Bir Blok Zincir Hikayesi: Ya sonra?

318R...GCWg
31 Jan 2024
26

Bir Blok Zincir Hikayesi: Ya sonra?



Sonra ne olacak? Şimdi değil.
Hikayelerin nasıl biteceğini tahmin etmeye çalışmak her zaman keyiflidir.
Kitap okurken ya da film veya dizi izlerken fark etmeksizin tahmin etmeye çalışırız.
Hatta birinin anlattığı hikaye olsa bile yeterlidir sonunu tahmin etmeye çalışmak için, gayretle neden-sonuç ilişkisi metodlarından yararlanırız.
Her hikayenin en temelinde ki ana unsur yer almaktadır.
İyi ve kötü vardır.
Yaratıcı; okuyucusu ile sadece iyi kavramı üzerinden sempati ile ilişki kurmaya çalışmaz.
Kötü kavramını da kullanır ki nefret duygusunun gücünden faydalanabilsin.
Ancak bu sevgi ve nefret tanımları hikayenin bağladığı haliyle devam etmez.
Asıl vurucu an hikayenin ortalarında sıklıkla da en sonunda gerçekleşir.
“Ya şimdi bu ne diyor?” dediğinizi duyar gibiyim.
Güzel, niyetim de bu zaten.
O zaman örnek vermenin tam zamanı.

Star Wars üzerinden örnek vermek doğru olacaktır, büyük çoğunluğun izlediğini varsayacak olursak.
Film iyi ve kötü kavramlarının üzerine kurularak bilim-kurgu öğeleri üzerinden bizlere alternatif bir Evren sunuyor.
İyi ve kötü nasıl bir denge içinde hareket ediyor anlatılıyor.


Jedi konseyi Anakin’in seçilmiş kişi olduğunu düşünüyordu.
Güce dengeyi getirecektin sen Anakin. Sen seçilmiş kişiydin. ( UMUT )
İlk 2 filmin hikayesi Umut üzerinden alt metinde anlatılırken 3. cü filmde artık Anakin’in kötü taraf tarafından ele geçirildiği direk hikayenin ana unsuru oldu.
Kötü taraf kazandı filmin sonunda. Umut içinde iyiliğin kazanacağını uzun süre izleyerek bekleyenler hayal kırıklığını yaşadılar.

Hikayelerde İyi ve Kötü’nün denkleme eklendiği noktaların sayısının artmasını severim.

Gollum karakteri mesela iyi midir, kötü müdür?
Filmin denkleminde o olmasa yüzük yok edilebilir miydi?
Birçok olasılık yine söz konusu bu hikayede de.
Kara Kapı’ ya Sam ve Frodo tek başına ulaşabilir miydi?
Bataklık yolunu Gollum göstermese nasıl olurdu?
Bunlar en popüler olasılıklar.
Bence en önemlisi bunlar değil.
Bence asıl önemli olan şuydu; Frodo yüzük tarafından etki altındayken onun devam etmesini sağlayan Umut oldu.
Gollum’da bunu besleyen en önemli etkenlerden biriydi.

God of War oyununu oynayanlar hatırlayacaktır.

Oyunun kahramanı olan Kratos bir insan olarak kendi hayatını yaşamaktadır.
Daha doğrusu yaşadığını düşünmektedir.
Onun yaşadığı dönemde evren tanrılar tarafından yönetilmektedir.
Ve fark eder ki tüm sistem kötüdür.
Tanrılar kötüdür, bencildir, adaletsizdir ve kibirlidir.
Hepsini öldürür.
Hikaye boyunca bir sürü güce kavuşur.
Her öldürdüğü tanrının da ayrıca gücüne sahip olmaktadır.
Bir nevi sistemin sahip olduğu güçleri ele geçirmektedir diyebiliriz.
En son tanrıların en büyüğü Zeus’u da öldürünce bilgelik tanrısı Athena ile aralarında şu dialog geçer.
Athena: Kratos Pandora’nın Kutusunu açtığında kazandığın güç sayesinde bunu başardın.
Kratos: Pandoranın Kutusu boştu. Bana bir güç vermedi.

