İlk yazıma dair
Son zamanlarda değişen yaşam şartlarımla birlikte üniversite alışkanlıklarıma dönmenin garip duygularını yaşıyorum. Öncesinde fazlasıyla kitap okur, romantik aşklar peşinde koşar, gelecekte nasıl herkesten daha farklı şeyler yaparak zengin olacağımın hayallerini kurardım ve o zamanlar ne yazık ki Bitcoin ve kripto paralardan habersiz bazı önemli yıllarımı heba etmişim. 30 yaşına yaklaşmanın ve yılların verdiği yaşanmışlıkların da etkisiyle bile aşk peşinde koşmayı bıraktım ama hala zengin olmanın hayallerini kuruyorum. Artık Bitcoin ve diğerlerinden haberdarım ve eskisine göre daha şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü elimde bilgi ve tecrübe olduğunu biliyorum. Tabiki öyle harikalar yaratacak bilgi ve tecrübeler değil bunlar, kendi çapımda elde ettiğim kendimce kıymetli küçük şeyler diyelim. Dediğim gibi artık kitap okumaya, en azından kendimi daha çok vererek okumaya ve bir şeyler karalamak için harekete geçmeye karar verdim. Bir şeyler yazmayı çok uzun süredir düşünüyorum ama o ilk adımı çok uzun bir süredir atamıyordum. Stephen King’in Yazma Sanatı ve Haruki Murakami’nin Koşmasaydım Yazamazdım adlı kitaplarından ‘Yazmak’ ile alakalı pek çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim, en azından içinde yazmakla ilgili küçük ilham perilerini zapdetmekte ısrarlı pek çok üşengeç yazar adayı için yüreklendirici birçok kişisel tecrübe mevcut. Neyse çok uzatmayayım, gerçekleştirmek istediğim birçok hayalim var, kendi finansal özgürlüğümü kazanmak dışında. Bunlardan biri de şimdilik haddimi aşarak söylemem gerekir ki bir yazar olmak. Henüz neler üzerine yazacağımı kararlaştırmış da değilim. Duygu durumuma göre değişen birçok başlıkta vasat olmayan şeyler üretmek ilk amacım olmalı belki de. Belki de öncesinde bir romanın nasıl inşaa edileceği hakkında bazı temel bilgilere sahip olmam gerekiyor ama öncesinde kendi rastgeleliğimle bir şeyler karalamanın kendi potansiyellerimi açığa çıkarmak konusunda bana gizli patikalar sunacağının da farkındayım. Bunun bir anda gerçekleşmeyeceğini ve çok uzun bir süreç olduğunun da bilincindeyim. Bu yazıyı neden yazdığıma dair da birkaç şey söylemek isterim. Kripto paralar ve ödül avcılığı konusunda 2021 yılından beri kendimce koşuşturmalar içindeyim. Şanssızlıklar, doğru zamanda doğru adımı atamamak ya da kişisel sebeplerden ötürü birçok ödülü kaçırdım ancak güzel airdroplar da kazandım. Ben airdrop avcılığını ilkel atalarımızdan kalma avcılık ve toplayıcılığın günümüzdeki karşılığı olarak yorumluyorum. Belki okyanusun derinliklerinde gizli saklı bir hazineyi keşfetmek, belki de bir gün işe yarar düşüncesiyle bulduğun meşe palamutu tohumunu mağarana götürüp saklamak ve günü geldiğinde ne kadar haklı olduğunun gururunu yaşamak gibi bir his. Yarının ne getireceğini bilmeden olasılıklar zincirinde bir adım atmak ve sonucunu beklemek. Neyse çok uzattım ve saçmaladım. Böylelikle bulb’daki ilk yazımı ortaya çıkarmış oldum. Burada kazanacağım tokenlerın gelecekte bir maddi karşılığı olmayacak belki de ama beni yazmaya başlatmasından dolayı oldukça mutluyum. Gelecekteki yazılarım, her şey hakkında olabilir. Galatasaray maçları hakkındaki görüşlerim, izlediğim bir film. Okuduğum bir yazı… Okuyanlara teşekkürler ve bitirmeden önce her zamanki gibi. Yatırım tavsiyesi değildir. Lütfen kendi araştırmalarınızı yapınız.