ŞAİRLERİN HAYATLARINI KONU ALAN 10 FİLM

HwUs...RXq4
2 Feb 2024
7
“Fiziksel olarak başımın üst kısmı çıkarılmış gibi hissediyorsam, bunun şiir olduğunu biliyorum.” Emily Dickinson

İlk kez 1999 yılında UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) tarafından ilan edilen “Dünya Şiir Günü”nün amacı, örgüt tarafından şöyle belirlenmiş:

“Farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamak”

Görsel:https://www.pexels.com/photo/green-leaf-on-pile-of-books-3704611/
21 Mart’ı Dünya Şiir Günü ilan ederken UNESCO’nun amacı, dil çeşitliliğini kutlamaktı aynı zamanda.
Sanatın bir kökten çıkan rengarenk dallarının birlikte oluşturduğu armoniyi çok seviyorum. Bu yüzden, bu yazımda şairlerin hayatlarını konu alan filmlere yer veriyorum. Keyifli okumalar.
1-Sylvia (2004)
1956'ların İngiltere’sinde geçen hikayede Sylvia Plath, şair Ted Hughes ile tanışır. Ted Hughes ile tanıştığında henüz tanınmış bir şair değildir Plath. Filmde şairin yaşadığı ruhsal çöküntüleri ve intihara doğru giden yolculuğu anlatılır.
Hayatı boyunca manik-depresif bozuklukla mücadele eden Plath’in şiirlerinde acı ve karamsarlık hakimdir. Defalarca kez intihar etmeye çalışan Sylvia Plath’in hemen hemen tüm şiirlerinde aşağıda gördüğünüz Bayan Lazarus isimli şiirindeki dizlerde gördüğünüz gibi ölüm teması işlenir.

Bayan Lazarus
Yakında, çok yakında
Vahim bir öldür gücü
Evimde, etimde olacak
Ve ben işte gülümseyen bir kadın.
Daha sadece otuzunda.
Ve kedi gibi dokuz canlıyım.

2-Sessiz Bir Tutku (A Quiet Passion)/2016
Amerikan şiirinin öncülerinden biri olan Emily Dickenson’ın, toplumda baskın olan cinsiyet eşitsizliği engellerini nasıl teker teker aştığını anlatan bir film A Quiet Person. Senarist Terence Davies’in seçtiği şiirler, şairin hayat hikayesinin filmde daha da etkileyici anlatılmasının bir yolu olarak belirlenmiş.
Kalbim Unutacağız Onu dizelerindeki gibi naif ve içten bir anlatıma sahip olan şair, kısa ama etkili ve duygu yoğun anlatımıyla büyük bir sanatçı.

Kalbim, unutacağız onu,
Bu gece, sen ve ben.
Ben ışığı unutayım,
Onun sıcaklığını sen.
Unuttuğun vakit, söyle bana,
Ola ki düşüncem donar.
Acele et, oyalanırken sen,
Hatırlayabilirim tekrar.

3-Mavi Gözlü Ev: Nazım Hikmet (2007)
1940'lı yıllarda geçen film Nazım Hikmet’in hapishane yıllarını anlatır. Oyuncu Yetkin Dikinciler’in Nazım Hikmet’i canlandırdığı filmde Hikmet ve Piraye arasındaki yoğun hasret duygusu anlatılır.

Ağlamak Meselesi
“Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?”

4- Parlak Yıldız-Bright Star (2009)
Şair John Keats’in hayatının son üç yılının anlatıldığı filmde, Keats’in Fanny Brawne ile romantik ilişkisi anlatılıyor. 1918'in Londra’sında geçen filmde; şiir, romantizm ve doğa teması işleniyor.

Ey yalnızlık, sende barınmalıysam,
karmakarış yığınlar arasında olmasın.
Kasvetli binalara tırmanırken ıslanmış
doğanın gözlem evi, kuytudan gelen.
Çiçekli bayırlarda kristal kabarması
nehrin, uzaklık gibi görünen, beni diri tut.
Sergide dallar arasından sıçrayan karaca
korkutur yaban arıyı kovan çiçeğinde vızıldayan.
Memnun izlerken bu görüntüleri seninle,
tatlı karşıtlığı masum bir zihnin henüz,
incelmiş düşüncelerinin imgesi kelimeleri,
gönlümü hoş tutan. Ve emin ol,
insanların en yüksek bahtiyarlığı,
kaçıp kurtulması iki akraba ruhun
peşini bırakmayandan.

