Masallardan Fırlamış Bir Şehir
Şiraz Tarihi Hakkında.
Şiraz, Ahameniş İmparatorluğu zamanında kurulmuş bir şehir. Ahamenişler tarihi M.Ö. 550’lere dayanan İlk Pers İmparatorluğu. Ancak Şiraz önemli bir merkez olabilmek için Sasaniler dönemine kadar beklemiş. En güzel yıllarını ise Zend Hanedanlığı (1747-1779) zamanında yaşamış. Bu dönemde Şiraz’ı İran’ın başkenti yapan Zend Hanedanı Kerim Han, Şah Abbas’ın İsfahan’da yaptığı gibi, Şiraz’a çok gösterişli yapılar yapmış. Kendini Peygamber Hz. Muhammed (SAV) vekili ilan eden Kerim Han, bu yüzden yaptırdığı birçok yapıya da Vekil adını koymuş.
Yüzyıllar sonra bile, İran’ın bugünkü prestij ve görkeminin bile hala kaynağı olan dev Pers İmparatorluğu’nun baştacı olan Persapolis’in ev sahibi olan Şiraz, İran’ın en önemli kültür başkentlerinden. Dünyaca meşhur İran halıları ve Şiraz (Shiraz) üzümünden şarabı ile İran’nın en önemli kültür ihracatçısı şehri.
Tabi artık Şiraz şarapları mazide şarkı olsa da, dünyanın her yerinde Şiraz üzümünden şaraplar yapılmaya devam ediyor. İran edebiyatının en büyük şairlerinden olan Hâfız-ı Şirâzî ve Şeyh Sadi-i Şirâzî’nin de memleketi. Aynı zamanda bir zamanlar İslam dünyasının en önemli şehri ve Zend Hanedanlığı hakimiyeti boyunca (1747-1779) ülkenin başkenti olan Şiraz, ülkenin en çok turist çeken yerlerinden. Zaten burada, Türkiye’den direk uçuşların da olduğu bir uluslararası havalimanı da mevcut.
Şiraz, her ne kadar turistlerin İran’daki en popüler tercihi ve Persapolis dünyanın en önemli tarihi yerlerinden biri olsa da, İsfahan, Yezd ve Kashan‘dan daha çok etkilenceğinizi itiraf etmeliyim. Ama bunun sebebi hiçbir şekilde Şiraz’ın eksikliği değil, diğer yerlerin fazla fazla güzel olması!
Şiraz’da Görülmesi Gereken Yerler
Kerim Han Kalesi
Bizim Şiraz’da ilk durağımız Kerim Han Kalesi oldu. Burası Kerim Hanı’ın handedanlığı süresinde yaşadığı evi. 4 bin metre kare alana kurulu olan kalenin her biri 14 metre yüksekliğe ulaşan 4 kale burcu var. Bunlardan bir tanesi Pisa Kulesi gibi yan yatmış. Yapımı süresinde 12 bin işçinin çalıştığı söyleniyor. Burası Pehlevi Hanedanı sırasında hapishane olarak da kullanılmış.
Kalenin girişindeki çinide İran’ın efsanevi pehlivanı Rüstem’in beyaz bir devi öldürmesi anlatılıyor. Kalenin içerisine girdiğinizde ise sizi çok güzel bir bahçe, bahçede narenciye ağaçları ve birçok İran yapısında olduğu gibi ortada bir havuz sizi karşılıyor. Sarayın içine girdiğinizde ise cam işçiliği sizi büyülemeye yetiyor. İran gerçekten de cam sanatında dünyanın en iyilerinden olduğunu bu ve daha sonra anlatacağın birçok yapısında dünyaya haykırıyor.
Vekil Cami Kompleksi
Buradaki çoğu yapının ismi “vekil” çünkü her ne kadar tüm ülkenin hakimi olsa da Kerim Han Zend naib veya vekil dışında bir ünvan kullanmayı nedense reddettmiş. Bu cami de yine aynı isimle Vekil Çarşısı’nın yanında bulunuyor. Eyvan stili mimarisi, Kaçar döneminde eklenen arabesk motifli çinilerle süslü duvarları ve mukarnaslarla süslü tavanı var.
