AFGANİSTAN’DAKİ YİRMİ YILLIK İŞGALİN ANALİZİ: ABD/NATO VE BARIŞ ÇABALARI

Cszc...LB3U
16 Feb 2024
20

Özet:
Makalenin amacı; ABD/NATO’nun başarısızlığa uğrayan Afganistan’daki harekâtı ve ABD ile Taliban arasında imzalanan anlaşmanın olası etkilerini irdelemektir. Bu harekâtın başarısız olmasının çeşitli sebepleri vardır. Ancak tüm sebeplerin ötesinde, Afganistan’ın uzun süreli bir dış güç tarafından işgal edilmeyeceği veya yönetilemeyeceği gerçeği bir kez daha kanıtlanmıştır. Ayrıca, yirmi yıllık savaş bölge ülkelerinde bıkkınlık yaratmış ve barışın sağlanması gerekliliği ortaya çıkmıştır. ABD ile Taliban arasında yapılan ve Afganistan’a barış getirmeyi hedefleyen anlaşmanın başarılı olması için ABD ve Taliban’ın yönetimi tüm etnik unsurlarla paylaşması ve radikal öğelerden arınmış bir yönetim felsefesini benimsemesi gerekir.
GIRIŞ:
Katar’ın başkenti Doha’da 29 Şubat 2020 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Taliban arasında Afganistan’a barış getirme amacıyla yapılan anlaşma, elli yıldır iç savaş yaşayan veya yabancı güçlerin işgali altında bulunan bir ülkede yeni ve çok önemli bir aşamaya denk gelmektedir. 11 Eylül saldırısı sonrasında ABD önderliğindeki koalisyonun 2001 yılında Taliban hükümetini devirmesiyle gelişen süreç, artık farklı gelişmelere evrilmektedir. Afganistan’da önce ABD ve daha sonra Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) önderliğinde yürütülen Taliban güçlerini etkisiz hale getirme harekâtı, başarısızlıkla sonuçlanma sürecine girmiştir. Söz konusu harekâtın başarısız olmasının çeşitli sebepleri vardır. Ancak tüm sebeplerin ötesinde, Afganistan’ın uzun süreli bir dış güç tarafından işgal edilmeyeceği veya yönetilemeyeceği gerçeği bir kez daha kanıtlanmıştır. Tarihte hiçbir güç, uzun süre boyunca Afganistan’ı işgal etme beceresini gösterememiştir. Anlaşmaya göre tüm yabancı güçlerin, 1 Mayıs 2021 itibariyle Afganistan’ı terk etmesi gerekmektedir. ABD Eski Başkanı Donald Trump liderliğinde imzalanan anlaşmaya ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimin ne derece uyacağı veya uymayacağı uluslararası alanda netleşmiş değildir. Büyük olasılıkla kapalı kapılar ardında veya güvenilir aracılar vasıtasıyla görüşmeler sürmektedir. Bu kapsamda makalenin amacı; ABD/NATO’nun başarısızlığa uğrayan Afganistan’daki harekâtını irdelemek, ABD ile Taliban arasında varılan ve Afganistan’a barış getirmeyi hedefleyen anlaşmayı inceleyerek Afganistan’ın nasıl etkileneceğini veya tepki göstereceğini analiz etmek ve son olarak Çin ve Rusya gibi küresel güçler ile bölge ülkelerinin politikalarını ortaya koymaktır. Bu temel bilgiler ışığında makalede önce, ABD ve NATO önderliğindeki Afganistan harekâtının kısa özeti ve başarısızlığının nedenleri incelenecek; ikinci bölümde ABD-Afgan Hükümeti ve Taliban arasında yapılan barış görüşmeleri açıklanacak, bundan sonraki olası gelişmelerin nasıl olabileceği analiz edilecek ve son olarak diğer küresel güçlerin ve bölge ülkelerinin barış görüşmelerini etkileme veya etkilenme durumları ortaya konulacaktır. Çalışmada varılan ana sonuç, Taliban’ın uzun ve yıpratıcı bir savaş stratejisiyle NATO/ABD’nin savaşma azim ve iradesini kırarak isteğini elde aşamasına varmak üzere olduğu ve Afganistan’ın geleceğinde Taliban’ın söz sahibi olacağının uluslararası anlaşmalarla vücut bulacağı yeni bir döneme geçileceğidir. Diğer yandan her ülkenin kendi öznel düşüncelerinden ayrı olarak, bölge ülkelerinin tam merkezinde bulunan Afganistan’daki sıkıntı, Orta Asya’da ekonomik işbirliği ve gelişmenin önünde bir engel durumundadır. Bu yüzden Çin ve Rusya gibi küresel güçler ile diğer bölge ülkeleri, kalıcı barışın gerekliliğin farkına varmışlardır. Ancak Taliban’ı tek başına ülke yönetiminde söz sahibi yapacak bir anlaşmanın yerine, tüm etnik unsurların kaygılarını da gideren adil ve kalıcı bir barışın sağlanması herkesin yararına olacaktır. Çalışmada nitel inceleme yöntemi dâhilinde önemli kaynakların, küresel liderlerin konuşmalarının ve basın taramalarının gözden geçirimini içeren; bireysel bilgi, sezgi ve ülkeye ilişkin deneyimleri özümseyen betimleyici bir yaklaşım kullanılmaktadır.
