AZERBAYCAN'DA ŞEKİ HANLIĞI: HÜSEYIN HAN DÖNEMI
A. İktidar Mücadelesi
Çelebi Han, Kızılkaya ihanetinde Gürcü Çar’ını yenerek oğlu Ağakişi Beyi Şemkir, Kazak ve Borçalı’nın hâkimi olarak tayin etmişti. Ağakişi Bey 3 yıl bu topraklarda hüküm sürdükten sonra, II. İrakli Gürcistan ve Çeçenlerden büyük bir ordu toplayarak Ağakişi Bey’in üzerine hücum etti. Ağakişi Bey yenilerek ordusuyla birlikte geri çekilmek zorunda kaldı. Fakat Çar’ın orduları onu takip ederek Tovuz çayında ona yetişti ve iki ordu arasında yeniden savaş başladı. Bu savaşta da yenilgiye uğrayan Ağakişi Bey, ordusunda birçok kişiyi kaybetti ve bazıları da düşman tarafından esir alındı. Fakat kendisi kaçarak Şeki’ye gelebildi. 1755 yılında Hacı Çelebi Han’ın ölümünden sonra ise Ağakişi Bey Şeki Hanlığı’nın hâkimi oldu. Hacı Çelebi Han kendisine güçlü müttefik kazanmak için nikâh diplomasisine el atarak büyük orduya sahip olan Kazlıkumuk hâkimi Muhammed Han’ın kızını oğlu Ağakişi Han’a nikâhlamıştı. Çelebi Han’ın ölümünden sonra Şeki Hanlığı’nın zayıfladığını ve Ereş Sultanlığı’nın bağımsızlığa can attığını gören Muhammed Han 1759 yılında ordusuyla birlikte Ereş Sultanlığı’na gelerek, Ereş hâkimi Melik Eli ile ittifak yaptı. Muhammed Han Ağakişi Han’a haber göndererek onunla buluşmak istediğini söyledi. Bu ittifaktan habersiz olan Ağakişi Han kayınpederiyle buluşmak için Ereş Sultanlığı’na gitti. Muhammed Han onu öldürerek ordusuyla birlikte Şeki Hanlığı’na gelerek Han’ın hazinesini ele geçirdi.
Muhammed Han Şeki’yi ele geçirdikten sonra, halka zulmederek onların her şeyini ellerinden almaya başladı. Fakat o Şeki’de sadece 40 gün kalabildi. Muhammed Han’ın Şeki’yi ele geçirdikten sonra halka kötü davrandığını gören bazı Beyler, Hacı Çelebi Han’ın torunu, Hasan Ağa’nın oğlu olan Hüseyin Han’ı da alarak Şamahı’ya geldiler. Hüseyin Han burada bir süre kaldıktan sonra Muhmmed Han’a karşı isyan başlattı. Hüseyin Han Karabağ Han’ı Penahali Han’a haber göndererek ondan yardım istedi. Çelebi Han’ın onu Gürcü Çar’ının elinden kurtarmasını unutmayan Penahali Han, Hüseyin Han’ın bu isteğini kabul ederek ordusuyla birlikte Şeki’ye geldi. Burada yapılan savaşta yenilen Muhammed Han Dağıstan’a kaçtı ve Muhammed Hüseyin Han 1759 yılında Şeki Han’ı oldu.
Kazıkumuklu Muhammed Han’ın Şeki Hanlığı’nı ele geçirmesini fırsat bilerek bağımsızlığını ilan eden Ereş Sultanı Melik Eli, Muhammed Han’ın yenilerek kaçmasından sonra da Hüseyin Han’a tabi olmadı ve hatta Şeki Han’ı olma isteğine kapıldı. Bu zaman İran’da hâkimiyeti ele geçirmiş olan Feteli Han Afşar Azerbaycan topraklarına girerek Karabağ Hanlığı’nı işgal etti. Melik Eli, Feteli Han Afşar’ın karargâhına giderek ona tabi olduğunu bildirdi ve aynı zamanda Şeki Hanlığı’nın ona verilmesini istedi. Şeki Han’ı Hüseyin Han da vaziyeti iyi değerlendirerek Feteli Han Afşar’a karşı koymanın mümkün olmayacağını anlayarak, İran Şahının yanına giderek ona tabi olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Feteli Han Afşar Hüseyin Han’ın Şeki Hanı olarak kalmasına izin verdi ve Ereş Sultanı’nı Hüseyin Han’a teslim etti. Hüseyin Han, Melik Eli’ni teslim aldıktan sonra Şeki’ye geri döndü ve Melik Eli’ni idam ettirdi.
Muhammed Hüseyin Han Şeki’ye dönükten bir müddet sonra amcası Cafer Ağa, Han olma iddiasına düştü. O kendisinin Çelebi Han’ın oğlu olduğunu, Hüseyin Han’ın ise Çelebi Han’ın torunu olduğunu, bu yüzden de Hanlığın kendisine verilmesini istedi. Hüseyin Han amcasının Hanlık iddiasında olmasından rahatsız olmaya başladı. O amcasına bu düşüncesinden vazgeçmesini bir kaç defa söyledi. Ancak Cafer Ağa, Hüseyin Han’ın uyarılarını dinlemedi. Hüseyin Han uyarılarının dinlenmediğini görerek Cafer Ağa’yı öldürmek zorunda kaldı.
