LEYLÂ VE MECNÛN HİKÂYESİ - 6

yGRq...EdcL
9 Feb 2024
32


Zincire vurulan Mecnûn’un tek dert ortağı artık boynundaki zincirdir. Zincir ondan daha talihlidir çünkü kıpırdadıkça çıkardığı sesle feryat edebilmekte ve yüzlerce gözle sevdiğini görebilmektedir. İhtiyarla yola koyulan Mecnûn beklenmedik bir anda Leylâ’nın kabilesinin olduğu yere gelir. Evden eve dolaştırılan Mecnûn Leylâ’nın evine gelince aklı başından gider, takati kalmaz ve ah ederek yere yığılır. Mecnûn öyle bir inler ki Mecnûn’un sesini tanıyan Leylâ haberdar olur. O da kendini ah ederek gözyaşlarıyla Mecnûn’un yanına atar. Mecnûn çektiği gam ve kederlerden dolayı perişan bir vaziyettedir. İki sevgili birbirini görünce Leylâ sırrını açığa çıkaran bir şiir okur. Hiç beklemediği bir anda Mecnûn’una kavuşan Leylâ bu kavuşmayı onca zaman çektikleri sıkıntının neticesi olarak görmektedir. Döktüğü gözyaşları gül bahçesinde Mecnûn’un bir taze fidan gibi ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Uyuyabilseydi bu kavuşmanın bir rüya olabileceğini, sevgilisini hatırladığında hemen yanına gelivermesinin ancak bir hayal olabileceğini ifade ederek böyle bir kavuşma nimetinin karşılığında her şeyini hatta gönlünü ve canını verse yerinde olacağını söyler.


Mecnûn’da Leylâ’yı görünce gönlünden geçenleri açığa çıkarır. Göklere erişen feryat ve figanıyla Leylâ’ya şikâyetini dile getirir. Neden reddedildiğini, kendisine neden ilgisiz olduğunu sorar. Zamanının çöllerde ondan uzakta geçtiğini söyleyerek Leylâ’nın bu ilgisizliğini onun kendisine kızgın olduğuna bir işaret sayar. Kapısına boynu zincirli perişan bir halde geldiğini belirterek hakkında ne hüküm verirse kabul edeceğini söyler ve dilinden Leylâ’ya bir şiir dökülür:



“Bu gazel Mecnûn dilindendür”

(1670-1675)


1.         Küfr-ü zülfün salalı rahneler îmânumuza
Kâfir aglar bizüm ehvâl-i perîşânumuza      
2.         Seni görmek müte'azzir görinür beyle ki eşk

Sene bahdukda tolar dîde-i giryânumuza    

3.         Cevri çoh eyleme kim olmaya nâ-geh tükene

Az idüp cevr ü cefâlar kılasen cânumuza     

4.         Eksük olmaz gemümüz munca ki bizden gem alup
Her gelen gemlü gider şâd gelüp yanumuza
5.         Var her halka-i zencîrümüzün bir agzı
Muttasıl virmege ifşâ gem-i pinhânumuza   
6.         Gem-i eyyâm Fuzûlî bize bî-dâd itdi
Gelmişüz 'acz ile dâd itmege sultânumuza                              (Doğan, 2015: 334)


1     Zülfünün küfrü imanımıza gedikler açtığından beri kafirler bile bizim perişan halimize ağlar oldu.
2     Böyle seni görmek imkansız görünüyor. Sana baktıkça ağlayan gözlerimize yaşlar doluyor.
3     Eziyeti çok eyleme ki ansızın tükenmesin .Cefayı, eziyeti canımıza az eyle de sürekli olsun.
4     Hiç eksik olmaz gamımız öyle ki sevinçle yanımıza her gelen bizden gam alıp gamlı gider.
5     Bağlı olduğumuz zincirin her bir halkasında gizli sırlarımızı daima ifşa eden bir ağız var.

6     Ey Fuzulî! Zamanın çilesi bize çok zulmetti. Acz ile sultanımıza sızlanmaya gelmişiz.



           Mecnûn bir müddet bu halde Leylâ’ya şikâyetini arz ettikten sonra zincirlerden kurtulup gözü yaşlı ve perişan halde oradan uzaklaşır. Onun halinden anlamayan kimileri arkasından gülerken, haline acıyan kimileri de onun için ağlar.


           Mecnûn yine bir gün gözünün kapandığı bahanesiyle ev ev dolaşarak dilenmeye başlar. Leylâ’nın evinin önüne gelince Leylâ hemen onu sesinden tanır ve güzel yüzünü göstermesiyle Mecnûn’a sadakasını bahşeder. Mecnûn gizli gizli Leylâ’ya bakarak sevgisini ifade eder, ona aşkından perişan olan halini arz eder, Leylâ’dan kendisini görmeye gelmesini talep ederek garip ve şaşkın bir şekilde tekrar çölün yolunu tutar.


           Bu dünyada işlerin nereye varacağı belli değildir, çok kişi hazineleri elde etmek için peşinden koşturur da o hazineler başkalarına nasip olur. Her şeyi Allah takdir eder, O neyi dilerse o olur. İbni Selam durumu öğrenince sözü geçen büyükleri toplayıp onları nikah için Leylâ’nın evine sayısız develer yükü hediyelerle gönderir. Durumdan haberdar olan Leylâ’nın baharı hazana döner. Mecnûn’u görmesiyle elde ettiği neşe hüzüne döner. Feryat figanıyla düğün evini matem evine döndürür. İnsanların kınamasından çekinmeden gözyaşları döker, ah çekerek feleğe feryat eder. Mecnûn’la İbni Selam’ı kıyaslayarak feleğe şikâyetini döker. Artık Mecnûn’la bütünleştiğini ifade ederek kendisinin Mecnûn olduğunu anlatır. İbni Selam’a gıyaben onun kendisinden beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini söyleyerek insanlara rol yapmaktan kurtulacağını artık iki bela yerine bir gam çekeceğini düşünerek başlangıçta hiç istemese de anne babasından uzak kalmak için bu evliliğe razı olur ve dilinden bir şiir dökülür.


Devam edecek...


KAYNAKÇA

Doğan, Muhammet Nur (2015). Fuzulî Leylâ ve Mecnûn Metin, Düzyazıya Çeviri, Notlar ve Açıklamalar, İstanbul: Yelkenli Yayınevi.


Kubbealtı Lugati, http://lugatim.com/, (Erişim Tarihi: 20.12. 2020)


Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to Blackcap

0 Comments