Teknoloji bağımlılığı
Giriş
Çeşitli kaynaklarda farklı tanımlamalara ve sınıflandırmalara tabi tutulan ergenlik dönemi buluğ çağı ile başlayıp erişkinliğe kadar sürmekte ve Dünya Sağlık Örgütüne göre 10-19 yaşları arasını kapsamakta olup yaklaşık olarak dünyada 1,2 milyar ergen nüfusu bulunmaktadır. Ergenlik döneminde üst düzeyde soyutlamalara dayanan kavramlarla işlem yapmak olanaklı hale gelmektedir. Bu gelişmeyle birlikte duygular, özlemler, tutumlar, önem verilen insanlarla kurulan ilişkilerin niteliği gencin kendini tanımlarken göz önüne aldığı özellikler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde ergenin en önemli kazanımlarından bir tanesi kimliğinin oluşmasıdır. Kimlik oluşumunda ebeveynlerin yanında, öğretmenler, arkadaşlar, rol model olarak benimsenen kişiler vb. etkili olabilmektedir. Bu dönemde ergen yaşıtlarının ve teknoloji çağının da etkisi ile teknolojik ürünlerin kullanımına yönelebilmekte ve yalnızlık, sosyal destek eksikliği, depresif duygulanım, ders başarısızlıkları, içe kapanıklık, aile ilişkilerindeki problemler vb. nedenler ile teknolojik ürünlerin kullanımına bağımlı hale gelebilme riski oluşturmaktadır. Ergeni bu risk faktörlerinden korumak ve gerekli önlemleri almak sağlık bakım vericilerinin birincil koruma ile ilgili sorumluluklarındandır. Bu nedenle bu derlemede ergenlerde teknoloji bağımlılığı, tarihsel gelişim süreci, teknoloji bağımlılığı için risk faktörleri ve ruhsal hastalıklarla ilişkisi, teknoloji bağımlılığının değerlendirilmesi, teknoloji bağımlılığını önleme ve müdahale çalışmaları ele alınmıştır. Ergenlik “Ergen” sözcüğü bir süreç belirtmekte ve bireylerde görülen hızlı ve devamlı bir gelişim evresine karşılık gelmektedir1 . Biyolojik olarak fizyolojik değişimler ve hormonal dalgalanmalarla karakterize olan ergenlik, bir olgunlaşma evresidir2 . İnsanoğlunun gelişim süreci düşünüldüğünde en kritik evrelerinden biri olan ergenlik, biyolojik ve psikolojik değişimlerin zemin hazırladığı cinsel ve psikososyal olgunlaşma ile başlar, bireyin özerkliğini, kimliğini ve sosyal üretkenliğini kazanması ile sona erer3,4. Sürece dahil olan tüm değişimler ve bu değişimlerin getirdiği görevleri yerine getirmeye çalışmak ergenleri birçok açıdan hassas hale getirebilir5 . Ergenlik dönemi hem olumlu hem de olumsuz gelişimsel farklılıkların ortaya çıktığı bir zamandır. Bu dönemde tutarlı bir kimlik duygusu oluşması olumlu bir sonuç iken kimlik duygusu oluşmadığı zaman davranış sorunları görülebilmektedir6 . Ergenlik döneminde üst düzeyde soyutlamalara dayanan kavramlarla işlem yapmanın olanaklı hale gelmesi ve kendini tanımlamanın psikolojik özellikler bağlamında gerçekleşmesi nedeni ile kimlik kazanım süreci de başlamaktadır. Kimlik kazanım sürecinde rol karmaşalarının yaşanması nedeni ile ergende içe kapanıklık, suskunluk, çevresinden uzaklaşma, yalnızlık, derslerine karşı isteksizlik, birşey yapmak istememe, aile üyeleriyle çatışma yaşama, arkadaş ilişkilerinde sorunlar, arkadaşları ve çevre tarafından beğenilmeme ve onaylanmama korkusu, kendisi ya da dünyanın geleceği ile ilgili olarak kaygılar yaşama, kötümserliğe kapılma gibi yaşantılar olabilmektedir7 . Ergenler yaşadıkları bu duygu ve düşünceler nedeni ile sıkıntı yaşayabilmekte ve bunun sonucu olarak sorunlardan uzaklaşmak ve üstesinden gelmek amacı ile arkadaş grubuna yönelebilmektedirler8 . Bu dönemde sosyal onay ve akran kabulü ergenler için ön planda olabilmektedir. Teknoloji, iletişim uygulamaları ile ergenlerin sosyal onay ve akran kabulü beklentilerini karşılamak