Jojo Rabbit bize ne anlatıyor?
Bu filmde küçük yaştan beri Adolf Hitler hayranlığıyla büyümüş, babasını savaşta kaybetmiş alman bir çocuğun gözünden İkinci Dünya Savaşı'nın son demlerini ve inandığı doğrular ile yaşadığı hayatın çatışmasını daha çok küçük yaşta tecrübe etmesini izliyoruz.
Annesi tamamen savaş karşıtı olan Jojo yeri geldiğinde ona babalık bile apan annesini çok sevior ama bir çok konuda fikir ayrılığı yaşıorlar.
Dedesinin sarışın olmadığını öğrendiğinde üzülen, ayakkabısını bağlamasını ve göz kırpmayı bile beceremeyen, hayali arkadaşı Hitler olacak kadar fanatik nazi hayranı küçük bir oğlan çocuğunun çoğu zaman kahkaha attıracak kadar komik, yer yer hüzünlü ve absürt hikayesi.
Ana karakterin zihninde canlandırdığı Hitler'in sempatik oluşu, çocukların zihinlerinin ne kadar temiz olduğunun bir göstergesi. Sanki binlerce masum çocuğun yaşamının sonlanmasından sorumlu değilmiş gibi bu hayali Hitler'in cana yakın olması ''keşke gerçekleri bir bilsen'' moduna sokuyor izleyeni.
Jojo hafta sonu 2 gün için savaş kampına katılıyor, savaş kampında ondan bir tavşanı öldürmesini istiyorlar ve tavşanı merhametinden dolayı öldüremeyen Jojo'ya ‘Rabbit’ lakabını takıyorlar.
Jojo zamanla yaşadığı trajedilerle kendi kafasında kurduğu gerçeklerle hayatın aynı olmadığının farkına varıyor, hayal kırıklığı ile karışık ikilemlerin içinde buluyor kendisini. Önce annesinin evde Yahudi bir kızı (Elsa) sakladığını öğrenince yaşıyor bu durumu.
Bunun üzerine Jojo bir yandan inançlarını sorgularken, bir yandan da hayali arkadaşı olan daha gerçek dışı bir Adolf Hitler ile yüzleşmek zorunda kalıyor ve kendi inandığı şeylere ihanetini ilk burada gerçekleştiriyor.
Evde saklanan yahudi kıza içten içe beslediği sevgiyle kendi doğrularını bir kez daha yıkmış oluyor.
Jojo da kendi zihnindeki gerçeklerle yaşıyor. Ancak içindeki saflık, onun için bu süreci oldukça zorlaştırıyor. Nazi olmak, Yahudileri düşman bellemek başta kolay geliyor ancak Elsa ile arasındaki ilişki ilerledikçe, durum, Jojo'nun kaldırabileceğinden çok daha ağır hale geliyor.
Yahudiliğin ne olduğunu ve kime yahudi dendiğini bile Elsa’dan öğrenmeye çalışıyor.
Ona öğretilen nazi selamını, askeri üniformasını her anında yanında tutuyor. Aldığı eğitimin bir sonucu olarak da naziler gibi davranıyor yani annesinin de dediği gibi, ağaçlara tırmanması gerektiği yaşta, bir savaşın yükünü omuzlarında taşıyor ve Jojo, kendisine giydirilen ceket ile savaş alanına çıktığında, hayatı boyunca hayalini kurduğu rüyanın aslında bir kabus olduğunu fark ediyor.
Jojo'nun belki de tek ''gerçek'' arkadaşı Yorki'ye bayıldım. Elinde roketle koşarken jojo seslenince arkadaşına selam vermek için roketi elinden bırakıp ateşlenmesine neden olması beni kopardı.
Jojo'nun, kent meydanında mavi kelebeği izledikten sonra ayağa kalkıp annesinin ayakkabısını görüyor ve başını kaldırmasıyla annesinin asıldığını anlıyor ve yakasına kapanıp bir yandan ağlarken bir yandan bağcıklarını bağlıyor. Savaşın kendisi açısından en kötü yüzünü görüyor ve artık o eski jojo olmaktan çıkıyor.
Yaşadığı bu trajedi onu adeta bir genç adama dönüştürüyor ve filmin başında en yakın arkadaşı olacak kadar sevdiği Adolf Hitler'i, filmin sonunda tekmeleyerek pencereden dışarı atacak kadar nefret ediyor. Amerikalılar artık Almanya'ya girdiğinde Jojo ile konuşan hitlerin camdan balıklama atlayarak kaçması da çok güldüğüm sahnelerden biridir.
Diyaloglar öyle bir yazılmış, karakterler o saçmalıkları öyle güzel söyleyip geçiyor ki insan kendini bir trajediye gülerken buluyor. Tarihi gerçekler, durum tespitleri ve nicesi önemsiz gibi görünen repliklere güzelce yedirilmiş, hem bir an dikkat etmesen geçip gidecek kadar kısa tutulmuş hem de gayet istediği mesajı veren, aceleye getirmeyen bir film inşa edilmiş.
Kısaca hem çok güldüm, hem ara ara hüzünlendim, savaşa, nazilere çok farklı bir açıdan bakmışlar, bence çok da güzel yapmışlar.
Filmin sonunda Jojo, annesinin kendisine hep bahsettiği dans etmenin güzelliğini Elsa ile dans ederken fark ediyor.
Sonundaki dörtlük ile kalplere yumuşakça dokunuyor.
Let everything happen to you
Beauty and terror
Just keep going
No feeling is final