FOTOĞRAFIN ÖNCESİ VE FOTOĞRAF
Fotoğraf makinası olarak bildiğimiz alet ilk kez,1826 yılında ilk fotoğrafı kaydetti.
Bu alet, fotoğraf kaydından önce de vardı ve İnsanlar aletin görüntü düzlemi üzerine düşen fizik mekandaki nesnelerin optik görüntüsünü izliyorlardı.
Camera obscura adındaki bu aletin oldukça uzun bir geçmişi bulunmaktadır.
İnsan, çok uzun yıllar önce Camera obscura içinde oluşan görüntüyü fark etmişti. Bu konuda, yorumlamaya dayalı ve kanıt oluşturabilecek bilgilerin de biraz karmaşık ve sorunlu oldukları ortadadır. Camera Obscura ile ilgili olarak, belgesi olan ilk bilgilere Rönesans döneminde rastlıyoruz. Herkesin tanıdığı ve insanlık tarihinde en önemli isimlerden birisi olarak kabul edilen, öncelikle ressam olarak bilinen, ancak birçok konuda bilgi üretmiş olan Leonardo da Vinci’nin çok sayıda olan not defterlerinden birisinde yapmış olduğu Camera obscura çalışmalarıdır.
Leonardo, yaptığı Camera obscura çalışmasında, nitelikli bir görüntü elde etmek için aletin boyutları, görüntüyü oluşturan iğne deliğinin çapı ve bulanık görüntünün netleşmesinin artırılması gibi konular üzerinde durmuş; ayrıca görüntü düzlemi üzerine düşen ters görüntünün nedenini açıklamıştır. Leonardo’nun daha sonra bu konu ile ilgilenmediği bilinmektedir.
Camera obscura, sadece bir yüzeyinde iğne deliği diye adlandırılan, küçük bir delik bulunan bir Karanlık Oda’dır. Deliğin karşısındaki düzlem üzerinde, delikli düzleminin karşısında bulunan nesnelerin ters dönmüş görüntüsü oluşur. Bu görüntü, insanları fazlasıyla etkilemiş ve ilgili kişiler Camera obscura’yı daha nitelikli ve kullanışlı bir duruma getirebilmek için çalışmalar yapmışlardır. Adından da anlaşılacağı gibi Camera obscura = Karanlık oda. Latince bir sözcük; gerçekten insanların içine girdikleri ve oda içinde oluşan görüntünün izlendiği portatif bir odadır.
Zaman sürecinde bu oda, elde taşınır küçük bir alet durumuna getirilmiş, delik yerine bir lens yerleştirilerek daha ışıklı ve net görüntü elde edilmiştir. Kullanımı ve taşıması kolaylaştırılan bu aleti birçok kişi kullanmaya başlamış, ilk dönemlerinde Güneş ve ay tutulmalarını izlemişler, görüntü kalitesindeki gelişmelerle birlikte izleyenlerin sayısı artmış; çünkü bu alet ayrıca bir eğlence aracı ve resim yapma kolaylığı getiren bir şey olmuştu. Leonardo’dan başlayarak, fotoğraf makinası oluncaya kadar 300 seneden fazla bir zaman geçmiştir. Bu uzun bir süreçtir. Bu günkü bakışımızla insanın bilgi edinme süreci ve bu bilgiden yararlanma süreci, yani teknoloji oluşturma sürecinin 1800’lü yıllara kadar çok yavaş olduğunun da göstergesidir.
Camera obscura fotoğraf makinasına nasıl dönüştü?
Elde taşınabilir küçük boyuttaki kamera obscuralar 1670-1680’li yıllara doğru kullanılmaya başlandı. Ahşaptan yapılan ve bu zamana kadar bilinenlerin en küçük boyutta olanı 23 x 60 cm. dir.