için olanak sağlayabilmektedir9 . Bu dönemde yaşanan kimlik karmaşası riskli davranışlar, risk alma ve heyecan arama gibi davranışlarıda beraberinde getirebilmekte ve bu davranışlar ergenin bağımlılıklara yatkınlığını da arttırabilmektedir10 . Ektiricioğlu ve ark. 53 Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. Archives Medical Review Journal Bağımlılık ve Teknoloji Bağımlılığının Tarihsel Gelişim Süreci Dünya’da internet ile ilgili ilk gelişmeler Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından 1969 yılında internet ağı oluşturulması çalışmalarıyla başlamıştır. 1989 yılında internet ağı halka açık hale gelmiş ve ticari anlamda 1991 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ise 1986 yılında ilk geniş alan ağı kullanılmaya başlanmış olup, bu ağın 1991 yılından itibaren yetersiz kalması ile birlikte ODTÜ ve TUBİTAK yeni ağ oluşturması için proje başlatmış ve projenin geliştirilmesiyle 1993 yılında ülkemizde ilk internet bağlantısı gerçekleştirilmiştir11. Dünyada ve ülkemizde interneti kullanan kişi sayısının katlanarak arttığı görülmektedir. İnterneti kullanan kişi sayısının her geçen gün artmasının nedenleri içinde; hizmetlerin sunumuna kolaylıkla ulaşılabiliyor olması, aranılan her bilgiye anında erişilebilmesi, insanların geçici de olsa kişilererası ilişki ihtiyaçlarını bu ortamda gerçekleştiriyor olmaları ve bu ortamda sunulan hizmetlerden menmun olmaları v.b. gibi faktörler sayılabilir. 2000’li yıllara kadar internet ve teknolojik araçlar ile ilgili bilgiler sınırlı iken, teknolojinin gelişimi ile birlikte bireyler, internet ve internet bağlantısıyla kullanılan araçlar (bilgisayarlar, akıllı telefonlar, oyun konsolları vb.) olmadan iş yapamaz hale gelmiştir12. İlerleyen yıllarla birlikte teknolojinin ve teknolojik ürünlerin bireyler tarafından sıklıkla ve sınırsızca kullanılmaya başlanması problemli veya patolojik kullanımı da beraberinde getirmiş olup bu durumla bağlantılı olarak bilim insanları “Teknoloji bir bağımlılık olabilir mi?” sorusunu sıklıkla dile getirmeye ve tartışmaya başlamışlardır13,14 . Bağımlılık, bir madde ya da davranışı kullanmayı bırakamama veya kontrol edememe şeklinde tanımlanabilmektedir15. Bağımlılık kavramı, uluslararası alanyazında daha çok “addiction” ve “dependence” şeklinde kullanılmaktadır. Bireyler sigara, alkol, uyuşturucu gibi birçok maddeye bağımlı olabilirler. Ancak bağımlılık denince akla sadece sigara, alkol, uyuşturucu vb. gibi madde bağımlılıkları gelmemelidir. Bunun yanında fiziksel bir maddeye dayanmayan, davranış tabanlı yeme bağımlılığı, oyun bağımlılığı, seks bağımlılığı, bilgisayar bağımlılığı, akıllı telefon bağımlılığı, televizyon bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, internet bağımlılığı vb. bağımlılıklardan da söz edilebilir16,17 . Son yıllarda “İnternet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığı gibi teknolojik bağımlılıkların efsane mi? yoksa gerçekten davranışsal bağımlılık mı?” sorusuna cevap arayan araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmalarda internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığına sahip bireylerin diğer davranışsal bağımlılıklar veya kimyasal bağımlılıkları olan bireylerle benzer semptomlar gösterdikleri bildirilmiştir. Ayrıca bu bireylerin davranışlarını ya da eylemlerini kontrol edememe ve olumsuz sonuçlarına rağmen davranışlarının ya da eylemlerinin süreklilik arz etmesi gibi ortak özellikler gösterdikleri de belirtilmiştir10,18-26. Teknoloji araçlarının sahip olduğu ve etkileşim olanağı sağlayan