Paralel Evren Teorisi: Evrende Başka Bir Siz Var Mı?

7pej...ayBT
23 Jan 2024
33

Paralel Evren Teorisi: Evrende Başka Bir Siz Var Mı?Ayşe Kübra Gürel

Eğer Fringe’i izlediyseniz aşağıdaki fotoğrafın ikonik sahnelerden biri olduğunu hatırlarsınız. Başka bir evrende başka kararlar verip başka bir hayat yaşayan bir siz olduğunu hayal etmek hepimiz için keyifli bir beyin jimnastiğidir. Günümüzde bilim kurgu eserlerinden bilimsel makalelere kadar geniş bir yelpazede popüler olan paralel evren kavramı, insanların hayal gücünü ve merakını cezbetmektedir. Bilim kurgu filmlerinden edebiyat eserlerine kadar birçok eserde, paralel evrenlerin varlığı ve bu evrenlerde farklı versiyonlarda yaşayan bireylerin hikayeleri sıkça karşımıza çıkmaktadır.

Evrende Başka Bir Versiyonumuz Olabilir Mi?

Aslında şu anda bu sorunun “doğru” yanıtını bulmak mümkün değil. Paralel evren teorileri, modern fizik ve kozmolojinin ilginç alanlarından birini oluşturur. Bu teoriler, evrenin sadece gözlemlediğimiz boyutta değil, aynı zamanda farklı fiziksel yasalara ve koşullara sahip birçok başka boyutta var olabileceğini öne sürer. Paralel evren denildiğinde tahayyül edilen yatay bir düzlemde aynı zamanda farklı iki dünyanın süregelmesi olsa da aslında teoriler biraz daha karmaşık ve kapsamlıdır.

Evrenin paralel dalları farklı kararlar ve olaylar zincirinin olası sonuçlarıdır. İnsanın özgür iradesi ve paralel evrenler arasındaki ilişkisi oldukça karmaşıktır. Farklı bir evrende farklı bir karar almanın, o evrendeki yaşamın seyrini değiştirebileceği düşünülür. Her bir kararın, evrenin farklı bir dalında farklı bir gerçekliği yaratabileceği karmaşık bir ağ olasılığı vardır. Yani eğer başka bir versiyonunuzun olduğunu kabul edecek olursanız bu yalnızca bir değil belki de milyonlarca versiyonunuzun olduğunu da kabul ettiğiniz anlamına geliyor. Bu durum çoklu evren hipotezini ortaya çıkarıyor.

“Başka dünyalar” Var Mı, Çoklu Evren Hipotezi Nedir?

Henüz evren hakkında her şeyi bildiğimizi iddia edemiyoruz. Çoklu evren hipotezi, evrenin sadece bir tane olmadığını, aksine sonsuz sayıda evrenin var olduğunu öne sürer. Bu hipotez, belirli bir evrende belirli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini belirleyen tüm olasılıkları içeren bir multiversum tasavvurunu içerir. Bu çoklu evrenler, farklı fiziksel özelliklere, sabitlere veya başlangıç koşullarına sahip olabilirler.

“Mutlak kesinlikle bildiğimiz tek şey var: Gözlemlediğimiz Evren sürekli genişliyor, dolayısıyla çok uzun bir zaman önce (tam olarak 13.7 milyar yıl önce) çok küçük bir noktadaydı (bir atomdan daha küçüktü). Yapılan hesaplamalar, sıfır zamandan sonraki saniyenin çok küçük bir kesirinde, bugün gördüğümüz evrenin tüm içeriğinin atom çekirdeği yoğunluğunda sıcak bir madde yığınına sıkıştığını gösteriyor. Ama bu noktada şimdiki fizik kuramlarımız işlemez oluyor. Henüz daha geriye giden, tutarlı ve diğer her şeyi açıklayan bir kuram çıkmadı ortaya. Yani günümüz fiziği “başlangıcı” ispatlayamıyor. Çok sayıda kuram var elbette. Örneğin sicim kuramlarına dayanan bir kuantum kütleçekim kuramı ispatlanabilirse, zamanın doğuşundaki tekillik sorunu çözülebilir. Çünkü kuantum fiziği bize, zamanın diğer her şey gibi öbekli olduğunu söylüyor. Peki bu ne anlama geliyor? Zamanın bölünemeyen en küçük olası bir birimi var, anlamına geliyor. Elbette bu temel zaman birimi çok küçük: 10-43 saniye (sıfırdan sonra 43 sıfır daha ekleyin); ama bu sıfır değil. Dolayısıyla bu, herhangi bir tatmin edici kuantum kütle çekim teorisinin bize, evrenin sıfır zamanda sonsuz yoğunluktaki bir tekillikten değil, çok yüksek bir yoğunluk durumunda, 10-43 saniye yaşıyla başladığını söyleyeceği anlamına geliyor. İşte bu gibi sorular ve özellikle de Büyük Patlama kuramı, evrenin milyarlarca yıl önce durup dururken ortaya çıkıp kendi kendine genişlemeye başlaması savı, birçok fizikçiyi tedirgin etmekte. İnsanlar doğal olarak Büyük Patlamadan önce neler olduğunu öğrenmek istiyor. Paralel Evrenler hipotezi bunlara da bir yanıt sunuyor.”

