Araf Nesil : Alfred ve Onun WebCam'den Kavga Edebilen Arkadaşları
Alfred'in hikayesine geçmeden önce.
Bu yazıdaki kişiler tamamen gerçektir. Yazılardaki isimleri ise hayal ürünüdür.
Çernobil Reaktör Kazası, bir deney sırasında meydana gelen 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıydı. Ukrayna'nın Kiev-Çernobil kentindeki Nükleer Güç Reaktörünün 4. ünitesinde 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelmişti. Bu nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı 30 Nisan 1986 günü öğrenildi.
Bu tarihten sonra yani 26 Nisan 1986 sonrası nesile dikkat ederseniz arafta kalmış radyasyonlu değişik nesildir.
Araf nesil: (04.1986-ve yer yer bazı 90′ları içerisine katmış ve yeni insan türü oluşmuştur.)
Eski ve yeni nesil bilmez; sadece arada kalmış ‘araf nesil’ bilir.
Video döneminden yavaş yavaş bilgisayar çağına geçildiği ve milenyum diye adlandırılan 2000 sonrası dönem.
O dönem iletişim kaynağımızın olmazsa olmazı Msn Messenger idi.
İnternet kafelere gidilir, masaüstü bilgisayar açılır açılmaz, ilk açılan program olurdu.
Msn dönemi, 2010 yılının ortasına kadar yaklaşık 10-12 sene civarında sürdü. Bu zaman içerisinde bir çok anı da hem hafızalarımıza hem de kalplerimize yerleşti.
İlk ergenlik dönemimizde Windows Media Player ve Winamp birbirinin tamamlayıcısı gibiydi. Yani bazı kişiler için olmazsa olmazdı.
Jackson; arabeski seven fakat, ortamlarda elit görünmeye çalışan bir tipti. Akşam eve gidince bilgisayarını açar, ardından offline olarak msn e giriş yapardı. Konuşacağı kişiler yoksa öyle sotede beklerdi. Derken konuşabilitesi olan bir hatun msn kapısından içeri girince çok geçmeden online olurdu. Öyle ki winampta son ses Cengiz Kurtoğlu-Gelin Etmişler.mp3 çalarken nasıl olur da karşı tarafta Deep Purple dinlediği görülürdü.
Jackson, konuştuğu kızın kendisini daha elit görmesi için, onun seveceği müzikleri Windows Media Player'e depo etmiş, sessiz bir şekilde başlatmıştı.
Bu arada Winamp Cengiz Serisi. Aynı anda iki playerla yazışlar. Hem kendi sevdiği müziği dinliyor, hem de hoşlandığı kızın, onun hakkında kendi türevi şarkılar dinlediğini düşündürtüyor. Einstein, izafiyet teoremi ve Jackson’ın msn ne dinliyorum teoremi :)
Yeni tanışılan kişiler Msn'e eklenirdi.
Msn'de iki tarafında online olduğu o an. Sohbet penceresi açılır. İç dünyamız çok karmaşık ilk sağ üstte profil fotosundan yüz tahlili yapılmaya çalışır.
Heleki profilin sol altında webcam işareti varsa.
Evet bu ince ayrıntı araf nesil çok iyi anlar.
Kendi açımdan msn de o küçücük webcam işareti neler ifade etmezdi ki.
Webcam’i bile var düşüncesi
“Webcam'i var düşüncesi”
- Acaba açar mı? Ben de yok ama.
- Zenginlik timsali
- Ben de mi alsam…vs bir çok benzeri gelgit fikirler zaten araf nesil siz bu hissiyatı çok iyi biliyorsunuz.
Wilfied; Sırf msnden kız arkadaşı buldu diye ona webcam alıyor ve kargo ile kıza gönderiyor kızı görebilmek için.
İnsanların beklentileri, istekleri, arzuları şu on senelik zaman diliminde bile nasıl değişiklik göstermiş.
Sen sırf kızla konuşabilmek için kıza hediye olarak webcam al :)
Gelelim asıl hikayemize,
Nirvanasıdır WEBCAM-MSN Döneminin;
2005-2007 yılları arasında ICQ-MIRC yavaş yavaş sektörden silinirken, MSN-Yonja nın top levelde olduğu yıllar. Facebook ülkemizi daha etkisi altına almamış. Üniversiteyi kazanmış bir grup insan, şehirlerinden, ailelerinden ayrılmış. İlk veya ikinci yılları.
Hikaye Alfred Fund yonjadan bulduğu bir kıza mesaj atar. Kızla buluşur, falan filan…Aradan bir hafta falan geçti Alfred bilgisayarının başında, evde yaklaşık 9 kişi var. Odadan dışarı bile çıkmıyor Alfred. Sonra yanına gittim. Başını kaldırmadı. Ekranına baktım yonjada mesajlaşıyor, fakat mesajlaştığı bir erkek. Meğer kızın sevgilisi varmış.Kızın sevgilisi Alfred'e mesaj atıyor ve uzun uzun yazışıyorlar bu süre içerisinde de ben giriyorum ve süreci yakınen izliyorum.
