Anneme Mektup
Anacığım,
Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Ama anneye teşekkür edilir mi? Edilmez herhalde. Peki, bu vefa borcu başka nasıl ödenir, bilmiyorum. Ancak gönlümce seviyorum seni.
Ne mutlu ki değerini çok küçük yaşta idrak ettim. Hatırlarsın belki yedi sekiz yaşlarındaydım. (Belki daha küçüktüm.) Bir yetimhane ziyaretine gitmiştik. Orada yine benim yaşlarımda bir çocuğa dedemin çok sevdiğim düdüğünü vermiştim. Niye bilmiyorum. Belki de kimsesizliğin vermiş olduğu acıyı bir nebze hafifletmek istedim. İşte o zaman gördüm, sen olmadığında yaşanacak acının en somut halini. Bir musibet değildi ama bin nasihatten iyiydi, senin kıymetini anlamak için.
Bizim seninle ne dramatik ne de trajik bir durumumuz olmadı. Sıradan bir anne oğul, kardeşim ve babamı da katarsak sıradan bir aile olduk. Çok şükür. Sevgimiz de ilişkimiz de sıradan oldu. Ama böylesi en güzeli değil mi? Benim olağan üstü acıları yaşamaya hiç gücüm olmadı. Allah göstermesin. Bu sıradan durumların ne kadar güzel ne kadar nimetten bir şey olduğunun bilincindeyim. Yani böyle iyiyiz, güzeliz. Yine çok şükür...
Ne desem ne yapsam hakkını ödeyemem, biliyorum. Beni doğuralı 27 seneden fazla oldu. Hala ilk günkü ilgin ve sevginin devam ettiğine şüphe yok. Bizi bu yaşımıza kadar sırtında taşıdın ve daha kaç zaman taşırsın Allah bilir. Taşımak dediğim de adam etmektir elbet. İnsan olmayı da, insanlığı da, sevmeyi de, sevilmeyi de senden öğrendik. Kardeşliği de, kardeşçe yaşamayı da… Bizim anaokulumuz böyle bereketliydi. 127 yıl da geçse senin için bir şey değişecek değil. Bu işin mesaisi yok sanırım. Keza ne işi ne görevi? Bu annelik, bir şuur ki cennetten çıkmadır. Cennetliktir.
Sahip olduğumuz ve olacağımız bütün maddi ve manevi değerlerin en büyük vesilesi sensin. Bunları tek tek saymak ne mümkün ne de benim buna gücüm yeter. Sen her halinle, hareketinle, bir sözünle bile bütün engelleri aşıveriyorsun. Söze hiç lüzum kalmadan, salt varlığınla biz sevgini hissedebiliyoruz. Sonra şefkatinle pamuklara sarıyorsun, dualarınla görünmez zırhtan duvarlar örüyorsun ki kılımıza zarar gelmesin. Bizi felaketin bin türlü belasından koruyor ve en garibi hiçbir şey yapmamış gibi yapmayı en güzel sen beceriyorsun. Tüm bunlara karşın elimizden tek gelen şey, seni canımızdan çok sevmektir ve seni çok seviyorum canım, ciğerim, anacığım. Ve bunu ne kadar az söyledim biliyorum. Lakin senin evladına olan sevginin yanında bu sevgi pek bir zavallıdır. Çünkü bu yüksek duygunun bir ciheti yoktur. Bedeli ve sebebi de yoktur. Ezeli olduğu kadar ebedidir. Dedim ya cennetten çıkmadır. Cennetliktir.
İnsan olmanın en önemli vasıflarını ilk sende gördük sende öğrendik. Sevgiyi, merhameti, şefkati, her canlıya canındanmış gibi ilgiyi… Sen ki bir anasın. Analar tüm insanların en insanı… Her iki cihanda senin hakkına layık bir İnsan olmak en büyük vazifemizdir. Yani demem o ki anacağım, seni çok seviyorum.