Başka dünyaların var olma olasılığı bizi heyecanlandırsa da var olma ihtimalinin nasıl oluştuğu bilgisi bizi daha çok tatmin edebilir. Sicim teorisinde elektron gibi temel varlıklar matematiksel noktalar olarak değil, “sicim” ismiyle adlandırılmış titreşen bir şeyin döngüleri olarak ele alınır. Her bir titreşim, bir “nokta”ya, bir elektrona karşılık gelir, titreşimin başka bir kipi ise bir fotona denk gelebilir. Peki bu sicimler aslında bir nokta değil de zar benzeri bir yapı olsaydı?

Eğer sonsuz sayıda evren-zarlar birbirleriyle çarpıştıysa bizim Büyük Patlama dediğimiz şey gerçekleşmiş ve içinde yaşadığımız evren genişlemeye başlamış olurdu. Öte yandan başka yerlerde, başka boyutlarda da sonsuz sayıda Büyük Patlamalar gerçekleşebilir ve sonsuz sayıda başka evrenler de ortaya çıkabilirdi. Birbirine çarpan evrenler yeni evrenlerin oluşmasına imkan vermiş olurdu.

Çoklu Evren Hiptezi’nde, sonsuz ve genişleyen bir metaevrende her şeyin aynı Büyük Patlamadan ortaya çıktığı başka kopyaları vardır, her şey aynı fizik yasalarına uyar ve bir değil birçok Paralel Evren (ya da Çoklu evrenler) modelleri vardır.

Kuantum Mekaniği ve Paralel Evrenlerin Olası Temelleri

Mekanik, kuvvetlerin nesneler ve devinimler üzerindeki etkisini, devinimi ve dengeyi konu alan fizik dalıdır. Daha kolay anlaşılması için kuantum mekaniği için atom altı çok küçük parçacıkların kuvvet etkisini inceler diyebiliriz. Ancak temel karmaşıklık bu “parçacıklar” ile ilgilidir. Atom altı ve elektronlar ölçeğine indiğinizde, nesnelerin günlük boyutlarda ve hızlarda hareketini ve davranışlarını tanımlayan klasik mekanik denklemlerinin çoğu işe yaramaz hale gelir. Çünkü klasik mekanikte nesneler, belirli bir zamanda, belirli bir yerde bulunur. Kuantum mekaniğinde ise nesneler, bunun yerine, bir olasılık sisi içerisinde bulunurlar; A noktasında bulunmalarının belli bir olasılığı ve B noktasında bulunmalarının da başka bir olasılığı vardır. Bunu Heisenberg’in belirsizlik ilkesini anlamaya çalışarak özümseyebilirsiniz. Kısaca bir parçacığın yerini, hızını ve kütlesini aynı anda mutlak bilmek şu anda mümkün değildir. Genelde ölçüm yapmaya çalışırken de onların kuvvetlerine etki ederek dengelerini değiştiririz. Elimizde yakın olasılıklar kalır. Ancak bu çok çok küçük madde birimlerini küçük yuvarlaklar şeklinde düşünmeye devam ediyorsanız bu bilgiyi anlamak ve hayal etmek sizin için zor olabilir. Nasıl iki zar halinde evrenin çarpışmasının Büyük Patlamaya neden olabilme ihtimali varsa bu parçacıkların da “dalgalar” halinde hareket edebilme özelliği olabilir. Zaten bizim dalgalr halinde var olduğunuz bildiğimiz şeyler var; ışık ve ses gibi. Eğer dalga şeklinde bir hareketten bahsediyorsak aklımıza hep spektrum, alan, frekans gibi kavramlar gelmeli. Okumaya devam etmeden önce ses ve ışığın etkileşimlerden nasıl etkilendiğini düşünmenizi tavsiye ederim.