ABD VE NATO’NUN AFGANISTAN’DAKI BAŞARISIZLIĞININ ANALIZI GEÇMIŞIN KISA ÖZETI Tarihi boyunca sayısız kez işgale maruz kalan Afganistan, 19. yüzyılda İngiliz ve Rusların nüfuz mücadelesi yürüttükleri bir alan olmuştur. “Büyük Strateji” şeklinde betimlenen bu rekabet, 20. ve 21 yüzyılda, farklı küresel güçlerle devam etmektedir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD ve Rusya’nın rekabet ve nüfuz alanı olan söz konusu ülke, günümüzde belirtilen iki büyük gücün yanı sıra, bölgesel orta ölçekli güç sayılabilecek Pakistan, İran ve Suudi Arabistan ile küresel güç olan Çin’in de dâhil olmasıyla çok boyutlu bir mücadele alanına dönüşmüştür. Afganistan’da uzun süreli iç çatışma, ülkenin tahrip olmasına, insanlarının ölmesine, ekonomik olarak gerilemeye ve halkın fakirleşmesine sebep olmaktadır. Ayrıca geçmişe bakıldığında, Afganistan’ın hiçbir zaman barışçıl bir ülke olmadığı görülmektedir. Afganistan, yüzyıllardır savaşçı gruplarla çatışan bir devlet olmuştur. Jeopolitik konumu, trans-etnik nüfus yapısı ve komşuları arasındaki rekabet bu duruma yol açmıştır.1 Tarihsel faktörler, ülkenin coğrafi koşulları, Afgan halkının zorlu yaşam koşullarını içselleştirmesi ve “savaş ağaları” “war lords” denilen bölgesel kabile reislerinin yarı otonom statüleri, Afganistan’ın yabancı ordulara karşı uzun süreli asimetrik savaş yapma becerisine katkı yapmaktadır. Afgan isyancıları, yaşanan üç Afgan-İngiliz savaşında (1838-42; 1878-80; 1919) İngiliz işgaline karşı ölümcül bir direniş göstermiştir. Yine Sovyet işgaline karşı da benzer direniş gösterilmiştir. Taliban isyancılarının ABD işgaline karşı aynı şiddeti içeren bir direnişini görmekteyiz. Afgan savaşlarının bir başka tipik özelliği de yabancı ordular ülkeyi terk ettikten sonra, onlarla işbirliği yapan hükümdarın ve etrafındaki kişilerin katledilmesidir. Sovyetler Birliği’nin işgalinin bitiminin ardından, o zaman ki Moskova yanlısı lideri olan Necibullah infaz edilmiştir.2 Sovyetler Birliği’nin 1979 yılının son günlerinde Afganistan hükümetinin yardım talebi bahanesiyle başlattığı işgal, hem Sovyetler Birliği’nin yıkılmasına katalizör etki yapmış hem de komünist ideolojinin küresel etkileşim gücünü ortan kaldırmıştır. Ancak diğer önemli bir sonucu ise Suudi Arabistan’ın mali desteği, ABD’nin silahları ve Pakistan’ın eğitim ve yer teminiyle Sovyet işgaline karşı yetiştirilen “Mücahitler”in; radikal İslami anlayışın doğmasına, siyasallaşmasına, diğer İslam ülkelerini etkilemesine ve günümüzdeki Taliban denilen radikal unsurların yeşermesine neden olmasıdır. Bugünkü Afganistan’ın kaderi 1978 senesinde yaşanan iç savaşla başlamıştır. 