Azerbaycan
Azerbaycan, resmî adıyla Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerice: Azərbaycan Respublikası [ˈɑzæɾbɑjdʒɑn ɾespublikasɯ]), Batı Asya ile Doğu Avrupa'nın kesişim noktası olan Kafkasya'da yer alan bir ülkedir. Güney Kafkasya'nın en büyük yüz ölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan'ın doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de 17 km'lik sınırı bulunmaktadır.
Azerbaycan, zengin kültürel mirasa sahiptir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında opera, tiyatro gibi sahne sanatlarını barındıran ilk ülke olma özelliğini taşır.
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1918 yılında kurulmuştur, ancak iki yıl sonra 1920, 26 Nisan'da Kızıl Ordu sınırı geçerek Azerbaycan'a girmiş, 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve ardından Sovyetler Birliği topraklarına katılmıştır.Ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanması 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması ile gerçekleşmiştir.
1991 yılının Eylül ayında, çatışmalı bölge Dağlık Karabağ’daki Ermeni çoğunluk, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nden ayrılmak istemiş ve SSCB'nin çözülme sürecinde başlayan Birinci Dağlık Karabağ Savaşı 1994 yılında sona ermiştir. Dağlık Karabağ ve onu çevreleyen 7 bölge o zamana kadar uluslararası alanda Azerbaycan’a bağlı kabul edilirken Savaş sonrasında bölge, AGİT öncülüğünde yapılan görüşmeler sonucunda fiilen bağımsız kabul edildi. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, fiilen savaşın sona ermesinden bu yana bağımsız olmasına rağmen, diplomatik anlamda hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır ve Azerbaycan'a bağlı bir de jure bölge olarak kabul edilmektedir.Nitekim 2020 yılında gerçekleşen çatışma sonrasında Dağlık Karabağ ve 7 bölge yeniden Azerbaycan yönetimi altına girdi.
Azerbaycan, üniter bir anayasal cumhuriyettir. Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY'un etkin üyesidir. 158 ülkeyle diplomatik ilişkisi ve 38 uluslararası kuruluşa üyeliği vardır.GUAM, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün kurucu üyelerindendir. 1992'den bu yana Birleşmiş Milletler'e üyedir, 9 Mayıs 2006'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulan İnsan Hakları Konseyi'nin üyeliğine seçilmiştir.Ayrıca Bağlantısızlar Hareketi, AGİT ve Avrupa Konseyi'ne de üyedir, Barış İçin Ortaklık projesinde NATO ile iş birliği yapmaktadır.
Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası'nda resmî din yoktur ve ülkedeki tüm ana siyasi güçler laik milliyetçidir ancak halkın çoğunluğu ve kimi muhalefet güçleri Şii İslam inancına sahiptir. Diğer Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile karşılaştırıldığında Azerbaycan, sosyal ve ekonomik gelişme ile okuryazarlık oranında yüksek seviyelere ulaşmıştır. İşsizlik ve intihar oranları da düşüktür.
Bununla beraber 1993’ten beri iktidarda olan, Yeni Azerbaycan Partisi, bireysel hakları sınırlama, siyasal baskı, basına yönelik sansür gibi otoriter ve insan haklarını zedeleyici politikalar yapmakla suçlanmıştır.Azerbaycan, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde iki yıllık daimi olmayan üyeliğe başlamıştır.
Steingass'ın Farsça sözlüğünde āẕar-ābād, آذر آبادگان āẕar-ābādgān Tebriz şehrinin eski adı olarak kaydedilmiştir."Āzar" (Farsça: آذر) Ateş, baycan veya orijinal olarak bilinen haliyle "Pāyegān" (Farsça: پایگان) Muhafız/Koruyucu (Āzar Pāyegān = "Ateş Muhafızları") (Farsça: آذر پایگان) anlamına gelmektedir. Adların kökeni Zerdüştlük dönemi Perslerine (İran) dayanır. Müslümanların Pers'i fethetmesinden sonra birçok Farsça söz Arapça yazılmaya başlandı ve orijinal telaffuz şeklini yitirdi; örneğin "G / P / ZH / CH" sesleri Arapçada herhangi bir karşılık bulamadı. Böylece "Azar Paigān", Azerbaycan olarak bilinir hale geldi.
Farklı bir görüşe göre, Azerbaycan adı Ahameniş İmparatorluğu'nda Midya satraplığının yöneticiliğini yapan ve imparatorluğun Büyük İskender tarafından fethinden sonra görevine devam eden Pers[31][32][33] Atropat'tan türemiştir. Bu adın da Zerdüştlük dini kökenli olduğu düşünülmektedir. Atropat, Atropatena bölgesinde (günümüzde İran Azerbaycan'ı) egemenlik kurmuştur. Diğer bir görüşe göre ise o bölgede büyük bir devlet kurmuş olan ve Hazar Denizi'ne de adını veren Hazarlar'ın (Kazar, Kuzar, Xazar) adından kaynaklanır.
Azerbaycan'daki en eski insan yerleşimleri Taş Devri'ne kadar uzanır, bu yerleşimin bulgularına Azıh Mağarası'nda rastlanmıştır ve Kuruçay kültürü adıyla tanınır. Eski Taş Çağı ve Tunç Çağı ile ilgili kalıntılara ise Tağılar, Damcılı, Zar, Yatak-yeri adlı yerleşim merkezlerinde yer alan mağaralarda ve Leylatepe ile Saraytepe nekropollerinde ulaşılmıştır.
