LEYLÂ VE MECNÛN HİKÂYESİ - 3

yGRq...EdcL
6 Feb 2024
36


Mecnûn arkadaşlarına son sözlerini söyledikten sonra kendisini çöllere vurur. Artık yalnızlık yolunun yolcusudur. Öyle feryat figan etti ki akıttığı gözyaşları biraraya gelse dolaştığı çölü yeşertir, öyle bir ah etti ki ahından bir kıvılcım vadileri çöle döndürebilirdi. Mecnûn karşılaştığı her taşa, vahşi hayvanlara, kuşlara Leylâ’ya olan aşkından bahsediyor ve aşkın ateşiyle inliyordu.


           Mecnûn’dan ayrılan arkadaşları çaresiz olup biteni babasına anlattılar. İhtiyar adam büyük bir üzüntü içinde oğlunu aramaya koyulur. Her yeri dolaşır, fakat hiçbir yerde ondan bir iz bulamaz. Nihayet oğlunu bir köşede kendinden geçmiş üstü başı perişan bir halde bulur. Artık Mecnûn hayvanlarla arkadaşlık ediyor, vücudu yara bere içinde, çökmüş bir haldedir. Babası ona olanları görünce şaşkınlıktan donup kalır. Oğluna olanlardan dolayı çok üzülen ihtiyar gözyaşları içinde Mecnûn’a neden böyle düşkün hale geldiğini sorar ve bu dertten kurtulması için ne gerekiyorsa yapacağını söyler. Fakat Mecnûn babasını tanımayacak kadar aklı başından gitmiştir. Babasını tanıyamayan Mecnûn, ihtiyara kendisini rahat bırakmasını, illa ki konuşacaksa Leylâ’dan bahsetmesini, Leylâ’dan bahis olmayan her mevzunun gereksiz olduğu ifade eder. İhtiyar oğlunun durumunun başka olduğunu anlayınca, onu bir hile ile eve geri götürmek için Leylâ’nın evde onu beklediğini ve ondan bahsettiğini söyler. Mecnûn, Leylâ’nın ismini duyunca birden doğrulur ve hazır olduğunu ifade eder, aklında sadece Leylâ’ya kavuşmanın arzusu vardır. Böylelikle baba ve oğul eve gelirler.


           Eve geri gelen Mecnûn’a anne ve babası çok nasihat ederler. Özellikle annesi onu aşkından geri döndürmek için çok dil döker. Annesi ona kahramanlık yolunu tutarak Araplara reis olmasının şanına yakışacağını anlatır. Yoksa ateşin mumu erittiği gibi başındaki aşk ateşinin de Mecnûn’u eritip bitireceğini ve güzellere gönlünü kaptırmamasını öğütler. Annesi Mecnûn’a hangi güzeli isterse onunla evlendirebileceklerini söyleyerek onun bir daha çöllere kendisini vurmamasını ister.


           Mecnûn anne ve babasının nasihatlari sonrasında dile gelir. Onlara, yaptığının hata olduğunu bildiğini fakat elinden bir şey gelmediğini, aşk ateşinin irade mumunu eriyip bitirdiğini ifade ederek artık onun için dünyada Leylâ’dan başka sevgili olmadığını, ondan ayrı olmanın verdiği hicran ateşinin sönmesini isteyenlerin ancak düşmanları olabileceğini söyler. Onun derdine derman olabilecek tek merhem Leylâ’dır. Ondan vazgeçmeyeceğini belirterek özür diler ve bir gazel dile getirir:


“Bu gazel Mecnûn dilindendür”

(1016-1021)


1.         'Işk derdi ey mu'âlic kâbil-i dermân degül
Cevherinden eylemek cismi cüdâ âsân degül          
2.         Devr cevrinden şikâyet idene 'âşık dimen
'Işk mesti vâkıf-ı keyfiyyet-i devrân degül   
3.         Şehrden sahrâya bir fark oldugın her kim bilür
Bilmiş ol kim 'ışk sahrâsında ser-gerdân degül       
4.         Her kim idrâk eyler öz keyfiyyet-i hâlin henüz
Dûst ruhsârına 'ayn-ı şevk ile hayrân degül
5.         Cânı cânân ittihâdı fârig eyler cismden
Cismden âgâh olan cân vâsıl-ı cânân degül
6.         Dir imiş düşmen ki hem-demdür Fuzûlî yâr ile
Her sözi bühtân ise hakkâ bu söz bühtân degül                      (Doğan, 2015: 216)