Kuantum mekaniği, paralel evren teorilerinin temelini oluşturur. Bu teori, belirli bir anda belirli bir durumda bir parçacığın birçok farklı durumda olabileceğini belirtir. Gözlem yapılmadan önce, parçacık, bir süperpozisyon durumunda, yani birçok olası durumun bir kombinasyonu olarak bulunabilir. Gözlem yapıldığında ise, parçacık sadece bir durumda bulunur. Bu durum, her bir seçeneğin farklı bir evrende gerçekleştiği fikrini destekler. Konum, hız ve renk gibi belirli özellikler, bazen sayıdan sayıya "tek seferde sıçrayan" bir kadran gibi, yalnızca belirli ve tam sayılı miktarlarda ortaya çıkabilir. Yani kuantum mekaniği, bu tür özelliklerin düzgün ve sürekli bir spektrumda var olması gerektiğini ileri süren klasik mekaniğin temel varsayımına meydan okumuştur. Kuantum dünyasında parçacıkların çoklu durumlarını ifade eden süperpozisyon kavramı olduğunu söyleyebiliriz.

Kuantum dalga fonksiyonu çözümü kuantum mekaniğinde, parçacıkların birçok olası durumda aynı anda bulunabileceğini öne sürer. Bu teori, farklı durumların farklı evrenlerde var olduğunu savunur.



Paralel Evrenlerin Farklı Fiziksel Yasaları Olabilir

Paralel evren teorileri, farklı evrenlerin sadece farklı olaylar ve durumlarla değil, aynı zamanda farklı fiziksel yasalara sahip olabileceğini öne sürer. Bu, kuantum dünyasında gözlemlenen fiziksel yasaların, belirli bir evrende geçerli olmayabileceği anlamına gelir. Farklı evrenlerde temel kuvvetlerin farklı şekillerde işlemesi, madde ve enerjinin farklı biçimlerde var olması gibi çeşitli senaryolar düşünülebilir.

Paralel evren teorileri, henüz deneysel olarak doğrulanmamış olmalarına rağmen, modern fizikte önemli bir tartışma konusu olmuş ve birçok bilim insanı tarafından incelenmiştir. Bu teoriler, evrenin karmaşıklığını anlama çabalarımızı genişletirken, aynı zamanda temel fizik yasalarının doğası hakkında daha derin sorular ortaya çıkarır.

Paralel evrenlerin varlığını destekleyen veya bu fikri çürüten bilimsel kanıtları anlamak, evrenin karmaşıklığını çözümlemek ve bu teorinin dayandığı temel unsurları değerlendirmek için önemlidir. Bu kapsamda, paralel evrenlerin bilimsel temellerini oluşturan üç ana unsuru inceleyelim:

1. Kozmik Mikrodalga Arka Plan Işınları ve Evrenin Yapısı

Kozmik mikrodalga arka plan ışınları, Büyük Patlama'dan kalan ışımalardır ve evrenin genel yapısı hakkında önemli bilgiler içerir. Bazı teorisyenler, bu ışınların farklı evrenler arasında etkileşimlerin izini taşıyabileceğini öne sürer. Kozmik mikrodalga arka plan ışınları, paralel evrenlerin varlığına dair potansiyel kanıtların araştırılmasında önemli bir rol oynar.

2. Gözlemlenebilir Evrende Yaşanan Sıra dışı Olaylar

Gözlemlenen evrende meydana gelen sıra dışı olaylar, paralel evren teorilerini destekleyen bir diğer unsurdur. Fiziksel yasalara ve olasılıklara göre nadir veya açıklanamayan olaylar, belirli bir evrende değil de farklı bir evrende gerçekleşmiş olabilir. Bu tür olaylar, paralel evren teorilerini destekleyen araştırmacıların dikkatini çeker.

3. Paralel Evrenlere Dair Matematiksel Modeller

Matematiksel modeller, paralel evren teorilerini destekleyen ve anlamamıza yardımcı olan önemli araçlardır. Kuantum mekaniği ve teorik fizikte kullanılan matematiksel çerçeveler, farklı evrenlerin varlığını ifade etmek ve bu evrenler arasındaki etkileşimleri modellendirmek için geliştirilmiştir. Bu modeller, paralel evrenlerin kavramsal anlamını ve fiziksel temellerini ortaya koymada önemli bir rol oynar.

Paralel evrenlerin varlığına dair bilimsel kanıtlar henüz kesin değildir ve bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. Ancak, bu unsurlar, araştırmacıların ve fizikçilerin paralel evren teorilerini daha derinlemesine anlamalarına ve bu konudaki çalışmalarını geliştirmelerine yardımcı olan önemli ipuçları sunar.