Azerbaycan'da milattan önce dokuzuncu yüzyılda, ilk İskit-Saka yerleşimleri başladı. İskitlerin ardından Manna Devleti (MÖ IX), sonra İranlı Medler Aras Nehri'nin güneyindeki bölgeye egemen oldular (MÖ IIV).Medler, MÖ 900-700 arasında büyük bir imparatorluk kurdular ancak MÖ 549 yılında yıkıldılar ve topraklarına Ahameniş İmparatorluğu sahip oldu. Ahamenişlerin, Azerbaycan topraklarını da ele geçirmesi üzerine buralarda Zerdüştlük yayılmaya başladı.Daha sonra Büyük İskender'in imparatorluğu Azerbaycan'da egemen oldu, devamında Selevkos İmparatorluğu'na bağlandı. Romalılar da Roma İmparatorluğu devrinde buraya yerleşti. Bölgenin asıl yerlileri olan Albanyalılar MÖ dördüncü yüzyılda bir imparatorluk kurdular. Bu devirde Zerdüştlük, Atropatena ve Kafkasya coğrafyasında yayıldı.
Albanya, 252'de Sasani İmparatorluğu'nun vasal bölgesi haline geldi ve Kral Urnayr, dördüncü yüzyılda devlet dini olarak Hristiyanlığı kabul etti. Devlet, çok sayıda Sasani ve Bizans fethine rağmen dokuzuncu yüzyıla kadar bölgede varlığını sürdürdü. Sasanilere itaat ederken kendi monarşisisni de devam ettirebildi. Albanya Kralı, derebeyi olmasına rağmen sadece sembolik bir otoriteye sahipti. Sivil dini ve askeri otorite Sasani askeri hükûmetinin elindeydi.7. yüzyılın ilk yarısında ise bölgeye Müslümanlar tarafından yapılan fetihler sonucu Albanya da müslüman yönetimin çatısı altına girdi. Emevi halifesi, hem Sasanileri hem de Romalıları, transkafkasyadan çıkarmayı başardı ve 667 yılında, Kral Javashir öncülüğünde başlayan Hristiyan isyanını da bastırdıktan sonra Albanya’yı kendine bağladı.
Abbâsî Halifeliği'nin gerilemesiyle oluşan otorite boşluğunda, Müsafiriler, Sâciler, Şeddadiler ve Büveyhîler gibi birçok yerel devlet bölgeye egemen oldu. 11. yüzyılın başında Orta Asya'dan batıya doğru ilerleyen Oğuz Türkleri, Azerbaycan'ı ele geçirdi;
Bölgeye giren ilk Türk devleti 1067 yılında Selçuklular oldu. Türklerin yerleşimi öncesinde burada Ermenice, Farsça ve Eski Azerice gibi hint-avrupa dil ailesine ve kafkas dil ailesine mensup diller konuşuluyordu. Bunlardan Eski Azerice, zamanla Türkçe ile kaynaşarak günümüzdeki Azericenin ilk formunu oluşturdu.Bazi dilbilimciler, bu bölgede konuşulan Tat lehçelerinin de Eski Azericeden türediğini söylemektedir. Daha sonra bölgeye hakim olan İldenizliler, bölgesel olarak Selçuklu İmparatorluğu'na bağlı olmakla beraber kendi yönetimlerini kurdular.Bölge hanedanlarından Şirvanşahlar, Timur İmparatorluğunun çatısı altında bir devlet haline geldikten sonra, Altın Orda Devleti Toktamış’a karşı savaşta Timurlular'a yardım ettiler. Timur'un ölümünden sonra ise bölgede Karakoyunlular ve Akkoyunlular olmak üzere iki bağımsız ve rakip Türk devleti ortaya çıktı: Kara Koyunlu ve Ak Koyunlular Azerice konuşan. Türk boylarının bir konfedere devletiydi Şirvanşahlar ise bu süreçte yeniden bağımsızlaşarak ve yerel yönetimlerini güçlendirdiler.
I. İsmail'in Kızılbaş ordusu Azerbaycan seferini gerçekleştirip 1500'de Çabani Meydan Muharebesi'nde Şirvanşah Ferruh Yasar'ın ordusunu yenmiş ve Tebriz'e girip Safevi Devleti'ni kurmuştur.Safevi hükümdarlarının ana dili Azerice idi, devletin yıkılışına kadar Safevi sarayında konuşuldu. Devletin feodal beyleri Azerice konuşan Kızılbaş aşiretlerinden oluşuyordu. ve devlet yönetiminde üstünlük onlardaydı. benzer şekilde Safevilerin devlet ordusunu oluşturdular.Böylece Azerbaycan Safevi egemenliğine girmiştir. Daha sonra da Afşarlar, Zendler ve Kaçarlar tarafından yönetilmiştir. Bölgede o zamana kadar hakim olan Sünniliğin, ağırlığı Şii inancına bırakması da yine bu dönemde gerçekleşmiştir.
Şirvanşahlar, 1538'e kadar safevi egemenliği altında, kendi bulundukları bölgede iktidarlarını sürdürebildiler. Şah İsmail'den sonra gelen oğlu Şah Tahmasb ise Sirvanşahları derdest ederek etti ve bulundukları bölgeyi, Safevi vilayeti yaptı. Vilayetin adı da Şirvan oldu. Osmanlı- Safavi Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, kısa süreliğine de olsa bugünkü Azerbaycan topraklarının bir kısmını ele geçirdi ve yönetti. 17. yüzyılın başında, Safavi yönetici I. Abbas, bölgeyi Osmanlılardan geri aldı.
