Hem Pahalı Hem Değerli Tuz

HwUs...RXq4
8 Feb 2024
37





Hem Pahalı Hem Değerli Tuz



Konu tuz olunca yapabileceğimiz en büyük hata, yemeklerimize lezzet katan bu maddeyi simgesi NaCl olan sodyum klorür adlı kimyevi maddeye indirgemek olur herhalde. Evet, tuz sodyum klorürdür. Amenna. Ancak binlerce yıldır kullanılan bu madde kültürümüzde öyle bir yer tutmuş, onu öylesine baş tacı etmişizdir ki artık onu NaCl’den ibaret görmek tuza ve ona böyle yer veren kültürümüze yapılmış büyük bir haksızlık olur.
Kimya biliminin sodyum klorür olarak tanımladığı nesne olan tuz kültür tarihinde, edebiyatta, folklorda, masallarda, şiirlerde öylesi bir yer tutar ki tuzu tuzdan ibaret görmek yapılacak hataların en büyüğü olur. Tuzun macerası hiçbir tuzluğa sığmayacak kadar derin ve çok yönlüdür çünkü.
MAAŞ OLARAK TUZ
Tuz, kadim kültürlerden beri paha ve değere sahip bir madde olarak karşımıza çıkar. Altay Tükçesinde tuz getirmeye gitmek anlamına gelen “tuska bar” deyimi, aynı zamanda ölmeye gitmek anlamına gelir mesela. Çünkü bölgede nadir bulunan tuzu getirmek için çok tehlikeli bir yolu aşmak gerektiği tuz almaya gidenlerin önemli bir bölümü yolda canlarını kaybettiği için gözden çıkartılan yaşlı insanlar tuz almaya gönderilirmiş.
“Tuz”un tarihi daha böylesi nice trajik olaya sahne olur. Polonya’nın Krakov şehri yakınlarındaki yerin 64 metre altında başlayıp 327 metre kadar aşağıya inen ve içindeki tuzdan heykeller sebebiyle UNESCO’nun koruma altına aldığı 700 yıllık tuz madeni olan Wieliczka’da kim bilir hangi trajediler yaşanmıştır?
Romalı askerlere de maaş olarak verilirmiş tuz ve Latince tuz anlamına gelen salarium İngilizce’deki ücret kelimesinin (salary) kaynağını oluşturmuş.
Ya Türkçe’de pahalı anlamına gelen “tuzlu” sıfatı için ne demeli. Ancak tuz sadece bir paha değil, aynı zamanda bir değerdir de. Etleri bozulmaktan koruduğuna telmih olarak türetilen “et kokarsa tuz basarsın, ya tuz kokarsa…” deyimi kimi değerlerin ve ölçülerin kaybolması halinde uğranılan zararın telafi edilmesinin güçlüğünü anlatırken tuzun sadece bir pahaya değil bir değere de sahip olduğunu hem de önemli bir değere sahip olduğunu ifade eder.
Bu değer ve paha tuzun günlük hayatın içinde özel bir yere sahip olmasına sebep olmuştur.
AL BASMASINA KARŞI ÇARE
Tuz her zaman için koruduğu, bereket ve huzur verdiği inanılan bir madde olarak karşımıza çıkar. Kâh nazar belasından korunmak için kâh şifa niyetine tuza güvenilir. Mesela Anadolu’nun pek çok yöresinde nazara karşı kurşun dökmeye çok benzeyen tuz dökme adeti vardır. Adana’da yeni doğmuş bir bebek ve loğusa anne al basmasına karşı yanına konan bir torba tuz aracılığıyla korunmaya çalışılır.
Hayatın her safhasında tuzun yeri vardır. Tıpkı yemekte eriyip yok olan fakat eksikliği öncelikle hissedilen tuz gibi. Yediğimiz tek maden olan tuzun doğumda, düğünde cenazede rolü vardır. Düğün sırasında kızın baba evinden çalınan tuz, yeni çiftin tuzluğuna konarak kızın baba evindeki huzuru bulması temenni edilir, cenaze çıkan evden dağıtılan tuz çocuklara yalatılır ki çocukların ömrüne ömür katılsın. Yeni taşınılan eve önce tuz sokulur. Kötü rüya gören kişi rüyasını hayra çevirmek için tuz ve ekmek dağıtır.
Bir paha ve değer ölçüsü olan tuz kültürümüze böylesi nice âdete sızarak kendisine inkâe edilemez bir yer açmıştır.
MEVLANA VE TUZ
Gelenek ve âdetlerde kendine böylesi sağlam bir yer açan, pek çok deyim ve atasözünde kendisine baş köşe gösterilen tuz elbette şiirde de, masal ve destanlar da kendisine bir yer bulur.