Kerim Han tarafından yaptırılmış en önemli eserlerden biri. İçeri girdiğinizde yine sizi bir havuzlu avlu karşılıyor. Burayı ayakkabı ile gezebiliyorsunuz. Çünkü caminin sadece sol tarafında yer alan bölümü ibadete açık. Geri kalan yerler şuan müze olarak kullanılıyor.
Vekil Çarşısı
İran’nın en eski ticaret şehirlerinden olan Şiraz’daki en ünlü çarşı burası. Kerim Han Zend’in kraliyet şehri yaratma çabalarının bir ürünü olan pazar, kışın sıcak yazın serin kalan tekniğiyle Zend mimarisinin güzel bir örneği. İçinde halı, baharat, kıyafet, el işleri satan dükkanlar var. Cumartesi’den Perşembe’ye sabah 8.00’den akşama kadar açık.
Vekil Camii’nden çıkar çıkmaz sizi yine Kerim Han tarafından yapılmış şehrin tarihi çarşısı bekliyor. Burası labirentvari mimarisi ile İstanbul’daki Kapalı Çarşı’yı andırıyor.
Vekil Hamamı
Vekil Camii’nin bir diğer tarafında ise sizi tarihi Vekil Hamamı bekliyor. Tabi bu hamam bizim tarihi hamamlardan farklı. Burası bir balmumu müzesi olarak kullanılıyor. Yani güzel bir gezinin ardından burada yorgunluk atarım hayaline kapılmayın.
Şiraz Merkezde Gezilecek Yerler
Şehrin tarihi merkezi, genellikle Shohada Meydanı etrafında toplanmış yerlerden oluşuyor. Çoğu otel, çarşı, cami ve türbeler bu ana meydan çevresinde birbirine yürüme mesafesinde. Şiraz’ın en önemli bulvarı Kerim Han Zend meydanla kesişiyor.
Hâfız-ı Şirâzî ve Şeyh Sadi-i Şirâzî Anıt Mezarları
Hafız ve Sadi’nin anıt mezarları şehirde en çok ziyaret edilen yerlerden. Bu iki şair, İran’nın gelmiş geçmiş en önemli edebiyatçıları arasındalar. İranlıların pikniğe, sevgilileri ile buluşmaya bu mezarlara gelmesi kulağa çok garip gelebilir ama bunu anlamak için önce İran kültüründe şiirin önemini iyi kavramak gerek.
İran’da Şiir
Şiir, İran’da okuma yazma bilenden bilmeyene herkesin hayatında olan, Pers kültürününde yüzyıllarca önemini yitirmeden nesilden nesile aktarılan bir değer, bir gelenek. Otobüslerde müzik yayını yerine şiir okumaları, politikacıların halka seslenirken kürsüden şiir okumaları oldukça sık rastlanan durumlardır. Şairler yüzyıllarca büyük değer görmüş, İtalya’daki Medicci’ler gibi etki sahibi kişilerin kanatları altına girmişlerdir. O yüzden İranlılar, şiir, ve şairler arasında derin bir bağ vardır. Zaten İran edebiyatı da dünyadaki önemli ekollerden birisi olarak kitaplara girmiş, dünyanın diğer köşelerinde yaşayan yazar ve şairlere de ilham vermiştir. Bunun bir örneği Goethe’nin West-östlicher Diwan ‘ı ithafen yazdığı ve mezarı Şiraz’da gezilecek yerler arasında en popülerlerinden olan Hafız’dır.
Popüler temalar arasında aşk, islam ve şarap vardır. Hafız’ın Meyhane Yolu isimli şiiri:
Olursam sarhoşluk yüzünden helak,
Sarhoşların töresiyle atın üstüme toprak.
Asma tahtasından yapın tabutumu,
Meyhane yolunda verin toprağa beni.
Meyhane suyuyla gasledin beni,
Sonra bir sarhoşun omzuna koyun beni.
Dökmeyin mezarıma şaraptan başka.