Oysa bir insanın sahip olabileceği en büyük güç vardı Pandoranın Kutusu’ nun içinde.
UMUT
Mitolojide Pandoranın Kutusu hikayesi temel olarak şöyle geçmektedir.
Zeus çok kızmıştır.
Çünkü Prometeus ateşi tanrılar’dan çalarak insanlara vermiştir.
Ateş ile insanoğlu’nun medeniyet kurabilmesi için gelişmesinin önü açılmıştır.
Teknoloji, bilim, sanat ve kültür oluşturabilecektir artık insanoğlu.
Çünkü artık doğa karşısında savunmasız değildir.
Gece’leri karanlık mağaralar da saklanmak zorunda değildir.
Günün karanlık saatleri de artık üretebilir, iletişim kurarak kültürel gelişimine devam eder, ateş ile yırtıcı hayvanlardan korunur, beslenme alışkanlıkları da ateş sayesinde pişirdiği yemekler ile beslenme alışkanlığı bile değişmektedir.
Hatta hayal güçleri dahi gelişmeye başlamıştır.
Düşünsenize mağarada ateş başında birbirlerine av peşinde koştukları hikayeleri ve yaşadıkları maceralarını anlatırlarken duvarlara vuran gölgelerin dansını.
Hangi tanrı ya da güç kullarının güçlenmesini ister ki?
Zeus’ta istemedi.
Çamurdan “Pandora’yı yarattı” bir de “Pandora’nın Kutusu’nu” ve gönderdi insanoğlu’nun arasına.
İnsan’a dair tüm duygular o kutunun içindeydi. Kıskançlık, nefret, aşk, sevgi ve umut…
Kutu açıldı ve dünya’yı karmaşaya sokacak tüm duyguların yayılması istendi. Son anda “Pandora’nın Kutusu” kapatıldı.
Sadece içeride “UMUT” kaldı.
Rivayet odur ki insan hep “umut” ettiği O’dur.
İnsanoğlunun elinde aslında umut dışında hiç birşey yoktur.
Pandoranın Kutusu
Bitcoin’de dünyanın yozlaşmış tüm sistemlerine bir tepki olarak yola çıkmıştı.
Umut yine devredeydi.
Mevcut para sisteminin yarattığı enflasyondan halklar kurtulacaktı.
Bireysel özgürlükler korunacaktı.
Hiç öyle olmadı.
Eski sistemin güçlü sermayeleri yeni projeler çıkartan bir fabrikaya dönüştürdü sistemi.
Teması Web3 olsun.
Marketing bol olsun.
Kullanılmayan işe yaramayan bir uygulama geliştir.
Borsa’da listele.
Tüm sektör şuna dönüştü.
Ürünün yarattığı değerden daha çok fiyatın konuşulduğu bir sistem.

Devletlerin para politikasından neden şikayetçiydik?

