Nedir Bu EigenLayer?
Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz büyük bir yatırım alan, bu yatırım nedeniyle belli beklentilere girilen EigenLayer'ı en başından alarak anlatmaya çalışacağım. Bitcoin, Bitcoin'in yaptıkları, Ethereum, Kripto-ekonomik güvenlik ve son olarak da EigenLayer'a ve bu ekosisteme neler getirdiğine değineceğim. Umarım keyifli bir yazı olur. İyi okumalar.
Bitcoin ve Devrimi
#Bitcoin, sadece bir ödeme ağı değil, aynı zamanda bir kod parçasından oluşan bir kripto para birimidir. Bu ödeme ağı, diğerlerinden farklı olarak Bitcoin kodunu herkesin bilgisayarına indirip ağa dahil olmasına dayanmaktadır. Bitcoin ağı, bilgileri ve verileri bloklar halinde bilgisayarlara paket paket işleyerek çalışır. İşte "Blokzincir" tabiri buradan gelmektedir. Blokları işleyip ağa yazan kişilere de "madenci" denir. Madenciler, bilgileri güvenli bir şekilde işleyerek blokları ekler ve bu işlem karşılığında ödül alırlar. Bitcoin'in blokzincir yapısı, merkezi olmayan ve güvenli bir ödeme sistemi sağlar. Aslında devrim dediğimiz merkeziyetsizliğin temeli bu kadar basittir.
Madenciler, blok işlemek için elektrik ve işlem gücü kullanırlar. Bu işlem gücü ne kadar yüksek olursa, bloğu işleme şansları da artar. Blok işleme motivasyonu, blok işleyen madencilerin hem blok ödülü hem de içindeki işlemlere ait transfer ücretlerini Bitcoin olarak alabilmeleridir. Yani, madencilerin Bitcoin fiyatının artışından doğrudan etkilenen bir gelir kaynağı vardır. Bitcoin fiyatının yükselmesi, madencileri ağa daha fazla katılmaya teşvik eder, bu da ağın kripto-ekonomik güvenliğini artırır. Bu ilişkiyi kripto-ekonomik güvenlik olarak adlandırılmaktadır. Bitcoin fiyatındaki artış, madencilerin ağa daha fazla katılmasını sağlar ve böylece ağın güvenliği artar. Kripto-ekonomik güvenlik, Bitcoin ekosisteminin sürdürülebilirliğini ve direncini sağlayan önemli bir unsurdur. Döngü şu şekildedir;
- Bitcoin fiyatı arttıkça daha çok madenci ağa katılır
- Daha çok dürüst madenci o ağın daha güvenli olmasına sebebiyet verir, çünkü Bitcoin konsensusuna göre madencilerin 51%inin kötü niyetli olması durumunda ağa bilgi işlenmesi durabilir veya yanlış bilgiler işlenebilir.
Ethereum
#Ethereum ise önce bu sistem ile çalışan, daha sonra PoS'a geçen bir blokzincirdir. Burada büyük işlem gücü gerektiren maden cihazları yerine 32 Ether ile çalışan minik bilgisayarlar kullanılır. Bu durumda elektrikten tasarruf edilir. Ve yukarıda anlatılan kripto ekonomik güvenliği sağlayabilmek için Ethereum blokzincirine işlenen her doğru blok 32 Ether'i olan bilgisayarlara Ether ödemesi yaparken, kötü bir niyet olması durumunda 32 Ether slashinge (silinir) maruz kalır.
Bu da kripto-ekonomik bir güvenliktir.
Dikkat edilirse her iki modelde de aslında mevcut para birimlerinin fiyatının yükselmesi, o sistemin güvenliğini artırmaktadır. Bitcoin fiyatı madencilerin ağa katılmasını teşvik ederken, Ether fiyatı ise ağa saldırılmayı zorlaştırmaktadır. Bu yüzden Bitcoin veya Ether'in bir fiyatı vardır, blokzinciri kripto-ekonomik olarak koruma görevleri vardır.
Bitcoin'in tek bir özelliği vardır, peer-to-peer yani eşler arası değer gönderimi.
Ethereum ise bir akıllı sözleşme platformudur. Akıllı sözleşmelere aslında uygulama diyebiliriz. Hatta, Ethereum'u bir akıllı telefon yazılımı gibi düşürsek (Android/IOS), üzerindeki uygulamalar da akıllı sözleşmelerdir. Yani sadece değer gönderimi değil, borç alma, swap yapma, token deploy, Nft mint gibi özellikleri vardır.