Getirmeyin matemime rebaptan başka.
Ancak şartım var: Ölünce ben
İnlesin mutlak mutrib ile çengzen.
Hey Hafız, kaldırma başını sarhoşluktan,
İstemez çünkü sultan vergiyi haraptan.
Şair Hafız
Şiirlerinde lirizm ve sembolizm ağır basan Hâfız-ı Şirâzî, 14. yüzyılda tasavvuf şiirinin öncüsü olmuş. Aşk ve şarap konulu şiirleri, şarkılarda sözlere, yapılarda kaligrafik desenlere, günlük konuşma dilinde deyimlere kadar yansımış. Hâfız-ı Şirâzî’nin anıt mezarı Golestan Bulvarı’nda.
Şair Sadi
Şeyh Sadi-i Şirazi de 13. yüzyılda yaşamış yine Şiraz doğumlu bir diğer önemli şair ve din adamı. İran’da o kadar sevilen bir şair ki kendine ait özel bir günü bile varmış: 21 Nisan günü “Sadi Günü”. Daha çok sosyal ve ahlaki temaları işlemesiyle ünlü olan Sadi’nin anıt mezarı da Bustan Bulvarı’nda. İki şairin anıt mezarı da aynı akşam üstü aradan çıkarılabilir.
Nasir al-Mülk Cami
Pembe çinili iç dekoru nedeniyle Pembe Cami olarak bilinen Nasir al-Mülk Cami bizce şehirdeki en güzel yapı. Kaçar Hanedanlığı eseri olan cami, Kaçar hanedanı Nasir al-Mülk’ün emriyle 1876 – 1888 yılları arasında yapılmış. Beş iç bükeyli dizaynı ve gökkuşağı gibi renkli vitraylarıyla tüm İran’nın en fotojenik camilerinden. Eğer güneş ışığının vitraylarda yaptığı görsel şöleni fotoğraflamak istiyorsanız sabahın erken saatlerinde orada olmanız gerekiyor. 12’ye kalmayın!
Kerim Han Kalesi
Bu kale, Şiraz’dan İsfahan’la yarışacak seviyede bir kraliyet başkenti yaratmayı amaçlayan Kerim Han Zend tarafından 1766’da yapılmış. 4000 m² alana yayılan surların yüksekliği 12m ve dört tane burcu var. Kaçarlardan sonra bir ara askeri hapisane olarak da kullanılmış olan kale şimdilerde bir müze. 8.00 – 19.30 arası açık.
Şiraz’ın Biraz Dışında Görülecek Yerler
Şiraz’ın hemen yakınlarında Pers medeniyetinin doğduğu yerler var. Buralara şehir merkezinden ulaşmak sadece bir-bir buçuk saattinizi alır.
Pasargad Antik Şehri
Büyük Kiros tarafından M.Ö. 6. yüzyılda kurulan şehir, Persepolis’ten bile eski bir antik başkent. Burası, 1. Dara (Darius) Persepolis’i kurana kadar Ahameniş Hanedanlığı’nın ilk başkentiymiş. Kurucusu Büyük Kiros’un mezarı da burada bulunuyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan Pasargad, Şiraz’a 130 km, Persepolis’e ise 43 km uzaklıkta.
Persepolis
İran’ın en önemli incisi, turistlerin Şiraz’a gelmesindeki başlıca sebep… Türkiye için İstanbul’un fethinin nasıl bir tarihi önemi varsa, Persapolis’in de İran için benzer bir önemli var. Tüm Pers kültürünün beşiği olarak görülüyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi kapsamında koruma altındaki yerlerden. Türkçesi “Pers Şehri” olan Persepolis, M.Ö. 550–330 yılları arasında bugünkü İran’nın atası olan Ahameniş İmparatorluğu’nun dünyayı kendine hayran bırakan görkemdeki başkentiymiş.
Malesef Persapolis bir Efes kadar ayakta kalmamış. Kral mezarları, saray ve anıtlardan bugüne bütün olarak gelebilen çok az şey var.
