TARİH BOYU TÜRKLERİN KULLANDIĞI YAZI SİSTEMLERİ (Alfabeler)

MjcQ...CnbH
3 Feb 2024
68

Türkler, yazılı metinlerle bilinen en eski dönemden (Eski Türkçe Dönemi) bu yana birçok yazı sistemi kullanmışlardır. Günümüzde Türklerin kullandığı alfabeler; Latin, Kiril ve Arap alfabeleridir. Bugün bu yazımda, eski çağdan yakın çağa doğru Türklerin kullandığı alfabelerden bahsedeceğim. Başlamadan önce kullanımı yakın çağda son bulmuş olan "Grek Alfabesi"ne kısaca değinmek istiyorum.


  • GREK ALFABESİ

Anadolu coğrafyasında Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine bağlı Karamanlı Türkler tarafından 18-20. yüzyıllarda kullanıldı. Karamanlı ağzıyla Grek harfli eser bırakma geleneği 18. yüzyıldan itibaren başlamış ve çok sayıda sözlük, din, felsefe, tıp, ticaret ve bilim eseri ortaya konmuştur. Bu gelenek, Lozan da 30 Ocak 1923 te imzalanan "Türk ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelenme ve Protokol"ün yürürlülüğe girdiği güne kadar devam etmiştir. Mübadeleye tabi tutulan Karamanlı Ortodoks Türkler ve Yunan asıllı Rumların bir kısmı, Türkiye yi terk ettikleri tarihe kadar, Karamanlı Türkçesiyle matbu metin basmışlar ve sayısız yazıt ortaya koymuşlardır. Karamanlı Türkçesiyle yazılmış Grek alfabeli ilk eser, Neopaktoslu Arta metropolü Neophytos Mavromates tarafından hazırlanan "Apanthisma Tis Hrıstianikis Pisteos: Gülzar-ı İman-ı Mesihi" adlı 170 sayfalık bir din kitabıdır, 1718 de İstanbul da basılmıştır.

Türkçe konuşup Türk isimleri taşımalarına rağmen, Grek alfabesini kullanan Ortodoks Türk topluluklarına sadece Anadolu da değil, Suriye, Balkanlar, Besarabya ve Kırım da da rastlanılmaktadır. Bu bölgelerde alfabenin kullanılışı, Ortodoks Türkler ve Rumlarla sınırlı kalmıştır.


ESKİ ÇAĞ'DAN YAKIN ÇAĞ'A


1.GÖKTÜRK YAZISI (Türk Run Yazısı)


Türkçenin metinlerle izleyebildiğimiz yaklaşık 1300 yıllık tarihi boyunca kullandığı ilk resmi yazı sistemidir. Türklerin tarihsel alfabeleri arasında Türk diline en elverişli olanıdır ve ilk milli yazısıdır. Avrupa ve Rus Türkoloji literatüründe, Eski İskandinav yazıtlarında kullanılmış Runik (Gotça "meçhul") yazının karakterlerine benzediği için Sibirya Run harfleri, Yenisey Run harfleri ve Türk Run Yazısı olarak adlandırılmıştır. Göktürk alfabesiyle yazılmış ilk örnekler, 7. yüzyılın son çeyreğine aittir. Fakat alfabenin bu yüzyıldan çok daha önce Türkler tarafından kullanıldığına dair bilim insanları görüş birliği içindedir.
Doğa şartlarının, savaşların ve yağmaların etkisiyle günümüze ulaşamayan yazıtları bir yana bırakırsak, Türkçenin en eski metni 687-692 yıllarında yazılmış 6 satırlık Çoyr yazıtıdır. Aralarında kesin olarak tarihi bilinen ve Türk tarihi için en önemli kaynak olanlar; Bilge Kağan, Kül Tigin ve Bilge Tonyukuk yazıtlarıdır.

Göktürk yazısıyla yazılmış belgelerin sınırları, Orta Avrupa'nın batısından Pasifik Okyanusu'na, Orta Afganistan'dan Kuzey Sibirya'ya kadar yaklaşık 30 milyon km²lik bir alanı kaplar ve kullanıldığı dönem M.S. 7. yüzyıldan, M.S. 11. yüzyıla kadar uzanır. 1799 yılında, Macaristan Aronika Irmağı kıyısında bulunan Nagy-Szent-Miklos hazinesinden (Attila'nın Hazinesi) çıkarılan kaplara kazınmış yazı, Karpat havzasında bulunan süs eşyaları, mezar yazıtları vb. Göktürk yazı sisteminin Doğu Avrupa ya kadar yayıldığını ispatlamaktadır.
Uygur Kağanlığı ve Kırgız Kağanlığı dönemlerinde de Göktürk yazısı kullanılmıştır. Bu yazıtlardan en eskisi ve en meşhuru ise 9-10. yüzyıllara tarihlendirilen 104 satırlık Irk Bitig adlı kehanetler kitabıdır.


