Dünyanın En Büyük Hayvanı
Bilimsel adı Balaenoptera musculus. Fakat çoğu kişi onu, denizlerin eşsiz devi mavi balina veya gök balina adlarıyla tanıyor. Dev denmesinin elbette bir sebebi var. Mavi balinalar, 29,9 metreye ulaşan boyutları ile şimdiye kadar Dünya üzerinde yaşayan en büyük hayvan unvanını ellerinde (veya yüzgeçlerinde) bulunduruyorlar. Resmi olmayan kaynakların aktardığı değerlerde ise boyutları 33,6 metreye varabilen mavi balinaların olduğu belirtiliyor. Peki bu konuda bir rakibi var mı? Eğer en büyük canlı demek isteseydik mavi balinanın bile devasa boyutunun yetmeyeceği yaklaşık 9 km2 bir alanı işgal eden Bal Mantarı (Armillaria ostoyae) adlı canlı karşısında yer alırdı. Yine de yaşamın 4,28 milyar yıllık tarihinde, denizlerin devleri olarak adlandırabileceğimiz bu devasa canlılar ile aynı zamanda yaşadığımız için belki de kendimizi şanslı saymamız lazım.
Mavi balinalar tüm okyanuslarda karşınıza çıkabilir ancak görüldükleri noktaların tarihsel analizi yapıldığında, ağırlıklı olarak güney okyanuslarında çok daha bol oldukları ve birçok balina türünden farklı olarak kıyı şeridine epey yakın gezdikleri biliniyor. Hatta aynı cins içerisinde bulunan bayağı minke balinasının (Balaenoptera acutorostrata) ülkemizde bile görüldüğü bildirilmiş.
Kuzey yarımküreye beslenmek için göç eden mavi balinalar, geri dönüş yollarında eşlerini arıyor. Eşleşen anne mavi balinalar, 11 aya kadar sürebilen gebelik sürecine giriyor. Gebelik süreci sona erdiğinde ise dünyanın en ağır yavrusu sularda yerini alıyor.
Balinaları amatör şekilde gözlemleyebileceğiniz zamanlardan biri de, nefes almak için su yüzeyine yaklaştıkları anlar. Mavi balinalar su yüzeyinde 1 ila 5 dakikalık bir süre zarfında 6 ila 20 kez nefes alıyorlar. Dünya’nın en büyük nefesini aldıktan sonra, genellikle 5 ila 15 dakika süren dalışlar yapıyorlar.
Mavi balinalar devasa olmalarına karşın, boğazlarının çapı 10 ila 20cm arasında değişiyor. Bu da onların çok büyük avlar yerine, küçük kabuklular şeklinde adlandırabileceğimiz kriller (Euphausiacea) ile beslenmelerine sebep oluyor. Peki nasıl besleniyorlar? Mavi balinalar, günümüz balinalarının bulunduğu iki alt takımdan biri olan dişsiz balina (Mysticeti) alt takımında yer alıyorlar. Bu dişsiz balinalar, kril gibi küçük avları sudaki belli bir noktada toplayarak tek hamlede koca ağızlarının içerisine alıyorlar. Fakat krilleri ağızlarının içerisine alırken, beraberinde çok fazla miktarda suyu da yutmuş oluyorlar. Bu durum büyük bir sorun oluşturuyor çünkü balinaların bu suyu atabilecek solungaçları bulunmuyor.
Dişsiz balinalar, bu sorunun üstesinden gelebilmek adına evrimsel süreç içerisinde süzgeçle beslenme özelliği edinmişler. Belki bu olaya, daha önce izlediğiniz bir video ile çoktan tanıklık etmişsinizdir. Denizin derinliklerinden hız kazanarak su yüzüne çıkan balinalar, su yüzeyine çıktıklarında ağızlarını genişçe açarak büyük miktarda suyu ağızlarına dolduruyorlar. Ardından ise balina çubuğu adı verilen protein yapılı keratin iplikler sayesinde, ağızlarındaki suyu dışa doğru süzerek krillerin veya diğer besin öğelerinin içeride kalmasını sağlıyorlar. Tabi bunu yapabilmeleri için çok güçlü ve elastik yanak kaslarına da sahip olmaları gerekiyor.
Tam da beklendiği üzere, evrimsel süreçte dişsiz balinaların bu beslenme yöntemini destekleyen devasa yanak kasları gelişmiş. Bu özelliğin kökenlerini araştırmak isteyen araştırmacılar, Washington’da Oligosen dönemine ait kayaçlarda yaptıkları çalışmada yeni bir tür keşfetmişler. Keşfedilen Maiabalaena nesbittae türü balinaların, aslında 33 milyon önce tamamen dişsiz olduğu ortaya çıkmış. Fakat balinaların soylarının çok daha eskiye dayandığını biliyoruz. Bu bilginin ışığında dişleri olan ilk balinaların, beslenme şekillerinde zamanla meydana gelen farklılıktan dolayı dişlerini kaybettikleri söylenebilir.