Büyük İskender M.Ö. 330 yılında fethedip yağmalamış. Çıkan yangında tüm şehir büyük zarar görmüş. Persepolis, bir süre daha başkent statüsünü kaybetmese de o eski haline bir daha dönememiş. Her ne kadar en büyük darbeyi Büyük İskender vurmuş olsa da zamanla doğal nedenler de şehrin çöküşünü hızlandırmış.
Şehrin 70 km kuzey doğusunda bulunan antik kentti gezmek yarım gününüzü alacaktır. Güneş kış aylarında bile insanı perişan eder güçte. Güneş kremi, şapka şart.
Nakş-ı Rüstem ve Nakş-ı Recep
Nakş-ı Rüstem Persepolis’in 12 km kuzeybatısında bulunan bir nekropolis yani “Ölüler şehri”. Burası kral mezarlarındaki Fars mitolojisi kahramanı Rüstem tasvirleri nedeniyle bu adı almış. Akameniş krallarından Persepolis’in kurucusu 1. Dara’nın mezarı başta olmak üzere birçok kralın mezarı burada bulunuyormuş. Mezarlara ek olarak burada Sasanilerden kalma kaya yazmaları da var. Nakş-ı Recep de yine buraya yakın bir arkeolojik sit alanı. Sasanilerden kalma kaya rölyefleri ile meşhur. Hem Nakş-ı Rüstem hem de Nakş-ı Recep, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmeye aday tarihi kalıntılardanmış.
Şiraz Hakkında Bilinmesi Gerekenler.
Şiraz Nerede?
İran’nın en eski ve köklü şehirlerinden olan Şiraz, İran’nın güneyinde Zagros Dağları’nın eteklerindeki düzlükte, başkent Tahran’a 935 kilometre, 10 saat uzaklıkta, İsfahan’a 483 kilometre, 5.30 saat uzaklıkta bulunuyor.
Şiraz’da İklim
Genel İran’a göre Şiraz daha ılıman bir iklime sahip. Özellikle kışları hiç eksi dereceler görülmüyor. Ama yazları 30-35 dereceyi bulan günler oluyor. Ocak – Şubat ise en yağışlı zamanlar. Burası için yine en güzel mevsimler ilkbahar ve sonbahar ayları.
Şiraz’da Nüfus ve Din
Şiraz, Fars Eyaleti’nin başkenti. Bir buçuk milyona yakın nüfusuyla İran’ın beşinci büyük kenti. Şehirde Müslüman İranlılar çoğunlukta olsa da burada hatırı sayılır bir Yahudi (6.000) ve Hristiyan nüfus var. Tabi ki burada İran’nın en eski dini Zerdüştlük inancına sahip insanlar da var.
Şiraz Ekonomisi
Burası, hem bölgedeki en önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden olmasıyla hem de civarında başka büyük şehir olmadığından çok fazla göç alarak kalabalıklaşmış bir şehir. Özellikle çimento, şeker, gübre, teksil, ahşap ürünleri, metal işleri, kilimcilik gibi endüstrilerde öncü. Ayrıca ülkenin en önemli petrol rafinerilerinden biri ve elektronik endüstrisinin ve bu endüstriye yapılan yatırımların %53’ü de burada.
1869’da Şüveyş Kanalı açıldıktan sonra, direkt Avrupa veya Hindistan üzerinden İran’a Avrupa’dan ucuz, fabrikadan çıkma ürünler girmeye başlamış. Bu dönemde inalımaz sayıda çiftlik, haşhaş, pamuk, tütün gibi ihracata yönelik ürünler ekip biçmeye başlamış. Bunların çoğu, ürünlerini Şiraz üzerinden Basra Körfezi’ne geçirdiğinden burası İran dış ticareti için bir geçiş noktası olmuş.
Şiraz Şarabı
Tarım, şehrin en büyük geçim kaynağı. Çünkü çevresindeki diğer şehirlere oranla ürün yetiştirmeye uygun bir iklimi ve bol suyu var. Şiraz’da bağcılığın ise kendine özgü uzun bir tarihi var. Buradaki Şiraz üzümünden üretilen şaraplar şiirlere girecek kadar ünlü. Bugün bile tüm dünyada da bu isimle biliniyor. Şarabın 7.000 yıl öncesine dayanan bilinen en eski izleri de yakınlarındaki bir dağlık bölgeden çıkmış. Şu an melesef İran’da şarapçılık kültürü şeriat sebebiyle devam etmiyor.