Çünkü enflasyon yaratılıyordu.
Sürekli para basılan bir ortamda enflasyon yaratılıyor.
Yani fiyatlar artıyor.
Aslında paranın değeri düşüyor.
Üretim maliyetleri artıyor.
Arzı sınırlı malların fiyatı artıyor.
Peki arzı sınırlı herşeyin fiyatı artıyor mu?
Örneğin değerli madenlere bakalım.
Altın veya gümüş.
Bir Iphone ile karşılaştırdığımızda altın’ın fiyatı o kadar artmıyor.
Borsa’ya baktığımızda yine altın fiyatı o kadar artmıyor.
İlginç, neden acaba?
işte burada devreye finans sistemi giriyor.
Altın veya gümüş sadece fiziki olarak alınıp satılmıyor dünyada.
Vadeli işlemler denilen piyasalarda, fiziki olarak olmayan madenler kağıt üstünde alınıp satılıyor.
Kimse satın aldığı altını fiziki olarak talep etmiyor.
İşte burada sistem fiyatları baskılıyor.
Sebebi bozulan ekonomilerde insanlar paralarını bu yatırım araçlarına yatırmasınlar diye.
Üstelik devletler fiziki olarak bu madenleri alıp kasalarına kilitliyorlar.
Neden?
Aslında bakarsanız sisteme kendileri de güvenmiyor.
Belki biraz da bankacılık sisteminden bahsetmeliyiz bu kısımda.
Bankalar ne yapar temel olarak.
Hesap açarlar.
Mevduat toplarlar.
Karşılığında faiz verirler.
Topladıkları mevduat ile bir de kredi verirler.
Peki krediyi topladıkları mevduat kadar mı verirler?
Cevap: Hayır!
Bankalar kredi ile para yaratırlar.
Evet sadece devletler para yaratmaz.
Bankalar da para yaratır.
Nasıl mı?
Diyelim 30,000 TL ihtiyaç kredisi aldınız.
Banka bu verdiği kredinin %30'u kadar karşılık ayırmak zorundadır.
Yani banka merkez bankasına 10,000 TL karşılık yatırır.
Karşılığında 30,000 TL kredi verir.
3 katı oranında para yaratmış olur.
Bu tüm kredi ürünleri için geçerlidir.
Bireysel ihtiyaç kredisi
Konut kredisi
Taşıt kredisi
Kredi kartı
Kredili mevduat hesabı
ve dahası.
Evet kredi kartı ile yapılan her alış-veriş de olmayan bir para yaratıyor ekonominin içinde.
Borç ile para yaratma yetkisi bankaların elindedir.
Tüm küresel finans sistemi durdurulamaz bir enflasyon girdabı içinde.
Enflasyon aslında bireyin cebinden sürekli bir alım gücü çalma anlamına geliyor.
Burada en fazla su istimal edilen kesim maaşlı çalışanlar.
Dünya nüfusunun çoğu demek zaten bu.
Bankaların tüm işlemlerinde kullandıkları para birimi bir ülkeye aittir.
Kanun ve kurallar ile korunmaktadır.
Şimdi blok zincir projeleri biz klasik finansa karşıyız diyorlar ya.
Klasik finanstan farklı ne yapıyorlar?
Temelinde Bitcoin ile başlayan halklara özgürlük vaad eden felsefi fikri temel alıyorlar.
Yozlaşmış dünyanın sistemine tepki olarak teknoloji geliştiyoruz diyorlar.
Karşılığı olmayan tokeneconomicsler yaratıyorlar.
Faiz yerine APY-APR gibi tanımlar kullanarak bizlere gelir veriyorlar.
Ürünler bu modellerin çalışmasına yetecek kadar kullanılamıyor.
Sistemin ölçeklenebilmesi, yani işlem taleplerine zamanında yanıt vermek için merkeziyetsizlikten vazgeçiyorlar.
Bunu da borsalar üzerinde fiyat dump-pump ile bir gelir yaratma modeline dönüştürüyorlar.
E şimdi diyeceksiniz bu projeler bu kadar yatırımlar alıyorlar, doğru işler yapmasalar yatırım alırlar mı?
Yatırımcılar zaten klasik finans ruhuna sahip kişiler.
Üstelik klasik finans kötü olsa da bir kontrol mekanizması var.
Blok zincir henüz hiçbir yasal korumaya tabi değil.
Çünkü koruma olması demek onu tanımak demek.
Henüz onun sisteme nasıl entegre edileceğine dair kurallar açıklanmadı.
Neden?
Öncelikle projelerin %90' ı merkez bankacılığı oynuyor.
Temelinde bir proje kendi coin veya token’ ını çıkartıyor, karşılığında dolar alıyor.
Bu çılgınlık.
Bir proje çıkıyor kendi projesini anlatıyor, arkasında yatırımcı alıyor, bir sürü reklam vs insanlardan dolarlarını topluyor sonra ortadan kayboluyor.
Bu da çılgınlık.
Klasik finans çökmüş durumda.
Kripto ise çözmeyi vaad ettiği sorunların hiçbirini çözmesine izin verilmedi sermaye sahipleri tarafından.
Borsalar işin felsefi ve güven tarafını sarsmak için temel görevlerini yerine getiriyorlar.
Herşey umut ile başladı.
Satoshi ile başlayan finansal umut ile halklar buraya kadar geldiler.
Ancak gelinen noktada blok zincir felsefinden daha çok klasik finans alışkanlıklarını görüyoruz.
Sebep?
Sistemin sahipleri istediklerini yaparlar.
Sistemler devrim ile yıkılırlar.
Devrimciler yok değil sektörde.
Satoshi Nakamoto
Edward Snowden
Julian Assange
Alexey Pertsev
Sistem kendi varlığı için tehdit olanlara karşı tüm yaptırımları sağlıyor.
SBF
Do Kwon
Elon Musk
CZ Kriptonun sözde kurtarıcısı
Ancak birçok farklı yasal olmayan davranışları olan kişilere karşı yasaları uygulamakta o kadar istekli değil.
Blok zincir hikayesi tam şu an gerçekleşiyor.
Yine yazılar bir hikaye önceden de defalarca yazdıkları gibi.
Zaman olarak şimdi.
Mekan olarak ise tüm dünya’ da.
Yeni gelişen bu teknoloji yolun daha çok başında.
Hikayeyi başından beri izliyor ve sonunu tahmin etmeye çalışıyoruz.
Her hikayede yaptığımız gibi…
Temel felsefesi dışında günlük hayatımıza entegre olacak durumda değil.
Hem merkeziyetsiz, hem ölçeklenebilir hem de güvenli bir platform henüz ihtiyaçlarımızı karşılama seviyesine gelmedi.
Ama bu konuda tek başına umut etmemizi sağlayan Bitcoin var elimizde şimdilik.
Bu gelişen teknolojiler ile birlikte ortaya çıkan yeni sistemler haliyle mevcutları için bir rakip ve tehlike oluşturdu.
Finansal devlerin ve devletlerin otoritelerinden kurtulmak isteyen kullanıcılar oldu buna inanan.
Devrim olduğuna inananlar oldu.
Özgürlük ve eşitlik gibi kavramlar üzerinden bağlananlar oldu blok zincir teknolojilerine.
Dünya değişiyor diyip yeni fırsatların Web3 ekosisteminde olduğunu görüp değerlendirmek isteyenler oldu.
Ancak umut edilen gelmeyecek.
2 sebebi var gelmemesinin.
Birincisi sistem sahipleri buna müsade etmiyorlar.
İkincisi ise henüz yeni gelişen bir sektörün kendi içinden verilen zararlar.

