ALVERIUM-Holografik Evren Genel Bir Anlatı

318R...GCWg
29 Jan 2024
29

ALVERIUM-Holografik Evren. Genel Bir Anlatı.


BÖLÜM: 1
Alvearium

Transhümanizm

Evren’de herşey birbirine bağlıdır. Buna “Holografik Evren” denilmektedir.
Herşeyin ise “Büyük Patlama” ile başladığı düşünülüyor. Öncesinde ne olduğuna dair henüz algımız ve aklımız yeterli kavrama yetisinde değil.
Patlama ile ortaya çıkan enerji atomları bir araya getirerek maddeyi oluşturuyor. Madde sonrası canlı ve canlıda da bilinç başlıyor. İnsan bir de kendine ruh tanımı ekliyor bu sürece.
İlk çağlardan beri ruhun ölümsüz olduğu bir çok kültürün kabul ettiği bir olgu olmuştur. Beden hep geçici bir dünyada var olmak için bir aparat halini almıştır. Yani madde süreli, yaşam doğum ve ölüm arası bir zaman olarak tanımlanmıştır. Biyolojik olarak bu tüm canlılar için geçerlidir.

Doğar, yaşar ve ölürler, öleceğiz.

Ancak ruh için; kültürden kültüre veya zamana göre en yaygın tanım öldükten sonra yaşamaya devam edeceğidir. Belki de başka formda tekrar dünyaya gelerek. Farklı bir canlı mesela. Önceki ruh insanken, bir çiftçiyken, beden öldükten sonra bir aslan olarak çayırlarda dolaşıp antilop kovalayabilir. Ya da bir önceki hayatı kadınken bir sonraki hayatına erkek olarak başlayacaktır. Reenkarnasyon diye tanımlanmaktadır. Ya da başka bir dünya da hayatına devam eder. İskandinav mitolojisinde öldükten sonra ruh birçok aleme gider. Sindri alemi örneğin bu inanışa sahip kişinin yaşamında gösterdiği davranışlarının iyi ve erdemli olması sonucu gideceği yerdir. Daha bir sürü insan davranışına göre gidecekleri alem vardır. Kötülüğün tanımını da kendilerine göre yapmışlardır. Mesela savaşta ölenler Asgard’a gider. En yüksek mertebe. Cennet tanımına eş değer. Buna inanarak yaşamışlardır. Başka bir tarihin gelişmesinde önemli etkisi bulunan, tarih kitaplarına adını yazdıracak kadar önemli hale gelebilmiş Haşhaşiler vardır mesela. Hasan Sabbah bu ismi vermiştir onlara. Günümüzde süikastçi anlamında kullanılmaktadır. Geçmişte haşhaş kelimesi ile daha çok anlamlandırılmıştır. İsmindende anlaşılacağı üzere haşhaş-afyon gibi maddelerin günlük hayatlarındaki eğitim ve görev serüvenlerindeki motivasyonlarının önemli bir enstürmanı olduğu hayatlarında görevlerini yaparken, görev derken; herhangi bir devletteki herhangi bir stratejiye hizmet eden kişiyi öldürme eyleminden bahsediyorum. Bazen başlarındaki Hassan Sabah’ın liderlik pozisyonundaki karar verdiği bir hamle iken, bazen de para karşılığı yaptıkları cinayetlerdir. Çok detaya girmeden devam edeyim, Hasan Sabbah diğer adıyla Yaşlı AdamAlamut Kalesi ve Haşhaşiler çok uzun anlatılacak kadar dünya tarihinde etkili olmuş önemli bir tarikattir. Akrep Kral ve Pers Prensi filmleri ve Marco Polo dizisine konu olmuşlardır birkaç örnek verecek olursam. Bu arada Netflix’te uzun süredir yayında olan Marco Polo dizisini tavsiye ederim.Orta okul ve Lise’ de özellikle ismini çok duyduğumuz ( duyduk derken benim kuşağımı kast ediyorum :) eksi veya artı birkaç yılda bu yıllarda doğan kuşaklar için Marco Polo ünlü kaşif Kristof Kolomb kadar ünlüdür.

Kolomb ünlüdür de tarih kitaplarında sadece yaptığı keşifler ile Avrupayı nasıl geliştirdiği anlatılır.