ses, görüntü vb. etkiler bağımlılık eğilimini arttırabilmektedir13,27 . İnternet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığı DSM-5’te birer bozukluk olarak sınıflandırılmamaktadır. Ancak DSM-5 bölüm 3’te dijital oyun bağımlılığının “İnternette oyun oynama bozuklukları” olarak tanılanabileceği önerilmektedir. İnternette oyun oynama bozukluğu DSM-5’te zihin meşguliyeti (internette oyun oynamanın günlük yaşamda baskın hale gelmesi), tolerans (gittikçe daha fazla internette oyun oynamaya ihtiyaç duyma), geri çekilme semptomları (sinirlilik, kaygı ve üzüntü), süreklilik/devamlılık (oynamayı bırakma veya azaltma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması), yer değiştirme (hobi ve eğlenme etkinliklerinin internette oyun oynamaya tercih edilmesi), zararlarının bilinmesine rağmen aşırı kullanımına devam etme, yalan söyleme (internette oyun oynama süresine ilişkin başkalarına aldatıcı bilgiler verme), kaçış (internette oyun oynamanın negatif duygulanımlardan bir kaçış yolu olarak kullanılması) ve çatışma/kayıp (iş, eğitim veya kariyerle ilgili fırsatları kaybetme) olmak üzere dokuz maddelik tanı kriteri ile tanılanmaktadır. Son bir yıl içerisinde beş ve daha fazla kriterin gözlenmesi, internette oyun oynama bozukluğuna işaret etmektedir. Ayrıca internet bağımlılığı kavramı da ilk defa DSM-5’te yer almıştır18. DSM’nin sonraki sürümlerinde teknolojik bağımlılıkların daha geniş ölçüde yer alacağı öngörülmektedir28. Literatürde internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığı birer davranışsal bağımlılık olarak değerlendirilmektedir. Griffiths29, Young30, Anderson31 ve Shapira ve arkadaşları32 internet bağımlılığını, Kuss ve Griffiths33, Griffiths34 ve Van den Eijnden ve arkadaşları35 sosyal medya bağımlılığını ve Kwon ve arkadaşları24 ve Lin ve arkadaşları36 akıllı telefon bağımlılığını davranışsal bağımlılık olarak tanımlamaktadırlar24,29-36. İnternet bağımlılığı, internet ile ilişkili diğer bağımlılıkların ana çerçevesini oluşturmaktadır. Bu bağlamda Griffiths ve Szabo23 internetin yanı sıra internette gerçekleştirilen aktivitelerin de bağımlılık kaynağı olduğunu vurgulamaktadır23. Dolayısıyla sosyal medya bağımlılığı, dijital 54 Ergenlerde Teknoloji Bağımlılığı Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. Archives Medical Review Journal oyun bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığı gibi kavramlar, etkin maddesinin internet olduğu bağımlılıklar olarak değerlendirilebilir24,35. İnternet bağımlılığı, bağımlılık yaratan uygulama veya etkinliğin türüne bakılmaksızın bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Ancak sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı, akıllı telefon bağımlılığı kavramları daha spesifik ve daha amaçlıdır. İnternet bağımlılığı bu yönüyle uçucu maddelere benzetilebilir. Uçucu madde kavramı yapıştırıcılar, tiner, soğutucu spreyler ve çakmak gazı gibi maddelerin temel çerçevesini oluşturmaktadır. Bireyin ne tür bir uçucu madde bağımlılığı olduğunun bilinmesi müdahale ve önleme çalışmalarını kolaylaştırmaktadır. Benzer şekilde internet bağımlılığı genel ve kapsayıcı bir kavramdır. İnternet bağımlısı bireyin internetin hangi uygulama ve etkinliğine bağımlılık geliştirdiğinin bilinmesi önleme ve müdahale çalışmaları açısından oldukça kritiktir28. Bu bağlamda Kuss ve Griffiths33 internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığını teknolojik bağımlılıklar olarak değerlendirmektedirler33 . Teknoloji Bağımlılığının Ruhsal Bozukluklarla İlişkisi Yapılan alanyazın