Sünnete uyup yemeklerine tuzla başlayıp tuzla bitiren Mevleviler, dergâhlarında ahçı dedenin makamından semanın yapıldığı doğu tarafına bakan pencereye tuz koyar ve bu pencereye tuz penceresi adını verirler. Mevlana, Mesnevi’de, Divan-ı Kebir’de ve Fih-i Mafih’te tuzdan çeşitli sebeplerle bahseder. Kâh “Onun yüzünü görmezsek meclisimizin tadı tuzu yok; o tatlı tuzlu, o hileci, düzenci dilberimiz nerede?” diye sitem eder; kâh “Seni tanıdım tanıyalı tuz gibi eridim gitti” sözleriyle gönlünü ilan eder.
Edebiyatımız tuzun girdiği şiirlerle yüklüdür.
EDEBİYATIN TADI TUZU
Şiirlerde de tuz bir paha ve değer ölçüsü olarak karşımıza çıkar.
Derdiçok veda ederken “Tuz ekmeği helal eyle sevdiğim / Gayri sizin elden göçer giderim” der ve tuz ekmeğin helalliğini ister. Pir Sultan Abdal tuzun hakkını bildirir: Bir kardaşa meyil edip / Tuz ile ekmeğin yiyip / Azıcık noksanın görüp / Tez başına kakma gönül” mısralarıyla. Tuz ve ekmeği paylaşmış insanlar birbirlerini hatırlarını üstün tutmalı olmadık meseleler çıkartıp kalp kırmamalıdır. Levni “Tuz ekmek bilmeze halini deme” derdini anlatma tuz ve ekmeğin değerini bilmeyecek kadar kaba ve anlayışsız bir insana sırrını açarsan bu senin zararına olur tavsiyesinde bulunurken, Seyrani böyle insanlarla çatışmaya bile girilmemesi gerektiğini ifade eder: “Tuz ekmek bilmeze kılıcını çalma” diyerek. Demek ki ona göre tuzun kıymetini bilmeyen bir insandan mertlik beklemek de doğru olmaz. Aşık Şenlik kavuşamadığı yârinin diyârının tuzunu bile kendisine haram bilir ve “Bu yerlerin tuz etmeği çöreği / haram olsun bunnan bele sevdiğim” der. Tuzlanmak terbiye edilmek demektir aynı zamanda. Ne der Pir Sultan Abdal? “Üstat nazarında tuzlanmayınca / O lokmada lezzet karar olur mu?”
TUZSUZ DELİ BEKİR
Karagöz oyunlarında Tuzsuz Deli Bekir, kaba, saba; içki içen, çevresindekileri sürekli ölümle tehdit eden negatif özellikleri olan bir tiptir. Tuzun pahasından ve değerinden nasibi olmayan biridir o. Karagöz oyunları bu tatsız, tuzsuz kaba kahramanı bile büsbütün küçük görmemiş ve ona karışık işleri bir hamlede çözen olumlu özellikler de atfetmiştir ama bu özellikleriyle Bekir tiplemesi ana karakterlerin yanında yemekteki tuz mesabesine ilk planda görünmeyen fakat eksikliği de hissedilebilen bir tip olarak Karagöz oyunu içindeki yerini alır.
Sözün özü tuz, Karagözde de bir paha ve değer işareti olarak yerini alır.
TUZLA İLGİLİ SÖZ BİTMEZ
Hemen her yemeğe giren tuz kültürümüze de sızmış, tadını hayatımızın her yönüne, dilimize edebiyatımıza katmıştır ve katmaya devam edecektir.
Bu yüzyıllardır böyle gelmiş ve inşallah böyle de devam edecektir.
Tıpkı 17. yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi’nin Kur’anı Kerim, kılıç, ekmekle birlikte üstüne yemin edilecek denli önem verilen şeyler arasında sayılan tuz, 2001 yılında Türkmenistan’da affedilen mahkûmların bir daha suç işlemeyeceklerine dair üstüne yemin ettikleri madde olması gibi.
Tuz pahasını ve değerini sürekli hissettirir.
Ve tuzun pahasını, değerini hissettikçe kültürümüzün pahasına, değerine şahit oluruz.
NOT: Bu yazıda yer alan bilgiler ve çok daha fazlası için Marmara Üniversitesi’nin 19–21 Mayıs düzenlediği “Türk Kültüründe Ayrıntılar: Tuz” başlıklı sempozyumunda sunulan bildirilerin Emine Gürsoy Naskali ve Mesut Şen’in editörlüğünde hazırlanan ve 2004’te Kitabevi Yayınları’ndan çıkan “Tuz Kitabı” adlı kitaba başvurmak gerekiyor.

Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to clubtroy

0 Comments