Amerikayı keşfetmiştir. Elbet önemlidir ama o dönem Avrupadan hareket eden gemiler yanında birçok hastalığı ve mikrobu amerika kıtasına taşıdığı için yerli halkın neredeyse nüfusunun %90 kadar ölmesine yol açmış bir isimdir. İlk insandan beri gelişmeler olmuş ve bunun bedeli olarak zarar gören ya insanlık ya da dünya olmuştur malesef. Bu da ayrı bir konu diyerek insanlık tarihinde yaşam-beden-ruh tanımında biraz kaldıktan sonra günümüze gelmek isterim. Transhümanizm konumuz biliyorum ancak ondan bahsetmeden önce hem antropolojik olarak, hem de ilkel insandan günümüze değişen çok şey olmadığını düşündüğüm için önce konunun tam anlaşılır olması için biraz daha anlatacaklarım var. Sonrasında Transhümanizm, Blockchain ve KVKK Kanunu ( Bilmeyenler kişisel verilerin korunması kanunu ) diye google da arama yaparlar ise bilgi ve fikir sahibi olacaklardır.)KVKK’ dan da yazının sonunda bahsedeceğim.
Devam edelim Harari’ nin Homodeus kitabını 2015 yılında, ilk çıktığı vakit okuduğumda, bahsettiği teknolojiye teslim ettiğimiz şeyler hakkında bir bölüm vardı.
Bundan 5 sene önce bugün olan birçok şey yoktu. Öyle değerlendirmeye yardımcı olmak adına birkaç hatırlatma yapmış olayım. Örneğin Facebook WhatsApp’ ı yeni satın almıştı. 19 Milyar $ bedelle bir mesaj programını satın almıştı, Yahoo 2013 yılında 1 milyar $ fiyata Tumblr’ ı ( ismini hep zor hatırlarım yanlış yazdıysam da bakarsınız doğrusuna ) satın aldı, devam edelim birkaç satın alma örneği ile sonra Homodeus’ta kaldığım yere döneceğim,
mesela; Google Youtube’ u 1.65 milyar $ a satın aldı. Ne kadar çok para değil mi? ,oysa Youtube şuan 1.65 milyar $ reklam gelirini 3 haftada kazanıyor. Youtuber’ da olabilirdik 2006 yılında bu satın alma olduğunda benim 2007 yılında eklediğim videom var mesela. Gitar çalmışım öyle rahat bir vidyo. Efekt yok edit yok. Kayıtta da en baba parçalardan, klasiklerin en zorlarından. Bir o kadar da popüler. Asturias. İsmini bilmeseniz bile melodiyi duysanız listemdeki %80 -%85 kişi hemen tanıyacağına eminim. Hala tam çalamadığım ama uğraştığım bir parça. Üniversite’ de bi dönem ev arkadaşımda olan hemşerim Mehmet Kum çalarken ilk görmüştüm, O da sağolsun nasıl çalışmam gerektiğini öğretmişti. Burdan bir teşekkür de ona göndermiş olayım👋 Hayatta böyle çok uzun süredir başlayıp bitiremediğim işler var. En kötüsü birşeyler denemek değil bitiremesen bile. En kötüsü hiç birşey denememek. Hata yapmamak. Ders almamak hatalarından. Sizce de öyle değil mi? Hatta bir söz var çok meşhur “Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir” diye sanırım Albert Einsten’a ait. Çok araştırmadım gerçekten o söz ona mı ait ama ,Einstein’ın son yıllarda okuduğum ve hak verdiğim bir sözünü de paylaşmış olayım “Sakin ve mütevazı bir hayat, başarı peşinde koşmanın neden olduğu daimi huzursuzluktan çok daha fazla mutluluk getirir” buralar artık felseye gireceği için geçiyorum. Konuyu hatırlatayım; Asturias vidyosunu youtube’ a eklediğimden bahsediyordum. Parçayı hala tam çalamıyorum. Gerçekten zor bir eser. Ama 15 sene sonra tekrar çalışmaya başladım diyebilirim. Ne zaman olur bilmiyorum ama tam öğrenmek için 15 sene geç gibi görünse de “Tolstoy Bisikleti” motivasyonumla bir süredir çalışmamın karşılığını almaya başladım diyebilirim😎S ıkıntı değil benim için geç, kalınmış değil hiçbirşey, erkende değil. Herkesin evrendeki saati farklı. Hayatta hiçbirşey için geç değildir konusuna birkaç ünlü isim örnek vermek istiyorum. Halil İnalcık mesela 80 yaşından sonra yazdı bir çok kitabını. Büyük tarihcimizdir kendisi. Özellikle Osmanlı dönemi hakkında yazdıkları dünyada bir çok üniversite de okutulmaktadır. Benim zaten ayıbım ama, Cumhuriyet gençliğinin ve Osmanlı hayranlarının taraf gözetmeksizin okuması gereken birçok kitabı var. Listemde olmasına rağmen sıra gelmedi.F akat bu yazıyı yazmam farkına varmamı sağladı iyi oldu bir yandan benim için. Bu ay bir kitabını mutlaka okuma notumu aldım.
Ya da Goethe’ nin sözünü paylaşayım “İnsan yaşlanınca gençliğinden daha çok iş yapmalıdır” Goethe’ nin en meşhur kitaplarından olan Faust bir baş yapıttır. Hala anlayamadığım okumak için uğraştığım bir kitaptır. Tolstoy mesela bisiklete 67 yaşında binmeyi öğrenmiş. Bahsettiğimiz kişi bildiğimiz medeniyet sürdüğü sürece ismi anılcak olan Rus edebiyatçı. Savaş ve Barış’ ı yazmış müthiş deha. Dünya klasiklerine birçok eser katmış yazar. Ama bisiklete binmeyi 67 yaşında öğrenmiş. Tolstoy’ un bisikleti diye bir kavram vardır. Hiçbir şey için geç değil anlamında kullanılmaktadır. İsteyenler araştırmalı bu isimleri de. Üniversite zamanlarıma dönecek olursam youtube diye birşey var. Jackass videoları izliyoruz arkadaşlarla. Sadece tüketici gibi düşünüyorum o zamanlar. Üretenin ne amaç edinmiş olduğunu soracak Captain Fantastic henüz olmamışım. Ama o tat neyse onu da almak istiyor ve okul devam ederken videolar çekiyorum, ama youtube odağımda değil. Düşünmüyorum bu ne işe yarar.Bunu yapanlar ne düşünmüş olabilir. Dünya gelecekte nasıl olur. Ben bunun neresinde olmalıyım diye. Ama vizyonum o zamanlar üniversiteyi yeni bitirmiş, kurumsal bir kariyer hayali/hedefi olan her 23 yaşındaki genç gibi olduğu için, xxx bank’ ta kredi kartı satmak üzere şehir şehir sokak sokak gezmek ile geçiyordu🤓 Konu bana nerden geldi anlamadım ama devam edelim :) Nerde kalmıştık; unuttunuz kesin :D Hatırlatayım hemen ; unutkan biriyim ama bazı şeyleri hiç unutmam, herkes gibi.
Büyük satışlara örnekler veriyordum; bir örnek daha Facebook İnstagram’ ı 1 milyar $ a satın aldı. Korkunç paralar o zamanlar için. Şimdi bile çok büyük ama o dönem yeni bir ürünü keşfettiler. Biz. Artık ürün biziz. İnternetin TR’ de her eve girmediği zamanları düşünün. Herkes interneti evinde olmasa bile kullanır hale geldi. İnternet kafeler o zamanlar iyi bir girilimcilik örneği olarak hep doluydu.
Evde interneti olmayan evin erkekleri sırtlarını mutlaka duvara bakacak en son sırayı aldığı, herkesin sürekli ödev için mirc için kafelere gittiği dönemde evrim gerçekleşti. Artık bir güce ait değildi bilgi. Sadece ulaşabilen akademisyen veya imkanı olacak nüfusa sahip kişiler den tüm o kütüphane raflarında olan binlerce yıllık kaynak internete yüklenmeye başladı. Birden bu bilgileri de analiz edecek yeni birilerinin içerikleri de yüklenmeye başlandı. Örneğin Asturias Isaac Albeniz’in bestesinin nasıl çalınacağını anlattığı video geldi. Yani tüm dünya birbiriyle iletişim kurmaya başladı. Tüm canlılarda kavga ve düşmanlık anlayamadığı ile yani iletişim kuramadığı ile olur. Bir kovan da gibi tüm dünya iletişim kurmaya başladı. Çünkü birbirlerinin hayatlarını gördükçe birbirlerine benzemeye başladılar. Aynı zamanda Facebook ta miyarlarca kişi birbirini dürtmeye başlamıştı. Google da internetin ilk adresi olmayı başararak, herşeyi tüm dünyayı aslında birbirine bağlayacak verileri işlemeyi bitirmekle uğraşıyordu. Tüm dünya artık tek zihin oldu.