Safevilerden sonra bölge Afşar hanedanı tarafından yönetildi. Nadir Şah'ın (h. 1736-1747) ölümünden sonra, onun eski tebaasının çoğu istikrarsızlığın patlamasından çıkar sağladı. Azerbaycanda çeşitli yarı bağımsız biçimlerine sahip çok sayıda kendi kendini yöneten Azerbaycan hanlıklarortaya çıktı. Hanlıklar, Orta Asya ve Batı arasındaki uluslararası ticaret yolları aracılığıyla kendi işlerini kontrol ediyorlardı.
1722 ve 1723 yılları arasında süren Rus-İran Savaşı'nın sonrasında, Safavi İmparatorluğu çöktü. Bakü ve çevresi Ruslar tarafından işgal edildi. Kısa bir araya rağmen bugün Azerbaycan topraklarında bulunan Safavi Devletine komşu olan ülkeler, Safavilerin bölgeye gelişinden 19. yüzyıla kadar İranlıların yönetiminde kaldı.
Safavilerin ardından, bölge yine Türk kökenli olan Afşar Hanedanlığı'nın yönetimine girdi. Nadir Şah’ın ölümünün ardından ise bölgede kendi yönetimini sağlayan sayısız hanedan ortaya çıktı.Bu hanedanların yöneticileri İran Şahının tebası konumundaydı.Hanedanlar aynı zamanda, Orta Asya ve Batı arasındaki ticaret yollarının kontrolünü de ellerinde bulunduruyordu. Bölge ilerleyen tarihlerde Kürt kökenli olan Zendler ve yine Türk kökenli Kaçarlar tarafından yönetildi. 18. yüzyılın sonlarına doğru, Rusya güneydeki komşuları (aynı zamanda rakip devletleri) olan Osmanlı ve İran’a karşı daha saldırgan bir jeopolitik duruş sergilemeye başladıve büyük kısmı İran’ın elinde bulunan kafkasyayı ele geçirmeye çalıştı. 1804 yılında, Ruslar Ganja kasabasını işgal ederek İranlıları buradan çıkardı. Bu adım 1804 ve 1813 yılları arasında sürecek Rus-Pers savaşının da fitilini ateşledi. Askeri anlamda büyük bir güce sahip olan Ruslar bu savaştan galip çıktı.Savaş sonrasında imzalanan Gülistan antlaşması gereği Kaçarlar; Gürcistan ve Dağıstan ile pek çok hakanlığı bırakmak zorunda kaldılar.[63]
İlerleyen yıllarda, Ruslar Gülistan Antaşması'nı ihlal ederek İran’a ait Erivan Hanlığı'nı da ele geçirdi ve iki ülke arasında yeniden savaş başladı. Bu savaş 1826 ve 1828 yılları arasında sürdü. Savaşın sonunda imzalanan Türkmençay Antlaşması gereğince Kaçarlar; Erivan, Nahcivan ve Talış Hanlıkları üzerindeki üzerindeki egemenliklerini yitirdiler.Böylece bugünkü Azerbaycan topraklarından, İran kontrolü altında olan son kısım da yitirildi. Kafkasya topraklarının İran’dan Rusya kontrolüne geçmesiyle beraber bu iki egemenlik arasındaki sınırı Aras Nehri oluşturdu. Bu durum SSCB’nin çözülüşüne kadar devam etti.
Kaçarlar, 19. yüzyılın başında bugünkü Azerbaycan topraklarını da içeren Kafkasya bölgesini Rusya’ya bırakmak zorunda kaldı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında 1917 Ekim Devrimi sonucu yıkılan Rus İmparatorluğu'nun ardından, kısa süreliğine de olsa, bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan ve Gürcistan'dan teşkil Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyet kuruldu. 1918 yılında ise TDFC çözüldü ve Mehmed Emin Resulzade tarafından kurulmuş olan Müşavat Partisi öncülüğünde Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, bağımsızlığını ilan etti. Yeni Cumhuriyet için kullanılan Azeri ismi, cumhuriyetten öncesine dayanır ve cumhuriyet öncesinde sadece günümüz İran'ının kuzeybatı komşuları için kullanılırdı.ADC, tarihteki ilk müsluman parlamenter cumhuriyet olma özelliğini taşır.Bu dönemde, parlamentonun önemli icraatları arasında kadınların oy hakkı yer alır.Bu bakımdan Azerbaycan, kadınlara erkeklerle eşit siyasal haklar veren ilk müslüman ülkedir. Bir diğer önemli icraat ise Müslüman dünyasının ilk modern üniversitesi olan Bakü Devlet Üniversitesi’nin kurulmasıdır.
1920 Nisanında, Geçici Devrim Hükûmeti Ülke genelinde kontrol sağladı ve ülkenin adı Azerbaycan Halk Komiserleri Komitesi Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti oldu. Daha sonra bu isim Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını aldı, böylece Azerbaycan da Sovyetler Birliği'ne katılmış oldu. Azerbaycan Anayasası'nın kabulünden sonra ise 1921’de Azerbaycan Devrim Komitesi, Merkezi Yönetim Komitesi olarak değişti ve yüksek yasama organı oldu.
13 Kasım 1921 tarihinde Sovyet Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında Kars Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma sonucunda, Bağımsız Aras Cumhuriyeti, Nahcivan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla, Azerbaycan Sovyet’ine dahil oldu. Diğer yandan Zangezur ve Alexandropol adıyla da bilinen Gümrü Ermenistan’a verildi.