Kameraya, iğne deliği yerine ince kenarlı bir lensin yerleştirilmesi 1570’li yıllarda oldu (Bu günkü anlamda objektif yerleştirildi). Ardından, kutunun görüntü düzlemi önüne 45 derece eğiklikte bir ayna yerleştirildi ve görüntü üst düzlem ahşabının yerine yerleştirilen buzlu cama yansıtıldı. Bu şekliyle oluşturulan Camera obscura en kullanışlı ve pratik bir duruma getirildi. 18.yy’ın başlarında günümüzde kullandığımız lenslerin benzerleri, kullanılan tek lensin yerini alarak daha nitelikli görüntülerin düzlem üzerine yansıtılması sağlandı. Elde taşınabilen bu alet yönlendirildiği her şeyin net, ayrıntılı ve ışıklı bir görüntüsünü oluşturarak, günümüzde kullandığımız refleks fotoğraf makinasının da bir öncüsü oldu.
Çoğunlukla astronomi alanında kullanılırken, daha kolay kullanışlı duruma getirildiği sürelerde, 17. Yüzyılda ressamlar tarafından da kullanılmaya başlandı: Vermeer, Canaletto ve Reynolds bunlardan ünlüleridir. Eğitim ve eğlence amaçlıda kullanılan bu alet, görüntü oluşturma işleriyle ilgilenenlerin de ilgisini çekiyordu. Bu kişilerden birisi Fransız Joseph Nicephore Niepçe dir.
Niepçe, o sıralarda Almanya’da bulunan ve bu günkü ofset baskı sisteminin öncüsü olan Litografik baskıyı Camera Obscura kullanarak, gerçek optik görüntüyü Litografi’ ye uyarlama çalışmalarına başlamıştı. Uzun süreler içinde yaptığı çalışmalar, sonuç vermiş ve Niepçe bugün fotoğraf olarak bildiğimiz optik görüntüyü ilk kez 1826 senesinde kaydetmeyi başarmıştır.
Niepçe, kayıt ortamı olarak, Juda bitümü ile kaplanmış kalaylı bakır plakayı kullanmıştır. Pozlandırma süresi yaklaşık 8 saat olmuştur. Bir tür asfalt olan Juda bitümünün özelliği, uzun süre ışık etkisinde kaldığında renginin açık gri ’ye doğru dönüşmesidir.
CAMERA OPSCURA-16.YY.
1645- TAŞINABİLİR CAMERA OPSCURA
Nicephore Niepçe ilk fotoğrafı, Juda bitümlü kalaylanmış bakır plaka üzerine 1826 senesinde kaydetti. (8 sat pozlandırma süresi).
Optik görüntünün bir düzlem üzerine kaydedilmesiyle devam eden çalışmalar kayıt süsesinin kısaltılmasına yönelik oldu.
Niepçe, ressam Daguerre ile birlikte 1829’da sistemi geliştirmek için ortak çalışma anlaşması yaptılar. Yapılan anlaşmanın amacı, daha kısa sürede ve daha nitelikli görüntü kaydının amacını taşıyordu.1833’te Niepçe ’nin ölümünden sonra Daguerre çalışmalarına yalnız olarak devam etti.
Daguerre, başlattıkları çalışmayı sürdürdü ve daha kısa sürede daha net görüntü kaydını1839’da başardı.
Bu görüntü kaydının başarısı 19 Ağustos 1839 tarihinde Fransız Bilimler Akademisi’nde: “Sayın Baylar, doğanın görüntüsü ışık aracılığıyla bir yüzeyin üzerine kaydedildi.” Sözleriyle tüm dünyaya bildirildi.
İşte bu açıklamadan sonra, dünyanın birçok yerinde birçok insan, görüntü kaydetme uğraşısına başladılar ve Daguerre ’in yöntemini kolayca uyguladılar. Ancak, Daguerre’inkinden farklı yöntemler deneyenlerde çalışmalar yaptılar ve onlarda başarılı oldular.
Bu süreçte, Daguerre ’den sonraki en önemli araştırmacının İngiltere’de William Henry Fox Talbot olduğunu görüyoruz. Talbot ’un görüntü kayıt sistemi negatif-pozitif görüntü baskısının yapılmasına olanak tanıyan bir sistemdir. Kaydedilen görüntülerin kısa süre içinde çoğaltılmaları yönünde önemli bir sistem olmasının yanında, hazırlanması ve az masraflı olmasıyla günümüzde de kullanılan yöntemin bir öncüsüdür.