çalışmalarında teknoloji bağımlılığı ile ruhsal bozukluklar arasında güçlü ilişkiler olabileceği bildirilmektedir. Ruhsal bozukluklar içinde teknoloji bağımlılığı ile ilişkisi en çok çalışılmış olan ruhsal rahatsızlıklardan biri depresyondur. Depresyon ile teknoloji bağımlılığı arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu ve depresyonu olanlarda teknoloji bağımlılığının oldukça yüksek olduğu bildirilmektedir53,71,78,88-98 . Aslında bu bir kısır döngü gibi görünmektedir. Belkide teknoloji bağımlısı olan insanlar bir süre sonra arkadaş ilişkilerinin olmaması ve sosyal yaşamdan uzaklaşmaları nedeniyle depresyona girmektedirler. Teknoloji bağımlılığı ve depresyonun birbirini tetiklemesi ve teknoloji bağımlılığının depresyon belirtilerini kötüleştirmesi bunun bir sonucu olabilir99-101. Depresyon ve teknoloji bağımlılığı arasındaki ilişki yalnızlık, sosyal kaygı ve sosyal destek ihtiyacı ile ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalarla bağlantılandırılabilir. Depresif bireyler bu duygularına yardım aramak için sanal araçlara ihtiyaç duyuyor, bu sanal araçlar bireyin gerçek yaşamdaki kişilerarası ilişkilerinin yerini dolduramadığı için daha fazla sanal ortamlardaki ilişkilere yönelmelerine neden oluyor, bu yönelme bireyin gerçek yaşamdaki kişilerarası ilişkilerinin dahada kötüye gitmesine neden olduğu için bağımlılık döngüsünün yinelemesine katkıda bulunuyor ve bu kısır döngü bireydeki depresyon riskini daha da arttırıyor olabilir102 . Ergenlerde var olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile teknoloji bağımlılığı arasında belirgin ilişki olduğunu gösteren çalışmalar da bulunmaktadır96,97,103-105. İnternetten alınan hızlı tepki veya birden fazla pencere ile farklı aktivetelere aynı anda ulaşabilme dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanların ödül hissine kolayca ulaşmalarını ve sıkıntı hissinden uzaklaşmalarını sağlamaktadır106,107. Bunların yanı sıra; anksiyete, yeme bozukluğu, öfke, panik atak ve sosyal fobi, kişilik bozuklukları, uyku bozuklukları ile teknoloji bağımlılığı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan çalışmalar da bulunmaktadır95,96,107-113 . Ergenlerde Teknoloji Bağımlılığını Önleme Stratejileri Toplum üyelerinin sağlıklı yetişkinler olmalarının ön koşullarından biri belkide sağlıklı çocuklarının ve ergenlerinin olmasıdır. Bu bağlamda Bakanlık nezdinde sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler işbirliği ile çocuklar ve ergenlerin teknolojiye bağımlılığını azaltıcı koruyucu ruh sağlığı programlarının oluşturulması ve uygulamaya konulması önemlidir. Bu kapsamda ergenlerde bağımlılığı önlemeye ilişkin önleme stratejileri olarak; internet kullanımı, öz-denetim, öz yeterlilik ya da bağımlılık yapan çevrimiçi uygulamalardan uzak durma, stres ve olumsuz duyguları ile başa çıkma ve kişilerarası ilişkiler konusunda beceriler kazandırma, günlük yaşam aktiviteleri ile ilgili beceriler ve serbest zaman kullanımı konularında eğitim verme, yakın ilişkileri teşvik eden beceriler öğretme, haftanın belirli saatlerinde teknolojiyi kullanmasına izin verme, ilkokul veya ortaokula 200 metre mesafede internet kafenin açılmasına izin vermeme veya internet kafelerin çalışma saatlerinin sabah 8 ile gece yarısı arasında sınırlandırılması gibi önerilerde bulunulmaktadır114-117 . Son yıllardaki güncel önleme yaklaşımları davranışsal ve internet kullanım kalıplarını değiştirmek ve kendini kontrol etmek için tasarlanmış bilişsel stratejilerin karışımını içermektedir. Örneğin, Kwon ve Kwon118 