TILSIMLI DERİ
Honoro de Balzac Tılsımlı Deri Romanı Hakkında Konusu Özeti...
Tılsımlı Deri özgün adı ile -La Peau de chagrin- Honoro de Balzac’ın ilk baskısı 1831 yılında
yapılmış olan bir romanıdır. Bu roman Balzac’ın 1830 yılından sonra yazamaya
başladığı İnsanlık Komedyası adını verdiği ve “Felsefi İncelemeler”
başlığı altında bir araya gelen romanlarının ilki olmaktadır.Balzac bu romanını henüz 31 yaşında iken yazmış, yazarın bu romanı yazarın ustalık döneminin
başlangıcı olan ilk romanlarından birisi kabul edilmiştir. Eugenie
Grandet , Kuzen
Bette , Goriot
Baba , Vadideki
Zambak gibi büyük romanların yazarı olan Balzac’ın bu
eseri Tefeci
Gobseck, ile birlikte ustalık dönemine adım attığı romanlarından birisi
olmaktadır.Realist edebiyatın önemli yazarlarından olan Balzac , bu romanında
biraz fantastik bir konu seçmiş fakat , insanı insana anlatmak için önemli
yöntem bulmayı başardığı gibi önemli bir
yaklaşım da sergilemeyi başarmıştır. Roman, 19. yüzyılın başlarında Paris’te
geçmektedir. Roman ilginç konusu, büyülü gerçekçilik denilen fantastik bir olay
örgüsü, insana hayatına dair verdiği dersler ile ilgi çekici bir konuya
sahiptir. Romanın KonusuKumarda her şeyini kaybeden bir genç, intihar etmek için Siene Nehri
kıyısına gelir. İntihar etmek için vakit
erken olunca bir antikacı dükkânına girer. Bu dükkânda her arzusunu yerine getiren
sihirli bir deri bulur. Bu genç tılsımlı bir deri ile bir anlaşma imzalamıştır. Anlaşmaya göre
genç adam istediği her şeyi elde edebilecektir anacak yerine gelen her isteği karşılığından
ömründen ömür gidecektir. Romanın ÖzetiGenç bir adam olan Raphael de Valentin kumarda son parasını oynar ve onu
da kaybeder. Daha sonra boğularak intihar etmek için Seine nehrine gider. Ancak
hava henüz aydınlıktır ve intihar etmek için akşamın olmasını bekler. Bu sırada
nehrin kıyısında bir antikacı dükkânı görüp içine girer. Bu antikacı dükkânı dünyanın dört bir yanından gelen antikalar ile
doludur. Yaşlı dükkân sahibi onu duvara asılı antika bir derinin yanına
götürür. Bu deri cildin üzerinde yaşlı adamın “Sanskritçe” yazılmış dediği yazılar
vardır. Bu cilt sahibinin herhangi bir
isteğini yerine getirmeyi vaat etmektedir. Lakin yerine getirdiği her isteğin karşısında
ömürden ömür alacaktır.Dükkân sahibi bu cildi ücretsiz olarak ona vermeye razıdır. Fakat bu teklifi kabul etmemesini ister. Valentin, dükkan sahibin
uyarılarına aldırmaz. Kitabın kendi kaderini ve hayatını etkileyebileceğine Hem inanmaz hem de zaten intihar etmeyi düşündüğü için umursamaz ve
cildi alır.Valentin’in ilk isteği şarap, kadın ve arkadaşlarla dolu kraliyet
ziyafetinde bulunmak olmuştur. Bu dileği diler dilemez de kendisini tam da
istediği bir yemekli ziyafetin içinde bulmuş olur. Onu bu ziyafete davet eden tanıdıkları kapıda
karşılamış; Valentin böylesi bir ziyafette, dostları ve tanıdıkları ile saatlerce yiyip içip eğlenmiştir.Kitabın ikinci bölümü dramatik bir gerçekle yüzleşmiş olan Valen tin’in
geri dönüşlerle birlikte yaşamaya başladığı pişmanlıkla karşılaşılır. Valentin geçmişini hatırlamaktadır.Arkadaşı Émile’ye, yaşlı ev sahibi ve kızı Pauline ile yoksulluk içinde
yaşadığı günleri hatırlamaktadır. O günlerde Foedora adında güzel bir kadına âşık olmuştur. Eugène de Rastignac adlı yaşlı bir adam ile yaptıkları konuşmaları ve onun öğütlerini anımsar.
Foedora ile ilişki kurmayı başarınca Feodara’nın arkadaş çevresine de girmeyi başarmış,
ancak onun sevgisini kazanamamıştır. Üstelik
, Pauline ona aşıktır ama Valentin onunla da gerektiği kadar ilgilenememiştir.Valentin bu tılsımlı deriyi zengin olmak için de kullanmıştır. Ancak, her isteğinin yerine getirildiğinde
gücünün tükendiğini, derinin kısaldığını ve yaşlandığını anlamaya başlar.
Derinin kısalması demek ömrünün kısalması demek olduğunu da anlamıştır. Üstelik yerine gelen dileği sonrasında sağlığı
da bozulmaktadır. Valentin, bu ciltten ve lanetten kurtulmanın yollarını
aramaya başlamıştır. Bundan kurtulamadıkça da dehşete düşmeye başlar.Başlangıçta tılsıma inanmayan ve antikacının uyarılarına aldırmayan Valentin
birçok dilekte bulunmuş ve dileklerinin gerçekleştiğini ve her dileğinin
ömründen çaldığını fark edince büyük bir buhrana kapılmıştır. Artık kimse ile
konuşmamakta bir dilekte bulunurum korkusu ile iç seslerini bile susturmaya
çalışmaktadır. Deriyi odasına asmış ve her gün derinin kısalıp kısalmadığını
ölçmeye başlamıştır. Üstelik olaylar kontrolünden de çıkmıştır. Valentin, artık hasta ve
enerjisi tükenmiş bir adamdır. Ne kadar gayret ederse etsin ister istemez bir
dilek ve istekte bulunmakta deri de kısalmaktadır. Bir çare bulmak umuduyla Aix-les- spa kasabasına
gider. Burada bir canlılık bulabileceğini düşünmüştür. Romanın sonlarına doğru sevgilisi Pauline, onu bulmuş ve gerçeği öğrendiğinde
o da dehşete kapılmıştır. Deri iyice küçülmüş ve artık Valentin’in tek bir isteği kalmıştır.