Hüseyin Han hâkimiyete geldiği zaman Şeki Hanlığı’nın etrafını çevreleyen bir savunma duvarı yoktu. Bu durum hanlığın savunmasız kalmasına neden oluyordu. Daha önce burada Hacı Çelebi Han tarafından yaptırılmış olan küçük bir kale mevcuttu, fakat yetersiz kalmaktaydı. Bu yüzden bir saldırı durumunda yöneticiler ve halk Gelersen-Görersen Kalesi’ne sığınıyordu. 1765 yılında Hüseyin Han şehrin etrafına kale duvar yaptırdı ve içerisine ise Muhammed Hasan kalesi diye bilinen bir iç kale de inşa ettirdi. Muhammed Hüseyin Han hâkimiyete geldikten sonra Şeki Hanlığı’nda feodal çekişmeler neredeyse son buldu. Bunun bir yansıması olarak Hanlık ekonomik, kültürel, ticaret, sanatkârlık ve ziraat yönünden gelişmeye başladı. Savaşlar zamanı tahrip olan sulama sistemleri, ticari yollar ve köyler yeniden tamir olundu.
B. Döneminin Siyasi Olayları
Muhammed Hüseyin Han hâkimiyetinin ilk yıllarında Şamahı Hanı Muhammed Said Han ila dost idi. Fakat bir zaman sonra hadiselerin gidişatı Hüseyin Han’ı Şamahı Han’ı ile dostluk alakalarını keserek, o dönemde güçlenmekte olan Kubalı Feteli Han’la yakınlaşmağa mecbur etti. Hüseyin Han, Kuba Han’ı Feteli Han ile ittifak ederek Şamahı Hanlığı üzerinde hâkimiyet kurmak istiyordu. 1768 yılında Hüseyin Han ve Feteli Han’ın birleşmiş orduları Şamahı üzerine hücuma geçti. Şamahı hâkimleri Muhammed Said ve Ağası Han yenilgiye uğrayarak teslim olmak zorunda kaldılar. Fakat Muhammed Said Han, teslim olduktan sonra kardeşi Ağası Han’ı da alarak Feteli Han’ın değil de Hüseyin Han’ın yanına gitti. Bunu yapma nedeni Hüseyin Han’ın onu müdafaa edeceğini düşünmesiydi. Ancak Hüseyin Han, Feteli Han’ın yönlendirmesiyle Ağası Han’ın gözlerine mil çekti ve Derbent’e gönderdi. Muhammed Said Han’ı ise zindana attı.
Bundan sonra Şamahı Hanlığı Kuba ve Şeki arasında paylaştırıldı. Şamahı Hanlığı’nın Sedere, Kasai bölgeleri ve yeni Şamahı ile birlikte Şeki Hanlığı’na verildi. Şamahı Hanlığı’nın merkezi eski Şamahı ve Hanlığın diğer arazileri de Kuba Hanlığı’na kaldı. Fakat Şekili Hüseyin Han, kendisine daha az arazi düştüğü iddiası ile paylaşımdan hoşnut değildi. O, Şamahı’daki Manaf Beyi’ne haber göndererek gizli bir şekilde Feteli Han’ın elinde olan Şamahı topraklarındaki beylerinden Feteli Han’a karşı taraftar toplamasını istedi. Şamahı’dakı Şeki naibi Manaf Bey, Kubalıları Şamahı Hanlığı’nda sıkıştırmak ve bu Hanlığın topraklarını Şeki Hanlığı’na katmak için Feteli Han’a suikast düzenlemeyi planlıyordu. Orada yaşayan Beyler önceden bunu kabul etseler de Hüseyin Han’ın tüm Şamahı’ya hâkim olmak istediğini anlayınca bazı beyler bundan vazgeçtiler. Bunu duyan Hüseyin Han, Manaf Beyi’ne dikkatli olmasını ve kimsenin oradan çıkarak Feteli Han’a haber götürmemesi için de Şamahı kapılarını iyice kapatmasını emretti. Kısa zaman içerisinde de Hüseyin Han ordusuyla birlikte Şeki’den Şamahı’ya doğru yola çıktı.
Fakat Feteli Han yakın adamlarının yardımıyla bu işten haberi oldu. Şamahı topraklarının tamamını kendi topraklarına katmak için bu hadiseyi fırsat bilen Feteli Han, Hüseyin Han’dan önce ordusuyla gelerek 1768 yılının Ağustos ayında Yeni Şamahı’dan 2 km uzaklıkta karargâhını kurdu. Hüseyin Han’ın ordusu gelmeden önce, Yeni Şamahı’ya hücum ederek onu ele geçirdi. Manaf Bey’ni, adamlarıyla birlikte hapsederek Derbent’e gönderdi.
