SEVGİLİYE MEKTUPLAR-1
Ah sevgilim,
Neden bu kadar duyumsuyorum hayatı? Neden bu kadar acıtıyor canımı? Tüm derim yüzülmüş halde ve olabildiğince acımasız abanıyor üzerime. Bu acının tarifi başka türlü mümkün değil, ben bilmiyorum. Belki hırslarım olsaydı, amaçlarım, hayallerim, ümitlerim olsaydı... Anlamlarım olsaydı bir avuç. Benliğime hiç nüfuz etmezdi belki bu epeyce hassas hissetme illeti.
Ve yalnızım sevgilim, şaşırtmasın seni. Evet, belki bir itiraf bu. Senin bütün muayyen varlığına rağmen yalnızım işte. Ruhumun belirsiz, anlaşılmaz ve paylaşılamaz ıztırabı dayatıyor bunu bana. Yegâne mücrim benim. Anlamıyorsun belki, olsun, anlayabilirim. Bu hayatı yaşamaya değer kılan tek sebep sensin. Daha birçok ilahi sebebi ruhumun derinliklerinde hissettiğimi iddia edebilirim. Ama tüm bunları kavrayamayacak kadar acizim. Göremeyecek kadar kör, duyamayacak kadar sağır, öylece bakacak kadar akılsız. Ve tüm bunlardan müteşekkil muazzam bir acı sarmalını hak ediyorum işte.
Dünya her an dağılmaya muktedir bir sis. Her şey bir siluet. Zaman umursamaz, insanlar anlamsız. Ben bir garip, sen sevilesi, hayat gereksiz. Ama bir anlamı olmalı değil mi, sevgilim? Yoksa ne gereği vardı?