tarafından geliştirilen Öz-Yönetim Eğitimi programı bunlardan birisidir. Bu programın ana hedefleri; (1) Gençlerin internet bağımlılığının yaygınlığı, ilerleme şekli ve ilgili faktörler hakkında doğru bilgi vermelerini sağlamak, (2) İnternet kullanımlarını kendi kendilerine izlemelerini ve internet ile etkileşimde bulunmalarından daha uzun bir süre boyunca iletişim kurmaları için çevresel ve psikolojik önceliklerini belirlemelerini teşvik etmek, (3) İnternet kullanımıyla ilgili kuralların belirlenmesi, internet kullanım zamanını adım adım azaltma, diğer etkinlikleri önceden planlama ve başkalarından destek alma gibi internet kullanımıyla ilgili davranış değişikliklerini teşvik etmek ve (4) Gençlere stresle nasıl başa çıkacaklarını öğretmek ve diğer hobi faaliyetlerini arttırmaktır118. Young ve De Abreu’e göre119 bu psikoeğitim programı, kişisel kullanım ve sosyal yetkinliği arttırmaktan ziyade internet kullanımındaki kendine yönelik davranış değişikliklerine daha fazla önem vermektedir. Benzer şekilde Young120 tarafından bağımlılığı önlemek için Bilişsel Davranışçı Terapinin bir parçası olabilecek bazı müdahale stratejileri olarak; a) İnternetteki zaman miktarını azaltmak için zaman çizelgelerini veya zaman düzenini yeniden yapılandırmak, b) İnternet kullanımını durdurmak için somut yerlerin, insanların veya yapılacak şeylerin kullanılması, c) Çekilme ve nüksetmeyi önleyebilecek yeni internet kullanım planlarının geliştirilmesine yardımcı olacak açık ve ulaşılabilir hedefler belirleyerek bir kontrol duygusu edinme önerilmektedir. Young ayrıca internet bağımlılığı olanlara şunları önermektedir; a) Kaçınmak istedikleri şeyleri ve neyi başarmak istediklerini hatırlatma kartları taşımak, b) İnternet bağımlılığı ortaya çıktıktan sonra ihmal edilen insanların ve yaşam aktivitelerinin bir listesini oluşturmak, c) Online sosyal bağlantılara bağımlılığı azaltmaya yardımcı olacak destekleyici kişileri organize etmek, d) Grup terapisine dahil olmak olarak belirlenmiştir. Young’a göre bir destek grubuna girmek, bağımlıların bağımlılıklarını daha rahat ifade etmelerine, konunun evrenselliğini görmelerine ve destek sistemlerini inşa etmelerine yardımcı olabilir. Young’a göre bu müdahaleler; zaman yönetimi stratejileri, internet kullanımının sorunlu doğası, pozitif başa çıkma stratejileri ve gerçek yaşam destek sisteminin güçlendirilmesi konularında farkındalık yaratma tekniklerinin bir birleşkesidir120 . Hurr121 bireysel, sosyal ve çevresel faktörleri dikkate alan multimodel müdahale yaklaşımını savunmaktadır. Ayrıca, tek müdahalelerin (ebeveyn veya okul gibi) büyük olasılıkla başarısız olacağına da işaret etmektedir121 . Araştırmalarda başarılı olan son klinik teknik olarak, internet bağımlısı ve terapistin karşı karşıya olduğu, bağımlının bireyselleştirilmiş bir tedavi planı ve ulaşılabilir hedefler yaratması için işbirliğine dayalı, çatışmacı olmayan bir çabanın olduğu Motivasyonel İyileşme Terapisi bildirilmiştir122,123 . Bağatarhan ve Siyez124 internet bağımlılığını önleme programlarına ilişkin yapmış oldukları sistematik gözden geçirmede; internet bağımlılığına ilişkin eğitim programı, psiko-eğitim programı, grupla psikolojik danışma programı, akran eğitimi programı ve eğitim-öğretim programı içerisine yerleştirilmiş bir eğitim programı ile bağımlılıkların önlenebileceğine ilişkin girişimsel araştırma örneklerinden söz etmişlerdir. Sağlık İnanç Modeline dayalı eğitim programının kadın üniversite öğrencileri arasında internet bağımlılığının azaltılması ve önlenmesi