Kovan zihni

En güçlü yenilmez sistem. Hep birlikte hareket eden birbirinden bilinç, birbirinden farklı olsa da kovan zihniyeti ile birlikte hareket edince ırkçılık, kölelik, düşmanlık ve birçok din türemesi sebebi ile insanın hiç yara almadan gelişmesi demekti. Tüm yaşam şu an doğada kovan zihniyetinin yaşamasına bağlı ironik olarak. Arılar. Evet bildiğiniz arı. Her masamıza geldiğinde 1–2 tanesine en kötü zarar veriyoruz onlara. Neden? Çünkü onun eskiden evi olan doğayı ya tüm hayvanları terk ve sonunda yok olan hayatını yok etmişsin. O yine de senin ihtiyacın olan bitki örtüsünün devamlılığını sağlamak için binaların arasında, eskiden çayır olan bir sürü canlının çeşit çeşit bitkinin birinden diğerine uçarak polenlemeyi yani bitkilerin üremesini sağlarken, şimdi asfalt ile kaplı olan bu yerde yaşamaya çalışıyor. Yani tüm canlılar ve üzerinde yaşadığımız dünyayı bir arı kovanına benzetiyorum ben. Kovanın ortak amacı ve değerleri olmalı. Uyum içerisinde her birim görevini yapmalı. Arılarda olduğu gibi keşif grubları ayrıdır, bebeklere bakanlar ayrıdır. İşçi arıların görevi ayrıdır polen taşıyanlar ayrıdır kovana.

Ama amaçları birdir. Çünkü bilirler ortak amaç olmaz ise bu kovan ve tüm koloni yok olacaktır.

