KORKUNUN BAŞLANGICI
Korku sinemasının gelişimi oldukça zengin bir tarihe sahiptir. Korku, insanların duygusal tepkilerini uyandıran ve heyecan verici bir türdür. Genellikle izleyicide endişe, korku veya dehşet duygularıyla oynar.
Korku filmleri, sinema tarihinin başlangıcından itibaren var olmuş olsa da, modern korku sinemasının temelleri genellikle 20. yüzyılın başlarına dayandırılır. 1920'lerde ve 1930'larda, Almanya ve ABD gibi ülkelerde, bazı klasik korku filmleri ortaya çıkmıştır.
1930'lar ve 1940'lar, Universal Pictures'ın Frankenstein, Dracula ve Kurt Adam gibi klasik canavar filmleriyle önemli bir dönemdir. Ardından 1950'lerde, bilim kurgu ve korkunç yaratıklar temalı filmler popülerlik kazanmıştır. Bu dönemde "B film" olarak adlandırılan düşük bütçeli filmler de önemli bir yer edinmiştir.
1960'lar, korku sineması için önemli bir dönemdi. Alfred Hitchcock'un "Psycho" gibi filmleri, korkunun psikolojik ve gerilim yönlerine odaklanarak türde yeni bir boyut kazandırdı. Ayrıca George A. Romero'nun "Night of the Living Dead" (Ölülerin Gecesi) gibi zombi türünü şekillendiren filmleri de bu dönemde ortaya çıktı.
1970'ler ve 1980'ler, slasher filmleri (saldırgan bir katilin genellikle gençlerin peşine düştüğü filmler) ile dikkat çekti. Özellikle "Halloween", "Friday the 13th" ve "A Nightmare on Elm Street" gibi seriler bu dönemde popüler hale geldi.
Günümüzde, korku sineması, psikolojik gerilimlerden supernatural (doğaüstü) korkulara, zombi kıyametlerinden hikayeye dayalı korkulara kadar geniş bir yelpazeye sahip. Ayrıca, yönetmenler ve yapımcılar, izleyiciyi sadece korkutmakla kalmayıp, duygusal ve entelektüel açıdan da etkilemeye çalışıyorlar.
Korku sineması, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte görsel efektlerde büyük gelişmeler kaydetmiş ve izleyici deneyimini daha da derinleştirmiştir. Bu sayede, korku sineması sürekli olarak evriliyor ve yeni izleyici kitlesiyle buluşmaya devam ediyor.