Şamahı’daki bu hadiselerden habersiz olan Hüseyin Han, ordusuyla birlikte Şamahı’ya geldi. O Şeki’den yola çıkarken önce Avar hâkimlerinden Muhammed Mirze ve Kulak Han’la ittifak etmiş, Avar ordularını da kendi ordusuna katarak birlikte Şamahı’ya doğru yola çıkmışlardı. Hüseyin Han yola çıkarken eski Şamahı Hanı Ağası Hanı da kendisiyle birlikte götürmüştü. Hüseyin Han Şamahi’ya geldiğinde buradaki taraftarlarının Fateli Han tarafından yenilgiye uğratıldığını ve Manaf Beyi’nin hapsedildiğini gördü. Buna rağmen her iki taraf da önce bu işin sulh yolu ile hallolmasını istediler. Fakat her iki orduda bulunan bazı Hanların birbirleriyle olan düşmanlığı iki ordunun savaşa başlamasına neden oldu. 1768 yılının Eylül ayında yapılan savaşta her iki Avar hâkimi öldürüldü ve Hüseyin Han yenilerek geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Şamahı Hanlığı’nın tamamı Feteli Hanın eline geçti.
Bunu kabullenmek istemeyen Hüseyin Han 1769 yılında yeniden ordu toplayarak Şamahı’ya hücum etti. Fakat bu savaşta Feteli Han’ın zaferiyle sonuçlandı. Bundan sonra Feteli Han ile kendisi için kötü şartlarda bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre Hüseyin Han, Şamahı Hanlığı için bütün taleplerden kesin olarak vazgeçti ve hatta gerekirse Kuba Hanı’na askeri güçle yardımda bulunmayı vaat etti.
Azerabycan’da bulunan Hanlıklar Kubalı Feteli Han’ın güçlenmesinden ve Azerbaycan topraklarını birleştirmek istemesinden rahatsız idiler. Bundan başka Şirvan Hanlığı’nın arazisini bütünüyle ele geçirmekle Feteli Han, Hüseyin Han’ı açıktan açığa kendine düşman etmişti. Bu yüzden 1773 yılının Kasım ayında Hüseyin Han, Avarlı Natsal Han, Karabağlı İbrahim Han, Şamahılı Ağası Han ve Kuba’ya düşman diğer feodal hâkimleriyle birlikte Şamahı üzerine yürüdü. Feteli Han müttefikler karşısında yenilgiye uğrayarak Şamahı’yı terk etmek zorunda kaldı. Ağası Han kendi birlikleriyle Eski Şamahı’ya girdi. Fakat Feteli Han takviye toplayarak Şamahı yakınlarında müttefik orduları yenerek Şamahı’dan çıkmağa zorladı ve Hüseyin Han Şeki’ye geri döndü. Bu savaşta özellikle Avarlar çok kayıp verdiler. Avar Hanı’nın iki oğlu Pulaç Mirze ve Muhammed Mirze savaşta öldüler.
Hüseyin Han, Karabağ Han’ı İbrahim Halil Han ile hâkimiyetinin ilk yıllarında dostluk kurmuş ve İbrahim Han’ın kızı Tubabeyim ile evlenmişti. İbrahim Halil Han’ın baş veziri Molla Penah Vagif de Hüseyin Han ile dost idi. Hüseyin Han şiire çok meraklı olmasıyla birlikte kendisi de şiir yazardı.
Bir zaman sonra Hüseyin Han ve İbrahim Halil Han arasında düşmanlık başladı. Şeki Han’ı ile dost olan baş vezir Molla Penah Vagif bu nifakı aradan kaldıramadı. Bu düşmanlığın başlama nedenlerinden birirde İbrahim Halil Han’ın, Hüseyin Han’ın oğlu Muhammed Hasan Ağa’nı yakalayarak Şuşa kalesinde hapsetmesi oldu. Hüseyin Han oğlu Muhammed Hasan Ağa’yı kurtarmak için Kubalı Feteli Han ile birlikte İbrahim Halil Han üzerine hücum etmek için hazırlık yaparken, 1780 yılında kendi amcası tarafından bir suikast sonucu öldürüldü.
Karabağ Hanlığı’nda vezir olan Molla Veli Vidadi ile de Hüseyin Han dost idi. Hüseyin Han amcası tarafından bir suikast sonucu öldürüldükten sonra Molla Veli Vidadi, Hüseyin Han’ın öldürülmesini anlatan “Musibetnâme” adlı bir şiir yazmıştır. Molla Veli Vidadi şiirin son mısraında şöyle yazmıştır:
Böyledir devran işi, her günde bir al eylemiş,
Agili nadan ile pejmürde ehval eylemiş,
Yüz verib namerde, her dem merdi pamal eylemiş,
Ey Vidadi, gel ki, bu hayat beni lal eylemiş,
Gör neler kıldı felek Müştak gibi insana, bak.