EigenLayer

5LFu...Dmiq
15 Jan 2024
50

1. Güven Nedir:

“Bir kişi veya grubun, bir başka kişi veya gruba karşı hissettiği; dürüstlük ve iyi niyet duygusudur”

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, güven, toplumların temelini oluşturan ve insan ilişkilerinin çekirdeğini şekillendiren bir kavram olmuştur. Güven; önce hayatta kalmak için, sonra avcılık ve toplayıcılık faaliyetleri için, ardından toplum yapısı oluştuktan sonra toplum yapısı için gerekli oldu. Bugüne yaklaştığımızda ise güven, çoğunlukla hükümetlerce sağlanan, ekonomi ve hukuk başta olmak üzere modern toplumumuzun ana unsuru olmuştur.

Güven, ticaretin ilk günlerinden bu yana ticaret’in kalbinin tam orta noktasında yer aldı. İnsanlar ilk takas işlemlerinde karşı tarafın sahte mal satmadığına, malın değerinin kendi malınınkine eşit olduğuna güvenirken; sonrasında altına ve altın arzınının rastgele artamayacağına güvenip, onu ana para birimi olarak kullanmışlar. Şu anda da kullanılan para birimlerinde hükümetlere güveniyoruz. Hükümetler bize bir kağıt parçası (yada telefondaki uygulamamızda artan birkaç sayı) veriyor, bizler de bunlara değer atfedip, gündelik hayatımızda ödeme sistemlerinde kullanıyoruz.

Evet, bugün konuşacağımız konu; dijital çağ, bu çağın değişen güven olgusu ve bu olguyu programlanabilir hale getirmeye çalışan EigenLayer.

2. Dijital Çağın Güveni: Blok Zincir ve Oyun Teorisi

Hükümetlerin yüz yıllardır güveni sağlayan ana otorite olması yadsınamaz bir gerçek. Bu otoriteyi reddeden ve hükümetlerin varlığını kabul etmeyen “anarşist” insanlar, ilk zamanlarından bu yana bu otoriteyi reddetmeye ve farklı güven olguları oluşturmaya çalışmışlar. Dijital çağa geldiğimizde ise hem kaybolan gizliliğimiz hem de burada artan otorite gücü, bir dizi aktivistleri harekete geçirdi ve “kriptoanarşizm” doğdu.


Kriptoanarşizm, artık insanların birbirleriyle kimlikleri olmadan matematik ve bilgisayarlara güvenen sistemler aracılığıyla iletişime geçmesinin mümkün olduğunu ve bunun bildiğimiz tüm toplum yapısını baştan değiştireceğini, değiştirmesi gerektiğini anlatır. Bu değişen toplum yapısında merkezi aktörlerin değil, toplumun kazanması için belirli fikirler ortaya atar.
Kriptoanarşistler, insana güvenmeyi gerektirmeyen sistemler için uzun yıllardır çalışmış ama Bitcoin’e kadar başarısız olmuştu. Sonra Satoshi adında adını, kimliğini, konumunu ve hatta cinsiyetini dahi bilmediğimiz manyak bir mühendis; Bitcoin’i ve blok zincir kavramını geliştirip dijital çağa armağan etti. O günden bugüne güven kavramımız bir daha hiç aynı olmadı.

Bitcoin, güveni bir merkezden yada gruptan alıp matematiğe ve oyun teorisine veren bir altyapı oluşturmuştu. Bu altyapı basitçe şöyle çalışıyordu: Alice Bob’a BTC (Bitcoin’in yerel para birimi) göndermek istiyor, bunun için Alice bir miktar BTC’yi komisyon olarak ekleyip bir ağa gönderiyor.

Bu ağda BTC transferi için verilen komisyon ve “dürüst davrandıkları takdirde” ekstra BTC ödülüyle ödüllendirilecek madenciler, bu işlemi görüyor. Sonrasında bu işlemi bloğa dahil ediyor ve bunu ağdaki diğer katılımcılara yayıyor. Eğer herkes hemfikir ise madencimiz ödülü alıyor ve yeni bir blok bulmak için çalışmaya devam ediyor.

Burada asıl anlatmak istediğim Bitcoin’in nasıl çalıştığından çok, Bitcoin’deki güven mekanizmasının nasıl çalıştığı. Burada madenciler bilgisayarlarına zorlu matematiksel problemler çözdürür ve bu problemi önce çözen bloğu buluyor. Bir madenci bloğa olur da geçersiz bir işlem dahil eder yada “kötü bir davranışta” bulunursa ağın geri kalanı bunu görür ve bu kötü davranan madenci blok ödülü alamaz. Bitcoin, madenciler bu blok ödülünü almak için dürüst davranacaktır oyun teorisine dayanır.
Bitcoin, merkeziyetsiz güveni ve ödeme sistemlerinin yolunu açmış olsa da bir problemi vardı: Sadece ödeme sistemleri için kullanılabilirdi ve programlanabilirliği kısıtlıydı.