Şiraz Halısı
Bildiğiniz gibi İran halıları dünyaca meşhur. Şiraz halılarının da kendine has özellikleri var. Mesela Şiraz halılarında ağırlıklı olarak uc uca eklenmiş baklava desenleri ve küçük geometrik figürler yaygın. Genelde koyu renkli ve yünden dokuma oluyorlar. Kullanılan yün de diğer bölgelerin halılarının yünlerine göre de daha yumuşak oluyor. Envai çeşit halıyı Vekil Pazarı’nda bulabilirsiniz. Burası şehirdeki en uygun fiyatlı yer.
Şiraz’da Kültür-Sanat-Bilim
Şiraz’ın “şairler şehri”, “bülbüller şehri”, “kültür başkenti” gibi takma isimleri var. Elbette şu anda tüm ülkede geçerli olan İslami şartlardan dolayı o eski şarapçılık günlerinden eser yok. Pers Uygarlığı’nın kalbi Persepolis de bölgeye sadece 70 km uzaklıkta.
İran el işçiliğinde öne çıkan ürünler, üçgen formda kakma mozaik işleri, gümüş işleri, yün halı dokuma ve kilimcilik.
Şiraz’dan çıkmış en büyük edebi değerler Hâfız ve Şeyh Sadi-i. İkisi de edebiyatı ile dünyaca ünlü İran’ın en büyük şairlerinden.
Ayrıca yine buralı astronomi, matematik, fizik, tıp gibi alanlarında 13. yüzyıl alimleri var. Zaten şehir İran’da zamanının en önemli eğitim merkezlerinden biriymiş. Halen de öyle. Özellikle 1946’da kurulan Şiraz Üniversitesi, bizdeki ODTÜ vari bölgedeki en prestijli ve en büyük üniversite.
Şiraz Mimarisi ve Şehircilik
Zend Hanedanlığı döneminde küçük bir köy olan Şiraz, 300 yıl öncesinde kadar ne kadar yeşil ise şimdi de o kadar yeşilmiş. Tabi gittikçe artan nüfusla birlikte bazı bahçelerin yerini konutlar almak zorunda kalmış. Fakat artık Şiraz’daki belediyelerin yeşil alanlarda imar olmasın diye geliştirdikleri yasalar varmış. Çünkü buradaki belediyeler, Şiraz gibi trafiğin kabus olduğu bu büyük şehirde yeşil alanların şehrin ciğerleri olduğu gerçeğinin bilincindeler. Bu yeşilci politikaları sayesinde Şiraz, İran’nın Tahran ve İsfahan gibi diğer büyük şehirleri içinde havası en temiz olan büyük şehirmiş.
Şiraz Tarihi
Şiraz’dan bahseden en eski belgeler, Elamlıların M.Ö. 2000’li yıllara dayanan tabletleriymiş. Tabi o dönemde Şiraz’ın ismi Tiraziš‘miş. Daha sonra širājiš olan şehirin ismi en sonunda Shirāz olmuş.
Ünlü şair Firdevsi eseri Şehname’de, Şiraz’ın Ahameniş İmparatorluğu döneminde git gide Part İmparatorluğu etkisi altına girdiğini yazmış. Daha sonra da Sasaniler kontrolüne giren şehir, daha İslam öncesi dönemlerde önem kazanmaya başlamış.
Arap istilası sonrasında Büveyhoğulları (945–1055) Şiraz’ı başkenti yapmış. Camiler, saraylar, kütüphaneler ve şehir surları inşa etmiş. Sonrasında da Moğol istilası öncesi Selçuklular ve Harezmşahlar Devleti tarafından yönetilmiş. Yöneticiler şehri istilacı Moğollara kuzu kuzu teslim etmeyi kabul ettiği için önce Cengiz Han sonra da Timur tarafından ele geçirilen Şiraz’a çok da zarar verilmemiş.