12 Mart 1922’de Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan, bir araya gelerek Sovyet Rusya'nın öncülüğünde Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ni oluşturdu. Bu girişim, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği öncesinde ilk kez Sovyet Cumhuriyetlerinin birleşmesidir. Birlik Konseyi de yine bu 3 ülkenin temsilcilerinden oluşmaktaydı. Azerbaycan Neriman Nerımanov, Gürcistan Polikarpe Mdivani, Ermenistan Alexandr Fyodorovich Miasnikyan tarafından temsil edildi. Transkafkasya Komünist Partisinin ilk sektereri de Sergo Ordzhonikidze’dir.
1922 Aralığında Birlik, Rusya Ukrayna ve Belarus’la birleşme kararı alarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni oluşturdu. Nitekim Transakafkasya birliği pek de uzun sürmedi. 1936 yılının Aralık ayında çözüldü ve liderler kendini pek çok konuda fikir ayrılığına düşmüş halde buldu. 3 ülke de doğrudan Sovyet Cumhuriyeti oldu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Azerbaycan, SSCB’nin statik enerji politikasında kritik bir role sahipti. Savaşın başlarında Nazi Almanyası saldırmazlık paktına uydu ancak 22 Haziran 1941'de Almanya, SSCB'yi işgal edince durum değişti. Savaşın ilk yılında Azerbaycan 23 buçuk milyon ton petrol üreterek kendi petrol endüstrisinin rekorunu kırdı.1941’in sonuna gelindiğinde ise binlerce Azeri, Gönüllü Halk Birlikleri’ne katıldı. Seferberlik hali hayatın her alanını olduğu gibi petrol endüstrisini de etkiledi. Savaşın başlamasından bir hafta sonra, petrol işçileri, kendi çalışma saatlerini günde 12 saat olacak şekilde değiştirdi, tatiller ve izinler savaş sonuna kadar iptal edildi. Bakü'nün petrol kaynağı olması onu Hitler'in de hedefi haline getirdi. 1942 yılında Almanya güçleri, Bakü'ye saldırdı. Ancak saldırı başarısız oldu. Stalingrad'da yenilgiye uğrayan Alman ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Bununla beraber Doğu Cephesinde kullanılan SSCB petrolünün yüzde sekseni, Bakü’den tedarik edildi. 1942 yılında, Yüksek Sovyet kararıyla Azerbaycan petrol endüstrüsünde çalışan 500’den fazla işçi, madalya ya da nişan ile ödüllendirildi. 130'dan fazlası SSCB’nin en yüksek dereceli onu ödülü olan “SSCB Kahramanlığı” unvanına layık görülmüştür. Azerbaycanlı Tümgeneral Azi Aslanov bu unvana iki kez layık görülmüştür.
1941 yılında SSCB, İran’da Azerilerin yaşadığı bölgeyi işgal etti. Sovyet Ordusu, askeri birliği Aras’ın güneyinde Azeri nüfusunun etnik kimliğini koruyarak yaşamasına izin verdi. Sovyetlerin bölgedeki hakimiyet süresince Azerbaycanlılar kendi dilini konuşabildi. Fars hakimiyetinde gölgede kalan dil bu süreçte SSCB Azerbaycanı'ndan gelen yazarlar, gazeteciler ve hocalar sayesinde bu bölgede yaşatıldı. 1945’te SSCB’nin geri çekilmesi sonrası özerk bir Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kuruldu. Merkezi Tebriz lideri Jaafar Pishevari idi. Azerbaycan’ın seküler kültürü, eğitimi ve kurumları İran Azerbaycanı'nda da kendini gösterdi. Bu durum iki ülkenin SSCB kontrolü altında birleşeceğine dair yorumlara da neden oldu. Oysa sonunda İran Azerbaycanı soğuk savaşın en önemli anlaşmazlıklarından birine ev sahipliği yaptı. Batılı güçlerin baskısı ise SSCB'yi geri çekilmeye zorladı. İran hükûmeti 1946'da bölgede yeniden kontrol sağladı Demokrat Parti liderleri Sovyet Azerbaycanı'na iltica etti.
Soğuk Savaş'ın ilerleyen yıllarında Sovyet ekonomisinde belli sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Askeri alanda gelişim sürerken halkın günlük ihtiyaçlarının karşılanmasında sıkıntı yaşanıyordu. Üretim faaliyeti büyük oranda yavaşlamış ve aksamaya uğramıştı. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri işçilerin üretime yabancılaşmaya başlamasıydı. SSCB'de işsizlik oranının yüzde 0 olması, toplumun sosyalist değerlere bağlılığının azalmasıyla birleşince, işçilerin üretim sürecine gereğinden az özen göstermesi sonucu ortaya çıktı. Bu duruma uzun süre çözüm bulunamazken dönemin devlet başkanı Gorbaçov'un 1986'da 27. Parti Kongresi'nde söylediğine göre sorun, üretici güçler ve üretim ilişkilerinim arasındaki uyuşmazlıktan ileri gelmekteydi. Gorbaçov, çözüm olarak işçilerin içinde bulunduğu yabancılaşma halinin sona erdirilmesi gerekliliğini ve Leninizme dönüşü önerdi. Perestroyka olarak adlandırılan ve SSCB'nin çözülme sürecinde kritik öneme sahip olan politikalar dizisi, politikanın da ötesinde bir yaşam tarzı olma özelliğine sahipti.Ekonomik alanda dışarıya açılmayı merkezine alan prestroykanın 4 temel stratejisi vardı: Bireysel çıkarlara önem verilmesinin toplumsal üretimdeki sorunları azaltması, kamusal eleştiri (glasnot) yani işçilerin fabrikalarda işçi meclisleri kurup burada tartışmaları, demokrasi, son olarak da hukuk ve kontrol.Prestroyka yeniden yapılanma anlamına gelmekteydi. İşçilerin yeniden ülkenin sahibi olduğunu anlatmak amaçlanıyordu.