konusunda etkili olduğu ve bu alandaki eğitim müdahalelerinin şiddetle önerilebileceği tavsiye edilmektedir124-129 . Siyez130 okul temelli önleme çalışmaları yolu ile ergenlerdeki problem davranışları azaltmak amacı ile bu alanda yürütülen çalışmaları tanımlamanın önemine vurgu yapmıştır. Ülkemizde önleme programlarının yeterince oluşturulmadığını fark eden araştırmacı bu alanda yurtdışında yapılan araştırmaları incelemiş olup bunun sonucunda da önleyici programların içeriğinin ergene, aileye ve öğretmenlere yönelik olması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Bağımlılıklardan korunmada özellikle erteleme davranışının ve akran desteğinin önemli olduğunu belirtmiştir. Bağımlılığı önlemeye yönelik yaklaşımların aynı zamanda ebeveyn eğitimini gerektirdiği ve bu eğitimin amacının; ebeveynlerin çocuklarıyla iletişim becerilerini geliştirmeleri için yol gösterici olmak, ailede sağlıklı etkileşimi teşvik etmek, ebeveynlerin belirli durumlarla etkili bir şekilde nasıl başa çıkacakları konusunda beceri kazanmalarına yardımcı olmak ve ailenin uyumsuz aile davranışlarını azaltması için rehberlik etmek olduğu belirtilmektedir95. Bu kapsamda Lee131 ebeveyn eğitimi ve bilişsel yeniden yapılanmayı içeren benzer ama daha gelişmiş bir program geliştirmiştir. Dokuz oturumlu oyun kontrol programının, hem çevrim içi olarak harcanan zamanı hem de internet bağımlılığının şiddetini azaltmada etkili olduğunu bildirmiştir. Çelik125 ortaöğretime devam eden ergenlerin bilinçli internet kullanımlarının, akademik güdülenmelerinin ve zamanı etkili kullanmalarının arttırılması yolu ile internet bağımlılığı eğilimlerini azaltmak amacı ile girişimsel bir çalışma yapmıştır. Ergenleri deney ve kontrol grubu olarak ayırmış ve deney grubuna bilinçli internet kullanımı, akademik güdülenme ve zamanı etkili kullanmanın arttırılmasına yönelik beş oturumluk eğitim programı uygulamış, kontrol grubuna ise herhangi bir program uygulamamıştır. Girişim grubundaki ergenlerin internet bağımlılığı eğilimlerinin azaltıldığını bildirmiştir. Berdibayeva ve arkadaşları126 internet bağımlılığı riski olan ergenlere kişilerarası ilişkilerini geliştirerek bağımlılık potansiyellerini engellemek amacı ile psikolojik müdahale programı yapmışlardır. Müdahale programı sonrasında internet bağımlılığı eğilimi olan adölesanların sayısında azalma olmuştur. Park ve Kim127 internet bağımlılığı eğilimi olan lise öğrencilerinde internet bağımlılığı ve özerklikte grup danışmanlığı bütünleşme programının etkilerini araştırmışlardır. Çalışma sonucunda internet bağımlılığı eğilimi olan öğrencilere yapılan grup danışmanlığı bütünleşme programının öğrencilerin internet bağımlılığını azalttığı ve özerkliklerini geliştirdiği belirlenmiştir. Shek ve arkadaşları128 Hong Kong’daki ilkokul öğrencileri için çoklu bağımlılık müdahale programını geliştirmek, uygulamak ve değerlendirmek amacı ile B.E.S.T gençlik programını yapmışlardır. B.E.S.T gençlik programı, pozitif gençlik gelişimi ile ilgili beş bileşenden oluşmaktadır. Bunlar: (1) Öğrencilere bağımlılığın doğası hakkında bilgi edindirme ve bağımlılık hakkındaki yanlış anlamalarını ortadan kaldırma, (2) Bağımlılık ile ilgili kavram yanılgılarını netleştirerek ve etkili karar vermelerini geliştirerek bilişsel yetkinliklerini teşvik etmek, (3) Duygusal yeterliliği teşvik etmek amacı ile farklı duyguları tanıtmak ve olumlu duyguları teşvik etmek için sağlıklı yollarla öğrencileri tanıştırmak, (4) Sosyal yeterliliği teşvik etmek amacı ile öğrencilere farklı akran türleri ve olası