13. yüzyılda
Şiraz, burada gelişen sanat, edebiyat, felsefe ortamından dolayı “İran’nın Atinası” lakabıyla anılır olmuş. İran’dan çıkmış en büyük edebi değerlerden Hâfız-ı Şirâzî ve Şeyh Sadi-i Şirâzî bu dönemde yaşamış. Her geçen yüzyıl nüfusu katlanır olmuş. 14. yüzyılda 60.000 olan nüfusu 16.yüzyılda 200.000’e çıkmış.
16. yüzyılda
Şehir Safevi Hanedanlığı’nın kontrolüne girmiş. O dönemin Fars Bölgesi valisi İmam Quli Han, başkent İsfahan’da olduğu gibii şehri şaşalı yapılarla donatmış.
Safevilerin düşüşünden sonra şehir, önce depremlerden sonrasında da Afgan istilası ve çıkan ayaklanmalarla yağmalanmaktan kurtulamamış. Özellikle şehri yöneten vali Nadir Şah’a karşı çıkan isyanda çoğu tarihi yapı yerle bir olmuş. Nüfusu dörtte bir azalıp 50.000lere düşmüş.
18. yüzyılda
Zend Hanedanlığı döneminde Kerim Han Zend ile tekrar kendine gelmeye başlayan şehir, 1762’de başkent olmuş. Kerim Han Zend, 12.000 işçi çalıştırarak kalesiyle yönetim binalarıyla, pazarı camisiyle yepyeni bir kraliyet şehri yaratmış. Şehrin etrafına da bir hendek kazan Kerim Han Zend, sulama ve drenaj sistemi yaptırıp şehir surlarını tekrar yükseltmiş. Ama ne yazık ki ondan sonra gelenler bunları korumayı başaramamış.
Kaçar Hanedanı Ağa Muhammed Han Kaçar ülkenin başına geçtiğinde, Şiraz şehir surlarını yıkarak kendi başkentini Tahran yapmış. Şehir her ne kadar idari önemini kaybetmiş olsa da Basra Körfezi’ne en yakın büyük şehir olmasıyla her zaman ticaretin stratejik noktası olmaya devam etmiş.
Pehlevi döneminde başta Zendlerden kalma kraliyet yapıları olmak üzere şehrin kültürel mirası Tahran’da olduğu gibi kentsel dönüşüme kurban gitmiş. Üstüne bir de yeni yapılan demiryolu ağının Şiraz’ı es geçmesi ticareti de baltalamış. 1979 İslam Devrimi’nden sonra şehre tekrar göç başlamış. Uygulanan kültür politikalarıyla Şiraz yeniden sanatın, edebiyatın ve İran kültürünün simge şehri konumuna getirilmiş.
Şiraz’a Ulaşım
Uçakla
Her ne kadar Şiraz, İran’nın önemli kentlerinden biri olsa da buraya karayoluyla ulaşım ağı çok da gelişmiş değil. Şehirde bir tane havalimanı var: Şiraz Uluslararası Havalimanı. Burası Tahran’daki İmam Humeyni Uluslararası Havalimanı’ndan sonra navigasyon kontrol sistemleri ve teknik donanım ile uçuş güvenliği bakımından ülkedeki en modern ve en emniyetli havalimanıymış. Tahran-Şiraz arası uçakla yaklaşık 1,5 saat kadar.
Trenle
Şiraz’ın artısı İran’nın geri kalanı ile demiryoluyla bağlı olması. Özellikle haftanın 6 günü İsfahan’a, Tahran’a ve Meşed’e otobüs kalkıyor. İran’nın en büyük tren garlarından biri burada.
Otobüsle
Şiraz’dan ülkenin diğer şehirlerine kolayca otobüs bulabiliyorsunuz. Çünkü ülkenin üçüncü hızlı transit otobüs servisi burada bulunuyor.
Şehir İçi Ulaşım
2001’den beri Şiraz’da metro yapım çalışması olsa da ilk hat henüz 2014’de açılmış.