Glasnost ise açılık politikasıydı. İşçilerin fabrikalarda ve bulundukları tüm işyerlerinde söz hakkına sahip olmalarını içeriyordu. Ancak Glasnot bir süre sonra anti-sosyalist politikanın aracısı haline geldi. Zaten SSCB ve kapitalist ülkeler arasındaki temel çatışma noktalarından birini özgürlük propogandası oluşturmaktaydı. Bu politikaların etkisiyle, bağımsız kuruluşlar ve siyasal örgütler ortaya açıkmaya başladı. Bunlardan birisi 1989'da kurulan ve SSCB'den ayrılmayı hedefleyen Azerbaycan Halk Cephesi'dir. Ülkede huzur sağlaması amacıyla öne sürülen bu politikalar huzursuzluğu daha da arttırdı. Büyük bir kargaşa ortaya çıktı. Halka vadedilen özgürlük sadece özel mülkiyet özgürlüğü ile sınırlı kaldı ve demokrasi alanında gerçekleşmedi.
Azerbaycan'daki iç rahatsızlıklar, Moskova'nın ilgisizliğine cevap olarak zaten sıcak çatışmalara dönüşmüştü ve bu çatışmalar bağımsızlık ve ayrılık çağrısına yol açtı; olaylar Bakü'de yaşanan Kara Ocak'ta doruğa çıktı.1990 yılından sonra, Azerbaycan SSC Yüksek Konseyi, başlıktaki "Sovyet Sosyalist" kelimesini kaldırdı, Azerbaycan Cumhuriyeti Bağımsızlık Bildirisi'ni kabul etti ve devlet bayrağı olarak Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin bayrağını kullanmaya başladı. 18 Ekim 1991'de Azerbaycan Yüksek Konseyi, ülkede yapılan referandum yoluyla Bağımsızlık Bildirisi'ni doğrulattı ve Aralık 1991'de Sovyetler Birliği resmen dağıldı.SSCB'nin çözülmesi sonrası bu coğrafyada tarihte eşine az rastlanır bir yoksulluk baş gösterdi. Sosyalizmin yeniden doğma ihtimaline karşı çok hızlı bir kapitalistleşme yaşandı. Bu süreçte, daha önce vadedildiği gibi şirket ve fabrika hisseleri insanlara dağıtıldı. (Sosyalizmin bunları tek elde topladığından ve mülkiyetin halka ait olması gerekliliğinden bahsediliyordu) Ancak, birkaç sene içinde büyük değerlere sahip olacak olan bu hisseler, bu dönemde halkın karşı karşıya kaldığı yoksulluk nedeniyle değerinin çok altında fiyatlara satıldı. Ve günümüzün oligarklarını oluşturacak isimlerin elinde toplandı. 1990'ların sonuna gelindiğinde yoksulluk 10 yıl önceye oranla azalmış ve halk normal yaşama dönmeye başlamıştı ama geçiş sürecini oluşturan 10 yılın çok acılı olduğunu söylenebilir.
1993 yılının Eylülünde Azerbaycan, Bağımsız Devletler Topluluğu'na katıldı. 1991 yılında Dağlık Karabağ bölgesindeki çatışmalar büyük bir savaşa dönüştü. 1994’te ateşkes imzalandı ancak anlaşmazlıklar devam etti.1994 yılında çatışmaların sonunda Ermeniler, Dağlık Karabağ da dahil olmak üzere Azerbaycan'ın yüzde 16 kadarını kontrolü altına aldı.Yaklaşık 30.000 kişi yaşamını kaybetti ve bir milyon kişi bulunduğu yerden ayrılmak zorunda kaldı.Dört Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı (822, 853, 874 ve 884), "Ermeni güçlerinin Azerbaycan'ın işgal altındaki tüm topraklarından çekilmesini istedi".1970 nüfus sayımına göre 510.000 Rus ve 484.000 Ermeni Azerbaycan'da yaşamaktaydı; 1990'larda ise birçok Rus ve Ermeni, Azerbaycan'ı terk etti.25-26 Şubat 1992'de Ermenistan'a bağlı kuvvetlerin Azeri sivilleri topluca katlettiği Hocalı Katliamı, İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere birçok uluslararası örgüt tarafından soykırım olarak kabul edilmektedir.
Seçimle başa gelmiş olan devlet Başkanı Ebulfez Elçibey, Surat Hüseyinov’un başında olduğu ordu tarafından görevden alındı. Bu olay sonrasında bir önceki devlet Başkanı Haydar Aliyev'in siyasal gücü arttı. 1994 yılında Hüseyinov, dönemin başbakanı Aliyev’e de darbe girişiminde bulundu ancak başarısız oldu ve vatan hainliği suçlamasıyla tutuklandı.Ertesi yıl, Aliyev’e karşı bir darbe girişimi daha oldu. Bu sefer başını Rovşen Cevadov’un çektiği OMON adıyla bilinen özel amaçlı polis birlikleri tarafından yapılan darbe girişimi başarısız oldu. Bu olayın ardından Azerbaycan OMON birlikleri dağıtıldı. Bu süreçleri, ülkenin devlet bürokrasisi ve yolsuzluklarla dolu kötü şöhreti izledi.1998 Kasımında Aliyev ikinci dönem için yeniden seçildi. Ekonomide yaşanan gelişmelere rağmen Aliyev’in başkanlığı, seçim hilesi şüphesi, ekonomik istikrarsızlık ve iç yolsuzluk nedeniyle eleştirildi. Aliyev’in ölümünden sonra 2003 yılında oğlu İlham Aliyev, hem Yeni Azerbaycan Partisi’ne hem de Azerbaycan Devleti'ne başkanlık yaptı ve 2013 yılında 3. kez yeniden seçildi. Azerbaycan resmî olarak günümüzde 66 yönetim bölgesine ayrılır.
