Koşullanmanın Gösterimi: Pavlov'un köpekleri
Bilim tarihi boyunca çeşitli alanlarda etik veya etik olmayan deneyler yapılmıştır. Doğaya, doğanın içindeki herhangi bir meseleye merakla tutku duyan bilim insanları uzun yıllar boyunca disiplinli bir şekilde çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmalar arasında en akılda kalıcı olan deneylerden biri Pavlov’un köpek deneyleridir. Pavlov’un köpekler üzerinde gerçekleştirdiği deneyler hem psikoloji hem de fizyolojik bir mekanizmayı ortaya çıkarmıştır.
Pavlov, yaptığı deneyler sonucunda literatüre “Klasik (şartlı) Koşullanma” terimini kazandırmıştır. Şartlı koşullanma, bugün ders kitaplarında verilen bir konu olmaktan çıkmış ve insanlar üzerinde pazarlama stratejisi olarak halen kullanılmaktadır. Pavlov’un köpek deneylerine geçmeden önce Pavlov hakkında bilgi edinelim.
Pavlov Kimdir?
Ivan Petroviç Pavlov, 26 Eylül 1849'da Rusya'nın Ryazan bölgesinde doğmuştur. Pavlov, 1870 yılında St. Petersburg Tıp Akademisi'nde tıp eğitimine başlamıştır. Daha sonra, doktorasını tamamlayarak tıp alanında uzmanlaştır. Tıp alanındaki çalışmalarını, daha sonra kurduğu geniş çaplı bir laboratuvarda kullanmıştır.
Kurduğu laboratuvarda başarılı ameliyatlar gerçekleştirmiş ve o dönemde dikkat çekmiştir. Bu laboratuvarda çalışmaları için köpekleri kullanmıştır. Köpekler üzerinde yaptığı deneyler ile Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü 1904 yılında, tükürük bezleri üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle kazanmıştır. Tükürük bezleri üzerindeki çalışmaları, sindirim süreci ve sinir sistemine dair önemli bilgiler sağlamıştır. Ancak, en bilinen çalışması klasik koşullanma üzerinedir. Nitekim “Pavlov’un Köpekleri” olarak anılan çalışma, Pavlov’un dünya çapında ün kazanmasını sağlamıştır.
"Pavlov'un Köpekleri" deneyi, bir hayvanın doğal olarak sahip olduğu tepkilerin, zamanla belirli bir uyarıcı ile ilişkilendirilerek yeni bir tepki oluşturabileceğini göstermiştir. Bunun üzerine Pavlov, “klasik koşullanma teorisini” oluşturmuştur. Pavlov, öğrenmenin koşullu (belli bir uyarıcıya bağlı) ve koşulsuz (doğal bir tepkiyi uyaran) tepkilerin birleşimi olarak ortaya çıktığını öne sürmüştür.
Pavlov'un bu çalışması, davranışsal psikoloji alanında temel bir kavram olan koşullanma kuramının oluşturulmasına katkı sağlamıştır.
Pavlov’un Köpekleri Deneyi
Pavlov halihazırda sindirim sistemi ve refleks konuları ile çalışmalar yürütmekteydi. Midede sindirimin nasıl gerçekleştiğini anlamak için açık mide ameliyataları yapmıştır. Sindirim, tek bir yerde değil bir sistem olarak farklı bölgelerde gerçekleşir. Pavlov, mide kısmı üzerinde deneylerini yapmıştır fakat peki ya sindirimin başladığı yer? Ağızda salgılanan tükürük fizyolojik ve psikolojik bir mekanizmayı işaret ediyordu.
Pavlov, laboratuvarında bulunan köpekler ile sürekli farklı deneyler gerçekleştiriyordu. Deney ve köpeklerle ilgilendiği sırada, köpeklerin tükrük miktarının artması dikkatini çekmişti. Bunun üzerine kapsamlı bir deney yapmaya karar verdi.
İlk olarak, deneyde kullanılacak köpekler belirlendi ve birkaç gün boyunca aç bırakıldı. Daha sonra, köpeklerin salyalarını ölçmek için tükürük bezlerine bağlı bir tüp takıldı. Bu tüpler, köpeklerin salyalarını ölçmeye ve analiz etmeye olanak tanıyordu.