Ethereum’da ise bambaşka bir oyun söz konusu. Ağı onaylayan aktörler önden bir miktar Ether alır, dürüst davranmaları koşulunda Ether ödülü alır. Bitcoin’den farklı olarak kötü davranış (Not: buradaki kötü davranış çeşitleri çok farklı ve Türkçede malicious behaivor’una en uygun çeviri olarak bunu seçtim. Akıl karışıklığı yarattıysa özür dilerim) sadece ödülleri almamasıyla değil, validatörlerin kilitledikleri Ether’lerin yanmasıyla da sonuçlanır.

Hem Bitcoin hem de Ethereum’daki bu güven dijital çağın yeni güven olgusunu doğuruyor: “kriptoekonomik güven”.

3. Programlanabilir KriptoEkonomik Güven: EigenLayer

Ethereum başta olmak üzere PoS (Proof of Stake) sistemler basitçe güveni şöyle sağlar: ağı onaylayan kişiler bir miktar varlık kilitler, onaylayıcı dürüst davrandıkları sürece ödüllendirilir; dürüst davranmamaları durumunda kilitledikleri varlıklarının yakılmasıyla cezalandırılır.
Bu sistemlerin en büyük problemi, kriptoekonomik güvene ihtiyaç duyan her uygulamanın kendi güvenliğini sıfırdan inşa etmek zorunda olması aslında. Her uygulamanın kendi güvenliğini sağlaması bazı sonuçlar doğurmakta:

  • Her uygulama kendi ekonomik güvenliğini oluşturduğundan “ekonomik güvenliğin parçalanması” problemi
  • Her uygulamanın token çıkarmasının mümkün olmaması, işlevsiz veya yanlış dizayn edilmiş tokenlerin ağın oyun teorisinin kurgulanmasını imkansızlaştırması.

EigenLayer, Ethereum’daki stake edilmiş tokenleri tekrar stake ederek; Ethereum’un kriptoekonomik güvenliğini kısmen kiralamayı mümkün kılan bir altyapı sunuyor. (bunun neden kısmen olduğunu birazdan anlatacağım)
Bu altyapı sayesinde geliştiriciler yeni bir token çıkarmadan, kendi uygulamalarını Ethereum’dan güvenlik kiralayarak inşa edebiliyor. Bu herhangi bir veri tabanında güvenle verinin tutulması için, merkeziyetsiz sıralama için, bir köprü projesi için veya yeni bir zincir geliştirmek için kullanılabilir.

3.2 EigenLayer Tam Olarak Ne?

EigenLayer Ethereum’da yaşayanbir dizi akıllı kontrattan fazlası değil. Bu akıllı kontrat, token deposit, withdraw ve slash’ını destekliyor. Burada aşağıdaki yapıdan vurgulamak istediğim nokta, her şeyin tamamen zincirin dışında ve operator dedikleri aktörlerce yapıldığı.
Yani siz EigenLayer’de stake edilmiş tokeninizi tekrar stake ederken, delege ettiğiniz operatörün dürüst olduğuna güveniyorsunuz çünkü operatörünüzün yapacağı kötü davranış, sizin Etherinizin yanmasıyla sonuçlanacak. Bu aslında çoğu dPoS (Delegated Proof of Stake) sistemdeki delegasyon sisteminin bir sorunu ama Ethereum’un ana protokolünde yer almayan ek bir risk almış oluyorsunuz. Aynısı LST’ler için de geçerli.

4. Blok Zincirler KriptoEkonomik Güvenlikten Fazlasıdır ve Bunu Parayla Kiralayamazsınız: Otonom Topluluklar.

Ethereum’da ve Bitcoin’de aslında güvenliği sağlayan ana olgu kriptoekonomik güvenliği değil, zincirin dışındaki topluluğun zincire egemen olmasıdır. Validatör yada madencilerin büyük çoğunluğu kötü davranışta bulunsa yada zincirin yazılımlarında bir sorun çıksa bile, topluluk zinciri forklayıp önceki işlemleri geçersiz sayabilir. EigenLayer’in Ethereum’dan kiralayamayacağı ve devralamayacağı şey, zincirin dışında gerçekleşen bu topluluğun sağladığı güvendir.
Vitalik, Don’t overload Ethereum’s consensus yazısında da bundan bahsediyordu. Yaptığınız double staking & restaking uygulamalarının slash için Ethereum’a bağlı olmamasını ve Ethereum’un basit tutulan consensusuna ek yük getirmemesi gerektiğini öğütlemişti.

Bence burada güvenlik konusundaki trade-off’un (zincirin dışındaki topluluğu kiralayamamak) ve kiralanan güvenliğin kriptoekonomik güvenlik olduğunun farkında olmak çok önemli. Bunun dışında EigenLayer Ethereum için büyük bir yenilik ve inovasyon kapısı açıyor. Şimdiden birçok uygulama EigenLayer üzerinde geliştirmeye başladı.