Ancak her iki sistemin de matematiği kripto-ekonomik güvenliğe dayanmaktadır.
Bu sistemlere güvenmemizin nedeni, kripto-ekonomik güvenliği son derece yüksek olmasıdır. Bitcoin'de 51% atak yapmak son derece zor ve maliyetlidir. Ethereum'da bu 33 milyar Dolarlık bir bedeldir.
Ayrıca, Ethereum üzerinde faaliyet gösteren uygulamalar, bu yüksek güvenlik düzeyinden faydalanmaktadır. Örneğin, Uniswap gibi uygulamalar Ethereum üzerinde çalıştıkları için son derece güvenli kabul edilirler. Ancak, Uniswap gibi uygulamaların manipülasyona uğraması, doğrudan Ethereum'a yönelik bir saldırı ile mümkün olabilir. İşte bu nedenle, uygulamalar, güvenliklerini artırmak adına Ethereum'dan hizmet satın alırlar. Bu durum, başlangıçta Ethereum ekosistemine güvenlik sağlamak amacıyla geliştirilen ilk uygulamaların, köprülerin ve Oracle hizmetlerinin Ethereum'a yönelik olmasını açıklar. Kripto-ekonomik güvenliğin bu platformda yüksek olması, Ethereum tabanlı projelerin sağlam bir güvenlik altyapısına sahip olmasını teşvik eder. Bu durum, Ethereum'un güvenilir bir blokzincir platformu olarak tercih edilmesine katkıda bulunur.
Rolluplar Ethereum'da daha değerlidir, çünkü Rolluplar da neticede birer uygulamadır ve Ethereum üzerindeki birer akıllı sözleşmedirler. Bu yüzden Rolluplar Ethereum'un güvenliğini paylaştığı söylenilebilinir.
Peki, Ethereum bu kadar güvenli ise, nasıl oluyor da, köprüler, DEX'ler hacklenebiliyor?
Bu hackler, mevcut akıllı kontratların içerdiği kod açıklarından kaynaklanmaktadır. Ethereum, kodların değiştirilemezliğini taahhüt eder, bu da demektir ki, bir kez oluşturulmuş bir kod daha sonra değiştirilemez. Ancak, herhangi bir sorun ortaya çıkması durumunda, sorunun kaynağı genellikle uygulamanın kendisinden kaynaklanır.
Bu bağlamda, mevcut kripto-ekonomik güvenlik sadece ve sadece Ethereum veya Ethereum Virtual Machine (EVM) üzerindeki kodlar ve akıllı sözleşmeler üzerinde etkilidir. Örneğin, AAVE gibi projeler, fiyat bilgisini ChainLink gibi dış kaynaklardan alabilirler. Bu durumda, ChainLink'ten gelen yanlış bir bilgi, AAVE platformundaki borç alan ve veren kişileri ciddi bir likidasyon riskine sokabilir. Bu örnek, Ethereum dışındaki bir durumu ve dış veri kaynaklarına olan bağımlılığı vurgular. Bu nedenle, Ethereum ekosistemine güvenlik sağlama çabaları, özellikle akıllı kontratlar ve dış veri kaynakları konusunda titiz bir değerlendirmeyi gerektirir.
EigenLayer
Genel hatlarıyla şu şekilde bir sisteme sahip olduğumuz düşünülebilir. Ethereum adında bir blokzincir var ve bu blokzincir üzerindeki uygulamaların değiştirilemezliğini korumaktadır. Çünkü blokzincir kendisi güçlü bir kripto-ekonomik güvenliğe sahiptir. Ancak, bu sistemde bulunan diğer unsurlar, örneğin köprüler ve Oracle hizmetleri, tamamen kendi güvenlik yapılarına dayanmaktadır. Örneğin, köprüler multi-signature (multi-sig) mantığına dayanırken, Oracle hizmetleri sadece ilgili oracle'ın güvenliği kadar güvenli kabul edilir. Bu unsurlar, Ethereum'un kripto-ekonomik güvenliğinden bağımsız olarak değerlendirilir.
