Ahmed-i Hani Kimdir?

FUhK...Re91
8 Feb 2024
50


Büyük İslam âlimi, mütefekkiri ve mutasavvıfı olan Ahmed-i Hânî 1061 (1651) yılında doğdu. Babasının adı İlyas’tır. Nisbesini, Hakkâri yakınlarında bulunduğu söylenen Han köyünden veya burada yaşayan Hânî aşiretinden ya da mensubu olduğu Hâniyan ailesinden aldığı tahmin edilmektedir. Hânî, Doğu Anadolu’nun birçok yerini dolaşarak Arapça, belâgat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomiyle ilgilendi. Bir süre bölgenin kültür merkezi olan Cizre’de yaşayan ve Mem û Zîn adlı mesnevisini burada kaleme alan Hânî daha sonra Eski Bayezit’e (Doğubayazıt) gitti ve orada vefat etti. Yazma bir eserde yer aldığı kaydedilen, “Târe Hânî ilâ Rabbih” ibaresinin ebced hesabıyla karşılığı olan 1119 (1707) yılında vefat ettiği ileri sürülmektedir. Halk arasında velî olarak kabul edilen Hânî’nin Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayı’nın yakınında bulunan türbesi halen ziyaretgâhtır. Bediüzzaman Said Nursî’nin de gençliğinde kabrini ziyaret ederek ondan feyiz aldığı nakledilir.



Hânî’nin Kürtçe olarak kaleme aldığı eserlerinin incelenmesinden önemli bir şair ve mutasavvıf olduğu anlaşılmaktadır. Ulûhiyet ve varlık konuları başta olmak üzere ahlâkî, sosyal ve kültürel meselelerdeki görüş ve düşüncelerini manzum eserlerinde dile getirmiştir. Kelâm konularında Sünnî ve genellikle de Eş‘arî görüşlerine bağlı olan müellif, kâinatın yaratılışı ile insanlara sorumluluk yüklenmesindeki sırlar üzerinde durur.


 

Tasavvufî düşüncesinin yanında dönemin sosyal sıkıntıları üzerinde duran ve halkın sahipsizliğinden yakınan Hânî, bu meselelerin sosyal dayanışma ve bilgilenme ile aşılabileceğini, kendisinin de eserleriyle bu hususta üzerine düşeni yapmaya çalıştığını ifade eder; kendi döneminde insanların ilim ve hikmet yerine maddî menfaatlere değer vermelerinden yakınır. Yalnızca ilâhî aşkın ve günahlardan sakınmanın insanları tam anlamıyla değiştirip onlara güzel vasıflar kazandırabileceğini belirten Hânî, bu hususta Molla Câmî, Molla Ahmed-i Ciziri, Feqiye Teyran gibi mutasavvıf şairlerin etkisi altında kalmıştır.

Hânî’nin İsmâil Bâyezîdî (ö. 1121/1709), Şerîf Han Cûlâmergī (ö. 1161/1748) ve Murad Han Bâyezîdî (ö. 1192/1778) gibi öğrenci ve takipçileri olmuştur.



Eserleri:

             1. Mem û Zîn: Leylâ ve Mecnûn, Ferhad ile Şîrin türünde bir mesnevidir. Müellifin hâtime kısmında doğum tarihini verdikten sonra kitabı bitirdiğinde kırk dört yaşında olduğunu kaydetmesinden eserin 1104 (1693) yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. 60 bölümden meydana gelen eser yaklaşık 3000 beyit ihtiva eder. Hânî, bu eserinde ilahi aşk konusunu beşeri aşk hikâyesini vesile ederek akıcı bir üslûpla anlatması yanında kendi düşüncelerini, döneminin idarî ve içtimaî meselelerini, olayın yaşandığı Cizre bölgesinin kültürel özelliklerini de eserine yansıtmıştır.

            2. Nûbahârâ Bıçûkân: Arapça-Kürtçe manzum bir sözlük olup 1094 (1683) yılında yazılmıştır. Giriş kısmında, Kur’an öğrenimini tamamlayan çocuklara sarf-nahiv derslerine geçerken kolaylık sağlanması amacıyla telif edildiği belirtilen eser, her biri farklı vezinde on üç bölümden meydana gelmektedir.

             3. Aķīdâ Îmân: İman esasları ve diğer akaid konularının Sünnî görüşe göre açıklandığı seksen beyitten oluşan bir risâledir. Tevhid, nübüvvet, Allah’ın sıfatları, şefaat, dua, kıyamet ve âhiret gibi konuların açıklandığı eserde bazı ef‘âl-i ibâd meseleleri tartışılmış, bu tür meselelerde genellikle Eş‘ariyye’nin yaklaşımı benimsenmiştir.

              4. Divan ve Çârkûşe: Her bir mısraı dört ayrı dilde (Arapça, Farsça, Türkçe, Kürtçe) yazılan çarkuşe adlı şiiri ile Divan adı verilen aşk, ayrılık ve kavuşma temalarının işlendiği bazı rubaileri günümüze ulaşmıştır.

        Hânî’ye Yûsuf û Zelîha (Züleyħâ) ve Aķīdâ İslâm gibi bazı eserler nispet ediliyorsa da bunların ona aidiyeti tespit edilememiştir.


Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to halepler06

0 Comments