Psikolojide Umutsuzluk
Umutsuzluk, Depresyon ve İntihar
Umut ve umutsuzluk. Olumlu beklentiye olan inanç olarak tarifleyebileceğimiz umut, ümit etmekten doğan güven duygusu olarak da tanımlanabilir.
Umut ve umutsuzluk. İnsanlık tarihi kadar eski iki kavram. Mitolojide ve dinlerde de yoğun biçimde kullanılır umut ve umutsuzluk. Umut çoğu kez bir erdemdir. Hristiyanlık ve Müslümanlıkta inancın gereğidir. Allah’ tan umut hiçbir zaman kesilmemelidir.
Mitoloji de ise bir tanrı ya da tanrıçanın insanlara bahşetmek üzere sahip olduğu güçtür umut. Pandora’ nın Kutusu açıldığında tüm kötülükler ortaya saçılmış, içinde sadece kötülüğün yayılmamış olması umudu kalmıştır. Kutu kapatıldığında içeride kalan umut, dışarıdaki kötülüklerle başetmede en büyük rolü oynamıştır.
Bir amacı gerçekleştirmede beklenti sıfır ise duygu umutsuzluktur. Gelecekle ilgili olumsuz tutumlar psikiyatride bir çok psikopatolojinin temelini oluşturur. Umutsuzluk psikolojisi depresyon ve intihardaki rolü nedeniyle psikiyatride çok önem verdiğimiz bir kavramdır.
“Hiçbir umudum kalmadı, tüm ümitlerimi yitirdim, önümde bir gelecek görmüyorum, bir hayat yok artık” cümleleri insanın kendinden vazgeçtiğini gösteren, baş edilmesi en güç duygulardan olan umutsuzluğun işaretleridir.
Umut ve umutsuzluk arasında başarı ile başarısızlık öngörüsü olarak iki uç beklenti vardır. Kişinin düşünce biçimi bu iki uç arasındaki kaymaları belirleyecektir.
1)Özsaygısı ve özgüveni eksik olanlar amaçlarına ulaşmada yetenekleri yerine şansa inanırlar. Bu umutsuzluk duygusunda anahtardır. “Şansım yok, doğuştan şanssızım” söylemlerinin altında bireyin kendine olan saygı ve güvenindeki eksiklik söz konusudur.
2)Başkalarına duyulan güvensizlik de umutsuzluk duygusunda önemli yere sahip olup, bebeklik döneminde güvenli bağlanmadaki problemler ve güven duygusunun gelişmemesine bağlıdır. Güven duygusu gelişmemiş kişiler her hangi bir başarısızlığı kendilerine mal etmez, sorumluyu hep dışarıda ararlar. Dışarıya hükmetme olanağı da çok zayıf olduğundan çabucak umutsuzluğa kapılırlar.
3)Beklemeye gücü olmayanlar kısa vadeli hedeflere yönelirler. Beklentide süre uzayınca umutsuzluk belirir, kötümser düşünür ve kaderine razı olurlar.
Umutsuzluğun yer aldığı en sık gözlenen psikiyatrik bozukluk depresyondur. Umutsuzluk depresyon ilişkisi yumurta tavuk ilişkisi gibidir. Mutsuzluk ve umutsuzluk depresyonda temel belirtilerdendir.
Geleceğe olumsuz bakış normal popülasyonda 1/5 iken, depresyondaki hastaların %80’ i gelecekle ilgili umutsuz beklentilere sahiptir. Umutsuzluğun en ağır sonucu ise intihardır.
Birçok psikiyatrist depresyonda temel sorunun umutsuzluk olduğunda hemfikirdir. Depresyondaki birçok hastanın uzun dönem amaçları süper egoları nedeniyle kesintiye uğramakta ancak uzun dönem hedefler kaybolmamaktadır. Kendine güvensizlik ve suçlama giderek yoğunlaşmakta, bu da umutsuzluğu derinleştirmektedir.
Erken çocukluk dönemindeki zorlu ve çatışmalı yaşantılardan dolayı birincil gereksinimi sevilme olan bireyler kolayca umutsuzluğa kapılabilmektedir.
