Çin'i dize getiren Türk "An Luşan" ve Onun Laneti

Karasakal Korku Kulübü, sadece korku hikayelerinin değil, gizemli hikayelerin, gizli sırların ve tarihi destanların peşinde koşan bir topluluktur. Bu kez, kanalımızın kapıları Orta Asya'nın geniş bozkırlarında, unutulmuş bir kahramanın destanına açılıyor. Binlerce yıl önce, An Luşan (An Qingxu) adında doğmuş bir Türk savaşçısının cesur hikayesi, Karasakal Korku Kulübü'nün izleyicilerini büyüleyecek. An Luşan'ın hiç bir yerde duymadığınız gerçek destanına hazır mısınız?

Hadi hep birlikte adı bizler tarafından az bilinen ama tarihe sökülmesi imkansız izler bırakmış bu kahraman An Luşan'a yakından bakalım.

Binlerce yıl önce, Orta Asya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarında, rüzgarın melodiye dönüştüğü, atlı bozkır kültürünün zirve yaptığı bir dönemde, Soğd bir baba ve Göktürk bir anneden An Luşan adında bir kahraman doğdu. An Luşan, atlı göçebe Türk boylarının sert disiplini ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmişti. Genç yaşta at binmeyi ve kılıç kullanmayı öğrenen An Luşan, bozkırların özgür ruhunu taşıyan bir savaşçıydı.
Çocukluğunda gösterdiği cesaret ve beceri, An Luşan'ın kendi kabilesinin liderlerinin dikkatini çekti. Atalarının izinden giderek, Tang Hanedanı'nın hizmetine girmeye karar verdi. Kısa sürede askeri dehası ve stratejik zekası sayesinde Tang ordusunda yükseldi, general oldu. Altın ve gümüşten yapılma lüks bir evde ikamet ederdi. İmparator Huanzong tarafından üç garnizonun komutanlığına getirildi ve Sarı Nehir'in kuzeyinde ki alanın tümü sorumluluğuna verildi. Ancak, güç ve unvanın ardında yaşanan zulmü ve Türk boylarına yapılan haksızlıkları görmeye başladı. An Luşan, içinde yanan özgürlük ateşiyle dolup taşarak, kendi halkına adil bir düzen getirmek amacıyla isyan etmeye karar verdi.An Luşan'ın isyanı, tarihe damgasını vuran eşi benzeri görülmemiş bir hikayeye dönüştü. Tang Hanedanı'na meydan okumasıyla bu efsanevi hareket başladı.

755 yılı sonlarında An Luşan ayaklandı. Ordusu ile Pekin yakınlarından harekete geçti. Yol boyunca, An Luşan yerel yöneticileri itaat altına alarak ilerledi. Daha fazla insan ona katıldı ve isyan genişledi. Büyük Kanal yönünde süratle ilerleyerek Luoyang şehrini aldı. Burada Tang güçlerini bozguna uğrattılar. Luşan kendisini Yan Hanedanlığının imparatoru ilan etti. Artık kendisi bir hanedanlık kurmuştu ve Tang Hanedanlığına bunca zamandır yaptığı zulümlerin bedeli ödetilmeliydi. Batı şehirlerini zapt ettikten sonra güney Çin'e doğru dönüldü.
756 yılının baharında gerçekleşen Yong ki muharebesi korkunçtu. Yan kuvvetleri 20.000 kayıp verdiler ve fiyasko ile sonuçlanan bir ilerleme harekâtı yaptılar ancak başarılı olmadılar ve bu bölge Tang kuvvetlerinin kontrolüne geçti. Bu Yan güçlerinin güney Çin'i ele geçirmesini engelledi. Yan ordusu burada kontrolü sağlayamadı ve üç ay sürece Suiyang kuşatmasını başlattı. Luoyang şehrini iki yıl boyunca ellerinde tuttular.
An Luşan orduları, imparatorluk güçlerinin ve sarayın bulunduğu Çanga'nı ele geçirmek üzereydi ve ve yardımcıları İmparator Huanzong'un Siçuan şehrine kaçmasını tavsiye ettiler. Dağlık bölgenin doğal savunması sayesinde ordu tekrar örgütlenecek ve toparlanacaktı. İmparator saraydakileri de beraberinde alarak dağlık bölgeden Siçuan'a doğru yola çıktı.
756'da, An Lushan ve isyancı güçleri İmparatorluk şehri olan Chang'anı aldı.

Kaçmak zorunda kalan Tang Hanedanı, Uygur Kağanlığına sığınma talebinde bulundu. Burada hanlıkta Uygurların en büyük kağanı olan Bayan Çur Kağan, unvan olarak da “Tengride bolmış, il itmiş Bilge Kağan bulunmaktaydı. Tang imparatoru Bayan Çur Kağana aralarındaki dostluktan ve yaşadığı haksızlıktan bahsederek Tang Hanedanlığına yardımda bulunmasını istedi.
Uygur Kağanı Bayan Çur Kağan, An Luşan'ın güçlenen isyanına karşı durmaya karar verdi.
Hemen savaş hazırlıklarına başlandı ve pusatlar kuşanıldı, çok geçmeden büyük Uygur ordusu Çin sınırlarına girmişti bile.
Bayan Çur Kağan komutasındaki Uygur orduları, An Luşan ordularıyla gökyüzünde yankılanan kükremelerle dolu epik bir savaşa giriştiler. Çatışan kılıçlar, titreyen topraklar ve cesur savaşçıların kahramanlıkları, tarihte unutulmayacak bir destan haline geldi. Çatışmalar günlerce sürdü ta ki Uygur güçleri sonunda İmparatorluk şehri Çangan'a ulaşana kadar burada doruk noktasına ulaşmıştı çatışmalar çünkü An Luşan burada kendi İmparatorluğunu tekrar ilan etmişti.