Kovanın başarısı sürekli, iletişim halinde olmasından kaynaklıdır. İnsanoğlu da internet ile birlikte iletşime anında sahip oldu. Yönlendirilmiş, taraf tutan medyada sadece öğrendiği bilgiler yerine, tarafsız doğru bilgiye ulaşma şansı yaşadı .Eski propoganda zamanlarında olduğu gibi Naziler Alman Halkına savaşı kazanıyor olduklarına inandırmıştı o dönem Nasyonel Partinin yönetiminde olan medya aracılığı ile, oysaki Rus tankları Berlin’ e kadar gelmişti. Almanların savaş kazandığı filan yoktu. İnternet bilginin ulaşılabilirliğini ucuzlattı ve kolaylaştırdı. Kovanda ortak kararlar alınabiliyor artık. Sonra Airbnb çıktı, Uber çıktı Udemy çıkı. Bu sefer sermaye’ nin tekelinden çıktı işler. Fiyat ucuzladı.

Herşey yavaş yavaş birbirine bağlanmaya başladı.

Bu tüm insanlık için iyi fakat bazıları için kötü oldu. Devleti yönetenler gücü, halklar üzerindeki güçlerini kaybetmeye başladılar. Bir tweet her planlarını bozar oldu. İnternetin dev şirketlerinin karşısında kendi saçma yasaları işlemez oldu .Bunun gibi bir çok örnek var.
Şimdi sıra blockchain teknolojisinde. Tüm herşeyi birbirine bağlamak. Gizliliğin, güvenliğin kriptolar ile korunduğu, kovanın mefaatinin sağlandığı, kuralların bir gücün kendi menfaati sebebi ile ihlal edilemeyeceği bir sistem. Blockchain devrimi ile alakalı bir yazı daha sonra yazacağım. Bu yazımda Transhümanizm’ den ve bazı bahsetmek istediğim fikirlerimi genel olarak yazmak istedim. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler için internette Blokchain hakkında birçok bilgi sizleri bekliyor. Dileyenler bilgisini arttırmak isteyenler araştırabilir. Bu sistemden en çok etkilenecek olan şu an dünyayı yönetenler. Mesela Google Facebook gibi şirketlerin ulaştıkları güç tehlikeli boyuta geldi. Kasalarındaki para bir çok ülkenin GSMH ( gayri safi mill hasıla : ülkenin geliri anlamına gelir.Çok kullanılan bir terim olmasına karşın ülkemizde finansal olur yazarlık çok düşük olması sebebi ile açıklamasını yapmış olayım) bu firmalar fayda ile birlikte zararlarında beraberinde getirmektedir. Örneğin kullandıkları teknolojileri hemen evlerimize soktuk. Ceplerimize soktuk. Big data kavramını oluşturmaları için herşeyimizi teslim ettik. Ailemizin fertlerinin bilgilerini biliyorlar, Google’ da ne aradığımızı biliyorlar. Akşam ne yedik, hangi müstehcen sitelere giriş yapıyoruz hepsini biliyorlar. Tüm sırlara sahipler kim kimi aldatıyor daha bir çok örnek. Yukarıda bahsettiğim Kişisel Verilerin Kullanılması Kanunu’ nun içinden geçiyorlar. Yani kanun olması hiçbir anlam taşımıyor. İris ve parmak izi bilgilerimizden tutun hangi takımı tuttuğumuzdan, eğitim durumumuzdan, geçirdiğimiz hastalıklardan daha bir çok özel bilgimizi biliyorlar artık. Amaç bizi tanımak. Bizi bizden iyi tanıyorlar ki. Tüketim çılgınlığına devam etmemizi sağlayabilsinler. İlk başlarda çok şaşırdığımız şimdi hepimizin alıştığı telefonların dinleme yaptığı ve daha sonra konuştuğumuz konu hakkında karşımıza reklam çıkarması artık sıradan bir olay. Tv reklamları çok genel amaçsız. Sabah haber programında çamaşır detarjanı tozu reklamı, akşam kadın programında erkek traş bıçağı reklamı çıkıyor. Ve reklamı kaç kişinin izlediği veya kaç kişin satın aldığı gibi bilgiler olmadan yapılan eski reklamcılık artık bitmek üzere. Hedef kitlenin seçilebildiği örneğin; erkek, 25–35 yaş arası, daha önce bu v.b gibi ürünleri kendi google hesabında aratmış kişiye; direk bilmem ne marka jilet reklamı, telefonuna evdeki bilgisayarına, iş yerindeki bilgisayarında hatta çevresinde sık görüştüğü kişilerin cihazlarında karşısına çıkıyor. Üstelikte o reklamın kaç kişiye ulaştığı, kaç kişinin tıklayarak ilgili web sitesi veya uygulamaya giriş yaptığı ya da ne kadar süre kaldığı bilgilerine ulaşabiliyor. Alın size yeni bir bilgi hakkımızda. Ölçülebilir, nokta atışı, hedef kitleye ve doğru kişiye hemde doğru zamanda reklamcılık. Sabah tatille ilgili internete bağlı bir cihazdan işlem yapmış kişiye saniyesinde otel, rezervasyon, yazlık ürünler hatta biz tatildeyken hayvan dostlarımızı bırakacağımız barınak veya yeni pazarlama ismi olan “hayvan oteli” reklamı karşımıza çıkıyor.
Böyle bir saldırı altında ne yapabilir insan.
İnsan beyni seçenekler arttıkça doğru karar vermekten uzaklaşıyor. Hele ki kararları bizim verdiğimizi düşünmemizi sağlıyor ki; en büyük yalan. Bize istediklerini sunuyorlar.
Biz onların bize sundukları arasından seçim yapıyoruz.Bknz Bolluk Paradoksu