Göktürk Yazısının kökenine dair teorileri bir başka yazıda anlatmayı düşünüyorum.



2.MANİ ALFABESİ



8.yüzyıl ortalarında Göktürk yazı sistemiyle Türkçe eserler verilirken, 745 yılında, Moğolistan daki büyük Türk kağanlıklarından ikincisi kurulmuştu: Uygur Kağanlığı. Göktürk Yazıtları'nda Tokuz Oguz adıyla geçen bu Türk boyunu kağanlık haline getiren Kutlug Bilge Köl Kağan'ın torunu Bögü Kağan'ın Mani inancını benimsemesinin ve kendi halkına da kabul ettirmesinin bir sonucu olarak, Mani alfabesi kullanılmaya başlar. Türklerin inanç sisteminin etkisiyle kullandığı ilk alfabedir. Çin tarihçileri, Bögü Kağan'ın Mani inancını kabulünün, Orhun yakınlarındaki bir kaya üzerinde kaydedildiğini söylerler. Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının bulunduğu seferde keşfedilen bu yazıt, hala Karabalsagun da parçalanmış ve zarar görmüş haldedir. Araştırmacılar, yazıtın Çince yüzünün okunmasıyla başlamış ve bir inancın kabulüne dair olduğu anlamı çıkarılmıştır. Göktürkçe harfleriyle Uygurca yazılmış ikinci yüz ve Soğutça yazılmış üçüncü yüz ise zedelenmiş olduğundan çok az bir kısmı okunabilmiştir.

Mani inancını benimseyen Uygurların ve Uygur olmayan Manheist Türklerin Mani alfabesiyle yazdıkları yazmalar, Doğu Türkistan da Turfan'daki keşif gezileri ve kazılarda bulunmuştur. Bu yazmalar, çok özenli yazılmış olup bir kısmı da minyatürlüdür. Turfan kazıları Mani inancını benimseyen Uygur Türklerinin, yazı yazmak için sadece Mani alfabesini kullanmadıklarını, Uygur, Brahmi, Tibet ve Süryani yazılarından da yararlandıklarını ortaya koymaktadır.

Sınırlı sayıdaki Mani alfabeli Türkçe metin örneklerinden bazıları: Mani İçin Büyük İlahi, Cehennem Tasviri, Huastuanift


3.SOĞUD ALFABESİ



Uygur Kağanlığı'nın kontrolü altında tuttuğu en önemli azınlık grubu Çinliler ve Soğudlar olmuştur. Bögü Kağan'ın mani inancını benimsemesinden itibaren, devlet idaresinde Soğudlar da yer almaya başlamıştı. Bunların çoğu Mani inancına mensup kişilerdi. Manicilerin ve Soğudların siyasal güçlerinin açıkça hissedilmeye başlandığı 9. yüzyılda, bürokratlar ve danışmanlar daha çok Manici Soğudlardan seçiliyordu. Soğudlar, dönemin ekonomisini ellerinde tutuyorlardı. Dinlerini kabul ederek Soğudlarla ittifak yapmak, kağanın siyasal gücünü, dolayısıyla boyunun ve kendisinin ekonomik gücünü arttıracaktı. Ticaret ve din konusundaki bu üstünlük, Gauthiot'a göre, Soğud dilinin 9-10. yıllar arasında Orta Asya da ortak iletişim dili(lingua franca) haline gelmesini sağlamıştır.

Türkler tarafından 8-11. yüzyıllar arasında çok sınırlı ölçüde kullanılmıştır ve bu yazının Türk dili mirasında önem taşıyan bir rolü olmamıştır. Uygur döneminde bu alfabeyle Türkçe yazılmış ilk örnek Karabalsagun yazıtıdır, 9. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. 22 işaretten oluşan Soğud alfabesi, sağdan sola yazılır. Mani alfabesiyle, ünsüz sistemi bakımından karşılaştırıldığında, Soğud alfabesinin çok yetersiz kaldığı görülür. Az sayıda örneklerle karşılaşmamızın temel sebebi, Türkçenin ses yapısını karşılayamamış olmasıdır.

Soğud alfabesi, kısa zaman içerisinde Türkleştirilerek Uygur alfabesi adını almıştır. Uygur alfabesinin kaynağını oluşturduğu için tarihsel bir önem taşımaktadır.


