıştır.


Napolyon Bonapart, 01 Mart 1815 tarihinde, Bourbon Hanedanı Restorasyonunun neden olduğu siyasi huzursuzluktan faydalanmış ve 1000 kişilik askeri güçle Güney Fransa kıyılarında karaya çıkarma yapmıştır. 20 Mart günü büyük bir zafer kazanmış edasıyla Paris’e girmiş ve İkinci Saltanat dönemi olan Yüz Gün olarak bilinen süreci başlatmıştı. Düşmanları hiç vakit kaybetmeden Napolyon’u kanun kaçağı olarak damgalamış ve yeni bir ordu kurmuşlardı. Yedinci Koalisyon, Mayıs ayı sonlarında, Kuzeydoğu Fransa’yı tehdit etmek üzere Belçika’ya iki ordu göndermişti. Bu iki ordudan biri Wellington Dükü Arthur Wellesley komutasında İngiliz-Hollanda-Alman, Gebhard Leberecht von Blücher komutasında Prusya ordusuydu.


Napolyon, 15 Haziran 1815 tarihinde, bu yeni tehdide karşılık vermek üzere, Belçika üzerine yürümüş ancak Waterloo Muharebesinde (18 Haziran 1815) kesin bir yenilgi almıştı. Dört gün sonra tekrar İmparatorluk Tahtından feragat etmiş ve Güney Atlantik Okyanusunda ıssız Saint Helena adasına sürgüne gönderilmişti. İngiliz gardiyanlarının yakın gözetimi altında Ada’da tutulmuş ve sağlığı giderek kötüleşirken, 05 Mayıs 1821 tarihinde, 51 yaşında ölmüştür.

Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to ilahemuzaffarliözcan

8 Comments