Satış Teknikleri 26 farklı bilimin desteğiyle geliştirilen bir metoddur. Günlük hayat koşturmacasındaki bir insanın, iş çıkışı eve gitme telaşını düşünürken, aklında akşam yemeğini hazırlama planının verdiği stres ile sağlıklı düşünmesi mümkün değildir. Çocuklarının ödevi ne kadar sürer acaba diye merak ederken, bir yandan da elinde telefon 2 dakikada bir gelen bildirimler ile sürekli telefonu eline alıp gelen whatsAap mesajlarına cevap yazar bir yandan. Gündüz işle ilgili yaşadığı olayı, iş yerinden arkadaşı ile konuşurken, hatasını tespit edip ya da sorunu kendinde arayıp bu eksikliğini giderme çabasına girmek aklına dahi gelmediği psikolojide ,sadece onaymak ve haklılığını başkalarından da duyup kendi kandırmaya devam etmek ister. O arkadaşı da ona hak verirken nasıl alış verişte sağlıklı karar verebilir ki.
Tüketim korkunç hale geldi.
Herşey yeni olmalı ve son teknoloji. Eşyanın sağladığı faydadan, çözdüğü ihtiyaçtan daha çok markalar algı yöneterek insanları ürünlerini satın alırsa daha mutlu, popüler, kültürlü, en sevdiklerimden olan ne istediğini bilen, özgüvenli veya zengin görüneceğini anlatıyor. Evet yanlış okumadınız ürünlerini aldıkları vakit öyle olmak için almıyorlar, öyle görünmek için satın alıyorlar. Bir süre sonra da bu yayılıp kalabalığa ulaşınca da kovan olarak normalleşiliyor ve fikir yaşamaya başlıyor. Uzun süre maruz kalınan herşey ve kalabalıklar tarafından sahipleniliyorsa o şey fikir, eylem ve kanun normal gelmeye başlıyor insanlara. Çünkü insanın adapte olma yeteneği sayesinde. Atalarımızdan geliyor. Bulunduğumuz çevreye adapte olmakta en başarılı canlılardanız. Evet tüketmemiz için en zeki mucitler ürünler tasarlıyor, dünyanın en iyi psikologları felsefecileri bu ürünleri bize nasıl satacağının planını yapıyor. Şu an insanlık tarihinin tüm birikimi kaynakları tüketmemiz için kullanılıyor özetle. Hiç mi iyi yanı yok bu teknolojinin derseniz var tabi. Mesela akıllı saatler sayesinde anlık sağlık bilgilerimiz big dataya gidiyor. Gelecekte planlanan hastalıklara erken önlem alınabilecek bilgilerin sürekli yapay zeka tarafından kontrol edildiği sistemlerin yaygınlaşması yönünde. Mesela DSÖ nün (Dünya sağlık örgütü) görevlerinden biri salgın hastalık önlemlerini hızla alarak dünya da yayılmasını önlemeye çalışmaktır. Bunun için her ülkede temsilcilikleri bulunmaktadır. Sistem kabaca şöyle işler. Örneğin; sıtma şikayeti ile bir kişi hastaneye gider. Hastane bunu bağlı olduğu kuruma bildirir. O kurum da ülkedeki DSÖ ofisine bildirir. Ofiste bunu verisini sisteme girer. Salgın hastalık sayılması bir kişinin sıtma hastalığına yakalanması yeterli değildir yalnız. Çünkü zaten yılda birçok insan bu hastalık sebebi ile ölmektedir. Hastaneye yeni hastaların gelmesi beklenmek zorundadır. Yani bazen bir salgın hastalığın tespiti veya önlem kararları aylar alabilmektedir. Pandemi döneminde gördük ne kadar çaresiz kalındı. Oysa herkese yerleştirilmiş sağlık takip cihazının gönderdiği anlık veriler sayesinde anormal ola her tür bilgi kurumu hareke geçirecek ve çok hızlı tespit edilmiş olacaktır. Daha bir sürü faydası olacak.
Kısa bir hikayeden bahsedeyim size.
Adam haftasonu iş gezisi sebebi ile şehir dışında olacağını söylemiş eşine. Geziden döndüğünde ise eşi akıllı saati sayesinde iş gezisinde kocasının onu aldattığını anlamış.
Nasıl mı?
Akşam telefonla konuştuklarında adam erken yatacağını söylemiş eşine. Ama eşi saatin günlük kaydettiği kayıtlara baktığında gece adamın uyuduğu saatlerde düşük olması gerekirken anormal yükselen nabız hareketlerini görmüş :) Yani artık bizi bizden daha iyi tanıyan bir yapay zeka var. Ve kendisi karar alıyor bizim için. Bize ne giyeceğimizi öneriyorsa onu alıyoruz. Ne izlememizi öneriyorsa onu izliyoruz. Hangi bilgilere ulaşmamızı istiyorsa o bilgilere ulaşabiliyoruz.