4.UYGUR ALFABESİ



Uygur Devleti'nin kurulduğu ilk onbeş yıl içinde diktirilen Göktürk harfli kitabelerden Taryat(753) ve Şine Usu da (759-760), Göktürk Devleti'nin yıkılıp Uygur Devleti'nin kuruluşu anlatılmaktadır. Kuzey Moğolistan bölgesinde keşfedilen anıtlar, Uygurların bu bölgedeki egemenlikleri sırasında, yazıt dikerken Göktürk alfabesinini kullandıklarının önemli bir belgesidir. Uygur topluluğunun ticarete, şehir hayatına ve yerleşik düzene olan eğilimleri, onları Orta Asya tüccar kavmi Soğudlara, eski devlet Göktürklere oranla daha çok yakınlaştırmıştır. Zira kısa zaman sonra Soğud alfabesini öğrenip bu alfabeden Uygur yazısını geliştirmişlerdir.

Uygur alfabesinin kullanılmaya başlandığı tarih, kesin olarak tespit edilememiştir. Tarihsel kayıtlara Uygur Devleti'nin yıkılışı olarak geçen 840 yılı, bir bitiş değil, aksine İpek Yolu üzerindeki şehirlere Uygurların yerleşmesine fırsat tanıyan bir yıldır. Uygurlar, Mani inancının ve Budizmin etkisiyle savaş ve fetih ideolojisinden uzaklaşıp şehir hayatına, dolayısıyla ticarete çok sıcak bakan bir topluluktu. Böylelikle Uygurların bir kısmı, Tang Hanedanı döneminde Kansu ve Duhuang bölgesine yerleşmiş, bir kısmı da Doğu Türkistan'daki Koço, Beşbalık, Turfan gibi şehirlere yaklaşık 150 yıl önce gelen soydaşlarının yanına taşınarak, bu bölgede kurdukları devletle onları azınlık olmaktan kurtarmışlardır. Bölgedeki farklı etnik kavimler ise(Toharlar ve Soğudlar başta olmak üzere) Uygurların hoşgörülü yönetimi altında yüz yıl içinde Türkleşmişlerdir.

Uygur alfabesi, 8-17. yüzyıllar arasında Doğu Türkistan, Harezm ve Altın Ordu bölgesinden İstanbul'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada kullanılmıştır. Toplam 18 harften oluşur. Yetersiz işaret sistemine karşı, bu kadar uzun bir süre yaygın şekilde kullanılmasının nedeni, muazzam kültür birikiminin taşıyıcısı olmasıdır. Göktürk yazısından sonra Türklerin ikinci milli yazısıdır ve sayısı binleri bulan Uygur Türkçesi yazma mirasının kaydedildiği alfabe olması bakımından büyük önem ve değer taşır.

Budist, Manici ve Hristiyanlığa ait metinler, mektuplar, hukuk belgeleri, yarlıklar, astronomi, takvim, tıp metinleri ve Türk halk edebiyatı gibi çok farklı alanlara ait, din, sanat ve bilim eserlerinin yazıya geçirilmesinde kullanılan Uygur alfabesi, kaynak olarak Soğud alfabesinden türese de kullanım alanları ve süresi dikkate alındığında gerçek bir Türk alfabesi adını taşımaya hak kazanmıştır.

Uygur alfabesi, 924 te Hitay Devleti, 1245 de ise, Moğol Devleti tarafından da resmi alfabe olarak kabul edilmiştir. 1209 da Doğu Türkistan Uygur Devleti Cengiz Han'a bağlandıktan sonra 1368 e kadar varlığını sürdüren Uygur hanedanları, Moğol hükümdarlarına ve halkına kültürel alanda pek çok bilginin yanında, alfabelerini de vermişlerdir. Moğollar döneminde, Türk ülkelerinin tamamında 15. yüzyıl sonuna kadar, Arap alfabesinden çok Uygur alfabesi kullanılmıştır. Moğol İmparatorluğu, sadece Uygur yazısını benimsemekle kalmamış, devlet kademesindeki danışmanları da Uygurlardan oluşmuştur. Fatih Sultan Mehmed ve onun oğlu 2.Bayezıd dönemlerinde Osmanlı sarayında da kullanıldığı, Topkapı Sarayı arşivlerinde ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan Uygur harfli yazmalardan anlaşılmaktadır. Özellikle 11-15.yüzyıllarda Çağatay, Altın Ordu ve Kıpçak sahalarında da kullanıldığı görülür. Türklerin İslamiyeti kabulünün hemen ardından Uygur alfabesi terk edilip Arap harflerine ani bir geçiş yaşanmamıştır.