Depresyonun psikoanalitik açıklamasında ise gerçek ya da bilinçdışı bir sevgi nesnesinin yitiminden kaynaklanan sevilmeme, işe yaramama, yetersizlik duyguları, dolayısıyla özsaygı azalması vardır. Katı bir üst benlik (süper ego) devreye girdiğinde ise sevgi yitimi değersizlik, kötümserlik ve en sonunda umutsuzluğa dönecektir. Benlik güçsüz kalıp, öz saygı düştüğünde umutsuzluk kaçınılmazdır.
Depresyonun bilişsel şemasında ise olumsuz düşünce, beklenti ve yanlış öğrenmenin umutsuzluk ile ilişkisi irdelenir. Bilişsel çarpıtmalar, hatalı ya da gerçekçi olmayan önyargılar umutsuzluk duygusunda önemli rol oynamaktadırlar.
Umutsuzluk duygusu depresyonun şiddeti ve intihar riskiyle doğrudan bağlantılıdır. Bilişsel psikoterapinin kurucusu Beck’ in geliştirdiği umutsuzluk ölçeği depresyonda intihar riskini değerlendirmede önemli bir fonksiyon görür. İntihar depresyondan ziyade umutsuzluk ile ilişkilidir. Umutsuzluğun giderilmesinde bilişsel psikoterapinin faydası büyüktür.
Umutsuzluğun en uç noktası depresyon ve intihar. Ama günlük hayatta zaman zaman umutsuzluğa kapılmışlığımız hepimizde olmuştur. Sevdiğinizden ayrıldığınızda, işsiz kaldığınızda, terfi alamadığınızda dünyanın sonu gelmiş gibi hissetmişsinizdir. Bir süre sonra ise küçük bir tohum içinizden yeşererek umutsuzluğun kalın örtüsünü yırtar ve gün yüzüne çıkar. Bu umuttur. Yaşama arzumuzu, yeni geleceklere yelken açmamızı sağlayacaktır. “Olmaz, olamaz, yapamam” üçgeninden çıktığınızda ümidin ışığı içinizi ısıtacak, gecenizi aydınlatacaktır. Tersi ise yaşarken ölmeyi, yok olmayı tercih etmenizdir.
Umutsuzluk zinciri ülkemizi sarmış. Çocuklar anne babalarında umut ışığı görmüyorlar, gençler sınavlardan bunalmış, başarılı olsalar bile olumlu bir gelecek görmüyorlar, yetişkinler işlerinin geleceğinde umut görmüyorlar, gençlerde umut görmüyorlar, toplum ülkenin geleceğinde umut görmüyor… Olumsuzluklar ne kadar çok olursa olsun yılmazsak, varlığımızın gücünü unutmazsak, ümitlerimizi taze tutarsak, umutsuzluğun çalışma ve mücadele gücümüzü çalmasına izin vermezsek başarı er ya da geç mutlaka gelecektir.
Umutsuzluğun nedeni depresyon gibi psikiyatrik bir rahatsızlık ise kolay. Doktorunuza gidin ve tedavi olun. Başkalarının sizi umutsuzluğa sevk ettiği durumlarda ise mücadele edin, çalışın. Umutlarınız yittiğinde geleceğimiz çalınmıştır. Gelecek ise ellerimizdedir. Mustafa Kemal Atatürk bunu şöyle ifade etmektedir. “Umutsuz durum yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
Manevi açıdan ise Hz. Mevlana’ nın sözü bir ışıktır. “Nice umutsuz kapılar vardır açılmaz. Rabbimin kapısı büyüktür, kapanmaz. Sen umudunu kaybetme, Rabbim kulunu bırakmaz.”
Psikiyatrist olarak ise anne babalara çocuk yetiştirirken önerimiz; “Tek umudum sensin, bizden artık geçti, sen başaracak, bize sen bakacaksın” gibi yanlış bir söylemi çocuklarımızın bilinçdışına yerleştirip onları büyük sorumluluk altında umutsuzluk ve çaresizliğe sürüklememek.
Antalya psikiyatri ve Antalya psikoterapi merkezi olarak umut, umutsuzluk, depresyon ve intihar konulu makalemizi Andre Gide’ ın şu sözüyle noktalayalım. “Umutsuzluk nedeniyle korkup kaçma. Umut, umutsuzluğun ötesindedir. Aş, yürü, geç onu. Karanlık geçidin ötesinde, ışık bulacaksın.”