Bu yöntemde, üzerine görüntü kaydı yapılacak olan kâğıt Gümüş nitratlı sıvı içinde bekletilerek gümüş nitratlı bir kâğıt elde ediliyor ve görüntü düzlemi üzerine yerleştirilerek ponzalandırma işlemi yapılıyor. Pozlandırılan kâğıt, potasyum iyodürlü banyo içinde bırakılarak görüntü oluşturuluyor ve sodyum hiposülfit içinde tespit edilip suda yıkanarak kalıcı duruma getiriliyordu.
Daha ayrıntılı görüntü kaydını 1850’li yıllarda mimar Frederiç Archer, alkolle karıştırtılmış eter içerisine, pamuk ve barut karışımını ekleyerek Kollodyon adındaki yöntemi bularak gerçekleştirdi. Kollodyon, Potasyum iyodür ve Bromürle karıştırılarak cam plaka üzerine sürülüyor, beş on saniye sonra, gümüş nitrat banyosunda ışığa duyarlı bir yüzey oluşturuluyor ve pozlandırma işleminden sonra da, demir proto sülfat banyosunda bırakılarak kaydedilen görüntü açığa çıkartılıyordu. Ortaya çıkan fotoğraf görüntüsü, potasyum siyanürlü tespit banyosundan geçirilip su içinde bırakılıp yıkandıktan sonra fotoğraf kalıcı duruma getiriliyordu. Bu yöntemle birlikte pozlandırma süreleri de 1/125 saniyelere kadar kısaldı. Kullanılan cam plakalar 1900’lere kadar devam etti.
Tüm bu zamana kadar olan süreç içinde fotoğraf üretimi tamamen profesyonellerin yaptıkları bir iş oldu. Fotoğrafçılar işin tüm aşamalarını kendileri gerçekleştirdiler; özellikle ışığa duyarlı kayıt malzemelerini ve kimyasalları kendileri ürettiler. Fotoğrafa sahip olmak isteyen kişiler ise, çektirdikleri fotoğraflar için oldukça yüksek fiyatlar ödemek zorundaydılar.
1880’li yıllarda George Eastman, üzeri ışığa duyarlı emülsiyonla kaplanmış nitroselüloz rulo filmi fabrikasyon olarak üretti. Bu olay, modern fotoğrafçılığın başlangıcı sayılmaktadır. G. Eastman’ın kurduğu Kodak Şirketi,1888 yılında, kullanımı çok kolay olan ve içinde film rulosu olan Kodak marka makinayı da üretti. Makinayı satın alanlar istedikleri fotoğrafı çok rahat ve kolay bir şekilde çekip, filmi biten makinayı satın aldıkları yere getirerek, fotoğraf baskılarını yaptırmaya başladılar. Kodak şirketi makine reklamı olarak: “Siz düğmeye basın, gerisini bize bırakın” sloganıyla satış yaptı. Kodak’ın herkesin çok kolayca kullanabileceği bu kutu makinasıyla birlikte fotoğraf toplum içinde yaygınlaşmaya başladı.
Camera obscura içindeki optik görüntünün fotoğrafa dönüştürülmesi ve fotoğraf makinası dediğimiz aletle birlikte geliştirilmesi yüzlerce yıl içinde gerçekleşti. Fotoğraf ’ın ve fotoğraf makinesinin gelişimi insan emeğinin bir sonucudur. Günümüzde dijital görüntüleme sistemlerinin hızla gelişmeye devam etmesi ve kolaylıkları, analog sistemin kullanımını ve araç-gereç üretimini oldukça azaltmıştır. Bilimsel gelişmelerle ve teknolojinin gelişmelere uyarlanmasıyla devam edecek olan bu konunun gelecekte nasıl olabileceğini söyleyebilmemiz zordur.
A.KESKİN
NİEPÇE,1826-27
Daguerre-1838
Thomas Easterly-1847, Amerikan yerlisi