Azerbaycan, Güney Kafkasya'da yer alan bir Avrasya ülkesidir. Bulunduğu konum, Doğu Avrupa ve Güneybatı Asya'dır. 38° ve 42° kuzey enlemleri ile 44° ve 51° doğu boylamları arasındaki coğrafı bölgeye yerleşmiştir. Sınırlarının uzunluğu 2.648 kilometredir. Bunun 1007 kilometresi Ermenistan, 756 kilometresi İran, 480 kilometresi Gürcistan, 390 kilometresi Rusya ve 17 kilometresi Türkiye sınırlarını oluşturmaktadır.Sahil şeridi 800 kilometre uzunluğundadır ve Hazar Denizi'nin Azeri kısmının en geniş alan uzunluğu 456 kilometredir.Ülke toprakları kuzeyden güneye 400 kilometre ve doğudan batıya 500 kilometre olarak uzanır.
Doğu sınırını oluşturan Hazar Denizi, kuzeydeki Büyük Kafkas Sıradağları ve merkezdeki geniş düzlükler, Azerbaycan'ın en baskın fiziksel nitelikleridir. Büyük ve Küçük Kafkas Dağları ile Talış Dağları ülkenin yüzde kırklık kısmını kapsar. Bazardüzü Dağı, Azerbaycan'ın en yüksek noktasını (4.466 m), Hazar Denizi ise en alçak noktasını (−28 m) oluşturur. Bunların dışında, Doğanın Yedi Harikası listesine eklenmek için aday gösterilen çamur volkanlarının yaklaşık yarısı Azerbaycan sınırları içinde kalmaktadır.
Yüzey suları, temel su kaynağıdır. Ancak, ülkedeki 8.350 ırmak arasından yalnızca 24 tanesinin uzunluğu 100 kilometrenin üzerindedir.Irmakların tamamı, ülkenin doğusunda kalan Hazar Denizi'ne dökülür. 67 km2 büyüklüğündeki Sarısu Gölü, Azerbaycan'ın en geniş gölüdür. En uzun ırmağı ise sınırlar dışındaki uzunluğu da eklendiğinde 1.515 kilometreyi bulan Kura Nehri'dir. Ayrıca ülke, Hazar Denizi'nde yer alan kimi adaların da iyesidir.
1991 yılında Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana hükûmet, ülkede çevreyi korumak için köklü tedbirler almıştır. Ancak çevrenin ulusal anlamda korunması, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'ndan sağlanan yeni gelirlerle devlet bütçesinin artması sayesinde 2001'den sonra gelişmeye başlamıştır. Dört yıl içinde korunan alanlar iki katına çıktı, günümüzde ise ülkenin yüzde sekizlik bir kısmını kapladı. 2001 yılından bu yana hükûmetin yedi büyük rezerv kurmak ve çevreyi korumak için ayırdığı bütçe, ikiye katlandı.
Azerbaycan geniş bir doğa çeşitliliğine de ev sahipliği yapar. Toprakların yarsından fazlası 400-1000 metreye uzanan dağlık alanlardan oluşur. Bazı bölgelerde bu 100-120 metre bazı bölhelerde ise 50 metre civarındadır. Kalan bölgeler ise genelde daha alçak düzlükler ve ovalardan oluşur. Güneyde Ermenistan'ın dağ kütleleri, kuzeyde ise yüksek Kafkas Dağları vardır. Azerbaycan'ın dağları; Büyük Kafkas Sıradağları (4.000-5.000 m) içinde yer alan Bazardüzü (4.466 m), Şahdağ (4.243 m), Pazaryurdu (4.126 m), Tufan (4.191 m), Yarıdağ (4.116 m), Ragdan (4.020 m) dağları, Küçük Kafkas Sıradağları içinde yer alan Kapıcık (3.906 m), Gazangeldağ (3.829 m), Biçenek Aşırımı (2.346 m), Karabağ Volkanik Yaylasında yer alan Delidağı (3.616 m), Murovdağ silsilesinde yer alan Kamışdağ (3.724 m), Hinal dağı (3.367 m), Kepez (3.066 m), Zengezur Sıradağları içinde yer alan Büyük Işıklı (3.550 m), Talış Sıradağları silsilesinde yer alan Kömürköy (2.493 m) ve Kızyurdu (2.433 m) dağlardır. Azerbaycan'ın en uzun ırmağı 1.364 km Hazar Denizi'ne dökülen Kura Nehri'dir. Aras Nehri ise 1.072 km'dir. En büyük doğal gölü 67,0 km2 ile Sarısu Gölü'dür. En büyük yapay gölü 605,0 km2 ile Mingeçevir Baraj Gölü'dür.
Çevresinin dağlar ve yüksek tepelerle çevrili olmasına rağmen Azerbaycan'ın büyük bir kısmı ovadır ve topraklarının en verimli yerleri arasında Kura ve Aras ırmaklarının karıştığı deltadır.