5. EigenDA

Burada sıfırdan Rollup ve Blok Zincir anlatmayacağım, Data Availability katmanlarını; bunların market stratejilerinden yola çıkarak “hangisinin daha iyi olduğunu (!)” ve farklılıklarını anlatacağım.
Blok zincirlerde full node’lar sandığınızdan daha güçlü. Zinciri onaylayan tüm katılımcılar geçersiz bir işlemi onaylasa bile sizin kendi full node’unuz bu işlemin geçersiz olduğunu anlayabilir ve siz zincirde neyin doğru olduğunu “güvene ihtiyaç duymadan” onaylayabilirsiniz.

Full node’lar her ne kadar çok güçlü olsalar da şu anda sıfırdan bir full node kurmak hem çok zahmetli hem de son kullanıcı için pahalı. Bu yüzden Light Client dediğimiz hafif düğümler bulunuyor. Bunlar ise full node’ların büyük çoğunluğunun dürüst olduğuna güveniyor, yani maalesef ortada güvene dayalı bir durum var.
DAS (Data Availability Sampling), kullanıcıların tüm blok zinciri verilerini indirmeden zincirdeki verilerin orada olduğunu ve geçerli olduğunu onaylamasını sağlayan bir methodtur. Şu anda Celestia fraud proof ile ve Avail de sıfır bilgi kanıtlarıyla bunu mümkün kılmaya çalışmakta. Bu sayede daha büyük bloklar üretip, blokların veri kapasitesini arttırmaya çalışmakta.
Bunu özellikle Celestia üzerindeki Sovereign Rollup (Egemen Rolluplar) özelinde görebiliyoruz. Kullanıcılar rollup’ın ve Celestia’nın light node’unu çalıştırarak kimseye güvenmek zorunda kalmadan blok zincirine katılabiliyor. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Peki, Celestia üzerinde çalışan kaç Sovereign Rollup var şu anda? 0.

Peki şu anda Celestia nerede kullanılıyor? Celestia’nın asıl kullanım alanı Ethereum üzerindeki rollup’lara ucuz veri erişilebilirliği sunması. Bu da kulağa hoş gelse de büyük bir eksiği bulunmakta: Celestia kullanan Ethereum L2'leri, Celestia DAS’ından direkt avantaj elde edemiyor. Bunun asıl sebebi DAS’ın Ethereum’da onaylanmasının mümkün olmaması. Celestia’yı Ethereum’a ispatlayan köprü sadece Celestia validatör’lerinin %66'ının işlemi imzalayıp imzalamadığına baktığı için herhangi bir Ethereum Rollup’ı Celestia’nın bu yenilikçi teknolojisinden faydalanamıyor.

Aynı problem Avail için de geçerli ama onların bu konuda planları olduğunu biliyorum. Şu an için açıktan paylaşmadıkları için burada bahsetmeyeceğim.
Gelelim EigenDA projesine: EigenDA, EigenLayer kullanan ve Ethereum rolluplarına DA hizmeti sunan bir uygulama. Evet uygulama diyorum çünkü EigenDA bir blok zincir değil, sadece verimli bir veri tabanı. Bu veri tabanı Ethereum’a Data Availability oracle’ı Rolluplara ve veri erişilebilirliğine ihtiyaç duyan tüm uygulamalara bu yolla hizmet sunmakta. Blok zincir olmadığından bir light client veya benzeri kavramlar EigenDA’da bulunmamakta. Teknik detaylarına girmeyeceğim ama rakiplerine göre daha yüksek verimlilik + ucuzluk sunuyor. Önceki bölümlerde bahsettiğim gibi, EigenLayer uygulamalara “sadece” kriptoekonomik güvenlik sağlıyor. Bu anlamda EigenDA, Celestia ve Avail kriptoekonomik güvenlik açısından eşit gibi görünebilir; hatta EigenDA restaking ile daha yüksek kriptoekonomik güvenlik sunabilir ama çok önemli bir nüans var:

Celestia’daki Sovereign Rolluplar ve light client çalıştıran diğer kullanıcılar, Celestia validatörlerinin (olası bir) kötü davranışlarını cezalandırabilirken; EigenDA’de bu sadece operatörlere bağlı. Yani kötülüğün cezalandırılması, Celestia’da daha kolay. :)

Her 3 proje de kendi içinde önemli avantajlar barındırmakta, ben hepsinin de yarattığı inovasyonları anlamaya ve üzerinde geliştirme yapmaya çalışıyorum.
KriptoAnarşist dünyanın getirdiği yeni güven olgusu: kriptoekonomik güveni bir ileri aşamaya taşıyan EigenLayer’in önemini ilerleyen süreçte çok daha fazla göreceğimizi düşünüyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim!

Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to eliattoprak

0 Comments