Köpeklere ilk aşamada zil sesi dinletilmiş ve tükrük salgılarında herhangi bir artış görülmemişti. Köpekler, aç oldukları zaman doğal olarak etrafındaki yiyecekleri gördüklerinde salya üretir, yiyecek sunulan köpeklere bir zil sesi yani koşulsuz uyarıcı dinletiliyordu.
Belli bir zaman sonunda ise artık köpekler sadece zil sesi duyunca bile tükrük salgılar hale gelmiştir. Herhangi bir yiyecek olmasa da zil sesini duyan köpekler, tükrük salgılamaya başlamıştır.
Tüm deneyleri değerlendiren Pavlov, “Koşullu Öğrenme” teorisini oluşturmuştur.
Koşullu Öğrenme Nedir?
Koşullu öğrenme, organizmaların doğal uyarıcılara verdiği doğal tepkileri, yapay uyarıcılara da verip vermediğini denemek için yapılmış deneyler bütünüdür. Pavlov’un deneyi üzerinden basitçe ne demek istenildiğini anlamaya çalışacağız.
Köpeklerin herhangi bir yiyecek gördüğünde ağızlarının sulanmasından başlayalım. Yiyecekler doğal bir uyarıcı iken köpeklerin buna verdiği doğal tepki tükürük salgılamasıdır. Köpeklere dinletilen zil sesi ise herhangi bir duruma bağlı olmayan koşulsuz uyarıcıdır. Köpekler zamanla yiyecek ile koşulsuz uyarıcı olan zili birleştirmiş ve zili artık yiyecek için bir sembol olarak algılamaya başlamıştır. Yani, zil köpeklerin öğrenmiş olduğu bir koşullu tepkiyi oluşturuyor.
Köpeklerin bu şekilde öğrenmesi, koşullu öğrenme olarak adlandırılmıştır. Ivan Pavlov, öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini anlamak ve öğrenme süreçlerini bilimsel bir temele dayandırmak istiyordu. Köpeklerin doğal olarak sahip oldukları tepkilerin, belirli bir uyarıcıyla ilişkilendirilerek yeni bir tepki oluşturabileceği fikrini ortaya çıkarmıştır. Üstelik bu öğrenme biçiminin insanlar üzerinde de benzer olduğu ortaya çıkmıştır.
Klasik Koşullanmanın Günlük Hayattaki Örnekleri:
1. Telefon Zil Sesleri ve Tepkiler: Bir kişi için telefonun zil sesi, önceden belirli bir durumu (gelen bir arama) haber veren bir koşullu uyarıcıdır. Bu durum, telefonun zil sesi duyulduğunda kişinin koşulsuz tepkisi olarak düşünülebilir, yani telefonu yanıtlama hazırlığı.
2. Reklamlar ve İştah: Televizyonda ya da internet üzerinde sıkça gördüğümüz fast food reklamları, görsel ve işitsel uyarıcılar aracılığıyla, yiyeceklere karşı isteği artırabilir. Reklamların kullanılması, koşullu uyarıcıların koşulsuz tepkilere bağlanması örneğini sunar.
3. Doktor Muayenehanesine Girme ve Anksiyete: Bir kişi, doktor muayenehanesine adım attığında, bu ortam koşullu bir uyarıcı olabilir. Bu durum, geçmişte yaşanmış olumsuz bir deneyimle (koşulsuz tepki) bağlantılı olarak, kişinin anksiyete veya endişe hissetmesine neden olabilir.
4. Okul Zilinin Çalması ve Derse Hazırlık: Okul zili, öğrenciler için koşullu bir uyarıcı olabilir. Zilin çalması, öğrencilere koşulsuz tepki olarak düşünülebilecek derse hazırlık sürecini başlatır.
5. Köpek Eğitimi: Köpek sahipleri, köpeklerine belirli bir komut verdiğinde (koşullu uyarıcı), köpeklerin bu komuta uygun bir tepki göstermelerini bekler. Mesela, "otur" komutu verildiğinde köpeğin oturması klasik koşullanmanın bir örneğidir.
