Modern Bir Sayısal Mimarlık Ütopyası
Modern Bir Sayısal Mimarlık Ütopyası
20. yüzyılın öncü mimarlarından Le Corbusier evrensel bir mimarlık ölçeği geliştirmek için bireyler arası var olan farklılıkları görmezden gelerek, kesin bir geometri içinde otokratik bir normatifliği temel almıştır. Burada insan bedeni farklılıklar gözetilmeksizin tek bir eril bedene indirgenmiştir. Peki sadece parmak ile sayım yapmanın bile birçok olasılığı varken bütün bedenleri tek bir eril bedene indirgemek ne kadar doğru bir yaklaşımdır?
Modulorda bedene çekilen her hizayla çok büyük genellemeler yapılır. Ancak bu genellemelerle tek bir evrensel ölçeğe sığma çabasının ne kadar başarılı olacağı da ayrı bir tartışma konusudur. Belli ölçülerle sınırlandırılan bedensel kalıp mimarlık pratiğine uygulandığında başarısız sonuçlar verecektir. Çünkü burada kurulan ütopyada her beden ideal olarak hayal edilmiştir. Oysa gerçek dünyada durum çok farklıdır. Birçok farklılığı da barındıran gerçek dünyada(çocuk, yaşlı, sakat, uzun boylu, kısa boylu vb…) her beden ideal değildir. Bu da aslında Modulorun tutarsızlığını bizlere göstermektedir.
Bunun da farkında olan Le Corbusier tüm kitap boyunca binalarının onlarca fotoğrafına yer vermesine rağmen tek bir çizimi bile gerçek insan fotoğrafı ile yan yana değildir. Ayrıca Modulor hiçbir zaman iki bedeni ilişkilendirmez. Çünkü bu ilişkilendirmede iki bedenin temasında derhal düzeltilmeye ihtiyaç olacak ve ortada modulor diye bir şeyden söz edilemeyecektir. Le Corbusier moduloru statik olarak düşünmüş ve gerçek hayatla bağdaştırmamıştır. Modulor arzulara göre değil, düzene göre var olmaktadır.