akran etkilerini ve sosyal etkileşimdeki temel kişilerarası becerileri tanıtmak ve (5) Davranışsal yetkinliğini geliştirmek amacı ile akran baskısını nasıl azaltacağını ve grup uyumunu gerçekleştirmek için nasıl bir ilişkisinin olması gerektiği konusunda yol gösterici olarak bağımlılıktan uzak durmasını öğrenmek. Araştırmacılar genç ergenlerin programa katılmaktan yararlandığını bildirmişlerdir. Ruggieri ve arkadaşları129 tarafından ortam yoluyla internetin kullanımıyla ilişkili sağlıklı yaşam biçimi davranışları, alışkanlıkları ve tutumlarını geliştirme müdahalesi olarak akranlar arasında sağlıklı ilişkileri geliştirmek amacı ile basın araçları kullanılmıştır. Bu müdahalenin temelinde hareketin ve düşüncenin birlikte çalıştığı görüşünden yola çıkılarak bireylerin teknoloji kullanımları ile ilişkilerinin yapısını ve yorumlamasının farkındalığını geliştirmektir. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı ve Yeşilay’ın ortak çalışmasıyla teknoloji bağımlılığı konusunda farkındalık sağlama ve önleme için Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı oluşturulmuştur132. Ayrıca Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneğinin bir proje çalışması olarak başlatılan, Gençlik ve Spor İşlerinden Sorumlu Bakanlık olan Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığının Gençlik Projeleri kapsamında 3 yıllık süre ile “Ortaöğretimde İnternet Bağımlılığını Önleme” programı oluşturulmuş ve bu kapsamda internet bağımlılığı risk grubunda yer alan 15-18 yaş arası gencin ruh ve beden sağlığının korunması, sosyal uyumunun güçlendirilmesi ve geliştirilmesi hedeflenmiştir133. Medyada proje sonucunda internet bağımlılığını önleme programının olumlu sonuçlar verdiği bildirilmiştir. Ülkemiz gençleri için bu çabalar yerinde olup bu konuya daha fazla yatırım yapılması gerekmektedir. Ergenler için sosyal aktivite alanlarının, spor alanlarının, topluma hizmete yönelik sivil toplum projelerinin arttırılması vb. gibi uygulamalar bu konuda yapılacak olan koruyucu çalışmalara katkı sağlayacaktır. Ayrıca bu alanda çalışan akademisyenlerin Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içerisinde ülkemiz gençlerine özgü kültürel öğeleride dikkate alan teknoloji bağımlılığı ile ilgili bir mücadele programının oluşturulması uygun 60 Ergenlerde Teknoloji Bağımlılığı Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. Archives Medical Review Journal olacaktır. Bu bağlamda Endonezya’da bağımlılık problemi olan çocukların ruhsal sıkıntı olgusunun üstesinden gelmeleri için fiziksel olarak aktif olmaları veya düzenli spor yapmaları için eğitim verilmiştir. Endonezya’nın geleneksel oyunlarının çoğunlukla fiziksel aktivite gerektirdiğinden söz edilmiş ve bu oyunların bağımlılığı olan çocuklar için terapötik müdahale olarak kullanılabileceğinden bahsedilmiştir. Bu bağlamda bir araştırma yapılmış ve araştırmanın sonucunda, Endonezya’nın geleneksel oyunlarının çocuklar için internet bağımlılığı tedavisinde etkili olduğu bildirilmiştir134 .
Sonuç ve Öneriler: Son yıllarda yapılan çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda ergenlerde teknoloji bağımlılığının arttığı görülmektedir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda teknoloji bağımlılığı risk faktörlerinin belirlenmesi ve risk altında olan öğrencilere ulaşılması önemlidir. Bu bağlamda öğretmenlere ve ailelere farkındalık eğitimlerinin düzenlenmesi yarar sağlayabilir. Ayrıca toplumsal sorumluluk projelerinin yürütülmesi bağımlılıkları önleme açısından ergenlere koruyuculuk sağlayacaktır.