1     Ey tabip! Aşk derdi devası olan birşey değil, cismi özünden ayırmak kolay değil.

2     Dünyanın cefasından şikâyet edene âşık demeyin çünkü aşk sarhoşu, dünyanın halinden haberdar değil.

3     Her kim ki şehir ile çölün farkını bilir. O kişi aşk çölünün şaşkını değildir.

4     Her kim kendi halini hala idrak edebiliyorsa arzu gözüyle bakıp sevgilinin yanağına hayran olmuş değildir.

5     Can ile canan birleşince can cisimden ayrılır. Cisimden haberi olan can, canana kavuşucu değil.

6     Düşman diyormuş ki Fuzulî sevgilisiyle beraberdir. Her sözü ifira olsa da bu söz iftira değildir.


Babası Mecnûn’un Leylâ olmadan teselli olamayacağını anlar. Kabilesinin en şerefli adamlarını toplayarak Leylâ’yı Mecnûn’a istemek için yola çıkarlar. Leylâ’nın babası onları yolda karşılayarak en güzel sofraları kurdurur ve onları şanlarına uygun bir şekilde misafir eder. İhtiyar önce kendisinin üstün özelliklerini saydıktan sonra Leylâ’yı babasından ister. Leylâ’nın babası bunun kendileri için bir şeref olduğunu fakat Mecnûn’un halk arasında deli olarak anılmasından dolayı Mecnûn’un kendini düzeltinceye kadar bu işe razı olmayacağını, dolayısıyla da kızını vermeyeceğini ifade eder ve Mecnûn’un halini düzelttiği zaman Leylâ’nın onun olacağı sözünü verir.

           Üzgün bir şekilde evine dönen ihtiyar olanları oğluna anlatır. Ne zaman akıllanırsa, kara sevdanın alametlerini üzerinden atarsa Leylâ‘ya kavuşabileceğini söyler. Mecnûn ise eğer mümkün olsaydı önceden hal ve hareketlerine çekidüzen verebileceğini ama iradesinin iplerinin artık elinde olmadığını söyleyerek yolundan dönmeyeceğini dile getirir.

           İhtiyar işinin ehli ne kadar doktora başvursa da Mecnûn’a bir şifa bulamaz. Hangi bir dergaha uğrasa, yana yakıla dua etse, adaklar adasa da bir çözüm olmaz. Yapılan büyüler, muskalar bir fayda vermez. Son olarak bir çare olur ümidiyle babası Mecnûn’u hacca götürür. Ona burada saygının gereğini yerine getirmesini, tövbe etmesini ve Allah’tan derdine çare vermesi için yalvarmasını tembihler. Mecnûn o makamdan aldığı şevk ile tavaf yapar, Kabe’ye sırlarını açar ve Allah’a Kabe’nin temelleri gibi devamlı olacak şekilde aşkının kalbinde daim olması, aşk arzusunun her daim artması ve gönlünün gamlara gark olması için niyazda bulunur. Mecnûn dularının kabulünü dilerken aynı zamanda dilinden bir şiir de dökülür:



“Bu gazel Mecnûn dilindendür”

(1123-1130)


1.         Yâ Rab belâ-yı 'ışk ile kıl âşinâ meni
Bir dem belâ-yı 'ışkdan itme cüdâ meni       
2.         Az eyleme 'inâyetüni ehl-i derdden
Ya'nî ki çoh belâlara kıl mübtelâ meni        
3.         Oldukça men götürme belâdan irâdetüm
Men isterem belânı çün ister belâ meni       
4.         Temkînümi belâ-yı mahabbetde kılma süst
Tâ dûst ta'n idüp dimeye bî-vefâ meni         
5.         Gitdükçe hüsnin eyle ziyâde nigârumun
Geldükçe derdine beter it mübtelâ meni
6.         Men handan ü mülâzemet-i i'tibâr ü câh
Kıl kâbil-i se'âdet-i fakr ü fenâ meni
7.         Eyle za'îf eyle tenüm fürkatinde kim
Vaslına mümkin ola yitürmek sabâ meni     
8.         Nahvet kılup nasîb Fuzûlî kimi mene
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak mene meni                          (Doğan, 2015: 236)


1     Ya Rab! Aşk belasıyla dost eyle beni. Bir an dahi olsa aşk belasından ayırma beni.
2     Dert sahiplerine yardımını az eyleme yani beni çok belalara tutkun eyle.
3     Var olduğum sürece belaya olan arzumu kesme çünkü ben belana talibim, bela da bana talip.
4     Kararımı bela muhabbetinde zayıf kılma ki sevgili beni vefasız olarak kınamasın.
5     Sevgilim güzelliğini gittikçe arttır. Geldikçe, derdine daha çok tutkun eyle beni.
6     Ben nerede... Makam ve itibar elde etmek için bağlanmak nerede. Beni fakirlik ve yokluk mutluluğuna layık eyle.
7     Ayrılıkla bedenimi öylesine zayıflat ki esen yel beni alıp sevgilime kavuştursun.

8    Ya Rab! Fuzulî gibi bana kibirden pay düşürme. Beni bana hiçbir zaman bağlama.


Devam edecek...



KAYNAKÇA


Doğan, Muhammet Nur (2015). Fuzulî Leylâ ve Mecnûn Metin, Düzyazıya Çeviri, Notlar ve Açıklamalar, İstanbul: Yelkenli Yayınevi.


Kubbealtı Lugati, http://lugatim.com/, (Erişim Tarihi: 20.12. 2020)


Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to Blackcap

1 Comment