REM Uykusu Nedir?
REM dışı uykunun aksine, dördüncü aşama beyin aktivitesinde ve otonom sinir sistemi işlevlerinde uyanıklık durumuna daha yakın bir artış ile karakterize edilir. REM dışı uyku aşamalarına benzer şekilde, uykunun bu aşaması öncelikle beyin sapı ve hipotalamus tarafından kontrol edilir ve hipokampus ve amigdalanın ek katkıları vardır.
Ayrıca, REM uykusu canlı rüyaların görülmesinde artış ile ilişkilidir. REM dışı uyku dinlenme ve iyileşme ile ilişkilendirilirken, REM uykusunun amacı ve faydaları hala bilinmemektedir. Bununla birlikte, birçok teori REM uykusunun öğrenme ve hafıza oluşumu için yararlı olduğunu varsaymaktadır.
REM Tanımı
REM uykusu, REM dışı uykudan sonra artan aktivitesi nedeniyle genellikle "paradoksal" bir uyku durumu olarak tanımlanır. Non-REM veya N1, N2 ve N3 olarak bilinen uykunun önceki üç aşaması, uyku döngüsü sırasında başlangıçta vücut fonksiyonlarını ve beyin aktivitesini kademeli olarak yavaşlatmak için ortaya çıkar. Bununla birlikte, N3 uykusunun (uykunun en derin aşaması) ortaya çıkmasından sonra, beyin daha uyarılmış bir durumun başlangıcı için sinyal verir. Adından da anlaşılacağı gibi, REM uykusu sırasında gözler hızla yana doğru hareket eder. Kalp atış hızı, solunum hızı ve kan basıncı gibi otonomik işlevler uyanıkken sahip oldukları değerlere yakın bir şekilde artmaya başlar. Ancak bu dönem genellikle rüyalarla ilişkili olduğu için büyük uzuv kas aktiviteleri geçici olarak felç olur. Daha küçük kas gruplarında hala seğirme görülebilir.
REM uykusu uyku döngüsünün en uzun dönemidir ve 70 ila 120 dakika sürer. Uyku süresi ilerledikçe, uyku döngüsü REM uykusunda geçirilen sürenin artmasını tercih eder. Bu evrede geçirilen sürenin oranı kişinin yaşına göre belirlenir. Yeni doğanlarda uykunun tüm aşamaları mevcuttur, ancak bebeklerde REM dışı yavaş dalga uykusunun oranı çok daha yüksektir. REM uykusunun oranı, yetişkinlerde uyku döngüsünün %20-25'ine ulaşana kadar yaşla birlikte kademeli olarak artar.
REM ve Beyniniz
REM uykusu sırasında, elektroensefalogramda (EEG) ölçülen beyin dalgası aktivitesi de, REM dışı uyku sırasında görülen daha yavaş dalga aktivitesine kıyasla artar. N1 uykusu, uyanıklık durumunda görülen normal alfa dalgası düzeninde yavaşlama gösterir. N2 uykusunda K dalgaları veya 1 saniyeye kadar süren uzun, yüksek voltajlı dalgalar ve uyku iğcikleri veya düşük voltajlı ve yüksek frekanslı sivri uçlu dönemler görülür. N3 uykusu delta dalgaları veya yüksek voltajlı, yavaş ve düzensiz aktivite ile karakterize edilir. Bununla birlikte, REM uykusu sırasında elde edilen EEG'ler düşük voltajlı ve hızlı dalgalar, bazı alfa dalgaları ve iletilen hızlı göz hareketiyle ilişkili kas seğirmesi sivri uçları içeren uyku modelleri gösterir. Bu ölçümler aynı zamanda REM dışı uykuda gözlemlenenlerden daha değişkendir ve zaman zaman uyanıkken görülen aktiviteden daha fazla dalgalanan rastgele spiking paternleri vardır.