Ancak cenkte ve pusat kullanmada çok iyi olan Bayan Çur komutasındaki Uygur orduları, An Luşan'ın güçlerine baskın gelmişti ve An Luşan gittikçe güç kaybediyordu. Bunun sonunun hezimet olacağını anlayan An Luşan beyaz bir bez bağlanmış mızrakla, Bayan Çur u görecek bir tepeye çıktı ve oradan olanca gücüyle boğazını yırtarcasına bağırdı "-Ey Türkoğlu Türk Bayan Çur Han'ım sizde çok iyi bilirsiniz ki bende Türk oğlu Türküm ve biz düşman değiliz, asıl düşman bu yılan dilli Tang'lar yıllarca bizleri güzel prensesleriyle, zarif ipekleriyle, ışıltılı mücevherler, altınlar, gümüşler ile kandırarak zayıflattılar, bizleri birbirimize düşürdüler. Şimdi elimizde Tang hanlığını ve onların artıklarını sonsuza kadar yok etmek için fırsat var. Gel birlik olalım pusatlarımızı bir birimize değil düşmana doğrultalım" dedi.
Ancak bu Türk kimliğini ve köklerini hatırlatma çabalarına rağmen, Uygur tarafı, Çin ile olan tarihi bağlarını sürdürmeye kararlıydı. An Luşan'ın orduları, zorlu bir mücadele sonucunda Uygur güçleri karşısında yenilgiye uğradı. An Luşan, kendi oğlu tarafından ihanete uğrayarak isyan hareketini noktaladı.

Derler ki An Luşan'ın son anlarında mavi yeleli büyük bir kurt görünmüş ve bunu gören An Luşan, başını gökyüzüne doğru kaldırarak yüksek sesle Uygur Kağanlığına bir lanet okudu "-Ey Gök yeleli gök gözlü Kökbörü, haykırışımı sırtlan ve Köktengriye ulaştır burada Köktengri evladı ihanete uğradı ona ihanet eden ve sözlerini duymayan Uygurlarında sonu ihanet olsun, tarihin son noktasına kadar Çin boyunduruğunda yaşasınlar ve onlarında sesleri kimseye ulaşmasın." Bu lanet, onun özgürlük mücadelesi ve Türk kimliği için gösterdiği fedakarlıkla dolu bir ömrün anısını yaşatmaya devam etti. An Luşan'ın adı, özgürlük ve adalet arayışında sergilediği cesaretle, tarihin unutulmaz kahramanları arasında yer aldı. Onun hikayesi, binlerce yıl boyunca anlatılan efsaneler arasında öne çıkan, derinliklerde kaybolmayan bir destan olarak günümüze kadar taşındı.

Korku dolu bir hikayenin sonunda, An Luşan'ın laneti hala bozkırların üzerinde yankılanıyor. Karasakal Korku Kulübü, bu destansı hikayenin ardında bıraktığı esrarlı izleri ve An Luşan'ın özgürlük mücadelesini kanalımızın derinliklerine yerleştiriyor. Bozkırların sessizliği içinde, Karasakal Korku Kulübü'nün izleyicileri, geçmişin karanlık köşelerinde kaybolmuş bir efsaneyle vedalaşıyor, ancak An Luşan'ın hikayesi onların zihinlerinde sonsuza kadar yaşayacak.



_________________________________________________________________________________________________


Merhaba, karanlık dünyaya hoş geldiniz ben undefinedundefined ve burada, korku dolu dünyaların kapılarını aralayarak sizi gizemli ve ürkütücü bir yolculuğa davet ediyorum. "Karasakal" adlı
Cos.Tv de korku hikayeleri anlattığım kanalım : https://cos.tv/channel/33717931502117888
kanalımda, geceye dair esrarengiz hikayeleri anlatıyor, karanlık köşelerin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

👻 Hikayeler ve Mitoloji: Efsanevi yaratıkların, karanlık geçmişlerin ve unutulmaz karakterlerin arasında kaybolun. Mitolojik öğelerle bezeli hikayelerle sizi büyüleyeceğim.
🌌 Gizem ve Gerilim: Kayıp kasabaların, terk edilmiş evlerin ve hayaletli mekanların sırlarını keşfedin. Gerilim dolu anlatımlarla kalbinizin ritmini hızlandıracağım.
🕵️ Korku Sever Topluluğu: "Karasakal" ailesine katılarak, korku severlerin bir araya geldiği bu benzersiz topluluğun bir parçası olun. Sizden gelen yorumlar ve önerilerle bu karanlık yolculuğa birlikte devam edelim.
📅 Yeni Hikayeler Her Hafta: Her hafta sizi farklı bir korku hikayesiyle buluşturuyorum. Yeni bölümleri kaçırmamak için kanalıma abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmayın!
Karanlık dünyaları keşfetmeye hazır mısınız? "Karasakal" ile gerçek korku hikayelerinin dünyasına adım atın. Kemerlerinizi sıkı tutun, çünkü bu yolculukta sizi bekleyen bilinmeyenlerle dolu!
* Buradan tekrar belirtmek isterim ki tüm yorumlarınıza cevap veremesem de hepsini okuyorum.