Sonra durdu bana baktı ve dedi ki: “Kardeşim mevzu var”. Ben de ne mevzu bilirim ne böyle kavgalı ortamlarda bulunurum.
İlk kavgamı bile karşılıksız yumruk yiyerek başlatmışım bu hayatta.
Dedim ne demek kardeşim, bakayım çekil. Bu mu? - Evet. Ben masaustu bilgisayarın başına geçtim yonja dan elemanın özelliklere bakıyorum. Adamın hobiler; judo,karete-tekwanda-ninjitsu ne varsa hobilerde.
Bir tane toplu spor bile koymamış. Bi profile bakıyorum bi kafayı sola çevirip Alfred'e. Tekrar baktım, inşallah yanlış kişiye bakıyoruzdur Alfred bu değil di mi?
Alfred: Bu bilmemneyin cocugu işte kanka dedi. Ben, tekrar sola, kuzeybatıdan esen karayel gibi Alfred'e baktım ve kardeşim kusura bakma da yani canımı da sokakta bulmadım. Bizim hobiler bol parantezinde(fut-basket-voley) adama bak yani Bruce Lee'nin lezzet ikizi.
Derken Alfred biraz daha konuştu, bu arada ben onun yatağına uzanıp o konuşurken hala goygoy yapmaktaydım. Tam o anda! Bağırdı. Gelin buraya!!!
Salona gitti içerde kağıt oynayan ve televizyon izleyen arkadaşlar vardı. İçerden 3 kişi Alfred'in odasına geldi. Ben de merak ettim…Biz Şabanoğlu Şaban filmindeki gibi dizilmiştik Alfred Komutan'ın önüne.
Alfred: “Şimdi beni iyi dinleyin…”
Hikayesini tekrar anlattı kısaca. Kıza yazıyor. Kızın erkek arkadaşı var durumu öğreniyor. Bruce Lee'nin lezzet ikizi ve Alfred yonjada konuştukları yetmiyor.
Birbirlerine sevgili gibi msnlerini veriyorlar. Alfred devam ediyor. Bakın şimdi ben bu şerefsizle 1 haftadır konuşuyorum. Şimdi msnden biraz kavga ettik.
(Bu esnada 4 kişi tam bilgisayarın karşısındayız ve çıt çıkmıyor. Anlam veremiyoruz olan bitene.)
Bakın şimdi webcami açıcam. ‘'Sert Durun!“
Evet o an gülmemiş olabilirim belki ama; ‘Sert Durun’ çağrısı yapıldı. 'Sert Durun’ ne demek. Yan yana dizilmiş birbirimize baktık. Çocuğun webcam simgesi yoktu bilgisayarında. Sanırım fakirdi. Yani zengin olma olasılığı yokmuş gibi bir hissiyatı da anlık yaşadım kendi içimde.
Robert-Jason-Michael ve ben yan yana bilgisayar açılırken tepkisiz duruyorduk ve tam da o anda Alfred'in talimatını duyduk.
Alfred bize 'AÇIYORUM CAM'i’'
Kaşları çattık, Robert işaret parmağı ile bittin sen oğlum diyerek sürekli sallıyor. Michael, baş parmağını paralel şekilde boynuna götürerek kafa kesme hareketi yapıyor. Ben ise bütün olan biteni izlerken, bir yandan da sert durmaya çalışsam bile, Jason'ın o son hareketinden sonra olay kopuyor…
Jason; bu karışıklıkta çok sinirleniyor demek ki, webcami sabit olduğu yerden söküyor, kafasını sallıyor dişlerini sıkarak ve şaşkın bakışlar arasında webcam'e kafa atıyor. İşin ilginci ve komik olan da kimse demedi, Jason napıyosun diye.(Uçan adam Sabri bey olayı daha piyasada yok. Sabri bey, napıyosunuz?)
‘’O an’’ dedikleri vardır ya, o an bir ışık gördüm işte. O an bütün olan bitenin bana Allah'ın bir lutfu olduğunu anladım.
Gerçek anlamda salak mıydık yoksa psikopat mı? Bunun aynı doğum tarihleri arasında dünyaya sızan radyasyondan başka açıklaması olamazdı.
Bunlar yaşanırken acaba Bruce Lee'nin lezzet ikizi bizleri izlerken ne düşünüyordu diye sorarım bazen kendime.
Bizi sevmiş miydi? Yoksa korkmuş muydu?
Saygılarımla.
-