Azerbaycanda ılıman bir iklim vardır ancak Hazar Denizinden içeriye doğru, yüksek dağlarda ve diğer yüksek kesimlerde sert bir iklimle karşı karşıya kalınır. Yüksek kesimlerde kışlar uzun, soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise serin geçer. Ovalarda ise kışlar serin ve yağmurlu ve kimileyin karlı, yazlar sıcak ve kurak geçer.
Azerbaycan ülkesi ovalarda genellikle bozkırdır, %25 ise bir kısmı dağlarda olmak üzere ormanlarlarla kaplıdır. Kuzey ve güney kesimlerinde dağların 2000 metre yüksekliğine kadar ormanlar görülür. Azerbaycan'ın doğal hayatında çoğunlukla bulunan hayvanlar, kızıl geyik, alageyik, karaca, dağ keçisi, karapaça, bizon, yaban domuzu, pars, Avrasya vaşağı, yaban kedisi, boz ayı, kurt, kızıl tilki, dağ faresi, sincap, Kafkas köstebeği Kafkas sivriburunlu faresi.
Azerbaycan iklimi dünyadaki 11 iklim çeşidinden 9'una sahiptir. Yıllık ortalama sıcaklığı 10 °C'ın üzerindedir.
Azerbaycan'da hayvan yaşamının zenginliği ve çeşitliliği ile ilgili ilk raporlar, doğu gezginlerinin seyahat notlarında bulunabilmektedir. Mimari anıtlar, antik kaya ve taşlar üzerindeki hayvan görüntüsü oymaları günümüzde kadar hayatta kalmıştır. Ülkedeki hayvanlar alemiyle ilgili ilk bilgiler ise 17. yüzyılda, doğa bilimcileri tarafından yapılan ziyaretler sırasında toplanmıştır.
Azerbaycan sınırları içinde yaşayan 106 çeşit memeli, 97 çeşit balık, 10 amfibik tür ve 52 çeşit sürüngen tespit edilmiştir. Ülkenin millî hayvanı olan Karabağ atı, bir dağ-bozkır yarış atıdır ve endemiktir; iyi huylu, hızlı ve zariftir. Günümüzde, türü tehlike altında olan hayvanlardandır.
Azerbaycan'da bitki örtüsü içinde 4.500'den fazla yüksek boylu bitkiler bulunur. Bitki örtüsü diğer Güney Kafkasya ülkelerinden farklıdır ve Kafkasya'da yetişen tüm türlerin yaklaşık yüzde 67'si Azerbaycan'da bulunabilir.
Modern Azerbaycan ordusunun temeli, 26 Haziran 1918'de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Ulusal Ordusu'na kadar dayanır. Ülke, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanınca, 9 Ekim 1991 tarihinde Silahlı Kuvvetler Kanunu'na göre, Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri oluşturuldu.Günümüzde ülkede her yıl 26 Haziran, Silahlı Kuvvetler Günü olarak kutlanmaktadır.2002 itibarıyla, Azerbaycan silahlı kuvvetlerinde 95.000 etkin çalışan personel vardır. Yarı askeri birliklerin sayısı ise 17.000'i bulmaktadır. Silahlı kuvvetlerin üç şubesi vardır: Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri.
Silahlı kuvvetler, gerektiğinde devlet savunmasına dahil edilebilir ve çeşitli askeri alt grupları kucaklar. Azerbaycan Millî Muhafızlığı, Sınır muhafızları komutanlığı ve İç kuvvetler başka bir paramiliter güçtür. Bu kurum, yarı bağımsızdır ve cumhurbaşkanı emrindeki bir ajans olarak etkinlik göstermektedir.
Azerbaycan, Avrupa Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşması'na bağlıdır ve tüm önemli uluslararası silah anlaşmaları imzalamıştır. Barış İçin Ortaklık ile Bireysel Ortaklık Eylem Planı kapsamında Türkiye'nin girişimleri ile NATO ile iş birliği yapmaktadır. Irak'a 151, Afganistan'a 184 barış kuvveti konuşlandırmıştır.
Ülkenin 2011 yılındaki askeri harcamaları $4,46 milyardır.Savunma sanayisi, küçük silahlar, küçük topçu sistemleri, tanklar, havacılık bombaları, pilotsuz araçlar ve çeşitli askeri araçlar üretmektedir.
Azerbaycan siyasi sisteminin yapısal oluşumu, yeni Anayasanın 12 Kasım 1995 tarihinde kabul edilmesiyle tamamlanmıştır. Anayasanın 23. maddesine göre Azerbaycan Cumhuriyeti devlet sembolleri bayrak, arma ve millî marştır. Azerbaycan'daki devlet gücü sadece iç meselelerle ilgili yasa ile sınırlıdır, ancak uluslararası meseleler için ayrıca uluslararası anlaşma hükümleri ile sınırlıdır.İcra, Yasama ve Yargı bölümlerinden oluşan Anayasa başkanlık cumhuriyeti olduğunu belirtiyor. Yasama yetkisi, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ndeki tek meclisli Millî Meclis ve Yüksek Millî Meclis tarafından tutulur. Millî Meclis olarak adlandırılan Azerbaycan Parlamentosu, 125 milletvekilinden oluşmakta ve seçilen her üye için 5 yıl olmak üzere, çoğunluk oylaması sistemine göre seçilmektedir. Seçimler her beş yılda bir Kasım ayının ilk Pazargünü yapılır.Parlamento hükûmetin oluşumundan sorumlu değildir, ancak Anayasa, Millî Meclis, Bakanlar Kurulunun onayını ve hâlihazırda Parlamentonun neredeyse 125 sandalyesinin tamamına sahip olan iktidar hükûmeti Yeni Azerbaycan Partisi'ne sadık bağımsızlar olmasının önemli şartlarındandır. 2010 Parlamento seçimleri sırasında muhalefet partileri, Müsavat ve Azerbaycan Halk Cephesi Partisi tek bir sandalye bile kazanamadı. Avrupalı gözlemciler, seçim sürecine ve seçim gününde sayısız usulsüzlük bulmuştur.