İşte #EigenLayer, bu unsurları tek bir ağ içinde birleştirme ve Ethereum'un kripto-ekonomik güvenliğini paylaşma fikrini öne sürmektedir. EigenLayer, Ethereum'un güvenlik özelliklerini ve kripto-ekonomik altyapısını birleştirerek, farklı unsurlar arasında güvenli bir etkileşim sağlamayı amaçlamaktadır. Bu şekilde, farklı bileşenler arasında kripto-ekonomik güvenliği paylaşmak, genel sistem güvenliğini artırabilir ve kapsamlı bir güvenlik ağı oluşturabilir.
Sistem, şu şekilde işlemektedir:
Bir kişi, 32 Ether ile bir validator (doğrulayıcı) çalıştırmaya karar verirse, aynı zamanda EigenLayer adı verilen ayrı bir blokzincirin kodlarını indirir. Ardından, bu kişi EigenLayer'ı da doğrular ve eğer EigenLayer'da kötü niyetli bir davranış sergilerse, 32 Ether'lik stake'i kaybeder (slashing). Bu mekanizma, Ethereum'daki doğrulayıcıların benzer bir şekilde çalışmasına benzer bir güvenlik önlemi sunar.
EigenLayer adı verilen bu blokzincir, burada stake edilen Ether'lerin kripto-ekonomik gücünden faydalanarak uygulamaların, köprülerin veya Rollup'ların ihtiyaç duyduğu Oracle, DA (Delegated Authority) gibi hizmetleri sağlar. Bu sürece "re-staking" denilir. Stake edilen Ether'lerin tekrar stake edilmesini içerir. Bu sayede, uygulamaların ihtiyaç duyduğu hizmetler EigenLayer adlı tek bir katman tarafından sağlanır ve bu durum "pooled security via re-staking" olarak adlandırılır. EigenLayer, kripto-ekonomik gücü bir araya getirerek uygulamaların ihtiyaçlarına odaklanan bir güvenlik katmanı oluşturur ve böylece güvenlik konusunda etkili bir çözüm sunar.
Özetle
EigenLayer, Ethereum stake eden kişilerin buraya tekrardan stake yaparak ayrı bir katmanda uygulamaların ihtiyacı olan hizmetleri Ethereum'daki kripto-ekonomik güvenliği paylaşarak uygulamalara sunmaktadır.
Şimdi, merak edilen önemli bir noktaya odaklanacak olursak... :)
Stake edilen Ether'leri EigenLayer'a yeniden stakelayan kişiler, bu iş için bir ödeme almalıdırlar. Ethereum'da staker olmak ETH ödemesi getiriyorsa, EigenLayer'da bu ödeme $EL tokeni ile yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda, EigenLayer'ı kullanmak isteyen diğer hizmetlerin de ek ödeme yapması gerekecektir. Yani, bu sistemi kullanabilmek için token kullanımı kaçınılmaz hale gelmektedir. EigenLayer, kendi içinde bir ödeme ve kullanım tokeni olan EL ile bu işlemleri gerçekleştirecektir. Bu sayede, ağ içindeki katılımcılar arasında bir değer transferi ve ödeme mekanizması sağlanarak sistem daha işlevsel ve sürdürülebilir hale gelir.
Kripto dünyasında, kimse kimseye belirli bir çıkar gözetmeksizin iş yapmaz. Bu nedenle, yapılan stakelara ödül verilmesi kaçınılmaz bir gerçek ve bu ödüller EL tokeni üzerinden sağlanacaktır. Airdrop olup olmayacağını net bir şekilde belirtmek zor, ancak ağın sürdürülebilirliği için EL tokeniyle teşvik sağlanması gerektiği kesindir. $EL tokeni, katılımcıları motive etmek ve ağın istikrarını sağlamak adına kullanılır. Bu sayede, sistemin aktif ve sağlıklı bir şekilde devam etmesi için tokenin kullanımı önemli bir rol oynar.
Buraya kadar okuyup içeriğimi beğendiyseniz çok teşekkür ederim. Bu içeriği değerli bulduysanız bu yazıya tepki vererek ve yorum yaparak sevginizi gösterebilirsiniz. Görüşlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum. Teşekkür ederim✨
📌Read My Latest Posts :
January, 2024
- My Daily Airdrop Grind Routine - 06 January, 2024 | Link
- Chromatic Testnet - Definitely Worth to Check it Out - 04 January, 2024 | Link
- AI ve Airdrop İşte Tüm Mesele Bu - 01 January, 2024 | Link
December, 2023
- Milyoner olmak yerine "broke" olmak - 30 December, 2023 | Link