İKLİM VE DOĞA OLAYLARI ÜZERİNE
Afetlerle dolu bir yılı geride bıraktık. 2021 senesinde tüm dünya, özellikle iklim değişikliğinden kaynaklı olarak ortaya çıkan doğal afetlerle savaşmak zorunda kaldı. Yangınlar, yanardağ patlamaları, fırtınalar, hortumlar ve seller yaşamı olumsuz yönde etkiledi ve birçok ülkede can kayıplarına yol açtı.
ABD’deki Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) ve Berkeley Earth’ten bilim insanları, geçmişten günümüze küresel ısı değerlerini inceledi. İncelemeye göre son 7 yıl, kayıtların tutulmaya başlandığı 1850’lerden bu yana küresel olarak kaydedilen en sıcak yıllar oldu. Öte yandan, başka bir araştırma da 2021 yılında okyanus sıcaklıklarının en yüksek seviyeye ulaştığını ortaya koydu. Okyanuslardaki sıcaklık artışının “insan kaynaklı iklim değişikliğinin birincil göstergesi” olduğu vurgulanıyor. Tüm bu sıcaklık değişimleri ise afetleri ve aşırı hava olaylarını tetikleyen en önemli unsurlar arasında.
AFAD verilerine göre, dünya genelindeki 31 çeşit doğal afetin 28 tanesini meteorolojik afetlerin oluşturduğunu biliyor muydunuz? Türkiye’de en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler ise dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalar olarak karşımıza çıkıyor.
2021 yılında meydana gelen en yıkıcı hava olaylarının bir kısmı, iklim değişikliğine diğer ülkelere oranla daha az sebep olan yoksul ülkelerde gerçekleşti.
Özellikle çocuklar, engelliler ve yaşlılar olarak nitelendirdiğimiz kırılgan gruplar, iklim değişikliğinin oluşmasında sorumluluk sahibi olmazken, sonuçlarından en fazla oranda etkilenenler oldu.
İklim değişikliği kaynaklı yaşadığımız tüm felaketler psikolojimizi de olumsuz yönde etkiliyor.
Birbiri ardına gelen doğa olayları, can kayıpları, yangın görüntüleri gibi gündemdeki birçok olay, psikolojik direncimizi düşürüyor. Son zamanlarda ortaya çıkan “Eko Anksiyete” terimi, iklim değişikliğinin hayatımızı tahmin ettiğimizden daha da fazla etkilediğini ortaya koyuyor.
Peki, Eko-endişe (anksiyete) nedir?
Eko endişeyi, dünyanın geleceğinin iklim değişikliği sebebiyle tehlike altında olmasından kaynaklı duyulan korku ve panik hali olarak tanımlayabiliriz. Son yıllarda sıkça karşılaştığımız yangın, sel, kasırga ve bunlara benzer olağanüstü hava olayları sebebiyle duyulan endişe, özellikle gençler ve çocuklarda sevdiklerini kaybetme korkusu ile beraber tetikleniyor. Bath Üniversitesi tarafından gençlerde ve çocuklarda iklim kaygısı üzerine yapılan 10 ülkeden 10 bin gencin katıldığı bir çalışma, gençlerin yüzde 60’ının iklim krizi için ‘çok endişeli’ olduğunu ortaya çıkardı.
Bu psikolojik sorunla başa çıkmak ve dünyanın iklim değişikliğine her geçen gün daha fazla teslim olduğunu görmek hiç şüphesiz ki hepimizi üzüyor. Elbette iklim değişikliği ile mücadele etmek, devletlerin, milletlerin ve halkların ortak çabası ile mümkün olabilir. Ancak bizler de bireysel olarak yapabileceklerimizin farkında olarak iklim değişikliği ile mücadeleye destek olabiliriz.
HelpZone olarak biz de iklim değişikliği ile mücadele etme konusunda üzerimize düşeni yapmak ve bu farkındalığı yaymak için çabalıyoruz. Bu kapsamda düzenlenen çeşitli farkındalık faaliyetlerinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz!
HelpZone gönüllüsü, eğitimci ve aktivist, Dernek Başkanımız Sevinç Atabay, SDCampus tarafından 2 Şubat 2022’de düzenlenen “Sürdürülebilir Kalkınma Becerileri” serisinin ilk konuğu oldu!
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için Birleşmiş Milletler’ in belirlediği bir amaçlar bütünü. Toplam 17 sürdürülebilir kalkınma amacı var ve hepsi birbiriyle bağlantılı ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikte bir bütünün parçaları şeklinde formüle edilmiş.
Sürdürülebilir Kalkınma Becerileri çevrim içi serisinde, her ay bir kalkınma amacına yönelik olarak paneller düzenlenecek! Serinin ilk buluşmasında, HelpZone Yönetim Kurulu Başkanımız Sevinç Atabay, 13. amaç olan “İklim Eylemi”ni ele aldı. Sevinç Atabay değerli konuşmasında birçok önemli noktaya değinirken, “HelpZone, SDcampus gibi sivil toplum kuruluşlarının yapacağı etkinliklerle iklim değişikliği alanında büyük ölçüde farkındalık sağlanacak fakat büyük sanayi firmalarının da bu konuyu önemsemelerini değerli buluyorum. İklim değişikliğini engellemek için toplumsal bir mutabakat ve güçlü bir eylem planı yapılması gerekiyor.” dedi.