Etkiye Eğilimden, Devinime Geç

2iY3...839e
14 Jan 2024
40

Etkiye Övgü serisine hoşgeldin güzel insan. Ben Cihat.

Bu ilk bölümün notlarını 15 Aralık Cuma günü, 16:15 kalkışlı Üsküdar - Anadolu Kavağı Boğaz Hattı’ndan, vapurdan yazıyorum. Ortalama bir buçuk saatlik muhteşem bir güzergah. Tüm o trafik, kaos, dar caddeler, bitmeyen inşaatlar yerine sayısız martının eşlik ettiği bol köpüklü bir mavi yeşil yolculuk. E tabi ne kadar mavi ve ne kadar yeşil derseniz, olabildiği kadar (:

‘’Denizde yaşayan genç kalır, sen hiç yaşlı balık gördün mü?’’

Ya da yaşlı bir martı? Yunus?

Oscar ödüllü okyanus belgeselleri sahibi Fransız bir deniz insanının sözleriydi bu: ‘Denizi seyreden genç kalır.’ Kafamda yankılanıyor bu söz. Çünkü şu an bu vapurdaki 100 kişiden belki yarısı hiç izlemiyor denizi. Ya da sisler içerisindeki mistik İstanbul silüetlerini.
Neden? NEDEN!?
Kendi kendime soruyorum ön büfeye çay almaya gidip gelirken. Bu denli karmaşık ve zorlu hayat koşturmacasında, bir insan İstanbul’da neden anda kalabilmek nefes alabilmek yerine halen sosyal medyanın o dipsiz kuyusunda savrulmayı tercih eder. Evet ekonomi diyebilirsiniz, yorgunluk, bıkkınlık, ümitsizlik.. Çok şey sayabiliriz.


Fakat, şu martılar ya da hırçın sonsuz dalgalar, bu insanların dikkatlerini nasıl üzerine toplayabilirler acaba? Nasıl anda kalabiliriz? Dikkatlerini toplamak. Evet, çok şey sayabiliriz belki, bana göre öyle bir neden var ki! Biz asıl dikkatlerimizi kaybettik. Daha doğrusu çaldırdık. O nedenle dikkat çekmek ya da dikkatleri uzun süre toplayabilmek çok çok zor. Evet, günlük bilgi ve haber akışlarında yani GÜNDEMde boğulmamak için harekete geçmeliyiz. Sanal profillerimizin hapsolduğu o bizim için önerilen çemberlerde daha da renksizleşmemek için harekete geçmeliyiz.

O zaman etki odağında dikkatinizi çekmesini istediğim bir kaç örnek paylaşacağım:
1: Hayatınızda hiç Darüşşafaka kurumuna yani eğitim-öğrenim gören güzel çocuklara bir bağış yaptınız mı? Bir düşünün..

Fatih Koparan isimli bir içerik üreticisi, yıllardır dünyanın farklı coğrafyalarında çok çeşitli ve bilgilendirici çekimler yaparak, bunları YouTube üzerinden yayınlıyor. Yani kağıt üzerinde dünyayı gezen, her kültürden ve deneyimden merak ettiklerini Türkçe olarak sesli-görüntülü hikayelerle paylaşan bir insan.

Ekim ayında hani şu dünyanın en iyisi olduğumuzu ilan ettiğimiz şampiyonada, A Milli Kadın Voleybol Takımımızın tüm maçlarını Japonya’da canlı canlı izledi sevgili Fatih. Elbette bir çok içerik de çekip paylaştı. Ve daha da heyecanlı adımlar atarak, aldığı küçük bir voleybol topunu her maç öncesi ve sonrası takımdan yakalayabildiği yıldızlarımıza imzalattı.


Turnuva sonunda bu imzalı ve şampiyon topu açık artırma ile satışa çıkardı. 175 bin liraya satıldı bu top fakat parası Fatih’e hiç ulaşmadı. A bu arada YouTube üzerinde yaklaşık 200 bin abonesi olan ve güzel izlenme rakamlarına sahip kanalından gelen aylık reklam ödemelerinin de hiç ulaşamadığı gibi.
Neden mi?
🤍
Darüşşafaka ve benzer öğrenim ihtiyacı olan çocuklar olduğu için. Şayet en başta sorduğum soruya hayır bile demiş olsanız, şimdi tekrar düşünün. Fatih Koparan YouTube kanalına aboneyseniz ya da bir videosunu açıp izlediyseniz bugüne dek, siz de anlamlı etkiye dönük bir harekete ortaksınız; bağışçısınız demektir. 

Aslında çok da zor değil, değil mi? Yani birlikte sosyal bir seferberlik için adımlar atmak. Fatih’in hikayesini ilk kez duyanlar daha da duymayanlara anlatsın lütfen. Çünkü evet, dikkat çekmek, çok çok zor.

2: İkinci anlatmak istediğim örnek..
..arkası yarın..

Sevgiler.

BULB: The Future of Social Media in Web3

Learn more

Enjoy this blog? Subscribe to dispreneur

2 Comments