5.BRAHMİ YAZISI



Hintli budist misyonerlerden Brahmi yazısını öğrenen Toharlar ve Sakaların Brahmi yazısıyla bıraktıkları dil mirasları, daha çok dinsel-felsefi nitelikli, budist içerikli çeviri veya uyarlamalardan oluşan belgelerdir. Uygur Türkleri de, Brahmi yazısıyla, Tıpkı Sakalar ve Hint-Avrupalı Toharlar gibi daha çok Budizmi anlatan eserler yazmışlardır.

Brahmi yazısının kullanımı Doğu Türkistan da Budizmin çöküşüne kadar sürer. Soldan sağa doğru satırların birbirine yatık olarak alt alta yazıldığı Brahmi yazısı, yarı alfabetik yarı hece yazısıdır. Uygur Türkleri, bu yazıyı kendi ses sistemlerine uydurabilmek için, bazı ek işaretlerle yeniden şekillendirmişlerdir. Öğrenilmesindeki zorluğundan ve pratik olmadığından dolayı, Uygur Türklerince tam olarak benimsenmemiştir. Kesin olarak belirlenmeyen tarihten 11. yüzyıla kadar kullanılmıştır.

6.TİBET YAZISI



Asya da 7.yüzyılda devlet kurmuş olan Tibetliler, inanç sistemlerini Hintlilerden almış ve M.S. 779 da Budizmi devlet dini ilan etmişlerdir. Budizmin Türkler arasında yayılmasında, Hintli misyonerler kadar Tibetli budist misyonerlerin de katkısı olmuştur.

Tibet yazı sisteminin Uygurlar tarafından kullanılmasına, Budizmin yayılması kadar, Tibet'in Doğu Türkistan topraklarını işgal etmek istemesi de bir sebeptir. Tibetliler, bir Türk boyu olan Karluklarla ittifak yaparak Çinlilere ve Uygurlara karşı savaşmışlar ve bu savaşın sonucunda, Doğu Türkistan 9. yüzyılın ortalarına kadar Tibet idaresinde kalmıştır. Tibetliler, Türkistan'ı işgal ettikten sonra, burada sayısız manastır ve kütüphaneye rastlamış ve Budizmle tanışmışlardır.

Budizmin Uygurlar arasında yayılmasında etkili olan Tibetli budist misyonerler, Uygurlara yazı sistemlerini de öğretmişlerdir. Brahmi alfabesi gibi hece yazısı olan Tibet yazısı, Türkçenin ses yapısına uygun olmayan tarihsel yazı sistemlerinden biridir. Az sayıda Uygur tarafından sınırlı sayıda metnin yazılmasında kullanılmış, kullanım alanı Doğu Türkistan'ın bazı bölgeleriyle sınırlı kalmış ve kısa zamanda kullanımdan kalkmıştır.

7.SÜRYANİ ALFABESİ



Süryani alfabesi, işlek Arami yazısının en önemli halkalarından biridir. M.S. 1. yüzyılda Hristiyanlığı kabul eden Suriyeli ve Edessalı Aramların dili Süryanice için geliştirilmiştir. Süryani alfabesinin en önemli kolu Estrangelo yazısıdır. Estrangelo yazısı Hristiyanlığı benimseyen Uygurlar tarafından sınırlı miktarda metnin yazımında kullanılmıştır. Hristiyan Uygurlar, daha çok Mani ve Uygur alfabesiyle yazmayı tercih ettiklerinden Estrangelo yazısı dar bir alanda az sayıda Uygur tarafından kullanılmıştır. Süryani alfabesiyle yazılmış Türkçe metinler ise 13. yüzyılda Yedisu bölgesindeki Çu ve Pişpek te bulunan, Öngüt Türklerine ait mezar taşlarındaki yazıtlardan ibarettir.

8.İBRANİ ALFABESİ



Tarihteki Türk devletleri arasında Museviliği devlet nezdinde sadece Hazar devleti yöneticileri seçmiştir. Hazar ülkesi sınırları dahilinde yaşayan topluluklar ise çok çeşitli bir din ve inanç yelpazesine sahip olmuşlardır. Hazarlar, 576 yılında topraklarını Karadeniz'e kadar genişleten Göktürk Devleti'nin en batısında, Karadeniz'in kuzey bozkırlarında yerleşmiş bir Türk boyudur.

İbrani alfabesi, bir inanç sisteminin etkisiyle Türkler tarafından kullanılmıştır. 9. yüzyılda Museviliğin Karay mezhebine giren Hazar Türklerinin özellikle kağan sülalesi tarafından kullanılmmıştır. Hazar Türklerinin torrunları oldukları bilinen Karay Türkleri de, 16. yüzyıldan beri İbrani alfabesini kullanmaktadır. Karay Türkleri, İbrani alfabesine günümüzde sadece ibadetlerinde başvurmaktadır.

YAKIN ÇAĞ (Belki daha sonra..)

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to Türkullah

13 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.