ZEYTİN AĞACI ve ANTİK ÇAĞLARDA ZEYTİNYAĞI
Zeytin ağacı (Olea Europea) ağır ve zahmetli büyümesine karşın uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaçtır. Bu nedenle adı mitoloji ve botanikte "Ölümsüz Ağaç"tır. Zeytin ağacı derken, Hititleri, Yunanları, Romalıları, İsa’nın havarilerini, Türklerin Anadolu’yla gelişini gören, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı bilen ölümsüz bir ağaçtan söz ediyoruz. Yüzyıllarca bu toprakların insanları zeytinyağı ile aydınlatmıştır karanlıkları, ama ondan da önemlisi zeytin ve zeytinyağı onların karnını doyurmuştur. Ege’deki batık gemilerde dev amforaların bulunması zeytinyağı ticaretinin her dönemde önemli olduğunun göstergesidir. Akdeniz demek, sonsuz bir maviliğin etrafında kök bulmuş kurşuni yeşil demektir biraz da. Bu kurşuni yeşil zeytin ağacıdır.
Zeytin ağacı için en verimli ortam yazları sıcak, kışları ise ılıman geçen iklimlerdir. Zeytin ağacı ışığı, güneşi ve 15°C üstündeki sıcaklığı sever. Derinlere uzayan kökleri sayesinde kalkerli, çakıllı, taşlı ve kurak topraklarda yetiştirilmeye elverişlidir. Yıllık ortalama 220 mm yağış, zeytin ağacının verimli bir şekilde büyümesi için yeterlidir. Zeytin ağacı genellikle rakımı düşük coğrafyalarda yetişir. Çalı görünümündeki zeytin ağacının yapraklarının üst yüzü koyu, alt yüzü ise gümüş rengindedir. Yapraklar mükemmel bir düzen içinde dalın iki tarafından karşılıklı olarak çıkar. Ortalama 40-50 cm genişliğindeki gövde çürümeye karşı çok dayanıklıdır. Ağaç yaşlanınca yumrulardan gelişen yeni uçlar gövdeyi tazeler. Ortalama boyu 2-10 m olan zeytin ağacı bir yıl bol, bir yıl az ürün verir. Çiçek verme mevsimi Kuzey Yarım Küre'de Nisan ve Haziran ayları arasındadır. Yeşil zeytinler Ağustos ayı sonundan Kasım ayı başına kadar olan süre içinde olgunlaşır.
Zeytin hasadında toplama şekilleri binlerce yıldan bu yana neredeyse değişmemiştir ve asırlar boyunca elle toplama ya da sırıkla silkme yöntemi kullanılmıştır. Hasat, Ekim ile Şubat ayları arasında yapılır. Ülkemizde eskiden kullanılan sırıkla silkme yerine yavaş yavaş makineli hasat uygulanmaya başlamıştır. Günümüzde zeytin hasadında kullanılan makinelerde gövde veya dal sarsma, yerdeki meyveleri emici ekipmanlarla toplama yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Elle toplamada sağma veya taraklama yöntemi, yerden toplamada ise merdane veya fırça kullanılır. Uygulamada en fazla emek gerektiren yöntem elle toplamadır. Saatte en fazla 9-10 kg zeytinin toplandığı bu yöntem, meyve sağlam ise asidite seviyesi %0,8’den az, tat, aroma ve lezzet gibi duyusal özellikler bakımından en iyi kalitede natürel sızma zeytinyağı üretilmesini sağlar. Bu yöntemlerle elde edilen Kristal natürel sızma zeytinyağları özel bir ürün serisi altında Meraklısına Özel Ayvalık Sızması, Meraklısına Özel Organik Sızma, Meraklısına Özel Erken Hasat, Meraklısına Özel Saurani ve Meraklısına Özel Selection adıyla sitemizde satışa sunulmuştur.
Antik Çağlarda Zeytinyağı
Tarihte zeytin ağacının ilk kez nerede ehlileştirildiği ve nerede zeytinden zeytinyağı üretildiği tam olarak bilinemiyor. Bildiğimiz bazı şeyler var sadece. Bunlardan biri, Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda 39 bin yıl öncesine tarihlenen zeytin yaprağı fosillerinin bulunduğunu söylüyor bize. Bir diğeri ise Kuzey Afrika’da gerçekleştirilen çalışmalarda İÖ 12 bin yılına tarihlenen zeytin ağacı bulgularına rastlandığını.
Eldeki bulgulardan hareketle zeytinden ilk kez zeytinyağının İÖ 6000-4500 yılları arasında Filistin’de üretildiği tahmin ediliyor. İÖ 3500 yıllarına tarihlenen zeytinyağı amforasından hareket ederek zeytinyağı üretiminin Filistin dışında Girit uygarlığında da İÖ 4000’lı yıllarda gerçekleştiği tahmin ediliyor.
Antik çağlara geldiğimizde ise zeytin tarımının Yunan medeniyetinde oldukça yaygın olduğunu, zeytin ağacının ise neredeyse tüm Akdeniz’e yayıldığını görüyoruz, özellikle de Fenikeliler tarafından. Antik Yunan’da yedi büyük bilgeden birisi kabul edilen Solon, zeytin ağacı kesenlere ağır cezalar uygulanmasını öngörmüştü. Antik Yunan’da zeytinyağı yaygın olarak kullanılırdı. Kullanım alanı ise tıptan kozmetiğe, aydınlanmadan beslenmeye dek çok geniş bir alana yayılırdı.
Mitolojiye göre Tanrı Zeus Attika, yani bugünkü Atina şehri için bir yarışma düzenler. Şehre en değerli armağanı verecek olan Attika’nın sonsuza dek koruyucusu olacaktır. Yarışmaya Deniz Tanrısı Poseidon ile Zeus’un kızı Tanrıça Athena katılır. Hakem ise Attika Kralı Erektheus’tur. Poseidon Attika’ya armağan olarak denizden bir at çıkarır. Bu, ağır yükleri taşıyabilecek ve savaşlarda yararlılık gösterecek güçlü ve kuvvetli bir attır. Athena ise topraktan çıkardığı zeytin ağacını armağan eder Attika’ya. Hakem olan Erektheus yarışmayı Athena’nın kazandığını açıklar. Böylece Athena sonradan adını alan şehrin koruyucu tanrıçası olur. Mitolojinin sembolize ettiği şey oldukça nettir: At, savaşı ve göçebeliği temsil eder. Zeytin ağacı ise yerleşikliği ve medeniyeti.
Tanrıça Athena’nın armağan ettiği zeytin ağacının fidanları İÖ 480 yılına kadar Akropolis ve onu çevreleyen görkemli yapılarla beraber göğe yükselirler. İÖ 480 yılındaki Pers Savaşları sırasında işgalciler tarafından ateşe verilirler. Atinalılar şehirlerini Pers işgalinden kurtardıktan sonra Tanrıça Athena’dan kül olan zeytin ağaçlarının yenilerini isterler. Athena onlara bu kez bir zeytin fidanı armağan eder. Böylece Atinalılar, kendilerine armağan edilen zeytin fidanı sayesinde en büyük felaketlerden gençlik ve aklın yardımıyla çıkabileceklerini anlamış olurlar.