Kararları da biz alıyoruz.

Bizim karar aldığımız durumlarda ne kadar sağlıklı bir bakalım. İnsan bilgileri işlemek için beynini kullanır. Ancak duygularda vardır. İnsanın kişiliği bilgiyi işlediği bebeklik çocukluk çağında oluşur. Doğru-yanlış gibi kavramlar bilgi ile eşleşir. Örneğin; ülkemizde kurban bayramında her yerde hayvanlar kesilir. Çocukluğumuzdan beri mağruz kaldığımız bu görüntüler sebebi ile beynimiz bu bilgiyi normalleştirmiştir. Ama Norveç’te yaşayan birisi için bu katliamdır. Anlaması zordur. Aynı bizimde farklı bulduğumuz herşeyi yanlış hatta düşman görmemiz gibi. Örneğin Hindistan’ da ölü yakma adeti gibi. Yada kadın ve erkeğin toplum içinde öpüşmesi gibi. Bu örnekler çoğaltılabilir. Demek ki insan bilgiyi işlerken sadece mantık kullanmıyor. Duygular ve hormonlar da devrede. Köpek korkusu olan bir yetişkin köpek gördüğü an çığlık atması küçüklüğünde yaşadığı bir travma yüzünden. Bilinç altına köpeğin şekil davranış gibi özellikleri proteinler aracılığı ile kaydolmuşken duygu olarak korku endişe kaçma gibi bilgilerde eklenmiş. Canlıların hayatta kalmasının en temel nedenlerinden biri bilginin kullanılması. İlkel bir canlıyken içgüdüler kaçmamızı nasıl uyarıyorsa 2021 yılının modern insanı da aynı ilkel güdüyle hareket ediyor. O zaman beyin bilgiyi nasıl algılıyorsa bunun o anki duygusuyla kaydediyor. Daha bitmedi sonrasında ise hormonlar devreye giriyor. Korku anında stres hormonları salgılanıyor. Veya mutluyken seratonin güvende hissediyorsa Oksitosin hormonu sarar heryerimizi. Ya da aşık olunca salgılanan Oktosin hormonu herşeyi unutacak kadar karşımızdaki insandan etkilenmemizi sağlar. Üstüne üstlük bir de bağlılık hormonu denilen Vazopressin salgılanır ki iyice kepaze olalım diye. Sahip olduğu şeylerin iyi olduğuna kendini inandırmak gibi bir huyu vardır insanın. Sahip olduğumuz şeyler küçük bile olsa çok önemlidir bizim için. Kaybedip günlerce aradığınız bulamadığınız canınızın çok sıkıldığı eşyaları düşünün. Hatta üzerinden çok uzun süre geçse bile her aklınıza geldiğinde canınızın sıkılmasına yol açan durum. Bir de aşık olunca Dopamin hormonu salgılanır ki kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan bu hormon bağımlıklılık yaratır .Çünkü ödül gibidir. Yaptığımız herşeyi bu hormonu salgılamak için yaparız. İşte aşkın gözü kördür denmesinin sebebi hormon çorbasına dönmüş kimya labratuvarının yüzünden mantıklı düşünen analitik veriler yerine duygularının etkisinde yaşayan ve sürekli hormonları tarafından kontrol edilen bir insan mı mantıklı kararlar veriyor. Her Pazartesi başlanan rejimler, bırakılamayan sigara bağımlılığı, cezası hapis olsa da işlenen suçlar hep insanın bu özelliği sebebi ile. Demek ki o anki ruh hali dedikleri kimyasal bir olay. Daha bitmedi birde beynimizde her bir bölgenin farklı görevinin olduğu yerler var .Mesela alın kısmımız, yani beyin ön kısmında Frontal Korteks yer almaktadır. Bu bölge mantık kurmamızı sağlar. İlkel canlıdan bizi ayıran bir bölümdür. Suçtan uzak durmamızı sağlar. Hemen arkasında beynin ortasında diyebileceğimiz yerde ise ilkel beyin yani Amigdala vardır. İlkel dürtüleri kontrol eder. Yemek,üremek, barınmak, tehlikelerden kendini korumak ve kendini güvende hissetmek için bir gruba ait olma, onaylanma ihtyacı sebebi ile kendi gibi görünen düşünen yaşayanlar ile olma arzusu. Amigdala ön korteksten milonlarca yıl önce gelişmiştir. Bu sebep ile çok daha kuvetlidir. Eğer kişi eğitim almamışsa doğru bir şekilde ilkel arzularına göre yaşamaktadır. Tecavüz veya cinayet gibi suçların yaygınlığında eğitimin araştırmalarda etkili olduğu çalışmalar vardır.
Cinnet getirmek nasıl olur?