Peki ne olacak?

Öncelikle teknolojik olarak fayda sağlayacak ilerlemenin devam etmesi için bir engel konulmayacak.
On-chain sistemler vatandaşı kayıt altına almak için onlar için kullanılabilir bir teknoloji.
Ancak merkez bankacılığı oynayan ya da para yaratma benzeri modeller olan projelerin işi zor.
DeFi bunların başında geliyor.
En sert darbeyi ise stable coin’ ler alacaklar.
NFT ve WEB3 sosyal medya projeleri en şanslı olanlar.
Önleri açık daha da yaygınlaşacaklar.
Özellikle sosyal medya projeleri altın çağını yaşıyacaktır.
Ancak regülasyonlar ile bu teknolojinin sınırları belirlenecek.
Sektörde şimdiden çok güçlenmiş projeler yer alıyor.
Bunların satın alma haberlerini yakın zamanda duyabiliriz.
Şimdiye kadar yönetimi ele geçirilenler de vardır henüz duymadığımız.
Gücü kimseye öyle vermezler.
Günümüzde nasıl dev oligark şirketlerin arkasında devletler ya da yine bir takım güçler varsa aynısı yine bu sektör içinde gerçerlidir.
Sadece finansal sistem için değil, halkları yönetmenin de bir yolu Web3 teknolojisi.
Bir de merkez bankalarının kendi CDBC adı verdikleri dijital paraları konusu var.
Neredeyse tüm ülkeler hazırlıklarının yaptılar.
Türkiye’ nin dijital parası için testlere 2023 yılında başlanacağını biliyorum.
Bu dijital paraların ne şekilde kullanılacağının duyurulmasını merakla bekliyorum.
Son olarak küresel olarak yeni bir dünya düzeninin kurulmasına doğru hızla yaklaşmaktayız.
Klasik finans ve birçok sistem yeniden tasarlanıyor.
Blok zincir ya da kripto da bunlardan birisi.
Yine güzel bir hikaye izlettiler bize.
Bakalım sonu nasıl olacak?
İyi veya kötü ile sınırlandıracağım bir durum değil bu.
Siyah ya da beyaz’ da değil.
Daha çok UMUT halklar için ellerinde kalan.

Umut ne renk olacak derseniz de aşağıdaki tweet fikir verecektir.

Black Rock şirketi dünyanın çatısında yer alıyor diyebilirim.
Ve CEO Larry Fink’ in açıklamasını ister FOMO isterseniz de FUD olarak değerlendirmekte herkes özgür.
Şimdilik…
Eğer devrim gelecek diye bekliyorsanız 2 seçenek var;
Ya mitolojideki gibi Prometheus’ a ihtiyacımız var gücü tanrılardan alıp inanlara veren.
Ya da bir şeylerin düzelmesini izleyerek bekleyen halkların, artık izlemeyi bırakmaları.
Umut işte…
Captain Fantastic

Blokzincir
Bitcoin
Web3
Kripto
Gelecek



Written by Captain Fantastic


Kendi kendine öğrenmeyi öğrenmeye çalışan biri.

Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to CaptainFantastic

0 Comments