Mevlana'dan Bir Hikaye
Yoksul Eşek
Bir oduncunun eşeği vardı. Ağır yük taşımaktan zavallı hayvanın sırtı yaralar içindeydi. Yemek için saman bile bulamazdı. Oduncunun bir arkadaşı padişahın ahırında görev yapıyordu, bu durumu görünce, eşeğe acıdı. Oduncu, yoksul olduğu için eşeğin bu durumda olduğunu ona anlatınca arkadaşı birkaç günlüğüne eşeği ödünç aldı. Padişahın ahırına götürüp bağladı. Orada eşek bol yem yiyen, güzel ve gürbüz Arap atlarını gördü. Her yer tertemizdi, atlar tımar ediliyordu. Gördüklerine dayanamayan eşek "Allah’ım, ben bu kadar sıkıntı çekerken bu atlar neden bu kadar rahat yaşıyor? Ben de senin yarattığın bir mahluk değil miyim?" diye söylenmeye başladı. Tam o sırada savaş sesleri duyuldu. Atlara eğerleri, gemleri vuruldu, savaşa gittiler. Ok ve mızrak darbelerine maruz kaldılar. Yaralar içinde ahıra geri döndüler. Sonra ayakları bağlı olarak yere yatırttılar ve nalbantlar hayvanların bedenlerine saplanan parçaları çıkardılar. Eşek bunları görünce aklı başına geldi ve sözlerini geri alarak şöyle dedi: "Yüce Rabbim, yoksulluğuma da, çektiğim sıkıntı ve açlığa da razıyım. Ne o gıdayı isterim ne de o yaraları."
(Mesnevî'den)
Bu hikayenin ana konusu, şikayet etmek yerine kıymet bilmek ile alakalıdır. Maalesef biz insanlar, özellikle de bunca nimetin arasında, elimizde var olanın kıymetini göremeyip şükür yerine şikayet ediyoruz. Sadece şikayet olsa iyi, hem de kıyasa girerek kendimizi üzüyoruz.
Bu hikayeyi bizim kendimizi bizden daha iyi konumda olduğunu düşündüğümüz insanlarla kıyaslarken aklımıza getirmeliyiz. Hikayede rahatta, bollukta gözüken diğer hayvanlar onca güzelliğin ortasında başka şeyle imtihan ediliyorlar. Bakımlı olmalarının, onca nimete sahip olmalarının elbet bir bedeli vardı.
Sahip oluğumuz şeylerle sahip olmadığımız şeyler arasında doğru bir düşünce dengesi kurmalıyız. Hayatımızda var olanı kabullenip şükür etmeyi bilip sahip olmak istediğimiz şeyler için ise makul ölçüde çözüm üretmeliyiz. Bu hayatın bir imtihan düzeninde olduğunu bilip sahip olduklarımız ve sahip olmadıklarımızın içindeki hikmeti görmeye çalışmalıyız. Kendimizi, kendi hayatımızı başkalarıyla kıyas etmekten kaçınmalıyız.