REM uykusu sırasında aktive olan başlıca beyin bölümleri beyin sapı ve hipotalamustur. Özellikle pons ve orta beyin ile hipotalamus, "REM-on" ve "REM-off" hücreleri olarak bilinen özelleşmiş hücreler içerir. REM uykusuna geçişi tetiklemek için REM-on hücreleri GABA, asetilkolin ve glutamat gibi hormonlar salgılayarak hızlı göz hareketlerinin, kas aktivitesinin bastırılmasının ve otonomik değişikliklerin başlamasını sağlar. REM-off hücreleri, adlarından da anlaşılacağı gibi, norepinefrin, epinefrin ve histamin gibi uyarıcı hormonların salgılanmasıyla REM uykusunun dengelenmesine neden olur.
Hipotalamus ayrıca orexin nöronları olarak bilinen ve orexin hormonu salgılayan uyarıcı hücreler içerir. Bu hormon uyanıklığın sürdürülmesi ve uykudan uyanma için gereklidir ve uyku bozukluğu olan kişilerde genellikle azalır veya yoktur. Hipokampus ve amigdala da REM uykusunda, özellikle de rüya dönemlerinde rol oynar. Beynin bu bölgeleri en çok hafıza ve duygusal düzenlemedeki işlevleriyle dikkat çeker. Bir EEG, teta dalgaları olarak bilinen yüksek voltajlı, düzenli dalgaların varlığıyla birlikte hipokampal ve amigdala aktivitesinin arttığını gösterecektir.
Rüyalar ve REM Uykusu
Rüyalar uykunun diğer aşamalarında da görülebilmesine rağmen, en canlı rüyalar REM uykusu sırasında görülür. Bu rüyalar çoğunlukla üzüntü, öfke, endişe veya korku ile ilişkili, ayrıntılı ve duygusal yaşam deneyimleridir. Kişi ayrıca REM uykusundan uyandığında, REM dışı uykuya kıyasla bir rüyayı daha kolay hatırlayabilir.
Rüya içeriğinin amacı şu anda anlaşılamamıştır. Tarihsel olarak, nörolog ve psikanalizin babası Sigmund Freud, rüyaların bilinçdışı düşüncenin bir temsili olduğunu ve bu nedenle her rüyanın derin bir anlamı olduğunu öne sürmüştür. Ancak onun rüya yorumu evrensel olarak kabul gören bir teori değildir. Karşıt bir hipotez, rüya içeriğinin anlamlı bir yorumlama deneyiminden ziyade REM uykusu sırasında meydana gelen rastgele beyin aktivitesinin bir sonucu olduğunu öne sürmektedir.
REM Uykusunun Faydaları
Hafif uyku yoksunluğu kronik sağlık sorunları riskini artırdığından ve şiddetli uyku yoksunluğu halüsinasyonlara ve hatta ölüme yol açabileceğinden, uyku genel olarak sağlık ve esenlik için gereklidir. Hayatta kalmak için REM dışı uyku gerekli olsa da, REM uykusunun faydaları kesin değildir. Katılımcıların uyandırılarak REM uykusundan mahrum bırakıldığı çalışmalarda belirgin bir olumsuz etki görülmemiştir. MAO antidepresanları da dahil olmak üzere bazı ilaçlar, yıllar süren tedaviden sonra bile hastalar için sorun yaratmadan REM uykusunun büyük ölçüde azalmasına yol açmaktadır.
Kesin kanıtların olmaması nedeniyle, REM uykusunun faydalarına ilişkin birçok hipotez mevcuttur. Varsayılan faydalardan biri REM uykusu ve rüyaların ilişkilendirilmesiyle ilgilidir. Bu teori, "unutulması" gereken bazı olumsuz davranışların rüyalar aracılığıyla prova edildiğini öne sürmektedir. Korkutucu durumlarla ilgili eylemler, olaylar ve diziler genellikle rüyaların konusudur ve bu nedenle sinir ağından uygun şekilde silinir. REM uykusunun anıların hipokampustan serebral kortekse aktarılmasına yardımcı olduğu da öne sürülmektedir. Aslında, REM dışı ve REM uykusunun döngüsel olarak gerçekleşmesinin genellikle vücudun fiziksel ve zihinsel dinlenmesini artırdığı ve hafıza oluşumuna yardımcı olduğu düşünülmektedir.