Kişi 9 kişiyi öldürür hiçbirşey hatırlamaz. Ya da çok korktuğumuz bir an da yaşadığımız o zaman dilimini hiç hatırlamayız ya. İşte sebebi amigdalanın kontrolü ele alarak canlının en öncelikli ihtiyaçlarını kontrol etmesi sebebiyledir. Birçok daha bölge vardır. Birde hasarlı bölgeler ile kişiliğin değiştiği durumlar çok yaygındır. Ya da zekanın geliştiği durumlar. Seri katillerin ve psikpatların çoğunda beyin hastalıkları tespit edilmiştir. Bir vakadan bahsedeyim size, Amerika’ da geçen olayda iş çıkışı eşinin ailesinin evine uğrayan adam kendine geldiğinde elleri kan içindedir. Birini öldürmüş diğeri ise yaralı kurtulmuş. Hiç birşey hatırlamamaktadır. Çevresi ve ailesi tarafından çok sevilen bu kişi mahkeme tarafından tıbbi muayeneden geçirilmesi için hastahaneye yatırılması kararı çıkar. Yapılan inceleme beyin tümörü sebebi ile oluşan baskının bu duruma yol açtığı ortaya çıkar. Trafik kazalarında her yıl çok sayıda insan ölmektedir. En büyük sebeplerde aşırı hız, alkol tüketimi ve de araç kullanırken telefon kullanmaktır. Kazada emniyet kemeri kullanılmaması da ölüm ve ağır yaralanma sayısını arttırıyormuş. Yani kurallar var ve sonuçlarını herkes biliyor ve yine soruyorum insan mantıklı karar verebilir mi her zaman sizce?
İşte kararlarımızı da verecekleri zaman bizim bilgilerimizi kullanacaklar.
Sabah tansiyon ve şeker yüksek ise arabayı kullanmamazı tavsiye edecek, hafif gıdalar yememizi ve yürüyüş yapmamızı tavsiye edecek. Stres hormonu arttıysa müzik olarak rahatlatıcı bir öneri de bulunacak. İnternette bir satın alacağımız zaman gelir ve borçlarımızı kontrol edecek ve bizi uyaracak. Hatta aşık olduğumuz kişinin doğru kişi olup olamadığı ile o uğraşacak ve biz aşkın bedenimizi hormon çorbası ile dolmasına izin vereceğiz, taki yapay zeka , ”uygun değil” uyarısı verip keyfimizi kaçırana kadar. Şimdi buraya kadar toparlamak gerekirse; farklılıkların olduğu bir dünyada yaşadık. Milyonlarca yıldır hep kendi türümüzü öldürdük mağarada yemeğini almak için. Ormanda farklı kabileden diye, teni farklı diye, kültürü faklı diye, dini farklı diye birbirimizi öldürdük. Tüm insanlık tarihinde her grup, kabile ve devlet kendilerinin haklı olduğunu yazdı, kendi küçük kovan mefaatleri için. Sonra devrimler gerçekleşti. İnternet bize insanoğlunun biriken tüm bilgisini sunarken bizimde tüm bilgimizi aldı. Ama herşey birbirine bağlandı. Tüm insanlık iletişime geçmeye başladı. Kovan zihniyetinin ilk şartı neydi, iletişim kurmak.
Canlı tanımadığı bilgisi olmadığı şeyden korkar düşman görür anlayamadığından. Herşey birbirine bağlandı ama bu bağlılık hep bir güçlerin elinde istedikleri gibi kullanıyorlar. Devletler ve şirketler kendi menfaatlerine göre kullanıyorlar bu gücü. Oysa arılar nasıl yaşıyor tek amaç kovanın iyiliği. Yani merkeziyetsiz olmalı ki bu kadar bilgi tüm insanlar eşit faydalansın. Gizlilik olmalı ki eşit olsun tüm haklar. Irkçılık olmasın, düşmanlıklar belirlemesin koşulları ve ölçülebilir olsun. Yani herşey birbine bağlansın.
Blockchain devrimi işte bu olacak. Çok uzun bir yazı oldu farkındayım. Hatta bahsettiğim her bir konu ayrı ayrı bir yazı konusu. İşte geldik Transhümanizme. Eskiden beri ruh’un yaşayacağından bahsetmiştim. Ruh bedenin olmadığı bir bilinç aslında. Nasıl ki sanal olarak sadece bilincimizle var olmaya başladıysak uzun süredir. Sosyal medya’daki arkadaşlıklar gibi. Bir kişinin değerinin takipçi sayısı veya aldığı beğeni sayısının etkili olduğu herkesin de bunu kabul ettiği bir dönemdeyiz. Youtube’ da izlenme sayısının başarı olarak adlandırıldığı bir algoritmanın içindeyiz. Ve her geçen gün sanal alemde yaşamaya ve bunun sebebi ile gerçek dünya becerilemizi feda ediyoruz. Teknoloji ve gelişmeler hayatımızı kolaylaştırıyor doğru. Ama insanoğlu bu kadar kısa zamanda bu seviyeye gelmesini mücadele etmesine borçlu değil mi? Kas oranı düşüyor her geçen yıl. Çünkü artık koşmak için tasarlanmış bacaklarımız ile seyahat etmiyoruz.