6. Gastronomik Deneyimler ve Uyarıcılar: Belirli bir yemek kokusu (koşullu uyarıcı), kişinin koşulsuz tepkisi olan açlık hissini tetikleyebilir. Bu durum, restoranların dışında bu kokuları alındığında bile iştahın artmasına neden olabilir.
7. Alışveriş ve İndirim İlanları: Alışverişe gitme eylemi, koşullu uyarıcı olabilir. İndirim ilanları veya mağaza içindeki belirli düzenlemeler, kişinin koşulsuz tepkisi olan alışveriş yapma isteğini artırabilir.
8. Trafik Lambaları ve Tepkiler: Yeşil ışığın yanması (koşullu uyarıcı), sürücülerin koşulsuz tepkisi olarak düşünülebilecek "hareket etme" tepkisini tetikler. Bu durum, trafikteki koşullu uyarıcıların sürücülerin davranışlarını yönlendirebileceği bir örnektir.
Bu örnekler, klasik koşullanmanın günlük hayatta yaygın olarak gözlemlenebilen bir öğrenme süreci olduğunu gösterir. İnsanlar ve hayvanlar, çevresel uyaranlarla ilişkilendirilen deneyimlerin etkisi altında, belirli tepkiler geliştirebilirler.
Pavlov’un köpek deneyeleri ayrıca film ve kitaplara konu olmuştur. Anthony Burgess tarafından yazılan Otomatik Portakal kitabı da benzer bir bağlam üzerinden yapılan deneyleri anlatmaktadır. Kötü bir karaktere sahip olan kitap karakteri, yapılan deneyler sonucunda herhangi bir şiddet davranışı ve düşüncesini dahi aklına getiremeyecek şekilde deneylere tabi tutulmuştur. Bu durum koşullu öğrenme modeli ile gerçekleştirilmiştir.
Etik Sorunlar ve Pavlov Deneyinin Sınırlamaları
Hayvan Hakları ve Etik Sorunlar: Pavlov'un deneyi, hayvanlara yapılan deneylerdeki etik sorunları gündeme getirir. Deneyde kullanılan köpeklerin stres yaşadığı, bazen acı çektiği ve özgürlüklerinin kısıtlandığı iddia edilmiştir. Bu, hayvan hakları savunucuları ve etik komiteleri tarafından eleştirilmiştir.
Tekrarlanabilirlik: Bazı eleştirmenler, Pavlov'un deneyinin dışsal geçerliliği konusunda endişeli olmuşlardır. Bu, deneyin sonuçlarının gerçek dünyada tekrarlanabilir olup olmadığı sorusunu gündeme getirir. Kontrollü laboratuvar ortamları, genellikle gerçek yaşam koşullarını yansıtmada sınırlamalara sahiptir.
Duygusal ve Bilişsel Süreçlerin Göz Ardı Edilmesi: Pavlov'un odaklandığı öğrenme süreçleri genellikle davranışsal tepkilere odaklanmaktadır. Duygusal ve bilişsel süreçlere odaklanan daha yeni öğrenme teorileri, klasik koşullanmanın sadece davranışsal düzeyde açıklama getirmediğini öne sürer.
Sınırlı Uyaran-Uyarıcı Birleşimleri: Pavlov'un deneyinde kullanılan uyaran-uyarıcı birleşimleri sınırlıdır. Gerçek dünyada ise birçok uyaran, birden fazla koşullu tepkiye neden olabilir. Bu durum, deneyin gerçek dünya kompleksliğini yeterince yansıtmadığı eleştirilerine neden olmuştur.
Pavlov'un köpekleri deneyi, öğrenme teorilerine önemli katkılarda bulunmuş olmakla birlikte, eleştirilere ve etik sorunlara da maruz kalmıştır. Bu eleştiriler, bilim dünyasında tartışma ve daha geniş bir perspektifin arayışına yönlendirmiştir.
Pavlov'un köpekleri deneyi, psikoloji ve davranışsal bilimlerdeki temel kavramlardan biri olarak kabul edilmekte ve günümüzde hala öğrenme teorileri üzerine yapılan çalışmalara ilham kaynağı olmaktadır.