The Hallownest Kingdom: Hollow Knight
What is Hollow Knight?
Hollow Knight, Avustralyalı indie oyun yapımcısı Team Cherry tarafından geliştirilmiştir. Bu ekip, Ari Gibson, William Pellen ve David Kazi'den oluşmaktadır ve oyunlarını 2014'te Kickstarter ile başlatıp 2017'de tamamlamışlardır. Maalesef çıkışı Legend of Zelda: Breath of the Wild ve diğer popüler oyunlar nedeniyle dikkat çekmedi.
Hollow Knight tamamen elle çizilmiş Hallownest krallığında geçiyor, burada herkes böcek. Sivrisinek haritacılardan tutun geyikböceği taşıtlara kadar. Hallownest ondan fazla bölgeden oluşan kocaman, her köşesi dolu dolu işlenmiş bir krallık. Oyunun geçtiği bu krallık büyük ölçüde terk edilmiş, cani böcekler tarafından istila edilmiş ya da cansız bedenlerin dolaştığı ürpertici tünellerden oluşmuş olduğu için karamsar bir atmosfere hazır olun. Oyundan şu görsellere bir bakın derim!
Oyunun mekaniklerinden bahsetmek gerekirse: Her türlü platformerın sunduğu türde hareketlilik sağlayan yetenekler açmayı bekleyebilirsiniz; Dash, Wall Jump ve Double Jump gibi. Bunlar oyunda daha fazla ilerlemenizi sağlasalar da, işinizi çok kolaylaştırmıyorlar. Hollow Knight’ın Dark Souls’a benzetilen yanı, sırf (gerek düşmanlara gerek platformlara yenik düştüğünüzde) öldüğünüz yere geri dönüp oyunun para birimi olan Geo’nuzu geri alma zorunluluğu değil; aynı zamanda oyunun zorluğu. Baştan savma bir şekilde oynayarak 20-30 saatte bitirebilirsiniz, eğer benim gibi her şeyi tamamlamayı seven biriyseniz de, rahatlıkla 50-60 saat boyunca eğleneceğinizi söyleyebilirim.
Hollow Knight’ın aslında oldukça ilginç bir hikayesi var, ama onu kendiniz keşfedin diye hiç bahsetmeyeceğim! Oyun ‘görsel hikayecilik’ denen tarzdan çok faydalanıyor ve size olup bitenleri anlatmak için paragraflarca metin okutmuyor. Sırf orada burada bulduğunuz ipuçlarından Hallownest krallığında neler olup bitmiş yavaş yavaş kendiniz anlıyorsunuz. Ha, oyunda hiç mi diyalog yok? Var tabii ama çoğu opsiyonel, ‘Hikayesinden bana ne!’ diyorsanız sizi hiç oyalamıyor. Maceranız boyunca karşılaşacağınız (bence çok ilginç olan) NPC’lerle konuşup konuşmamak tamamen size kalmış.
Christopher Larkin’in Hollow Knight için bestelediği müzikler ise tüylerinizi diken diken edecek birer harika. Kendinizi Hallownest’in melankolik atmosferine bu müzikler sayesinde kaptıracağınıza, yahut boss’ların yüksek tempolu müzikleriyle gaza geleceğinize emin olabilirsiniz.
Simple But Hard!
Evet, Hollow Knight’ın gerçekten zorlayıcı olduğundan bahsetmiştim, ve bu da onu çok keyifli yapıyor. Peki ‘Basit’ derken neden bahsediyorum? Öncelikle oyunu zor yapan şey ‘haksızlık’ değil, adil olmayan derecede güçlü düşmanlar yok; eğer bir düşmanı yenemiyorsanız o muhtemelen kendi hatanız. Yeni bir taktik deneyebilirsiniz ya da daha sonra geri gelebilirsiniz. Eğer bir yerdeki platforming sınavını geçemiyorsanız kendinizi geliştirin, sabırlı olmaya çalışın.
Basit derken aynı zamanda oyunun sadeliğinden de bahsediyorum. Zıplayabiliyorsunuz, kılıcınızı (pardon, çivinizi) dört yöne savurabiliyorsunuz, ‘Soul’ denen güçle büyü yapabiliyorsunuz – hepsi bu kadar. Bazı metroidvania tipi oyunlarda gördüğümüz gereksiz karmaşık kurallar yahut mekanikler yok. Karakterinizi geliştirmek için ‘Charm’ denen rozet gibi şeyler var; onları taktığınızda da belli özellikler kazanıyorsunuz. Hepsi bu!
Oyunun arayüzü de çok basit. En tepede kaç darbe alabileceğinizi temsil eden maskeler ve ‘mana’ gibi düşünebileceğiniz Soul’unuz var. Kontroller de bir o kadar basit, yalnız parmaklarınızı seviyorsanız kesinlikle klavye ile oynamayı tavsiye etmiyorum! Bu tip oyunların oynanması gerektiği gibi; bir gamepad ile oynayın.
What Makes Hollow Knight Different?
Pekâla, bunlar yetmediyse biraz da Hollow Knight’ı başka oyunlardan ayıran yanlarından bahsedeyim. Öncelikle harita sistemi çok orijinal. Girdiğiniz yeni bir bölgenin haritasını görmek istiyorsanız, onu Cornifer adlı bir haritacıdan satın almanız gerekiyor, daha sonra dolaştığınız yerlerin haritaya eklenmesi için bir bankta oturup dinlenmeniz gerekiyor. Ben çok beğendim, ama herkese göre değil tabii.
Bank demişken biraz da ondan bahsedeyim. Hallownest’in her tarafında oturabileceğiniz banklar bulabilirsiniz, bazılarına para vermeniz gerekir, bazılarının başında duran böcek öldürmeniz gerekir, bazıları ise boş bir şekilde sizi bekliyor. Bunları Dark Souls’daki kamp ateşleri gibi düşünebilirsiniz. Bir banka oturduktan sonra eğer ölürseniz o bankta uyanırsınız; sonra öldüğünüz yere dönüp, arkada kalmış gölgenizi çivinizle bir güzel pataklayıp Geo’nuzu geri almanız gerekir. Eğer yeni Charm takıp çıkarmak istiyorsanız, bunu da bir bankta halletmeniz gerekir.
Hallownest’in gizli saklı şeylerle dolu olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Team Cherry oyunun içine o kadar beklenmedik ve güzel sürprizler serpiştirmiş ki bahsetmeden geçemeyeceğim ama sürprizleri de bozmak istemiyorum. Her yere bakın, daha önce baktığınızı düşündüğünüz yerler de dahil! Tabii bu sürprizlere başka oyunlardan alıştığınız bir çok öğenin tamamen farklı işlenişi de dahil.
Soundtracks
- Hollow Knight şimdilik bu kadar. Oynanış videosu ile bitiriyorum.