Yürütme yetkisi, yedi yıllığına doğrudan seçimle seçilen Başkan ve Başbakan tarafından yerine getirilir. Başkan, hem Cumhurbaşkanı hem de Millî Meclis'e karşı sorumlu olan bir yürütme organı olan Bakanlar Kurulunu kurmaya yetkilidir. Azerbaycan Bakanı öncelikle başbakan, milletvekilleri ve bakanlardan oluşur. Cumhurbaşkanı Millî Meclisi feshetme hakkına sahip değildir, ancak kararlarını veto etme hakkına sahiptir. Cumhurbaşkanlığı vetosunu geçersiz kılmak için parlamentonun çoğunluğu 95 oy almalıdır. Yargı yetkisi Anayasa Mahkemesi, Yüksek Mahkeme ve Ekonomik Mahkemeye verilmiştir.Başkan bu mahkemelerde hâkimleri aday gösterir. Avrupa Adalet Verimliliği Komisyonu raporu, yeni hakimlerin en iyi uygulama olarak seçilmesiyle ilgili Azerbaycan adalet modeline atıfta bulunmakta ve yeni bir demokraside yargının bağımsızlığını ve kalitesini sağlamaya yönelik belirli özellikleri ve gelişim yolunu yansıtmaktadır.
Azerbaycan'ın yönetim sistemi nominal olarak iki aşamalı olarak adlandırılabilir.Hükûmetin üst veya en üst kademeleri, Başkan tarafından yürütülür. Başkan, Bakanlar Kurulunu ve diğer üst düzey yetkilileri atama hakkına sahiptir. Yerel Yürütme Otoritesi yalnızca Yürütme Yetkisinin devamıdır. Azerbaycan'daki yerel devlet idaresinin yasal statüsü, 16 Haziran 1999'da kabul edilen Yerel Yürütme Yetkisi Hükümü (Yerli Icra Hakimiyati) tarafından belirlenmektedir.Haziran 2012'deBaşkan, Yerel Yürütme Makamlarına ek yetkiler veren ve güçlendirilen yeni Yönetmeliği onaylamıştır. Azerbaycan'ın yerel işlerindeki baskın konumları Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası'nın 9. Bölümü, belediyelerin yasal statüsü, yerel öz yönetim organlarının türleri, temel yetkileri ve diğer resmi kurumlarla olan ilişkiler gibi yerel özyönetim ile ilgili önemli konuları ele almaktadır. Diğer nominal yönetişim kademesi belediyelerdir (Bələdiyə) ve belediye üyeleri her beş yılda bir Belediye seçimlerinde genel oyla seçilir.Hâlen ülke genelinde 1.607 belediye bulunmaktadır. Yerel yönetim alanında ilk kabul edilen Belediye Seçimleri Kanunu ve Belediyelerin Statüsü Kanunu 2 Temmuz 1999 tarihinde olmuştur. Belediye Servisi Kanunu, belediye çalışanlarının faaliyetlerini, haklarını, görevlerini, çalışma koşullarını ve sosyal yardımlarını düzenler ve yürütme aygıtının yapısını ve belediye hizmetinin organizasyonunu ana hatlarıyla belirtir. Belediyelerin Statüsü Kanunu, belediye organlarının rolünü ve yapısını düzenlemekte ve devletin yasal ve mali özerklik garantilerini özetlemektedir. Kanun, sosyal koruma, sosyal ve ekonomik kalkınma ve yerel çevre ile ilgili belediye programlarının kabulü ve yürütülmesine özel önem vermektedir.Azerbaycan, Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında büyükşehir belediyesi olmayan tek ülkedir.
Güvenlik Konseyi, başkanlık altındaki müzakere organıdır ve bunu Anayasaya göre düzenler. 10 Nisan 1997 tarihinde kurulmuştur. İdari bölüm, başkanlık ofisinin bir parçası değildir, ancak hem başkanın hem de ofisinin mali, teknik ve maddi faaliyetlerini yönetir.
Azerbaycan bağımsızlığını kazanmasından bu yana birçok seçim yapmış olmasına ve demokrasinin resmi kurumlarının çoğuna sahip olmasına rağmen, Freedom House tarafından "kısmen özgür" olarak sınıflandırılmaktadır. Son yıllarda çok sayıda Azerbaycanlı gazeteci, blogcu, avukat ve insan hakları aktivisti Başkan Aliyev ve hükûmet yetkililerine yönelik eleştirileri nedeniyle toplanılarak ve hapse atılmıştır. Avrupa Parlamentosu tarafından Eylül 2015'te kabul edilen bir kararda Azerbaycan'ın "son on yılda tüm Avrasya'da demokratik yönetişimde en büyük düşüş yaşadığı" yönünde açıklamalar yapmış ve bundan sonra 17 Mart 2016'da Azerbaycan Cumhurbaşkanı, bazı STK'lar tarafından siyasi mahkûm olarak kabul edilen bir düzineden fazla kişiyi affedecek bir kararname imzaladı.