Öyle ki kısa mesafeleri bile araçlarımız ile gidiyoruz. Tüm alış-verişlerimizi internetten yapıyoruz, herşey artık evimize geliyor. Zihnimizi algımızı yönetmek tek bir kültür oluşturmalarını sağlayan bilim ve çok büyük bütçeleri sayesinde geçmişimizi değiştiriyorlar ve kendi yaşadığımız tecrübe ettiğimiz duygularımızla anılarımız ile deneyimlediğimiz yaşadığımız hayatı değil onların yaşamamız gereken hayatı zorlamalarına izin veriyoruz. Kovan zihniyeti çoğunluğun menfaati olması sebebi ile çoğunluğun beğendiği müzikler çoğalırken kaliteli değerli eserler yavaş yavaş unutuluyor bu yüzden.
Herşey sadece rakam artık.
Her başarı rakamsal puanlanıyor. Ne demiştik “insan adapte olan bir varlık”. En başarılı özelliklerimizden bir tanesi uyum sağlamak. Sürekli mağruz kalınan herşeyi belli bir süre normal olarak kabul ediyoruz. Ve diğeri de çoğunluğun etkisi bile kabul etmemiz veya doğru dememiz için tek başına yeterli oluyor.
Bu kadar çok insan böyle düşünüyorsa doğrudur.
Hatta düşünmeye bile gerek yoktur artık. Bu kadar çok kişi yanılıyor olamaz fikri her zaman referans alınır. Herşey bir veriye dönüştürülüp yaşadığımız ve nefes aldığımız dünya dışında dijital olarak kaydedilir. Artık bilinç yeterlidir. Beden veya ruha artık ihtiyaç yoktur. İnsan vücudunun tek görevi aslında bilincimizi hayatta tutmak için gerekli. Hem yeni dünya’ da en zeki canlıyken , insanın kendi yarattığı dünyada ise zeka beceri olarak çok yetersiz kaldık. Buna itiraz edenler kullanmış olduğu teknolojik aletlere ve bunlarla gelen yeni oluşturduğu sistemde çok yetersiz kaldı. Saniyede milyarlarca işlem yapabilen bilgisayarlar terabaytlarca verinin arasında hesapladığı milyonlarca olasılık arasından doğruluk payını hem de her seferinde istikrarlı bir şekilde yerine getiriyor. Yani biz de bilincimizi bir bilgisayara yükleyip internetin bir parçası neden olmayalım ki?
Demeyin hemen öyle saçma şey mi olur diye,
Çoktan başladı. Ruh’ da böyle değil midir zaten? Yeryüzü dışında bir alemden bahsedilmez mi her kültürde. Ve tüm dünya artık birbirine bağlı olacağı için kovan bilinci ile yaşamaya devam edecek. Sanırım insanın hayattaki rolü hep kaos. Asla huzur bulamayacağız.Ruh da böyle değilmidir
zaten. Yeryüzü dışında bir alemden bahsedilmez mi her kültürde. Ve tüm dünya artık birbirine bağlı olacağı için kovan bilinci ile yaşamaya devam edecek.
Ancak şöyle bir sorun var.
Ölçeklenebilirlik gerekiyor bunun için. Yaşadığımız dünya buna uygun değil, ölçeklenemiyor canlı dünya. O yüzden yeni bir dünya yaratmamız gerekecek. ”Metaverse” İşte orada gerçekten tüm insanlık birbirine bağlanabilecek ve tek bir kovanın içindeki arılar gibi yaşamaya başlayabileceğiz.
Bu yazı bahsedeceğim konulara sadece genel bir giriş için hazırlık olsun.
Devamında başlık başlık daha detaylı olarak bahsedeceğim konular;
Evren
Gen
İnsan
Blockchain
Metaverse
..
..
..
Yazıyı da şöyle bitireyim
İnsanoğlunun başarması gereken tek şey; tüm insanlığın birlikte hareket etmesi. Tek bir kovan gibi.
Eğer bunu başaramaz ise başardığı herşey malesef bir şekilde son bulacak.
Sanırım insanın hayattaki rolü hep kaos. Asla
huzur bulamayacağız. Her sahip olduğumuz şey için ödediğimiz bedel özgürlük olduğu sürece.
Herşey kaos ile başladı, kaos ile de bitecek sanırım.
Kalın sağlıcakla
Captain Fantastic
fibo.ist dergisi için yazılmıştır.

Get fast shipping, movies & more with Amazon Prime

Start free trial

Enjoy this blog? Subscribe to CaptainFantastic

0 Comments