5-Kelebeğin Rüyası (2013)
Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği filmde II. Dünya Savaşı döneminde Zonguldak’ta yaşayan genç şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun hayat hikâyesi anlatılıyor. Şiire sıkı sıkıya sarılan gençlerin hayatı; dönemin zorlu koşullarıyla bambaşka bir şekilde seyredecektir.

Unutmak en iyisi. Ama unutmak zor gelir insana. Hatırlamamak daha iyi. Unutmakla hatırlamamak aynı şey değil nasıl olsa!

6-Masamdaki Melek/An Angel At My Table (1990)
Film, şair Janet Frame’in otobiyografisine dayanmaktadır ve üç bölümden oluşur. Şairin çocukluk yılları, ergenlik yılları ve gençlik yılları.
Frame, fakir bir ailede büyümüş ve maddi olarak çok zorluklar çekmiştir. Okulda da utangaç ve sessiz bir öğrenci olan Frame’in acı dolu hayat hikayesi filmde etkileyici müzikler ve derin diyaloglar ile anlatılıyor.

Başka insanlarla kaynaşmaktansa yazı yazmayı, hayal dünyasını keşfetmeyi tercih ediyordum.

7-Narın Rengi/Sayat Nova (1969)
18. yüzyıl Ermeni şairi ve ozanı Sayat Nova’nın hayatının şiirsel bir dille anlatıldığı filmdir. Filmde çok az diyalog vardır ve genel itibariyle imgeler hakimdir.

Bir sözüm var sana, söylemek istediğim dinle sabırla, gözümün nuru;
Dolmuştur bu gönlüm dinmez bir cemalin görme arzusuyla, gözümün nuru.
Nasıl bir günah işlemiş bulunmuşum ki küsmüşsün bana, gözümün nuru.
Gözümde tütüyorsun sen, dünya malı kalsın başkasına, gözümün nuru.

8-Leopardi (2014)
19. yüzyılda yaşamış İtalyan edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Giacomo Leopardi’nin hayatını konu alır. Leopardi, babasının baskısı altında büyümüş; fakat oldukça zeki bir çocuktur.
Dış dünyayla bağlantı kuramayan Giacomo Leopardi, gün gelip evinden uzaklaşıp bağımsız bir hayata adım attığında ise dış dünya onu hiç düşünmediği kadar zorlayacaktır.


Daha gençlik çağımın başında, mutluluk,
tasa ve sevdalarımın henüz yeşerdiği yıllardı;
çok kez ölümü çağırdım ve uzun uzun
oturdum o havuzun başına; düşündüm son
vermeyi umutlarıma, acıma. Ne ki, nedeni
bilinmeyen, hastalığımdan ötürü nasıl olsa
yaşayamayacaktım zaten; ağladım gençliğime
ve zavallı günlerimin çiçeğine; zamanından
önce solup dökülen. Ve geç saatlerde sık sık,
derdimin ortağı yatağımda oturmuş, sıkıntılı,
dizeler yakıyordum lambanın sönük ışığına.

9-Postacı (1994)
Özgün adı Il Postino olan film, Şilili şair Pablo Neruda’nın hayatını anlatıyor. Şair ve aynı zamanda siyasetçi olan Neruda ile Nazım Hikmet’in sıkı bir dostlukları olduğu da bilinir. Neruda’nın Nazım Hikmet ile ilgili yazdığı bir şiir bile vardır:

Boylu posludur,
Tıpkı kırların ortasında huzurla yükselmiş bir hisar gibi
ve yukarıda iki pencere:
Gözleri…
Türkiye’nin ışığıyla parlıyor

Ve bütün memleketi onun ağzıyla şarkı söylüyor

10-Aşık Shakespeare (1998)
16. yüzyıl İngiltere’sinde geçen film, Shakespeare’in gençlik dönemlerini ve bu dönemde aşık olduğu Viola de Lessep ile aşkını anlatır.

Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun…
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun…
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun…
İşte, bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun…


Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to clubtroy

1 Comment