4 Paralel Evren Seviyesi Nedir?

Paralel Evrenler tanımı ilk kez Amerikalı fizikçi Hugh Everett tarafından ortaya atılmıştır. Zaman içinde kuantum mekaniğinin ilgi çekici, popüler ve bilimsel platformlarda çok tartışılan kuramlarından birisi olmuştur. Kimi zaman bağımsız ve farklı, hiçbir şekilde birbiriyle etkileşime girmeyen çok sayıda evrenin varlığı öngörülmüştür. Kozmolog Max Tegmark bilinen ve görünen uzayı kategorilere ayırmıştır. Tegmark’ın sınıflandırmasına göre bu seviyeler bir sonraki seviyeyi anlamayı sağlarken önceki seviyeyi detaylandırır. Scientific American Dergisi’nde yayımlanan makalesinde paralel evrenleri içeren fizik teorilerini incelemiş ve sonuç olarak bunların giderek daha fazla çeşitlilik sağlayan dört seviyeli doğal bir çoklu evrenler hiyerarşisi oluşturduğunu gözlemlemiştir.

1.Seviye: Çok uzaklardaki Hubble hacimleridir. Örneğin 100 ışık yılı genişliğinde yarıçapı olan Dünya merkezli bir uzay bölgesinden 10’un 1091 kuvveti kadar metre uzaklıkta uzayın küresel bir hacmi olmalıdır; ve 10’un 10115 kuvveti kadar metre uzaklıkta tüm Hubble hacminin özdeş bir kopyası olmalıdır. O diğer evrendeki “kopyalarımız” gelecek hayatlarını etkiledikleri değişik seçimler yaparlar. Evren’imizin biraz daha kusurlu birçok kopyası ve Everett yorumundaki kuantum gerçekliğinin farklı versiyonlarındaki gibi çeşitlenirler. Tegmark bunu , “burada prensipte olabilmiş olabilecek her şey, aslında başka bir yerde olmuştur,” şeklinde özetler. Bu “1. Seviye” Çoklu Evrende, her şeyin aynı Büyük Patlamadan ortaya çıktığı başka kopyaları vardır ve her şey aynı fizik yasalarına uyar. 

2.Seviye: Bu seviyede genişleyen hacimdeki bir çoklu evren, farklı fiziksel yasalara sahip evrenler üretebilir. Evren şişer ve baloncuk evrenler oluşturur. 

3.Seviye: Everett tarzı kuantum fiziğinin paralel evrenleri ve bunların çeşitlemeleri 3. seviyeyi oluştururlar. Bu model aynı zamanda çok boyutlu fizik modelleriyle de örtüşür. Örneğin bazı sicim kuramlarında öngörülen 11 boyutlu uzayzaman yapısı ancak Çoklu Evrenlerle anlam kazanır.  

4.Seviye: Tegmark’ın 4. seviye olarak sınıflandırdığı Çoklu Evrenlerdeyse bütün fizik yasaları farklıdır. Bunlara “matematiksel evrenler” demek daha doğrudur. 

Ona göre kilit soru paralel evrenlerin var olup olmadığı değil, kaç seviye olduğu sorusudur. Tegmark çoklu evren modellerinin nasıl yanlışlanabileceğini tartışır. Tegmark’ın çoklu evren türleri varsayımı dışında felsefe ve mantıkla oluşturulmuş çoklu evren teorileri de vardır. 


Modal (gerçeklik) teorisine göre, “olası dünyalar” olasılıkları, varsayımsal ifadeleri ve benzer durumlarım açıklayan bir yoldur. Dawid Lewis gibi bazı filozoflar, tüm olası dünyaların var olduğuna inanmış ve sadece gerçek dünyadaki (modal gerçeklik olarak bilinen bir pozisyon) gibi gerçek olduğunu söylemişlerdir.

Trans-Dünya kimliği hipotezine göre, bir matematiksel düşünce olarak çoklu evren şeması ortaya çıkarılabilir. Bu şemanın bir evrenin sonsuz kopyası olduğunu ve bu düşüncenin olası farklı dünyalarda aynı objeyi oluşturduğu farz edilir.

Kurgusal gerçeklik görüşüne göre, kurgu olduğu için kurgusal karakterler de vardır. Aynı duygulara sahip, felsefi konularda ayrışan kurgusal varlıklar vardır. İnsanlar, pazartesi günleri, sayılar ve gezegenler gibi.

Paralel evren teorileri, bilimin sınırlarını zorlayan karmaşık ve ilginç bir alan olup, henüz kesin bir bilimsel konsensüse ulaşmamıştır. Ancak, bu teoriler, evrenin doğası ve gerçekliği hakkındaki anlayışımızı genişletme potansiyeline sahiptir.

Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to umutcandan

0 Comments