1979 yılının Aralık ayında Sovyet birliklerinin, o zaman ki Afgan liderinin Sovyetler Birliği’nden yardım istemesiyle başlayan ülkeye gelmesi, bu iç çatışmayı 1980’de dramatik bir şekilde hızlandırmıştır. Ardından 1989-1992 arasında ülkede Sovyet yanlısı hükümet ile ağırlıklı olarak İslamcı muhalefet arasında çatışmalar yaşanmıştır. Sovyetler Birliği’nin 1989 yılında Afganistan’dan çekilmesinden sonra, istikrarlı bir hükümet kurulamamıştır. İslamcı ve bölgesel hiziplerin çeşitli koalisyonları aralarında 1993-1996 yılları arasında çatışma, kargaşa ve iç savaş yaşanmıştır. ABD, mevzubahis istikrasızlığı kendi ülkesinin güvenliği açısından sakıncalı görmüş ve tekrar Pakistan’ı görevlendirmiştir. Pakistan, Mücahitlerin yetiştirilmesi deneyiminden de yararlanarak, çoğunluğunu Afganistan’ın %40’ını oluşturan Paştun grubundan oluşturulan ve Taliban adıyla lanse edilen yeni bir radikal dinsel militan yetiştirmeye başlamıştır. Kısa sürede önemli sayıda güce ulaşan Taliban, Pakistan’ın açık ve ABD’nin örtülü desteğiyle 1996 yılında, Afganistan’daki diğer etnik veya mezheplerden oluşan güçleri yenerek merkezi otoriteyi tesis etmiş ve şeriata dayalı radikal bir yönetim kurmuştur. Otuz yıllık iç savaş ve kargaşa, Afgan halkını aşırı bezginliğe sevk etmiş, onlar için güvenliklerini sağlayacak güçlü bir hükümetin varlığı çok önemli hale gelmiştir. Güvenlik kaygısı nedeniyle istikralı ve güçlü bir hükümetin varlığı, hükümetlerin meşruluğuna tercih edilir olmaktadır. Taliban yönetiminin halk nezdindeki meşruluğu, baskıcı ve radikal olsa da otuz yıldır ülkede yaşanan kargaşa ve istikrasızlığı sona erdirmiştir.3 Ancak dinsel radikalizmin merkezi konumuna yerleşen Taliban hükümeti, radikal uygulamalarıyla dünyada şaşkınlık ve korku yaratmıştır. ABD’nin istikrar uğruna, kendi yarattığı militan grubunun kontrol ettiği Afganistan’ın dünyaya terör yetiştiren bir olguya dönüşmesini ve özellikle ABD’yi hedef yapan stratejileri karşısında yeni bir politika izlenmesi gerektiği görülmüştür. İşte tam bu esnada 11 Eylül saldırısı yaşanmıştır. New York’ta bulunan ikiz kulelere 11 Eylül 201 günü El Kaide terör örgütüne bağlı militanların asimetrik yöntemlerle saldırması, ABD ve dünya açısından farklı sonuçlar doğurmuştur. Tek kutuplu dünya düzenin sağlayıcısı durumundaki en büyük devletin bu şekilde bir terör saldırısına uğraması; uluslararası alanda imajını zedelemiş, kendi halkının hükümetine olan güvenini sarsmış, Sovyetler Birliği’nin ve komünizmin yayılmasını önlemek, amacıyla Soğuk Savaş döneminde İslami öğelerle yapılan stratejik işbirliği yara almış ve Batı Dünyası’nda “Islamic phobia/ İslamofobi” şeklinde Müslüman” karşıtlığı” algısını ortaya çıkarmıştır. ABD, bu terör saldırısını, küresel bir anti-terör savaşına dönüştürürken, “ya bizdensin ya da onlarla” diyerek tehditkâr yöntemlerle ülkelerin kendi yanında yer almasını sağlamaya çalışmıştır. Son olarak, ABD ile Taliban arasında yapılan ve Afganistan’a barış getirmeyi hedefleyen anlaşmanın başarılı olabilmesi için, ABD’nin ve Taliban’ın yönetimi tüm diğer etnik unsurlarla paylaşması ve radikal öğelerden arınmış bir yönetim felsefesini benimsemesi gerekir. Aksi takdirde ülke, tekrar 2001 öncesi gibi bir rejimin ellerinde kalabilir. Bunu kimsenin istemeyeceği açıktır. Barışı kurmak zordur ama onu yaşatmak daha zordur. Bu yüzden geçmişten ders alınarak yeni bir barışı tesis etmek, yaşamsal öneme sahiptir.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to mert333

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.